Candaş ÖzerKıbrısManşet

Candaş Özer Yolcu yazdı: Müslümanından hristiyanına ırkçılık

Maria’yı azalıktan azledenler, bakın İstanbul’da ne marifet sergilediler.

Müslümana da, Hristiyana da ırkçılık yaklaşımı hikayesi yazmak istemezdim, ama üzgünüm.

Bir Kuzey Kıbrıs vatandaşı İstanbul havalimanında tedirgin bir ruhla pasaport kuyruğundadır.

Tedirgin olmasına gerek yoktur oysa.

Çünkü kendisi gazeteci, yazar, karikatürist veya herhangi bir aktivist değil, sadece siyasetten uzak bir yüksek makine mühendisidir.

Yani tutuklanma sürprizi olasılığı yok gibidir

Cebindeki çipli Kuzey Kıbrıs kimliğini çıkarıp, mahsun bakışlarla, kibarca polis memuruna uzatır.

Memur kimliği iyice inceler, vatandaşla göz göze gelir.

Hava dışarda çok soğuktur, ama  vatandaş, memurun karşısında, kara alın yazısından soğuk tedirginlik terleri döker.

Neyse ki sorunsuz İstanbul’a girer.

İstanbul seyahatinin son günlerindeyken, bir anda, kimliğinin cebinde olmadığını, kaybettiğini fark eder.

Önce İstanbul’da bir karakola gidip kimliğinin kaybolduğu bilgisini beyan ederek, buna mukabil bir evrak edinir.

KKTC Konsolosluğu’na gider. İstanbul Konsolos’luğundan içeri girer. Görevli iki hanımefendi yardımcı olma niyetindedir.

İki vesikalık fotoğraf getirin yardımcı olalım diyerek nezaket gösterirler.

Bu esnada odaya bir görevli gelip yetkili olduğunu açıklar.

O yetkiki, KKTC vatandaşını baştan aşağı süzdükten sonra, ona:

 “Biz burada, ikinci bir ülke vatandaşlığı olana yardımcı olamayız der.”

KKTC vatandaşı ise “Peki ben nasıl geri döneceğim, ne yapmam gerekiyor” diye sorar.

Buna karşılık konsolosluk görevlisi “O senin derdin bizi ilgilendirmez” der.

Hem sen hangi uyruklusun diye sorar. Varandaş KKTC uyrukluyum, der.

Konsolosluk görevlisi : “Sen sonradan vatandaş oldun, esas ve asıl olan vatandaşlığın nedir, diye sorar.

“Ne fark eder, KKTC’liyim ve kimliğimi kaybettim, ben bu konuda yardım istiyorum, der vatandaş.

Konsolosluk görevlisi bunun üzerine, kendi doğduğun ülkenin pasaportuyla Kuzey Kıbrıs’a gidebilirsin, der.

KKTC vatandaşı ise, benim diğer pasaportlar ve kimliğim Kuzey Kıbrıs’taki evimde ve ben yalnız yaşıyorum, dediğinde..

KKTC İstanbul konsolosluğundaki yetkilinin akıllara ziyan önerisi şu olur:

“Peki, o halde, evine birini gönder, kilitli kapıyı kırsınlar, kktc pasaportunu sana postalasınlar”

İş bununla bitmez, İddia edilen diğer abuk subuk söylemler de var. Bunlardan biri “Biz burda sonradan KKTC vatandaşlığı alanlara hizmet vermiyoruz!!!”

İkincisi ise, KKTC Dışişleri Bakanlığı’nda olayı açıklamaya çalışan yetkili bir memurdan gelir.  “Hani ben anne babadan kök Kıbrıslı KKTC vatandaşıyım ya! İşte siz öyle olmadığınız için, konsolosluk hizmeti alamamışsınızdır”!!!

Son olarak üçüncü mantıksız iddia ise şu:

“Türkiye’ye giriş yaptığınız KKTC kimliğinizi kaybettiyseniz, yanınızda herhangi bir kimlik veya pasaport varsa onunla çıkış yapın.”!!

İyi de a benim güzel yürekli akıllı konsolosluk görevlisi kardeşim.

