KıbrısManşet

Dizdarlı: ‘’Bu kitapta hedef, kadın şiddetini öne çıkarmak ve bu şiddeti reddetmektir’’

Önce tıp eğitimini tamamladı, sonra sağlık sektöründe büyük hizmetler verdi. Dr. Burhan Nalbantoğlu Hastanesinde Başhekimlik görevinden sonra emekliye ayrıldı. Doktorluk mesleğini yaparken yazmaya olan isteğine engel olamadı. Şimdi 8. kitabı ile gündeme gelen ve merakla okuyacağınız Lambousa Prensesi’nin yazarı Bülent Dizdarlı, Kıbrıs Arena’nın sorularını yanıtladı.

Dizdarlı: ‘’Bu kitapta hedef, kadın şiddetini öne çıkarmak ve bu şiddeti reddetmektir’’

Redaksiyon: Növber GÜRTAY   Röportaj Muhabiri: Su ÜÇÜZ

Doktorluktan yazarlığa…

 

 

 

 

 

 

 

 

Kitaplara olan ilginiz nereden geliyor?

‘’Edebiyata karşı olan ilgim çocukluk yaşlarda başladı. Özellikle kompozisyon, türkçe ve edebiyat derslerinde başarılıydım. Bir süre kendi kendime kısa hikayeler yazdım. Tıp fakültesine başladığım zaman yazmaya ara verdim. Fakülteden sonra ülkeye döndüğümde Tabipler Birliği gibi  sivil toplum örgütlerinde aktif rol aldım. Genel sekreterlik görevini üstlendiğimde basın bildirisi gibi yazım işlerini ben yapıyordum. Bundan dolayı yazmaya merağım tekrardan alevlendi. Daha sonra Halkın Sesi Gazetesi’nden yazar olmam için teklif aldım. Uzun bir süre haftada bir gün olarak gazetede yazılarım yayımlandı. Ardından yazmaya Havadis Gazetesi ile devam ettim. Gazetelerde yazarken ayrıca Doğu Akdeniz Üniversitesi mütevelli heyetinde idim.

İlk olarak Halkın Sesi Gazetesi’nde yayınladığım yazıları toplayarak kitap haline getirdim. Ardından Havadis Gazetesi’nde Vahap’ın Hikayesi adlı öyküm yayımlandı. Öyküyü okuyan bir şair öykümü beğendiği için romana dönüştürmem gerektiğini söyledi. Bende bu fikirden yola çıkarak ‘’Güneşe Kaçmak’’ adlı romanımı yazarak yayınladım. Roman ile ilgili insanların geri dönüşleri olumlu yönde oldu. ‘’Kuyu Mezarları Ülkesi’’ isimli kitabımı Khora Yayıncılık ile yayınladım. Bana göre benim ilk kitabım Kuyu Mezarları Ülkesi’dir. Bu kitabıma daha çok dönüş aldım. Mustafa Defteroğlu’nun biyografisini yazmam için bana teklif geldi. Arşivlerden ve ailesinin anlatımından yola çıkarak ‘’Efsaneden Doğan Efsane’’ adlı ilk biyografi kitabımı yayınladım. Kitap yazarın adını ön plana çıkarsa da, içinde gizli kahramanlar saklıdır. Gizli kahramanlar en az yazar kadar değerli ve önemlidir. Ülkemizde diğer ülkelerde bulunan araştırma grupları yoktur. Bundan dolayı kitap yazarken kurgusunu oluşturmak için öncesinde yazacağım kitap ile ilgili konuları okuyorum. ‘’Lambousa Prensesi’’ kitabımı yazmadan önce de bazı kitaplar okudum. Bunlar, Ferhat Atik’in kitabı olan Lambousa Krallığı, Marie Louise Winbladh yazdığı Kıbrıslıların Kökeni ve Tuncer Bağışkan’ın gazete ve sosyal medyada çıkan yazılarından esinlenerek, aynı zamanda okuyarak, kitabımı yazdım. Lambousa Prensesi adlı kitabımı Khora Yayıncılık ekibiyle yayımlamak benim için büyük bir şanstı.’’

‘’Son kitabımı dört senede yazdım’’

Son kitabınızı yazmak ne kadar zamanınızı aldı?

‘’Son kitabımı yazmaya 2019 yılında başladım. Kitabımı yayınlamak, 4 senemi aldı. Kitabı yazarken, örneğin iki gün yazıyorsam altı ay hiçbirşey yazmıyordum. Kurguyu bir noktaya getirdikten sonra kitabın sonunu bağlamakta zorluk çektim. Bir gün gazetede Lambousa Krallığı mezarlarının bir grup tarafından patlatılmaya çalışıldığı ve kişilerin yakalandığı haberini okudum. Bu haber kitabımın sonunu getirmemi sağladı. Kitap kurgu olmasına rağmen günümüzde yaşanan olayların yazılması insanların dikkatini çekiyor. Lambousa Prensesi kitabım bir tarihi roman değildir.’’

