Kıbrıs

Ediz Tuncel yazdı… Come on Ers!

Evet sayın seyirciler, birinci yarı Ers’in sağ köşeden çaktığı golle tamamlandı, şimdi ikinci yarının son saniyelerindeyiz…

Ers orta sahada Erhanoviç’in topuk pasından gelen topu kaptı, daha ne olduğunu anlayamayan Cemaloviç’in bacak arasından vızt diye geçirerek, hızla yoluna devam ediyor…

Ers’in sürati inanılmaz, sanki dünya şampiyonasında yüz metre koşuyor, iki saniye içinde Usain Bolt’u bile kıskandıran bir sürate ulaştı ve çalımlarını yıldırım hızıyla atıyor…

Evet sayın seyirciler, karşısında rakip takımın defansının en güçlü ve genç rakibi Tufanoviç var, Tufanoviç yay gibi gerilmiş vaziyette, üzerine hızla gelen Ers’in hangi çalımı atacağını kestirmeye çalışıyor… Evvvveettttt sayın seyirciler, Ers’in inanılmaz numaralarından birine daha tanık oluyoruz…

C’mon Ers, C’monnnn!!!!…Seyirciler coşmuş vaziyette tribünlerden bağırıyorlar…

Ers Tufanoviç’e yaklaştığı anda Kuğu Balesi’ni destansı estetiğiyle tarihe yazan Rudolph Nureyev’i bile kıskandıracak bir estetikle topu omuzuyla havalandırıyor, yay gibi havaya sekiyor, şaşkına dönen ve ne yapacağını kestiremeyen Tufanoviç Ers’in Michelangelo’nun Rönesas heykellerinden fırlamışcasına biçimlenmiş kaslı bacakları arasından bir anlığına Cemaloviç’le göz göze geliyor, Cemaloviç sanki “işte şimdi bittik” der gibi bakıyor…

Ers ellerini tıpkı Nureyev gibi göğsünde birleştiriyor , bacaklarını 180 derece açarak havada kusursuz bir 360 derece dönüşü yapıyor, kuğu zerafetiyle Tufanoviç’in arkasına, yeşil çimlere konuyor…

Anında topu sağ ayağının topuğu ve sol ayağının ucuyla yakalıyor, Pele’yi bile kıskandıracak bir estetikle dizlerini arkaya büküp, topu havaya, arkadan önüne düşecek şekilde fırlatıyor… Seyirciler iyice coşmuş vaziyette, “C’mon Ers, C’monnnnn, C’monnnn Ersss!!!!” Kalede ilk yarıda sağ köşeden gol yiyen Mustavoviç bu sefer sağ köşeyi dikkatle markajlıyor, dizlerini kırıp kollarını kartal gibi açıyor, gözlerini kısıp Ers’in hareketlerini takip etmeye çalışıyor, artık delik deşik olmuş defansından bir fayda yok, 90. dakikanın son saniyelerinde Ers son hamlesini yapmak üzere…

Mustavoviç’in yüreği güm güm vururken “C’mon Erssss, C’mon Erssss!!!” seyirciler çıldırmış vaziyette… Top daha Ers’in başına doğru yaklaşırken Ers bir anda Federasyon kalesine sırtını dönüyor ve Federasyon kalesine doğru kusursuz bir rövaşata şutu çekiyor…

Ers’in vuruşuyla mavzerden fırlayan mermi gibi uçan top, Mustavoviç sağa doğru dalarken sol köşeden zınk diye kaleye giriyor, ağlara dalıyor… Carttt!!!! Şappp!!!! O ne, sayın seyirciler, Ers’in şutu ağları yırttı, top Mustavoviç’in arkasında oturan çakma sosyal demokratların kucağına şap diye oturdu!!! C’mon Ersss, C’mon Ersss!!! Sayın seyirciler, böyle gol görülmedi, seyirciler coştu, bir daha istiyorlar, bir daha bir daha diye bağırıyorlar!!! Tribünlerde oturan Magarrriyos gümüş tabaklarda yediği magarına bulliden kafasını kaldırdı, “Vay Allah müstahakını vermesin be Mustavoviç, önce sağ köşeden yedin, soğra da sol köşeden, hade geçmiş olsun!!!” Magarrriyos yanında oturan Nigos’a döner, “Hade be Nigos, bu sahattan soğra bundan da takımından da bir halt olmaz, ikinci golü da yediler, yörü gidelim…”

