KıbrısManşet

Atlı: Katılımcıların yüzde 78’i cinsel hizmet satın almanın yaygın olduğunu düşünmektedir

KIBRIS ARENA-ÖZEL HABER

Kadından Yaşama Destek Derneği  (KAYAD) Aktivisti ve Av. Mine Atlı KAYAD’ın projelerinden bahsederek, ülke ve dünyadaki kadına yönelik şiddet konusuna değindi.

KATILIMCILARININ %78’İ ÜLKEMİZDE CİNSEL HİZMET SATIN ALIMININ YAYGIN OLDUĞUNU DÜŞÜNMEKTEDİR”

1986 Yılında doğan Mine Atlı, Kıbrıs Üniversitesi’nin İngiliz Dili ve Edebiyatı bölümünden mezun olup daha sonra İngiltere’deki City University London’da hukuk tahsilini tamamladı.


Feminist bir barış aktivisti olan Mine Atlı,  cinsiyet eşitliği, barış, demokrasi ve engelli haklarını savunan çeşitli sivil toplum örgütlerinde görev yaptı.

Kadınlar, cinsiyet profillemesi ve bilinçlendirme konularında projeler hazırlayıp koordine eden Kadından Yaşama Destek Derneği  (KAYAD) Aktivisti ve Av. Mine Atlı,  aynı zamanda KAYAD aktivistliğini de sürdürüyor.

Av. Atlı,  geçtiğimiz gün  Avrupa Birliği tarafından desteklenen “Görmezden Gelme” projesi kapsamında bir basın toplantısı ile  bin kişilik örnekleme uygulanan “Kuzey Kıbrıs’ta İnsan Ticareti ve Fuhuş Algısını” ölçen anketin sonuçlarını Kıbrıs ARENA’ya değerlendirdi. 

KAYAD “Görmezden Gelme!” Projesi ile 480 üniversite öğrencisine ulaştı…

Kadından Yaşama Destek Derneği’nin   (KAYAD)  şuan yürüttüğü iki proje vardır. Bunlar “Birlikte Daha Güçlüyüz” Projesi ve “Görmezden Gelme!” Projesi’ dir.Birlikte Daha Güçlüyüz Projesi’nin temel konusu  ev içi şiddettir.  “Görmezden Gelme!” Projesi’nin ana teması ise toplumda kadın ticareti hakkında farkındalık uyandırmak ve farkındalığı artıracak çalışmalar sürdürmektir. Bu bağlamda KAYAD olarak 480 üniversite öğrencisiyle başlattığımız eğitimlerimizi tamamladık. Algıyı ölçme amacı ile yapacağımız her iki anketlerde nihai hedefimiz toplumda kadına şiddete karşı farkındalık uyandırmak, fuhuş ve kadın ticaretine yönelik algıyı ölçmektir.

Katılımcılarının %78’i ülkemizde cinsel hizmet satın alımının yaygın olduğunu düşünmektedir”

2018 yılında gece kulüpleri çalıştayında konuşmacı olarak yer alan Sağlık Bakanı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı  ve İçişleri Bakanı, kısaca tüm yetkililer gece kulüplerinde fuhuş olduğunu teyit etmiştir.  Zaten bunu gizlemek veya saklamak mümkün değil. 1000 kişilik örneklem ile yapmış olduğumuz ve basın toplantımızda  Mine Yücel’in detaylı olarak kamuoyu ile paylaştığı anketin katılımcılarının %78’i ülkemizde cinsel hizmet satın alımının yaygın olduğunu düşünmektedir.

“Konu fuhuştan ibaret değildir. Konu Kadın ticaretidir. Konu modern köleliktir. “

 “Yapmış olduğumuz çalışmalar konunun fuhuştan ibaret olmadığını gözler önüne sermektedir. Gece kulüplerinde konsomatris vizesi ile çalışmış kadınlarla yapmış olduğumuz mülakatlardan elde ettiğimiz sonuçlar gece kulüplerinde konsomatris vizesiyle bulunan kadınların şiddete ve  baskıya maruz kaldıklarını, istedikleri zaman kendi iradeleriyle yalnız başlarına gece kulüplerinden çıkamadıklarını, patronların “kusur” olarak adlandırdığı davranışlar sonucunda cezalar aldıklarını, ödemelerini her ay değil sözleşmelerinin sonunda aldıklarını ve borçlandırıldıklarını göstermektedir.  Konu fuhuştan ibaret değildir. Konu Kadın ticaretidir. Konu modern köleliktir.  Ülkesinde asgari ücreti aylık 21 EURO olan bir kadının ülkemize daha iyi bir yaşam umuduyla gelmesi sonucunda yaşadığı modern köleliği daha ne kadar görmezden geleceğiz?”

