Kıbrıs

ABİTOĞLU: ‘’BİTAYKA’DA SİPARİŞ VER, BİTAYKA’DA KAPINA GELSİN” HAYALİMİZ GERÇEKLEŞİYOR

Ülkemizin başarılı girişimcilerinden Mustafa Abitoğlu Kıbrıs Arena’ya konuştu, yürüttüğü çalışmalar hakkında bilgi verdi.‘’

‘’Büyük sancılar çekerek bugünlere geldik’’

Kıbrıs’ın bütün noktalarına ulaşmak, her eve girmek ve  Kıbrıslı Türklerin ‘’üretemeyiz’’ dedikleri öğrenilmiş çaresizliğini yıkmaya çalıştıklarını söyleyen Mustfafa Abitoğlu,  ‘’Bizden bir şey olmaz, Türkiye bize parayı versin, anlaşma olsun’’ gibi söylemlere karşı çıktım. Kendinize inanır, doğru ekibi toplar, insanlarla iyi ilişkiler kurarsanız; başaramayacağınız şey yoktur’’ dedi.

‘’Hayallerimin peşinden koştum’’

Soru: Sizi tanıyabilir miyiz?

19 Mayıs 1980 yılında Lefkoşa’da doğdum. İlkokulu, Ortaokul ve Liseyi Lefkoşa’da okudum. Doğu Akdeniz Üniversitesi Uluslararası İlişkiler bölümünü tamamladım. Yüksek Lisans öğrenimimi Doğu Akdeniz, Doktora eğitimimi de Girne Amerikan Üniversitesi İletişim ve Medya üzerine yaptım. Aynı zamanda Kıbrıslı Türk İnsan Hakları Vakfı’nın da profesyonel koordinatörlüğünü yürütüyordum. O yüzden hem doktorayı hem de koordinatörlüğü yürütmek zordu. Dolayısıyla maddi zorluklarda baş gösterince, doktorayı bırakıp askere gittim. Girişimcilik ruhu her zaman vardı. Hayallerim peşinden gitmek istiyordum. Öte yanda da bu ülkede sıfırdan bir şeylere başlamak hiç de kolay değildi. Çikolata ve şekerleme fabrikasında Satış Pazarlama ve İnsan Kaynakları Müdürü olarak görev aldım. 22 ay çalıştım. Günde ortalama 18-20 saat, hayata tutunma ve ticareti öğrenme adına çalışıyordum. İnsanın kendi hayallerini yapabilmesi için para ile ilişkisini oturtması, finansal özgürlüğü elinde bulundurması gerektiğini ve beceri kazanması gerektiğini öğrendim. Orada birtakım vizyon farklılıklarından dolayı daha farklı bir şirket olan Haci Ali Firmasında, Kırnı Piliç bünyesinde İhracat Uzmanı sıfatıyla görev almaya başladım. Yaklaşık 2 sene boyunca çalıştım. Bu iş deneyimi, hayatım boyunca elde ettiğim en büyük tecrübelerden birisiydi. Çünkü sadece Lefkoşa’da otel, süpermarket, restoran ve market gibi sadece bana bağlı 350’ye yakın müşterim vardı. Keza Girne’de otel, restoran vs. insan yönetimi, sabırla, sebatla ilgili çok ciddi dersler aldım. İyi de bir çevre edindim. Ondan sonra birkaç yerde daha çalıştıktan sonra asıl şirketim çekirdeğini oluşturmaya başladım. Çalıştığım tüm alanlar insana hitap eden, onlara dokunan konumlardı.

Daha sonra hayallerimin peşinden koşacak, hayallerimi gerçekleşecek güveni, donanımı kazandığımı hissettim. Mantı, Pirohu gibi yemekleri de çok seviyorum. Annem, ninem de hamur işlerini, ortağımın eşi de evinde Rus Mantısı yapıyordu. Ben de bunları gördükten sonra bunlara Kıbrıs’a özgü pirohu gibi birkaç yemeği de ekleme yaparak, ilk satışımızı yaptık. Şirketimiz şu anda 115 noktada hizmet veren, ada çapında tamamen el yapımı mantı, pirohu ve börek çeşitlerini üreten bir noktaya geldi.’’