 Yarım kalan ve bitiremediğiniz bir kitabınız var mı?

‘’Yarım kalan veya bitiremediğim bir kitabım yoktur. Her kitabım bittikten ve yayımlandıktan sonra yeni bir kitap yazmaya başlıyorum. Şu anda 10 sayfalık yazılmış ve devam etmediğim bir kitabım var. Biliyorum ki bu kitabı yazmaya 3-4 ay sonra devam edeceğim.’’

‘’Kitaplarımı nereden etkilendiğimi bilerek yazmaya başlıyorum’’

Bir kitaba başladıktan sonra kendinizi bu konuyu neden yazıyorum diye sorguluyor musunuz?

‘’Kitabı herhangi bir konudan etkilendikten sonra yazmaya başladığım için konu hakkında kendimi sorgulamıyorum. Örneğin, Kuyu Mezarları Ülkesi kitabında bir kadının hikayesinden etkilenerek kitap yazmaya başladım. Lambousa Prensesi’ni yazmaya Lambousa’yı dolaşırken yazmaya karar verdim. Genelde kitaplarımı nereden etkilendiğimi bilerek yazmaya başlıyorum.’’

‘’Roman yazmak beni daha çok cezbediyor’’

Kaç tane kitabınız vardır?

‘’4 tanesi roman olmak üzere 8 tane kitabım vardır. Roman yazmak beni daha çok cezbediyor. Çünkü, roman yazarken daha fazla araştırmalı ve etrafınızı izlemelisiniz. Yani dünyaya dışarıdan bakmak gerekiyor. İnsanlar bazı hikayelerimi benim yaşayıp yaşamadığımı merak ediyor. Bazen, kendi yaşadıklarımdan kesitler alarak yazıyorum. Fakat, hikâyelerimin temelindeki insan ben değilim.’’

 “Sosyal medya kullanımının bir yerden sonra denetimi olmalıdır”

Sosyal medyayı aktif kullanan birisiniz… Günümüzde sosyal medyanın doğru kullanıldığını düşünüyor musunuz?

’Sosyal medya bir silah gibidir. Eğer doğru kullanırsanız doğru yanlış kullanırsanız yanlıştır. Sosyal medya kullanımının bir yerden sonra denetimi olmalıdır. Herşeyin sosyal medyaya yansıtılması doğru değildir. Bunların yanı sıra sosyal medyada kullanılan küfür ve hakaretlerden rahatsız oluyorum. Sosyal medya; önemli bir haber paylaşmak ya da bilgi paylaşımı yapmak gibi doğru paylaşımlar yapmak için kullanılmalıdır. Nefes almak ile yaşamak arasında çok büyük bir fark vardır. Bazıları neden yazdığımı sorguluyor. Ben kendim için yazıyorum ve geriye kendimden bir iz bırakıyorum.’’

“Bu kitapta hedef, kadın şiddetini öne çıkarmak ve bu şiddeti reddetmektir”

Yeni kitabınız yayımlandı, peki Lambousa Prensesi isimli kitabınız hakkında bilgi verir misiniz?

‘’Lambousa Prensesi, bir gün içerisinde okunabilecek ince bir kitaptır. Roman yazarlığına başladığım günden itibaren en çok övündüğüm konu kurgudur. Betimlemeler ve sıfatları genelde kullanmıyorum. Örneğin, bir evin kırmızı panjuru vardı ve sarıya boyadılar gibi detayları yazmıyorum. Şu anda yeni yazarların hepsi benim gibi yazıyor. Kitapta, uzun uzun anlatmak ve detay vermek okuyucuların bazılarını sıkıyor. En başından beridir kendi çizgimde devam ediyorum. Bu kitapta hedef, kadın şiddetini öne çıkarmak ve bu şiddeti reddetmektir. Ortada gri bir dünya var. İnsanların iyi ve kötü arasında gidip geldiğini anlatıyor. İkinci temada ise, tarihi eserlerimizin sahipsiz kaldığı ve soyulduğumuzu dillendiren bir konu içeriğidir. Bu durumların düzelmesi en büyük dileğimdir. İstanbul Sözleşmesi’nin tekrardan gündeme gelmesini çok istiyorum. Umarım, Türkiye eski kararına geri döner ve bizde onunla birlikte dönmüş oluruz.’’

Bülent Dizdarlı’nın yeni romanı “Lambousa Prensesi” yarın tanıtılıyor

Dizdarlı’nın yeni kitabı “Lambousa Prensesi” yarın tanıtılıyor

 

 

Diğer Haberler

Başa dön tuşu