KıbrısManşet

Erçağ: “Biz enflasyon ve dövizle mücadele edecek bir ülke değiliz”

Kıbrıs Arena-Özel Röportaj

Vakıflar Genel Müdürü Cengiz Erçağ, son günlerde artan döviz kurunun ülkemize etkisinin yanı sıra günden güne kapanan işletme sayısının dövize paralel olarak artığına vurgu yaparak acil önlemler alınması gerektiğini savundu.

Röportaj: Deniz Gürgöze

ERÇAĞ: “BİZLER ŞUAN İTİBARI İLE  ENFLASYON VE DÖVİZLE MÜCADELE EDECEK BİR ÜLKE DEĞİLİZ’’

Kıbrıs Vakıflar Bankası Genel Müdürü Cengiz Erçağ, TL’nin döviz karşısından serbest düşüşte olduğunu belirterek, ülke olarak enflasyon ve dövizle mücadele etmenin mevcut sistemde mümkün olmadığını savundu.

Erçağ, Kıbrıs Arena’nın sorularını yanıtladı…

“Dünyada yaşanan ekonomik durağanlıktan dolayı krizin daha da derinleşmesi söz konusudur’’

Dövizin önümüzdeki aylarda yükselişe geçeceği gündemde, döviz için beklentiniz nedir?

“Döviz, uzun zamandır beklenenin üzerinde bir çıkış sergiliyor. Tüm dünyada global anlamda bir kriz yaşanırken, diğer taraftan da enflasyonla mücadele başladı. Döviz aslında yükselmiyor. Bizim kullandığımız para birimi olan Türk Lirası değer kaybediyor. TL’nin değer kaybından dolayı dövizin yükselişi vardır ve bunun nerede duracağı, hangi noktaya geleceği kimsenin tahmin edemediği bir durumdur. Malum bir pandemi süreci yaşadık ve halen daha da yaşıyoruz. Bu durum  dövizin hareketlenmesine neden oldu. Şuan dünyada büyük ölçüde kıtlık yaşanıyor, tüm dünyada enerji ile ilgili çok ciddi sıkıntılar var. Rusya-Ukrayna savaşının yaşanması dövizi daha da tetikledi. Dünyada yaşanan ekonomik durağanlıktan dolayı krizin derinleşmesi ve buna bağlı büyük bir ekonomik buhran yaşanması söz konusudur. Yakın geçmişte de krizin derinleştiği noktasında bir takım görüşler paylaşmıştım. Bunun nedeni de ekonomik verilerin bunu göstermesinden kaynaklanıyor. Dövizin seyrinin daha da artacağı yönünde öngörüler var. Sıkıntılar çok büyük. Tüm dünyada hammadde sıkıntısı yaşanıyor. Dövizin artmasıyla üretim ve girdi maliyetleri de sürekli artmaktadır. Petrol ve enerji fiyatlarının artması da girdi maliyetlerini artıran başlıca unsurlardır. Tüm dünyada üretimle ilgili sıkıntılar var. İşte tüm bu gelişmeler dövizin yukarıya ve aşağıya doğru seyrini etkileyen unsurlardır.

“Biz enflasyon ve dövizle mücadele edecek bir ülke değiliz”

Her ülke kendi para birimini ile ilgili bir takım ekonomik tedbirler alarak, reformalar yapmaktadır. Biz enflasyon ve dövizle mücadele edecek bir ülke değiliz. Ancak Türkiye enflasyonla mücadeleyi başardığı zaman biz de rahatlama noktasına geleceğiz. Çünkü TL döviz karşısında serbest düşüşte ve şu anda müdahale noktasında hiçbir şey yok, en azından bizler göremiyoruz. Şuan itibarı ile KKTC olarak elimizde müdahale edecek herhangi bir aracımız yoktur. Türkiye’nin buna müdahale etmesi gerekiyor, bu da özellikle politika faizinin artırımı ile olabilecek bir müdahaledir diye düşünüyorum. Elbette faizin yükseltilmesi başka başka sorunları yaratacak katılıyorum, fakat şu an için yapılabilecek tek çare bu gibi duruyor. Türkiye çok güçlü bir devlet ve sürekli büyüyen bir ekonomi. Türkiye enflasyonla mücadele’de başarı gösterirse çok daha iyi bir noktaya geleceği aşikardır. Dünyada da görüyoruz ekonomisi çok daha büyük devletler de şu an enflasyonla çok ciddi anlamda  mücadele içine girdiler ve rekor sayılabilecek faiz arttırımları yapmaktadırlar. Gerçek olan şudur tüm dünyada olduğu gibi bizler de hala daha bir krizin içerisindeyiz ve bu derinleşme daha da artacak diye düşünüyorum.

“Hantal bir kamu maliyemiz var’’

Peki, öneriniz nedir?

