KıbrısKültür SanatManşet

Çetin Özen: Devletin tiyatrosu evsiz kaldı

Kıbrıs Arena-Su Üçüz

Yakın Doğu Üniversitesi Oyunculuk Ana Sanat Dalı Başkanı ve Genel Koordinatörü Çetin Özen 27 Mart Dünya Tiyatro Günü’nde bir gerçeği daha gözler önüne serdi… Maalesef Devletin Tiyatrosu evsiz kaldı…

‘’DEVLETİN TİYATROSU EVSİZ KALDI’’

*1966 yılından itibaren her yıl Kıbrıs’ta 27 Mart tarihinde bildiri hazırlanıyor. Halkımıza tiyatro aracılığı ile sıkıntılarımızı, ihtiyaçlarımızı ve sorunlarımızı anlatmaya çalışıyoruz. Ancak ne yazık ki 57 yıldır görsel olarak kâğıt üzerinde kutlanan 27 Mart tarihinde gerçek olan hiçbir şey görmüyoruz.  Yetkililer tarafından hiçbir şey yapılmıyor.

*1963 yılında kurulan ilk sahne, 1965 yılında kurulan Kıbrıs Türk Tiyatrosu ve 1974 yılında Kıbrıs Türk Devlet Tiyatroları’na dönüşmesi ile 50 kusur yıldır bu ülkeye hizmet vermesinin karşılığında, 1999 yılında yanan binası halen tamir edilmemiş ve yarım asırdır 24 yıla gelen süre zarfında hiçbir iyileştirme yapılmamıştır.

* Tiyatromuzu kalkındırmak için de hiçbir çaba yok. Bu da bizi ziyadesiyle üzmektedir. Bütün bu sıkıntılar içerisinde çok az sayıda konservatuvara giden öğrencilerimiz vardı. Mezun olduktan sonra dönen kadar, dönmeyenler de oldu.’’

* Devlet Tiyatroları veya Belediye Tiyatrolarımız istenilen sahnesi olmadığı içindir ki istediği oyunları çıkaramıyorlar. Burası bizim memleketimizdir sahip çıkmamız lazımdır. Seyircimizin de hassasiyeti gayet istenilen noktadadır. Devletin tiyatrosu maalesef evsiz! Devlet tiyatrocuları ne yapsın? Boş bir mekân bulduğu yerde de provalarını yapıyorlar. İnşallah tiyatro binası bitirilir ve Lefkoşa’da güzel bir binaya kavuşulur. Bu umudu hep taşıyorum. Umudumu kaybetmeyeceğim.

‘’ Türkiye’nin önerisi ile 1976-1977 yılında her ülkeye kendi tiyatro bildirisini yazma şansı verildi’’

27 Mart Dünya Tiyatro Günü’nün önemini anlatır mısınız?

‘’Birçok kişi tarafından ‘’Dünya Tiyatrolar Günü’’ deniliyor ama doğrusu ‘’Dünya Tiyatro Günü’’dür. 1947 yılında UNESCO’ya bağlı Uluslararası Tiyatro Enstitüsü (İTİ) Birliği kuruldu. O dönemde 48 ülke buna imza attı. 1954 yılında Fransa’da ilk defa World Tiyatro adı altında bir festival düzenledi. Amatör ve özel tiyatrolar çeşitli gösteriler yaptı. O günün tarihi 27 Mart’tı. Aradan geçen yıllarda bu İTİ’ye üye ülkelerin esas önerisiyle 1961 yılında 27 Mart’ı Dünya Tiyatro Günü olarak kutlanmaya karar verildi. 1961 yılından itibaren bu kadar zamana kadar her 27 Mart’ta ücretsiz olarak oyunlarını seyirciye anlatıyorlar. İlan edildikten sonra alınan bir kararla farklı ve tanınmış ülkelerin tanınmış isimlerine tiyatro bildirisi yazma şansı verilmiştir. Aradan geçen yıllar içerisinde Türkiye’nin önerisi ile 1976-1977 yılında her ülkeye kendi tiyatro bildirisini yazma şansı verilmiştir. 1978 yılında da Muhsin Ertuğrul hocamız Türkiye’nin tiyatro bildirisini yazmıştır. Bu gelenek de o yıllardan beridir de devam ediyor.’’

Ülkemizde tiyatronun geldiği son durumu ve tiyatroya bakış açısını nasıl özetlersiniz?

‘’Tiyatro Günü’nün dünyada 61., Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde ise 57. yılıdır. 1966 yılından itibaren her yıl Kıbrıs’ta 27 Mart tarihinde bildiri hazırlanıyor. Halkımıza tiyatro aracılığı ile sıkıntılarımızı, ihtiyaçlarımızı ve sorunlarımızı anlatmaya çalışıyoruz. Ancak ne yazık ki 57 yıldır görsel olarak kâğıt üzerinde kutlanan 27 Mart tarihinde gerçek olan hiçbir şey görmüyoruz.  Yetkililer tarafından hiçbir şey yapılmıyor.’’

‘’Tiyatromuzu kalkındırmak için hiç bir çaba yok’’

Tiyatro geçmişimizden de kısaca bahsedebilir misiniz?

