Ediz TuncelKıbrısKöşe Yazıları

Çanlar çalarken UBP ve CTP’ye düşen tarihi görev ve yeni nesil siyaset

Daha önce defaeten yazdım, bir daha yazayım, Kıbrıs Türk tarihinin gördüğü en kirli ve hamaset dolu  seçim süreçlerinden birini daha geride bıraktık ama seçim sürecinde terbiyesizliğin kitabını yazan ve son beş senedir “Saray mutfağından” beslenen çakma solcularla çakma sosyal demokratlar fare gibi nemalandıkları mutfak ellerinden gidince, halen bös bös bağırıyorlar, Akıncı’ya oy vermeyen herkesi, CTP’liler de dahil, satılmış, ahlaksız, AKP uşağı, Türkiye uşağı, yalaka, dolaka, şeriatçı, gerici, tarikatçı  ilan ediyorlar, bir taraftan iradeye saygı derken diğer taraftan haysiyetsizliğin, bölücülüğün, ahlaksızlığın, terbiyesizliğin kitabını inatla yazmaya devam ediyorlar…

İnsanlık onuru bu kadar mı ayaklar altına alınır, işte alınıyormuş, herkesi kendileri gibi sanıyorlarmış!

UBP seçmeninin en az yüzde 90’ı öz be öz Kıbrıslıdır.

CTP’nin içinde de TC kökenli vatandaşlar vardır.

Diğer partilerde de öz be öz Kıbrıslı, TC kökenli olup da burayı kendi vatanı bilenler vardır. 

Akıncı’nın sözde destekçisi olan ama sayıları bir avucu geçmeyen bir ahlaksız sürüsü bunların tümünü satılık ilan etti, sosyal medyada kendi çürük zihniyetlerinde olmayan herkese karşı terbiyesizliğin kitabını  yazdı. 

Neymiş efendim, demek ki bunların bastırılmış bir aşağılık kompleksi varmış da fırsatı bulunca, nasılsa CTPliler tıpış tıpış sandığa gelecek ve Akıncı’yı destekleyecek düşüncesiyle, CTP desteğiyle seçimin sonucunu da çantada keklik görünce, zıvanadan çıktılar!

Sandığa gitmeyip de tepki koyanların, ki sayısı en az 35-40 bin seçmendir, hemen hepsi Kıbrıslı Türktür ve bu insanların hemen tümü toplumun düştüğü halden, daha doğrusu birkaç koltuk delisi siyasetçinin ve arkalarına düşen beslemelerinin yarattığı kaostan bıkıp usananlardır, sandığa gitmeyi gururuna, onuruna yediremeyenlerdir. 

Akıncı’nın aldığı oy oranı toplam seçmen oranının üçte biridir, üçte ikisi Akıncı’yı ve tayfasını istemedi, buna rağmen bu tayfa halen iradeye müdahale edildi, irade katledildi diye bas bas bağırıyorlar, küfür ve zehir saçıyorlar, bölücülükten ve hamasetten beslenmeye çalışıyorlar, pes etmiyorlar.

Hiç utanmadan, sanki demokrasi bu çakma sosyal demokratlara ve solcu müsveddelerine kalmış gibi, kendi kirli elleri ve zehir kusan dilleriyle katlettikleri demokrasi için çalışmaya devam edeceğiz diyorlar!!!

Halen Akıncı’nın kaybetmesinde rol oynadığını iddia ederek, CTP’yi suçluyorlar.

Sanki CTP bunların babasının malıydı, CTP’lilerin iradesi de bunlara tapuluydu…

Bir kez olsun şunu diyemediler; Yahu bizim devrimiz kapandı, zorlamanın gereği yok, gelin bu sefer de hep beraber CTP’nin adayı Tufan Erhürman’ı destekleyelim!

Eğer bunu yapsalardı, bugün tarih farklı yazılmış olurdu, Tufan Erhürman belki de ilk turdan Cumhurbaşkanı seçilmiş olurdu. 

Ama ne oldu, yine CTP’lilerin bir kısmı, tıpkı önceki seçimde Sibel Siber’e yaptıkları gibi, kendi adaylarına golü attı, altını oydu, ikinci tura çıkmasını engellediler, Akıncı’ya işlediler.

İkinci turda ise, CTP’nin bir kesimi zoraki olarak Akıncı’yı desteklerken, Akıncı’nın ve destekçilerinin hamasetinden bıkıp usananlar da gidip rakibini desteklediler.

İşin doğrusu, Ersin Tatar hiçbir şekilde Akıncı’nın izlediği hamaset yöntemini izlemedi, hiçbir şekilde bölücü bir propaganda süreci işletmedi.