‘’Kendinize inanır, doğru ekibi toplar, insanlarla iyi ilişkiler kurarsanız; başaramayacağınız şey yoktur’’

Soru: Hedeflerinizden bahseder misiniz?

‘’Kıbrıs’ın bütün noktalarına ulaşmak, her eve girmek ve  Kıbrıslı Türklerin ‘’üretemeyiz’’ dedikleri öğrenilmiş çaresizliği yıkmaya çalışıyoruz. ‘’Bizden bir şey olmaz, Türkiye bize parayı versin, anlaşma olsun’’ gibi söylemlere karşı çıktım. Kendinize inanır, doğru ekibi toplar, insanlarla iyi ilişkiler kurarsanız; başaramayacağınız şey yoktur. Bir memur çocuğu olarak ‘’sıfır sermaye’’ ile üretici olunabileceğinin ve insanların sahipleneceği, hatta uluslararası platforma ulaşabilecek bir üretici olunabileceğini bu anlamda göstermek istiyorum. Tabi bu noktada yalnız değilim, bizim bir takımımız var.’’

‘’Ada çapında alışverişin alışkanlıklarını dönüştürmeyi planlıyoruz’’

Soru: Kuzey Kıbrıs’ta girişimci, üretici olmanın avantaj ve dezavantajları nelerdir?

‘’Pandemi sonrasında dijital medya çok yaygınlaştı. Biz de 5 yıllık bir fikrimizi hayata geçirme kararı aldık. Yakın bir zamanda 4 ortağımla online bir süpermarket platformuna geçiş sağladık. Müşterilerin süpermarket arasındaki köprü vazifesinde olacak, müşterinin market fiyatında evinin rahatlığıyla sipariş verebildiği Kıbrıs Türkçesi ile ‘’Bitayka’’ sistemine geçtik. ‘’Bitayka’da sipariş ver, Bitayika’da kapına gelsin’’ dedik. Bu bizim için heyecan verici, büyük bir projedir. Belki de bu proje, Kıbrıs’tan dünyaya mal olabilecektir. Bilindiği üzere geçtiğimiz aylarda 1,8 Milyar Dolara Zynga’ya Peak isimli bir Start-Up satıldı. Biz de gururlandık. Aynı şekilde Kuzey Kıbrıs’ta da neden olmasın diyerek ‘’Bitayka’’ hayalimiz varı hayata geçirmek adına girişim başlattık.

Öte yandan alanında, kendilerini kanıtlamış, uzman, uluslararası şirket yöneticiliği yapmış, finans alanında özel olarak kurulmuş, uluslararası bir şirketmiş gibi çalışan bir ekibe sahibiz.

Bir diğer girişimimiz ise, ‘’New Century Online’’ adını verdiğimiz yeni nesil, çok taraflı online medya platformudur. Özellikle ülkemizde hep şunu savunmuşumdur ‘’yeterli insan kaynaklarımızı verimli bir şekilde kullanmayı bilmiyoruz.’’ Gerek yurtdışında gerekse de yurtiçinde çok değerli insan kaynaklarımız var. Başta siyasilerimiz ve bizler, her şeyi çok bildiğimiz için, bu insanların ne düşündüğü ile ilgili, ne fikirleri olduğu ile ilgili diye bir şey yok. Biz de 3 ortağımızla beraber, bu insanlara söz verelim ve kendi alanlarıyla tıpkı TV’de olduğu gibi bu mecrada programcı olsunlar istedik.