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ölçeğinde ya da devlet tarafından yapılabilecek çok da birşey yok. İnsanların dövize kaçışını her geçen gün artan döviz mevduatlarından görüyoruz. Türkiye’de kur korumalı mevduat sistemine geçildi ve bu durum Türkiye hazinesine büyük bir külfet getirdi. KKTC’de de böyle bir çalışma yapılıyor. Ancak bu kaynak meselesi kim tarafından karşılaşacaktır. Devletimiz şu an itibarı ile bunu karşılayamaz. Türkiye kendi enflasyonu ile mücadele ederken, KKTC’ye yardımcı olabilir mi önemli olan odur. Biz aynı para birimini kullanan iki kardeş ülkeleriz. Burada kaynak bulunabilinirse bazı şeyler olur. Zaman zaman işitiyoruz; “dövize geçilsin’’ cümlesini, fakat tüm bunların ana unsuru kaynağa dayalıdır. Kaynağı bulduğunuz noktada bunu çözebilirsiniz. Şuan gelirlerin artırılması noktasında ve kaynak bulunma noktasında devletimiz çok ciddi çalışmalar yürütüyor. Ama bizim hantal bir kamu maliyemiz var. Artık bu masaya yatırılıp, konuşulması gerekiyor. Özel sektörün çok ciddi sorunları var. Birçok işyeri kapanma noktasına gelmiştir. Tüm bunlara bakıldığı zaman çok ciddi derinliğe (krize) girdiğimizi görüyoruz.

“Hibe programlarının gündeme gelmesi gerekiyordu’’

Faizi düşük krediler veriliyor… Bu krediler vatandaşa fayda sağlıyor mu? Yoksa bu krediler ile borçla borç mu ödeniyor?

Yine konu kaynakla alakalıdır. Eğer kaynak bulmuş veya para basan bir ülke olsaydık sorun ortadan kalkardı. Aslında kredilerden öte hibe programlarının gündeme gelmesi gerekiyordu. Görüyoruz ki kaynağa ulaşımda çok ciddi sıkıntılarımız vardır. Ancak, gerek KKTC Devleti ve gerekse KKTC Merkez Bankamız, bankalara faiz desteği vermek suretiyle,  küçük esnafın ve KOBİ’lerin ayakta kalabilmesini sağlamak adına %13 gibi, yani mevduat ve kredi faizlerinin çok çok altında bir rakamla böyle bir kaynak ayırdı ve bahse konu sektörlere ayakta kalmaları adına yardım yapılmaya çalışılıyor. Gerek üretim ve gerekse mal alımı noktasında çok ciddi sıkıntılar var, bir çok sektör bu yüzden büyük sıkıntı yaşamaktadır. Çünkü sattığınız bir ürünü yerine koyamıyorsunuz. Fiyatlar sürekli olarak bu yüzden artıyor. Piyasalar şu an arz ve talebe göre şekillenmiş durumda.  Serbest piyasa ekonomisine inandığımız için insanlar ucuz olan yerlere akın etmeye başladı. Görüyoruz rum kesimine göre çok cazip bir ülke konumuna geldik. Şu an çok ciddi anlamda ülkemize döviz girdisi vardır, bunlar da iyi yöndeki gelişmeler. Yani bazen krizler yeni fırsatları da beraberinde getiriyor. Ancak kendi insanımız da bu pahalılık altında ezilir günden güne alım gücü düşen bir duruma gelmiştir. Kısacası ülke ekonomisi de bu yeni durum ile farklı bir boyutta şekillenmeye başlamıştır. Özetlemek gerekirse, ülkemizde faaliyet gösteren işletmelerin çok ciddi teşviklere ihtiyacı vardır. Enflasyonun yüksekliği, dövizin artması iş gücünü ucuzlatmıştır. İş bulmak, iş yapmak günden güne zorlaşmaya başladı. Hane halkı çok zor günler yaşıyor, özel sektör ayakta kalma mücadelesinde. Tüm dünyada hammadde sıkıntısı yaşanmasından dolayı, paranız olsa dahi mal tedarikinde çok ciddi sıkıntılar yaşanmaktadır.  Bu sebeptendir ki önümüzdeki yıl, kıtlık yılı olacak diye konuşuluyor. Çok kara bir tablo çizdin peki ne yapmak gerekiyor önerilerin nedir diyorsanız, cevabım nettir. Üretime dayalı yeni politikalar geliştireceğiz. Unutmayacağız adada yaşıyoruz ve bizim için örnek ekonomi modeli, “ada ekonomi modelidir” gerekirse burayı serbest bölge ilan ederek, ticaretin döndüğü, gümrük ve vergilerin sıfırlandığı, yatırıma açık, bir finans adası kuracağız.   

Diğer Haberler

Başa dön tuşu