Günün sonunda ise, elini vicdanına koyan ve ilk turda tarafsız kalan bir seçmen kitlesi bile sandığa gitti ve Tatar’ı destekledi, sonuçta belirleyici oldu. 

Akıncı’nın izlediği hamaset politikasına kapılanlar ise, ki bunda Türkiye’nin gelmiş geçmiş tüm iktidarlarının yaptıkları hataların da payı vardır, gitti Akıncı’ya oy verdi, buna rağmen oranları toplam iradenin üçte birini geçemedi. 

Şahsi düşüncem, iyi ki bu seçimi Akıncı kaybetti ve iyi ki kin, nefret, bölücülük, kavga, hamaset, iftira, yalan, dolan ve talandan beslenen çakma sosyal demokrat zihniyet de gerçek yüzünü gösterdi ve muhtemelen bir daha iktidar yüzü de göremeyecek. 

Ve yine iyi ki, normalde hiç tasvip edilmese de, böyle seçim süreci yaşandı da herkesin eteklerindeki taşlar döküldü. 

Bu vakitten sonra CTP silkinip kendine gelmelidir.

Ülkenin ve toplumun ikinci büyük siyasi partisi olarak çok büyük sorumluluk sahibidir ve bu ülkenin CTP’nin yeni nesil siyasetçilerinin sağduyusuna ihtiyacı vardır. 

CTP, 46 yıllık hamaseti elinin tersiyle bir kenara itip, halkın iradesini temsil eden diğer büyük parti UBP ile derhal koalisyon görüşmelerine oturmalıdır. 

Dünyanın maddi ve manevi yönden tersine döndüğü bir zamanda, kimsenin kibirle, kaprisle, hamasetle uğraşacak hali yoktur.

Herkes ekmek derdindedir, önünü görebilme derdindedir. 

Bu yüzden CTP, geçmişi tarihin çöplüğüne süpürüp, UBP ile derhal bir koalisyona girmenin hazırlıklarını yapmalıdır. 

UBP ise, Ersin Tatar’ın Cumhurbaşkanı seçilmesinden ve boşalan başkanlık koltuğundan sonra, görünen o ki kısa bir süre daha sancılı bir dönem yaşayacak.

UBP şimdi acilen kurultaya gidip, yeni başkanını belirlemelidir. 

Bunun için aday isimleri ortalıkta dolanmaya, hatta bazıları kendilerini şimdiden önce parti başkanı, sonra da Başbakan olarak görmeye başladı bile. 

Halbuki Cumhurbaşkanlığı seçiminden biraz ders çıkarsalar, hadlerini bilmeyi de öğrenmiş olacaklardı. 

Dünyanın ve Kıbrıs Türk tarihinin 74’den sonra gördüğü en büyük krizi omuzlayan iki kişi vardı ve ikisi de UBP’liydiler.

Maliye Bakanı Olgun Amcaoğlu ve Çalışma Bakanı Faiz Sucuoğlu!

Pandemi sebebiyle heryerin ve herşeyin kapandığı, tam anlamıyla sıfır noktasına dönüldüğü dönemde Maliye Bakanı Olgun Amcaoğlu ve Maliye Bakanlığı’ndaki ekibinin anasından emdiği süt burunlarından geldi. 

Dünya durmuştu ama insanların yaşamak için paraya ihtiyaçları vardı, Olgun Amcaoğlu ve ekibi herkes deliklerine çekilmişken iğne ile kuyu kazarak, maliyeyi döndürmeye uğraştılar ve başardılar da.

Hiç kimse çıkıp da bu insanlara kuru bir teşekkür bile etmedi. 

Diğer taraftan, bütün işyerleri kapanınca, özellikle özelde çalışanların nefesi bir anda kesildi.

Bu aşamada devreye Faiz Sucuoğlu ve ekibi girdi, insanlara can suyu olmaya çalıştılar ve ellerinden gelenin fazlasını yapmayı da sessiz ve sedasız başardılar, muhtaç duruma düşen herkese ellerindeki imkanlar doğrultusunda yardım etmeye çalıştılar.

Büyük oranda başardılar da.

Bu başarılarıyla çıkıp böbürlenmediler da, görevimizdi yaptık bile demediler, çünkü demelerine de gerek yoktu, bunu halkın görmesi, takdir etmesi gerekirdi.

Ama bizim fırıldak basında bu iki şahsın ve ekiplerinin fedakarlıkları zerre kadar yazılmadı, çizilmedi.

Hatta ve hatta, meslek hayatları boyunca hiç olmadıkları kadar ölüm tehlikesi altında çalışan sağlık çalışanlarının ve polisin fedakarlıklarını da, duyarlı bir kesim insan hariç, kimse görmedi. 

Bu devletin tarihinde ilk defa bu devlet sosyal devlet olmayı başardı, o da Olgun Amcaoğlu ve ekibiyle Faiz Sucuoğlu ve ekibinin sayesinde oldu. 

