Candaş ÖzerKıbrısManşet

Candaş Özer Yolcu yazdı: Altın saray, çıplak kral ve sefil halk

Ortaçağ Avrupa’sında kale ve saraylar, halkın aç, sefil ve perişan halini örterek.

Hanedanın oligarşi nüfuzunu, hüküm gücünü simgesel olarak kanıtlama amaçlı, diğer kırallıklara karşı güç ve gövde gösterisi için inşa edilirdi.

Avrupa tarihinde, Büyük Roma İmparatorluğu krallarını örnek alan.

Karanlık dönem de denilen orta çağ kralları despot, diktatör ve bencildi.

Halk, yiyecek ekmek bulamazken, halktan toplanan ağır vergilerden elde edilen hazine gücü, masraftan hiç kaçınılmaksızın saraylara, kalelere, av köşklerine, kulelere, yapay göllerin inşasına harcanırdı.

Artık, karanlık orta çağ devrinde yaşam sürmüyoruz.

Ama, saray inşaa etme kompleksi, hala aynı yoksulluk sömrüsü üzerine temellendiriliyor.

Ve diğer yandan, KKTC saray külliyesinin tüm inşa giderleri Türkiye tarafından karşılanıyor denilerek, yüksek tepki tansiyonunun düşürüleceği sanılıyor.

Saraydan daha acil, ivedi yatırımları ve ihtiyaçları hatırlatmak gerek.

Her iki yılda bir, sel ve su baskınlarında hasta yatağında can veren vatandaşlarımızın acısı henüz unutulmamamışken.

Ve hala, halka, tam teşekkülü sağlık hizmeti verebilecek donanımlı devlet hastanelerimiz yokken.

KKTCli hastalar sağlık hizmeti talep ettiklerinde acilen en erken 3 gün, en uzak altı ay sonrasına randevu veriliyorken.

Vatandaş zamanında ve gerektiği gibi sağlık hizmeti alamadığı için, bütçesinden özel hastanelere servet öderken.

Ve parası olmayan fakir halk hastane köşelerinde, çaresizlikten inlerken.

Çocuklarımıza layık, çağın gereklerine uygun devlet okulları inşa etme ve donatma yerine, ha babam özel okullar inşa edile dururken.

Down sendromlu, otistik, spastik, zihinsel engelli ve vs her biri ayrı bir sağlık sorunu olmasına rağmen.

Her çocuk kendi durumuna göre bakıma ve eğitime muhtaçken.

Ve öğrenme güçlüğü çeken çocuklarımız durumuna göre sınıflandırılmadan hayvan sürüsü gibi tek bir oda içerisinde sözde eğitime laik görülürken.

Özel bakıma ve alakaya muhtaç yaşlılarımız saldım çayıra mevlam kayıra vicdansızlığına teslim.

Hayatlarının son perdesinde, layık olmadıkları yaşam ve beslenme koşullarında hayatlarının son sahnedinde çile çekerken.

Mısmıl, mamur ve makul devlet yaşlı evlerimiz henüz hayal bile edilmezken.

Canımızı riske atmadan ilerleyebileceğimiz, çukursuz, bombesiz, tuzaksız, ölümsüz ve gereğince aydınlatılmış yollara henüz kavuşmamışken.

Çevre standartlarının çok, ama çok fazla alt sınıf ve safhalarındayken yurdum.

Bütçeyi sarsan ve aşan elektrik kullanım maliyetlerimiz boyumuzu aşmışken.

Lefkoşa’nın kuzey çevre yolu, Girne istikametinde yonca kavşak niteliğiyle trafiğe açık ve mamur hale gelmemişken.

Ve Girne Çatalköy arası, acilen yeni bir çevre yoluna ihtiyaç duyarken.

KKTC genelinde bir çok duble yol yarım yamalak, altyapı sorunu, kanalizasyon tıkanıklıkları ve çevre düzenlemeleri dünya standartlarının yanında rezil rüsva haldeyken.

Enteresandır, bir çok devlet dairesi, kamu işletmesi ya rum malında faaliyette ya da kiralık konutlarda zengini daha zengin ediyorken.

Evet kabul, hala hazırda kullanılan cumhurbaşkanlığı köşkü İngilizden devşirme, meclis rumdan ganimet, mahkeme binalarımız da ingiliz krallığından mirasken.

Hal ve ahval beyanı bu denli acınacak haldeyken.

Her şeyimiz var gibi, ama hiç bir şeyimiz yok ve yolunda değilken.

İtiraf etmek gerekir ki:

Kral çıplak be kardeşim, kral ditsiro,

kral züğürt, kral çıplak iğdişken.

Sizin yaptığınız züğürt ağaya barok kabartmalı, granit döşemeli, altın tahtlı saray hediye etmek, ne kadar mantıklı ve vicdani hadi buyrun karar verin.

Ağanın kahyası mutlu marabası açken,

 saray veya konak neyine.

Kral üryan be kardeşim!

Ağa’nın saray imajından önce halkı giydirip kuşandırın, ihtiyaçlarını karşılayın.

O kralın sarayı sefillikten kurtulan halkının gönlü olsun.

Her türlü saray, saltanat tahtı elbet yıkılır.

Halkın gönlündeki sevgi ve saygı tahtı nesilden nesle aktarılır.

Tercih sizin kralım, saray tahtı mı istersiniz gönül tahtı mı?

Diğer Haberler

Başa dön tuşu