KıbrısManşet

Doğu Akdeniz’de Enerji ve Doğalgaz Jeopolitiği!

Cumhuriyetçi Türk Partisi milletvekili Fikri Toros, Kıbrıslı liderlere çağrı yaptı. Toros, “Kıbrıslı liderleri, başta kendi toplumlarına ve ülkelerine olmak üzere, komşu ülkelere ve Avrupa’ya karşı da tarihi bir sorumluluk altında olduklarını idrak etmeye davet ederim.” dedi.

Cumhuriyetçi Türk Partisi Milletvekili Fikri Toros, sosyal medya hesabından açıklama yaptı.

“LEVENT BÖLGESİ AVRUPA BÖLGESİ İÇİN ÖNEMLİ BİR ALTERNATİF”

Toros, Kıbrıs’ın “çekirdek” konumunda olduğu ve Doğu Akdeniz’de birçok tarihi çatışma sahasını bünyesinde barındıran Levent bölgesinin son yıllarda küresel enerji denkleminde öne çıkan güçlerin kontrol alanlarına katmak istedikleri önemli bir jeostratejik merkez olduğunu kaydetti.

Levent bölgesinin Hint Okyanusu’ndan Avrupa’ya ulaşan ticaret yollarının odağında olması, Ukrayna savaşından dolayı Rus petrol ve doğalgaz ihracatına uygulanan yaptırımlarla birleşince, zengin hidrokarbon kaynaklarına sahip olduğunu belirten Toros,  Avrupa için önemli bir alternatif kaynak niteliği kazanmış, dolayısıyla bölgenin stratejik öneminin arttığını kaydetti.

Batı’nın Rusya’ya uygulamakta olduğu sert yaptırımlar nedeniyle, bölgesel ve küresel aktörlerin Doğu Akdeniz’i çeşitli girişimlerle kritik bir uluslararası işbirliği alanına dönüştürmekte kararlı olduğunu ifade eden Toros, genelde Türkiye-Yunanistan-Kıbrıs üçgeni içerisinde yer alan deniz yetki alanlarınin özelde ise Kıbrıs çevresindeki Münhasır Ekonomik Bölge (MEB) üzerindeki hukuki ve siyasi sorunların aşılabilmesi halinde, doğalgaz rezervlerinin orantılılık ve hakkaniyet prensiplerine bağlı şekilde paylaşımı, çıkarılması ve iletim hatlarıyla ticarileştirilmesinin mümkün olacağını belirtti.

“İŞ BİRLİĞİ ODAKLI STRATEJİK GİRİŞİM OLARAK OKUNMALI”

“Türkiye’nin halen bölgede yürütmekte olduğu proaktif dış politika, İsrail, Kıbrıs, Mısır ve Yunanistan arasında doğalgaz alanında jeoekonomik işbirliği odaklı bir stratejik girişim olarak okunmalıdır.” diyen Toros, şu ifadeleri kullandı:

“Ankara’nın çok yönlü siyasi, diplomatik ve ekonomik girişimleri, enerji güvenliği başta olmak üzere Doğu Akdeniz rezervlerinden elde edilebilecek ulusal çıkarları ve bölgesel gücü azami düzeyde savunmak amaçlıdır. Kıbrıs sorununun siyasi eşitliğin tartışma konusu olmayacağı, adil ve karşılıklı kabul edilebilir kapsamlı çözümü, bahse konu amacın ve bölgesel işbirliğinin bir gerekliliği olacağından, tüm taraflar için de bir teşvik unsuru olacağı kesindir.

“LİDERLER TARİHİ SORUMLULUK ALTINDA”

Bilinmelidir ki, bölgedeki enerji kaynaklarının verimli bir şekilde çıkarılması, çeşitli boru hatları ve LNG tesisleri üzerinden Avrupa pazarına ulaştırılması, başta Kıbrıs meselesi olmak üzere gündemdeki siyasi ve diplomatik sorunların çözümlenmelerine bağlıdır!

İlgili tüm BM Güvenlik Konseyi kararlarına rağmen ‘egemen eşitliğin’ kabul edilmesini bir önkoşul haline getirerek kapsamlı çözüm müzakerelerini engellemekte olan Sayın Tatar’a; ve Kıbrıslı Türklerin siyasi eşitliğini kabul etmekten kaçan Sayın Anastasiades’e bu gerçekleri hatırlatır,  daha fazla geç kalmadan takvimli ve sonuç odaklı bir yöntemle resmi müzakerelerin devamı için BM Genel Sekreteri’ne çağrı yapmaları gerektiğini vurgularım. Kıbrıslı liderleri, başta kendi toplumlarına ve ülkelerine olmak üzere, komşu ülkelere ve Avrupa’ya karşı da tarihi bir sorumluluk altında olduklarını idrak etmeye davet ederim.”

Diğer Haberler

Başa dön tuşu