‘’1963 yılında kurulan ilk sahne, 1965 yılında kurulan Kıbrıs Türk Tiyatrosu ve 1974 yılında Kıbrıs Türk Devlet Tiyatroları’na dönüşmesi ile 50 kusur yıldır bu ülkeye hizmet vermesinin karşılığında, 1999 yılında yanan binası halen tamir edilmemiş ve yarım asırdır 24 yıla gelen süre zarfında hiçbir iyileştirme yapılmamıştır.Tiyatromuzu kalkındırmak için de hiçbir çaba yok. Bu da bizi ziyadesiyle üzmektedir. Bütün bu sıkıntılar içerisinde çok az sayıda konservatuvara giden öğrencilerimiz vardı. Mezun olduktan sonra dönen kadar, dönmeyenler de oldu.’’

Sahne Sanatları alanında ülkemizde ihtiyaç vardı ve ülke olarak da eğitimli öğrenci yetiştirmek adına adım attınız. Serüveninizi paylaşır mısınız?

‘’Evet, yetenekli ve eğitimli oyunculara ihtiyacımız vardı. 2005 yılında akademik eğitime başladık. Amaçlarımız içerisinde hem Kıbrıslı hem de Türkiye’den gelecek gençleri eğitip burada kendi ülkesinde istihdam ederek buradaki tiyatroları güçlendirmek. Kuruluş amacımız, tiyatromuzu daha iyi yerlere getirebilmekti. Bugüne kadar da 65 öğrenci mezun ettik. 31 tanesi Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti vatandaşı, 34 tanesi Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıdır. Türkiye’ye giden öğrencilerimiz çeşitli tiyatrolara girmiş ve hayatını idame ettirmektedir. Burada kalan öğrencilerimiz ise çoğunluğu KKTC Devlet Tiyatroları olmak üzere bir yerlere gelmiştir. İki yıldır bir pandemiyle uğraştık, kötü dönemler geçirdik, deprem felaketimiz olmuştur ve günün sonunda tüm bu sıkıntılara tiyatro sanatıyla yaklaşabiliriz, halka bu yolla da moral verebiliriz. Eğlendirmek adına değil de moral vermek adına ayakta tutulması gerektiğini düşünüyorum.’’

Tiyatro bir tür çıkış yoludur diyebilir miyiz?

‘’Tabi ki, 1963 yılında tiyatromuz kurulduğunda savaş içerisinde bir avuç Rum’la savaşan ve ambargolarla etrafı sarılmış bir toplumduk. Ayakta kalmamız tiyatro sayesinde olmuştur. O sıkıntıların içerisinde halkımızın moralini yüksek tutmaya çalışarak oynağımız oyunlarla moral bulmuştuk. Şimdi de yitirmek üzere olduğum umudumu yitirmeden yeniden ayağa kalkar ve canlanırız. Çünkü ülkemizde gelinen son durumumuz umudumu kaybetmeme neden oluyor ve ben umudumu kaybetmek istemiyorum.’’

Ülkemizdeki tiyatro izleyicimiz istenilen noktada mıdır?

‘’Kıbrıs Türk Devlet Tiyatroları Kıbrıs Türk halkının tiyatro seyircisini yaratmıştır. Çok iyi bir tiyatro izleyicimiz vardır. Ama her konuda olduğu gibi ne yazık ki tiyatroda da ‘Nerede bizim tiyatromuz, tiyatromuzu geri istiyoruz’ diye meydanlara dökülmüyorlar. Bu da bizim toplumumuzun bir özelliğidir. Çok kızarız, sinirleniriz ama hadi denildiğinde üç beş kişiden öteye geçmeyiz. Ama seyircimiz açısından hiç şikâyetim yoktur. Bakın, yurt dışından bir tiyatro oyunu geldi mi salonlar tıklım tıklım doluyor. Çünkü toplum olarak bu tür aktiviteye açız. Devlet Tiyatroları veya Belediye Tiyatrolarımız istenilen sahnesi olmadığı içindir ki istediği oyunları çıkaramıyorlar. Burası bizim memleketimizdir sahip çıkmamız lazımdır. Seyircimizin de hassasiyeti gayet istenilen noktadadır. Devletin tiyatrosu maalesef evsiz! Devlet tiyatrocuları ne yapsın? Boş bir mekân bulduğu yerde de provalarını yapıyorlar. İnşallah tiyatro binası bitirilir ve Lefkoşa’da güzel bir binaya kavuşulur. Bu umudu hep taşıyorum. Umudumu kaybetmeyeceğim.’’

Çetin Özen kimdir?

27 Mayıs 1956 yılında Kıbrıs Lefkoşa’da doğdu. İlk ve Orta eğitiminden sonra 1972 yılında Ankara Devlet Konservatuvarı Tiyatro Bölümünü kazanarak Konservatuvara girdi.1976 yılında Ankara Devlet Konservatuvarı Tiyatro eğitimini tamamladıktan sonra Kıbrıs’a döndü. Bir yıl Devlet Tiyatrolarında oyuncu olarak görev yaptı. 1977-1979 yıllarında askerlik görevini tamamlayarak, 1980 yılında tekrar Kıbrıs Türk Devlet Tiyatroları’na kadrolu sanatçı olarak girdi. Özen, 2005 yılında Fakültenin açılması ile Fakülte Genel Koordinatörü olarak çalışmaya başladı. Genel Koordinatörlüğünün yanı sıra Oyunculuk Ana Sanat Dalı Başkanlığını ve Öğretim Görevliliğini de sürdüren Çetin Özen, evli ve 2 çocuk babasıdır.

Diğer Haberler

Başa dön tuşu