Candaş ÖzerKıbrısManşet

Candaş Özer Yolcu yazdı: Çakma Avrupalı, Yapma Amerikalılar

Çok yakın bir arkadaşım aradı, “Hade çık gel 40’lıklar hepsimiz senin mahallendeki kahvecideyik” dedi.

Çıktım gittim, garson hizmeti yokmuş. Kahveleri almak bana kaldı.

Hemen önümdeki bir delikanlı bardaki baristaya:

Bana bir “Makihotolu, karamelli kapıçino ve  çokoleyto/amerikano ekspreso ve bir çeri frape çiyz kieek, lütfen” dedi.

Daha anlamadığım bir sürü çeşit saydı ama hatırlamıyorum..

Aklım dumura uğradı!

Ben hangi yüzle Türk kahvesi isteyecektim gayrı. Bu genç barista ve arkamda bekleyen genç kızlar iç dünyalarında fena ezikleyecekti beni!!

Öndeki delikanlıdan sonra sıra benim.

Aklım allak bullak, beni bir ter bastı.

Gözüm panoda Türk kahvesi ararken gayet yakışıklı olan, yeni neslin İtalyanca’dan arşınlanmış oluğu “Barista” dedikleri görevliyle bakışa kaldık.

Buyur abi, dedi. Aklımda şekerli, orta, sade, tek veya çift kavrulmuş, köpüklü/köpüksüz, az ya da çok kaynatılmış kahve çeşitlerinden başka bir şey yok.

Ha bir de nescafe bilirliğimiz var.

Eziğim lan ben.

Başka başka, janjanlı, alengilli kahve türleri bilmem ki söyleyivereyim de bir fiyakam olsun!

Abim, dedim, bana iki orta bir sade haydi bana müsade.

Elime ışıklı/titreşimli bir çağrı cihazı verdi, tüm cehaletimle masama döndüm ve düşünmeye başladım.

Başka kültürleri bilmek başka bir şey, kendi  kültürünü yok saymak, ötekileştirmek, yozlaştırarak hor veya yok görmek başka bir şey!!

Bu resmen kahve kültürü emperyalizmi!

Kahve Osmanlı döneminde buralara Yemen’den gelirdi belki.

Ama, şimdilerde daha çok Latin Amerika ülkeleri Brezilya ve Endonezya’da üretildiğinden eminiz.

Oysa, kahve kahvedir, çay da çay, tek fark kalitesi, öyle değil mi?

Ne oluyor neler oluyor da, 60 ile 100 arası kahve içeceğine dönüşüyor bu meret.

Şimdilerde çift kavrulmuş Türk kahvesini bilmez, kahvenin italyanca ve ingilizce çeşitlerini ezbere sayarlar.

Keşke iş kahveyle bitse bir de bunun yiyecek içecek kültür zinciri, silsilesi var.

Elin ecnebisinin yiyecek içecek menüsünü ezbere bilenler. Kendi yemek kültürüne tepeden bakar oldu haspam!

Bir dakika menü diye mi? Yoksa mönü diye mi söylenip yazılıyordu lan o!?

Her neyse, o da Fransızca’dan tırtıklama zaten!

Mesela, Kıbrıs Türk sofrasının en meşhur ana yemeklerinden olan fırın kebabı veya diğer namıyla hırsız kebabı.

Bu ünlü Kıbrıs fırın kebabımızın adı, bazı emperyal seviciler tarafından derhal Rumca  “Gleftigo” şeklinde adlandırılır oldu ki anlamı “ Hırsız yemeği” manasına gelir.

Herifçinin evladı lahmacun, beyti, iskender, döner, Lavaş, çiğ köfte, içli köfte, kumpire yabani bakar.

Şırdan, kokoreç, pençeviş, bumbar, işkembe desen burnunu tıkar istifra rolü keser!

Pide, pide çeşitleri, Adana Kebap, kelle paça, işkembe çorbasına yüzünü buruşturarak burun kıvırır…

Yer veya yemez ama, yerse de bunu saklar, yiyenleri alt kültür görür ve yerer.

Bunları yemenin, tüketmenin, hatta tatmanın bile Kıbrıs kültürüne zorla  empoze edildiğini saçmalar ve Kıbrıs yiyecek içecek kültürünü asimile edildiğini iddia eder!!

Amma ve lakin, kendini, diğerlerinden ayrı tutan çakma aristokrat zat.

Aşağıda saydığım Kıbrıs sofra kültürüne haiz bir çok lezzeti de çoğu kez bilmez ve  denememiştir bile.