Medyayı dönüştürebilirsek, toplumu dönüştürebiliriz. Çünkü medya, en önemli birinci güçtür. Bu yüzden medyayı dönüştürmemiz, dünyayla ilgili fikirleri, projeleri konuşuyor olabilmemiz; büyük bir sinerji yaratacaktır. Bu amaçla çıktık. Şu anda Facebook üzerinden canlı yayınlara başladık.

Toplumumuz biraz kapalı bir toplum. Her zaman da ambargoları ve izolasyonları bahane olarak ortaya koyuyoruz. ‘’Büyük projelerim var ama ambargo var, izolasyonlar var’’ deniliyor. Ben de bu arkadaşlara şunu söylemek istiyorum. ‘’Yap arkadaş yap! Kim tutar seni! Sana yapma diyen mi var?’’.  Biz 1980 öncesinde üretken bir toplumduk. Türkiye’de sanayi yokken burada sanayi vardı. Dolayısıyla üretkenlik bizim özümüzde var ama dijital mecraya geldiğimiz de; insanların alışveriş alışkanlıklarını değiştirmek çok zor. İnsanlar, markete gittiğinde aldığı elmaya dokunmak istiyor, ama öte yandan da yeni nesil var. Sürekli sosyal medyada vakit geçiren, telefonda yaşayan bir nesil de var. Biz de geleceğe yönelik ilerlemek zorundayız. Biz 1 aydır yola çıkmamıza rağmen çok ciddi siparişler almaya başladık. App Store’de olmamamıza rağmen ve sadece Web Sitesinde” sipariş alıyoruz. Bu siparişlerini alırken gönül rahatlığıyla ürünlerin fotoğraflarına, barkodlarına, ürün bilgilerine sipariş veriliyor. Şu anda Okmar’ın 3 şubesi, Devpa, Alsancak`ta 2 market, Aslan market ve 1 aya kadar da Mağusa bölgesine geçiyoruz. Ada çapında alışverişin alışkanlıklarını dönüştürmeyi planlıyoruz. Halkımız pandemi döneminde de gösterdi ki; halkımız adapte olmaya yatkın bir halktır.’’

‘’Yemediğimiz ürünü, insanlara yedirmeyiz’’

Soru: Ürünlerinizin tamamı yerli üretim ve el yapımı mı?

‘’Hepsi yerli üretim olup, altını defalarca çizmek istediğim bir nokta var. İnsanlarımız ‘’böyle ambalaj olmaz, bu kesin makine mantısıdır’’ dedi. Ürünlerimiz tamamıyla el yapımıdır ve doğaldır. Kıymamızın çekilmesinden, hamurun hazırlanışı her şey tamamıyla el yapımıdır. Siberia olarak sloganımız da şudur: ‘’Yemediğimiz ürünü, insanlara yedirmeyiz.’’ Her şey para kazanmak değildir. Üretken olmalıyız ve insanlara değer katacak ürünler üretmeliyiz. İnsanlar alırken keyif alacağı, faydasına olacağı ürünler olacağı ürünler üretelim. Girişimciler, işletmeler sadece kendi karlarını düşünen insanlar değillerdir. Bu kişiler ve işletmeler, öncellikle toplumu düşünmelidirler.’’

‘’Start-Up ekosisteminin oluşturulması gerekmektedir’’

Soru: Pandemi sürecini değerlendirir misiniz? Dğer ülke ekonomilerine nazaran neden fazla etkilendik?