“Gece kulüplerinde  yapılan fuhuş değil kadın ticaretidir”

“Anket katılımcıların arasında gece kulüplerinin kapatılmasına olumlu bakanların oranı 43.3% iken gece kulüplerinde kadın ticareti olması halinde kapatılmasına olumlu bakanların oranı 71.5%’e çıkmaktadır. Peki toplumumuzun %71.5’nin iradesine rağmen gece kulüplerinin kapatılması değil, yeni lisansların verilerek daha da çoğalmasının sebebi nedir? Bugün topluma yönelik somut bir öneri ile karşınızdayız, Gece Kulüplerine olan talebi azaltın! Orda yapılan fuhuş değil Kadın ticaretidir. “

26 Şubat 2018 tarihinde Hanedan Nightclub’da 26 yaşındaki Volha Viarbouskaya isimli bir genç kadının cesedinin bulunması ve bu bağlamda hiç bir cezai işlemin yürütülmemesi, gerek KAYAD, gerekse sair örgüt ve aktivistleri bir eylemliliğe çağırmıştı. İçişleri Bakanlığı ise sözkonusu çalıştayı bu sebeple organize etmişti.

Çalıştay Raporu…

Çalıştayın sonucunda bakanlık, çalıştay raporunda da belirttiği 8 ivedi hedef belirtmişti: Bunları sizinle maddeler halinde paylaşmak isterim.

  1. Ceza Yasası’nda İnsan Ticareti ve İnsan Kaçakçılığı ile ilgili tanımların yapılması
  2. ‘İnsan ticareti ile ilgili bilgi ve yönlendirme içeren broşürlerin farklı dillerde hazırlanması,
  3. Alo 157 Acil Yardım Telefon Hattı’nın hayata geçirilmesi için çalışmalar başlaması
  4. Hastanede psikolog veya sosyal hizmetler uzmanı gibi bir yetkilinin istihdamını yapılması
  5. Konsomatrislere Barolar Birliği ile işbirliği içerisinde ücretsiz avukat erişimi sağlanması
  6. Ülkemize çalışmaya gelen kişilere yapılacak iş sözleşmeleri kendilerini koruyucu nitelikte ve kendi dillerinde olması için çalışma başlatılması
  7. Denetimlerin Gece Kulüpleri Komisyonu ile birlikte multi-disipliner bir ekip olarak yapılması ve devlet kurumlarını temsil eden kişilere ek olarak özellikle Sivil Toplum Örgüt temsilcilerinin ve tercümanın denetim ekibine dâhil olması
  8. KKTC’ye okuma amaçlı gelen, çoğunlukla yabancı uyruklu öğrencilerin kayıt dışı fuhus yaptığı ve/veya yapmaya zorlandığı anlaşılmış ve bunların önüne geçecek bir düzenlemenin yapılması.

“8 ivedi hedefin sadece bir tanesi yerine gelmiştir”

“Belirtmek isteriz ki bu çalıştaya katılan Sivil Toplum Örgütlerinin değil; çalışma Bakanlığı’nın kendi belirlediği ivedi hedeflerdir. Sizlere bugün söz konusu çalıştay raporuna hazırladığımız gölge raporu da paylaştık.   Bu raporda çalıştaydan çıkan esas sonuçları da paylaştık. Ancak kendi belirledikleri 8 ivedi hedefin sadece bir tanesi yerine gelmiştir, o da 14/2020 sayılı Değişiklik ile Fasıl 154 Ceza Yasasına 9 Mart 2020 tarihinde 254B maddesi gereğince değişiklikler yapılmış olması ve İnsan Ticareti tanımının Ceza yasasına girmiş olmasıdır. 3 yılda 8 den 1 hedefe ulaşmıştır. Kıbrıs’ın Kuzeyinde Kadın Ticareti vardır ve bu insanlık ayıbından kurtulmak için kolları sıvamamız şarttır.

Fuhuş ve Kadın Ticaretinin ayrılmaz şekilde birbirine bağlı iki unsur olduğunu kabul edip gece kulüplerine olan talebi azaltmamız, bu insanlık suçunu daha fazla görmezden gelmememiz şarttır.

Kapsamlı bir yasa…

KAYAD olarak temel hedefimiz, kadın ticareti bağlamında kapsamlı bir yasanın oluşturulması ve yürürlüğe girmesidir. Yaptığımız anketlerde bu yasayı yapmak için daha çok erken olduğunu ve toplumun buna hazır olmadığını gördük. Çalışmada özellikle gördük ki, kadına yönelik algının insanların varoluşundan bu yana, henüz yeni yeni şekillendiğidir. Bu bağlamda rahatça söyleyebilirim ki, son 50 yılda kadına olan görüş ve algı ilerledi diyebilirim.”