Molohiya, kolakas, pirohu, bullez, Bidda-badadez, bulgur köftesi, şeftali kebabı, mücandra, felafel, samarella, pastırma, humus, samsı, nor böreği, şamişi, şambali, gullirigya, köfter, sucuk, paluze nedir bilir/bilmez, yer veya yemez.

Tatsa bile bunlara hakir bakar.

Diğer yandan..

Kuzey Kıbrıs’taki Çin lokantasında sebzeli soya soslu nudle, bademli pilav, Japon restorantta suşi çeşitleri çiğ balık, Hint mutfağından masala sosluyla marine edilenlere bayılır.

Kahvaltı olarak domuz etinden sosis, bacon, yani  beykınlı ingiliz kahvaltısını tületmenin ayrıcalık olduğunu sanar..

Bazlamayı, sıkmayı bilmez, tantuniyi bilir ama yanına yanaşmazken.

Meksikalının, tantuni bazlamasına, başka bir deyişle Kıbrıs biddasına sardığı Fajita’sına bayılır!

İtalyan piza ve pastalarınını tercih ederken magarına bulliye ve fırın makarnasına köylü yemeği, der.

Kıbrıs Türk mutfağı sofra kültürüne sahip çıkmazken. Tüm Anadolu kökenli lezzetleri Kıbrıs mutfağını yok eden bir çeşitlilik unsuru, empoze veya asimilasyon saldırısı olarak gördüğü safsatasını söyler durur.

Kıbrıs’ta İtalyan, Meksikan, Hint, Çin ve japon restoranları hoş görür ve hatta bu ecnebi restorantlara gitmekle övünür!!

Oysa Lefkoşa’da Pakistan yemekleri yapan bir yer de var. Onu da doğu ve islam kültürüne sıcak bakmadığı için tercih etmez.

Ama, Kıbrıs Türk ve Anadolu medeniyetler sofrasına inatla karşı çıkar ve eleştirir.

Türk birasını, rakısını ve zivaniyasını hakir görür yabancı marka alkole nerdeyse helal payesi veresi gelir.

Ayran, şalgam, kefir, kımız ve limonatanın sağlığa faydasını bilmeden bu içecekleri aşağılar.

Kola dedin mi, orda bir dur, destur, öpününde eksik bırakmaz.

Bu tipler sadece yeme-içme kültüründe değil her konuda ayırımcı bir duruş sergileyip. Kendilerini ayrıcalıklı zannederler.

Tavla, okey ve ısbastra oynamayı alt kültür sayar, casinoya gitmeyi imtiyaz sahipliliği görür.

İnsanı ruh hastası edip, asosyalliğe dönüştürüp, psikopat eden bilgisayar oyunu bağımlığını marifet bilir.

Batı ve Latin danslarını ayrıcalıklı kılarken.

Halay, Kıbrıs folklorü, sirto, roman, çiftetelli, göbek dansı ve oryantali alt katman dansları sayar.

Davul-zurnayı, sipsiyi, sazı-bağlamayı, curayı, udu, cümbüşü, tefi-darbukayı, özümsemez.

Türküyü, ağıdı, barakı, uzun havayı, ilahiyi, mersiyeyi, bağnazlık görürken..

Avrupa ve Amerika ve Latin Amerika’nın tüm dans, müzik, sofra kültürünü ve atıştırmalıklarını mübah, helal ve ayrıcalıklı görür.

Neyse yahu eşşek tepsin bunları nerde varsalar.

Garson kardeşim sen benim masamı Kıbrıs ve Türkiye mezeleriyle donat.

Not al bir büyüğüm gelsin masama. Soğuk Kıbrıs mezeleri yanında, pide arası hellim ve pastırma arkası arkasına.

Lahmacun, bulgur köftesi, humus, cacık, garavolli, samarella, bıldırcın yumurtası, gabbar turşusu, mangalov, bigla ve cikla.

Onları takip etsin gavcar mantarı, soğanlı ciğer kavurması, döş ve fulya.

Şeftali kebabı, şiş, Adana Kebap ve kaburga, bas dişi da gorkma.

Bas gırbacı hepsinin üstüne sonra.

Çek cilayı ekmek gadayıfı, sini gatmeri ve pide arası sıcak helva.

Üstüne de ince belli bardakta tavşan kanı bir çay veya mis gibi bir Türk kahvesi içtim mi, keyfime dokunma, o kadar.

Anne hafta sonu köydeyim, molohiya, kolakas pişir veya içli köfte yapın.

Canınızı sevdiklerim.

Hadi ordan çakma Avrupalı, naylon İtalyan, yapma Çinli, yamalı japon ve yogacı Hint garibeleri.

Katıksız kendisi olamayanlar bir başkası olamaz, olursa da sırıtır, eğreti durur, komik olur.

Diğer Haberler

Başa dön tuşu