Gerisinin büyük kısmı yan geldi yattı, elini taşın altına koymadı, Olgun Amcaoğlu ve Faiz Sucuoğlu’nun fedakarlığının meyvesini topladı…

Kimse bana bu saatten sonra hikaye anlatmasın, bütün süreci birebir yaşayarak gördük!

Bu saatten sonra, UBP seçmeni elini vicdanına koyacak ve UBP’nin başına sadece UBP Başkanı’nı değil, bundan sonra devleti de devlet adamı gibi yönetecek, işi bilen adamı seçecek…

Olgun Amcaoğlu ve Faiz Sucuoğlu parti başkanlığına aday olmasalar bile, UBP seçmeninin bu iki şahsı çeke çeke de olsa parti başkanlığına götürmesi, göstermesi, tarihi bir sorumluluktur.

Bu sorumluluk, sadece UBP için geçerli değildir, tüm Kıbrıs Türkü için geçerlidir, çünkü tarihin en kötü dönemlerinden birinde omuzlarındaki yükü kaldırmayı başaran insanlar bu devletin ve toplumun yükünü bundan sonra daha da başarılı bir şekilde kaldırabilirler. 

Aksi takdirde, UBP seçmeninin yapacağı en ufak bir hata, tüm memlekete ve topluma mal edilir. 

Devlet yönetmek partizanca seçilip, mahalle bakkalını yönetmeye benzemez, ki seçilenlerimizin bazılarının malesef bu kadarını bile yapacak kapasitede olamadığını, oturdukları koltukları kafalarına nasıl beceriksizce giydiklerini bugüne kadar sayısız kez tecrübe ettik. 

Devlet ve toplum işte bu yüzden bu kadar çürüdü, maddi ve manevi değerler işte bu yüzden bu kadar kaybedildi.

Şimdi memleketin iki büyük partisi olarak UBP ve CTP’ye düşen, tarihi sorumluluklarının bilinciyle masaya oturmak ve bir koalisyon kurmaktır. 

Bu çok zor değil, HP’nin boşaltacağı bakanlıklara bir yenisi daha eklenir, örneğin Eğitim Bakanlığı da CTP’ye verilir, süreç durduğu yerden devam eder. 

Aksi takdirde, bizi bir erken gelen seçim daha bekler ve bu seçim yasasıyla ve ülkenin bu durumuyla yeni bir genel seçime gitmek, havanda su dövmekten başka bir işe yaramaz. 

Şu anda CTP ve UBP’nin elinde yeni nesil siyaseti başlatma, ülkedeki bölünmüşlüğü, kini, nefreti, hamaseti bitirme fırsatı vardır ve bu fırsat belki de son fırsattır. 

Türkiye’ye ve Türkiye siyasilerine gelince, çevresinde iyice yalnızlaştığı enerji savaşları sürecinde, bu saatten sonra  Kıbrıslı Türklere karşı ağızlarından çıkacak her kelimeyi, atacakları her adımı, yapacakları her işi ve icraatı milimine kadar ölçüp biçmek ve hamasetten uzak durmak zorundadırlar.

Aksi takdirde, Türkiye siyasilerinin Kıbrıslı Türklere veya, en azından, bir kesimine karşı olsa bile, devirecekleri çamlara karşı oluşacak duygusal tepkileri kullanmaya hazır ve nazır başka birilerini karşılarında bulacaklardır. 

Bu da karşılıklı olarak düşmanlığı, nefreti, bölücülüğü körükleyecektir. 

Kendi aramızda bölünmeye, çarpışmaya de bizim ne de Türkiye’nin ihtiyacı yoktur, hatta ihtiyacımız olan son şey bile değildir. 

Bu saatten sonra yeni bir sayfa açılmalı ve Kıbrıslı Türkler ile Türkiye birbirini daha iyi anlamalı, karşılıklı sevgi ve saygı çerçevesinde daha fazla yakınlaşmalı, her iki taraf da hem ağlarım hem giderim siyasetini bir tarafa bırakmalıdır. 

Aksi takdirde, çatışmalardan, kaostan, hamasetten beslenen, yaptığı işin başarısıyla değil başkasının başarısızlığından kendine pay çıkaran, haksızlıktan kendine hak payı çıkarmayı bilenler bir kaşık suda fırtına koparamaya devam edecekler…

Hade UBP, hade CTP, hade Türkiye, dört bir tarafımızda çanlar çalarken kıpırdanın biraz da 46 yıllık kayıbı toparlayın, hala toparlayacak, kurtaracak birşeyler var, en önemlisi de kurtarılacak küskün yürekler, kızgın zihinler var.

Diğer Haberler

Başa dön tuşu