Bir ülkeye hangi seyahat belgesiyle girdiysen onunla çıkış yapmalısın. Sen bunu da mı bilmezsin?

Nerde görülmüş bir ülkeye İngiliz olarak girilip, Fransız olarak çıkış yapıldığı!!

Dahası, bir çok tür, türev ve statüde KKTC vatandaşlığı var da biz mi bilmiyoruz?

Sahi siz, orda, hangi KKTC vatandaşlık türüne hizmet veriyorsunuz Sn. Konsolos yetkilileri:

1960-1974 arası ekstra Kıbrıs Cumhuriyeti Vatandaşlığı kazanmış ve KKTC kimliği ile TC’ye girmiş olanlara mı?

Yoksa:

1975-1983 arası Kıbrıs Türk Federe Devleti vatandaşlığı sahibi olup da KKTC seyahat belgesiyle gezenlere mi?

Veya:

15 Kasım 1983/2004 yılları arası KKTC kuruluşundan sonra vatandaşlık hakkı kazananlara mı?

Ve veya;

2004 Nisan’ında Annan Planı Referandumunda  oy kullanan kktc vatandaşlarına mı?

Ha bir de 2009 Yurttaşlık Yasa Değişikliği var. Sorarım size 2009 sonrası vatandaşlık alanlara hizmete açık mısınız kapalı mı?

Hakketen bunun esası, yasası, maddesi, fıkrası  nedir?

Gerçi yaşanan bu vaka baştan sona fıkra.

Kaç çeşit vatandaşlık sınıfı var acaba?

Gerçi bizim bildiğimiz KKTC Anayasası’na göre dili dini ırkı ne olursa olsun, vatandaşlık hakkı hukuka göre eşittir.

Ama, öyle değil mi acaba?

First clas, ikinci sınıf, memur, işçi ve gereksiz varlık vatandaşlığı gibi yasa maddeleri mi mevcut?

Hikayenin devamı ide şöyle:

Konsolosluktan yardım alamayan vatandaş, Dışişleri Bakanlığı’ndan yardım ister. Bir Bakanlık memuru  “Bu çok önemli bir belgedir, o yüzden her önümüze gelene veremeyiz” diye çam devirir.

KKTC Dışişleri Bakanlığı’ndan da çare çıkmayınca. Konsolosluktan akıllara ziyan şu öneri dile getirilir:

“Evin kapısını kırsınlar, Kuzey Kıbrıs pasaportunu postayla sana göndersinler”

Ve ardından talihsiz KKTC vatandaşına çıkış kapısı gösterilir.

Maddi manevi bir çok sıkıntı çeken vatandaşın

Lefkoşa’da yalnız yaşadığı evinin kapısı bir şekilde açılıp KKTC pasaportu özel postayla kendisine ulaştırılır.

Gerçi kimlikle giren, pasaportla çıkamaz ama, bu konuda TC İstanbul polisi KKTC vatandaşına elinden geldiğince yardımcı olmuş ve vatandaş öyle çıkış yapmıştır.

Tabi bu konuyu değerlendirmek adına iki defa İstanbul KKTC konsolosluğuyla.

İki kez de Dışişleri Bakanlığı yetkilileriyle görüşme neticesinde.

İstanbul Konsolosluğu, nazik, taktire şayan bir tavırla ilgili vatandaştan özür dilemiş ve konu tatlıya bağlanmıştır.

Ama yine de, yazar, bu konuyla ilgili üç gün uğraşıp emek harcaması hasebiyle..

Bir kez daha benzeri bir tatsız vaka cereyan etmesin diye. Bu yazıyı yayınlamayı uygun görmüştür.

Dışişleri Bakanlığı bu sefer de aynı benzer tutumda gönüllerimizin Kraliçesi sevgili Maria’nın aza adaylığını onaylamayarak yapmıştır.

Evet, KKTC’de bir ırkçılık ve mikro milliyetçilik vardır. Maria’ya yapılan haksızlık konuşulsa da Meryem ve Osman’a yapılan ırkçılıkta susulur, bu hep böyledir.

Diğer Haberler

Başa dön tuşu