‘’Biz burada yıllarca taşınmaz su ile değirmeni döndürdük. Ülkemizde, ihracat ve ithalat konusu bakıldığında batık bir ülkeden bahsediyoruz. Türkiye tarafından cari açığı finanse edilen, kendi gelirlerini ve giderlerini karşılayamadığı bir ülkeden bahsediyoruz. Pandemi süreci, hep yüzleşmekten kaçtığımız bir gerçekle karşı karşıya kaldık. Devletin, en üst düzeyindeki Cumhurbaşkanı, Başbakanı ve Milletvekillerinin maaşlarından kesinti yapılarak bütçeyi toparlanma durumunda olduklarını gördü. ‘’Fedakarlıklar yapılsın, kamu reformları yapılsın’’ denildi ama hiçbir zaman siyasi irade gösterilemedi. Çünkü ülkemizde, kamuya dayalı bir yapı oluştu. Özel sektör düşmanı, özel sektöre öcü gibi bakan ve ‘’kapağı devlete atalım da, maaş gelsin de bakarız’’ mantığı var. Özel sektörün desteklenmediği, girişimcinin önüne sürekli engeller çıktığı bir bürokratik yapı var.

Pandemi sürecinde yerli üretimin ne kadar olduğu ve uluslararası tedarik zincirlerinin yıkılmasıyla birlikte, yerli üreticinin ne kadar önemli olduğu ortaya çıktı. Bir yerli üretici olarak bunu ben de memnuniyetle söylemek istiyorum ki; halkımla gurur duyuyorum. Ayakta kalabildiysek, birçok işletme kepenk kapatırken, halkın ürünlerimizin kalitesinden, ürünlerimizin ve bizim temsil ettiğimiz toplumsal düşüncemize sahip çıktılar. İnsanlarımız ürünlerimize rehavet gösterdi. İnsanlarımız, yerli üretim yapan insanlara fazlasıyla bir hassasiyetleri var. Memuriyete dayalı yapının sürdürülemez olduğu aşikardır.

Bu bozuk yapıyı hep beraber, tüm paydaşlar, siyasi örgüler bu sistemi nasıl ekarte edebiliriz, girişimcileri ve gelecek nesil için ‘’nasıl faydalı olabiliriz?’’, kooperatifleşmeyi tekrardan nasıl gündeme getirebiliriz noktasında düşünmeliyiz. Maalesef bu konuda sınıfta kaldık.

Sağlık alt yapımızın ne kadar yetersiz olduğu ortaya çıktı. Dünyada Covid-19’dan kurtulan ilk 5 ülkeden birisiyiz fakat biz bunu anlatamadık, pazarlayamadık. Cumhurbaşkanlığı seçimleri sürecinde olduğumuzdan dolayı hiçbir adım atamadık. Tüm kafalar buraya yoğunlaştığından, biz bu fırsatı ne yazık ki değerlendiremedik.’’

‘’Büyük sancılar çekerek bugünlere geldik’’

Soru: Ürün yelpazesini genişletmeyi planlıyor musunuz?

‘’10 çeşit ürün üretiyoruz ve bunlara 25 metrekarelik alanımızda başladık. Bu işe, bir akşamüstü patates ayıklayarak başladık. Bugün 350 metrekareye ulaşmış bir alanda, önümüzdeki günlerde soğuk depolarımızda stok yapabileceğimiz orta boy bir işletmeye dönüşmüş vaziyetteyiz. Büyük sancılar çekerek bugünlere geldik. Organik şekilde büyümek kolay değildir. Bu noktada halkıma da bol bol teşekkür ediyorum. Halkımız ürünlerimizi yediler, tavsiye ettiler. Adanın her yanına yayılmak ve ürün yelpazesini 20 çeşide çıkararak yayılmak istiyoruz. İç piyasadan sonra belki birkaç yıl sonra yurtdışına öz ürünlerimizi ulaştırmayı planlıyoruz. Kuzey Kıbrıs’ta markalaşmış ürünleri, bir girişimci olarak ön ayak olmak istiyorum ve bu ürünleri de yurtdışına ulaştırmayı planlıyoruz. Bu noktada üreticilere ve kooperatiflerle paneller, toplantılar düzenliyoruz. Her zaman tek başımıza değil; Hep beraber kalkınalım, hep beraber başaralı olalım istiyoruz.’’

Diğer Haberler

Başa dön tuşu