“Ya fuhuş tamamen yasaklanır, ya da yasallaşır ve denetlenir.”

Fuhuş konusunda kesinlikle izlenmesi gerek iki yol vardır. Buna karşın bizim ülkemizde çok karışık ve değişik bir politika izlenmektedir. Ülkemizde bu konu gayri yasaldır ancak halkın %40’lık bir kısmı yasal olduğunu sanıyor ve halk tarafından da yasal olduğu yönünde izlenim veriliyor. Bu konuda izlenecek yollardan bir tanesi, İsveç ve Norveç örneklerindeki gibi, tamamen yasaklanarak, fuhuş satın alan, pazarlayan ve yaptıran cezaya tabi tutulmasıdır.  Veya Almanya örneğindeki gibi tamamen yasallaşarak Megabrofen diye adlandırılan yerlere giderek fuhuş satın alınmasıdır. Sonuç olarak, ya denetleyip yasallaşır ya da kesinlikle yasaklanır.”

“20 yıl önceki kadın algısı ile bugünün kadın algısı arasında %96 oranında bir değişim var”.

 “İsveç’te 20 yıl önce yapılan bir ankette şu soru sorulmuştu. “Bir kadın satın almak normal mi?” Ankette %80  oranında bir kadının satın alınmasının normal olduğu düşüncesidir.  Ayni anket son zamanlarda tekrar yapıldı. Sorulan soru yirmi yıl önce sorulan ile ayni idi.

“Bir kadın satın almak normal mi?” Bugün alınan evet sayısı sadece %4 oranındadır. Bunun ne anlama geldiğini kısaca açıklamak istiyorum. Toplumda 20 yıl önceki kadın algısı ile bugünün kadın algısı arasında %96 oranında bir değişim var. Kısaca, İsveç’te yaşayan insanlar %96 oranında gelişti diyebiliriz. Bir bireyin başka bir birey üzerinde, gücüyle hâkimiyet kurma hakkı aslında çok ilkel bir haktır veya duygudur. İnsan hakları ilerledikçe bu tarz haklar ortadan kaklar veya bu tarz duyguların ortadan kalkacağına değilse bile en aza indirgeneceğine inanıyorum.”

Ev içi şiddeti tetikleyen, içki, sigara, alkol ve benzeri şeyler değildir”

Yaptığımız ve dünyada yapılan birçok araştırmada, kadına karşı şiddetin temelinde güç ve kontrol olduğu saptanmıştır. Bir bireyin başka bir birey üzerinde hâkimiyet kurma duygusu/hakkı/inancı sonucunda ev içi şiddet veya kadına karşı şiddet olayları oluşuyor. Böylelikle açıkça söyleyebilirim ki, ev içi şiddeti tetikleyen, içki, sigara, alkol, ve ekonomik yönler değil, sadece erkeklerde daha baskın olan bu inanç/duygudur. Erkek kadının üzerinde tahakküm kurma hakkına sahip olduğuna inanıyor. Bu yüzden, kadın çoğu zaman mağdur olan taraftır. Yine dünya çapında yapılan araştırmada her 3 kadından 1 tanesi şiddet mağduru olduğunu söylüyor.  Toplum olarak, bir insanın vücudunu satın alma hakkımız olduğunu aşılarsak ve bu duyguyu körükler isek, kadına karşı, şiddet, taciz, ancak böyle bir yol izlendiği zaman ortaya çıkar.

KAYAD olarak yaptığımız ankette, ülke nüfusunun %80’i gece kulüplerine hayır derken, evimizin, çocuğumuzun gittiği okulun, üniversitelerin yanına gece kulübü açılmasına hiçbir tepki göstermiyoruz.

Yıllardır yaptığımız çalışmalarda ve yetkililer ile yaptığımız görüşmelerde, ev içi şiddet yasasının ivediliği onaylanmasına rağmen, günümüzde halen daha mecliste beklemektedir. Dünyanın en çağdaş ülkeleri arasında sayılan Norveç’te ev içi şiddet oranı %81 olarak saptanmasına karşın ülkemizde bu oran çok düşük seviyelere seyretmektedir.

Milli Eğitim Bakanlığı ile “Görmezden Gelme!” adlı çalışmada ortaokuldan itibaren başlayarak toplamda on ders olmak üzere cinsiyet eşitliği bağlamında ders verilmesi ve eğitim müfredatına girmesi onaylanmıştır. Bu yılki ders programında bulunması bizim için, toplum olarak büyük bir ilerleme kaydettiğimizi göstermektedir.”

Diğer Haberler

Başa dön tuşu