Nigos; “Nere gidelim, hade sen geldiğin yere, tarihin çöplüğüne dön, giderkan da Mustavoviç’i de al, ben daha maçın devamını seyredeceğim, soğra da sahaya ineceğim…Hade sana güle güle!” Magarrriyos; “Eyi, tamam, da çok begletme ha, Klerides ve Papadobulos’un yanındaki koltuk boş durur, senin için ayırdım, mumlarını da yaktım, sönmeden gel” Nigos; “Hade hade, mumu sakalına yak sen, koltuğu da Mustavoviç’e ver!” Magarrriyos; “Tamam, tamam, senin da gideceğin yer hamam, seninkini da oraya goyarım, madem öyle…”

C’mon Ersss, C’mon Ersss!!!! Sayın seyirciler, çakma sosyal demokratlar takımı halen şokta, Magarrriyos’un ruhu da buharlaşıp uçtu, Nigos ise elleri cebinde ıslık atıyor, ama işin doğrusu gayet keyifsiz görünüyor… Ers dönüp tribünleri selamlıyor, avuçlarını dudaklarına götürüp öpüyor, seyircilere kucak dolusu öpücük gönderiyor….

Aniden… “Ta!Ta!Ta!Ta!Ta…….” O da ne sayın seyirciler, bir anda sahada makineli tüfek sesleri duyulmaya başladı, ortalık inim inim inliyor… Vay anasını sayın seyirciler, şu anda sahada elinde M-60 makinelisi ile Amerikan idolü Terminatör Arnold Schwarzenegger duruyor, boynuna bir mermi şeridi dolamış, kara gözlüklerini takmış, Ers’e kötü kötü bakıyor…

Yanında da elinde Viking baltasıyla Hulk Hogan!…Baltayı tehditkar bir şekilde “hade gel da benim da başımın üstünden atla bakayım” der gibi başının üzerinde çeviriyor… Gözlerim Rambo’yu arıyor ama o şimdilik ortalıkta yok, herhalde sırası gelince o da sahaya çıkacak… Arnold ile Hulk Ers’e doğru adım adım geliyorlar… Ers’in işi zor, sayın seyirciler, Terminatör’ün makinelisinden çıkan kurşunlardan kolay kolay kaçamayacak… Kaçarsa bile, Hulk’un baltasından kaçması çok zor!!! Vay anasını sayın seyirciler, Ers’in işi gerçekten şimdi çok zor. Tam o anda Ers tribünlere doğru bakıyor… Sayın seyirciler, Ers ve Recep Çavuş göz göze geliyorlar…

Recep Çavuş, başıyla bir işaret çakıyor, iki saniye idare et, şimdi arkalarından sahaya iniyorum der gibi… Ers gözlerini kısıp Terminatör’le Hulk Hogan’a bakıyor… Seyirciler iyice coşmuş vaziyette, “C’mon Ersss, C’mon Ersss, şutla şunları!!!”, vay anasını sayın seyirciler, ama o ne, seyirciler Recep Çavuş’un arkasından çıkardığı silahı görünce, coştukça coşuyorlar…

Ers kaslı bacaklarını yay gibi germiş vaziyette, Tatar yayından fırlayan ok gibi hamlesini yapmaya hazırlanıyor, sayın seyirciler, sanki dünya Girne Kapısı’nda durmuş gibi… Tam o anda… Drinnng, drinnng, drinnng!!! Benim telefonun çalar saati çalıyor, vay anasını sayın seyirciler, rüyaymış da uyandık…

Tüh, Allah kahretsin, sırası mıydı şimdi, rüyanın en heyacanlı yerini göremeden uyandık, şimdi kalk da sallana sallana işe git, olacak iş mi yani… Tüh yani, acep bu rüya nasıl bitecekti!!! Neyse, daha gecelerimiz var, yine görürüz… Hade günaydın, sayın seyirciler, yeni bir güne başlıyoruz, gününüz, gönlünüz, geleceğiniz aydın olsun…

Kıbrıs Türk tarihinde yaşanmış en seviyesiz, en rezil seçim süreçlerinden birini daha yaşadık ve bitirdik… Sn. Akıncı bir taraftan mağdurları oynayarak diğer taraftan hamasetin kitabını yazarken özellike bir kısım taraftarları, ki seçim süresince tek işleri tetikçilik ve bölücülük yapmaktı, sosyal medyada rezaletin, terbiyesizliğin, kudurukluğun kitabını yazdılar. Seçim bitti ve Sn. Akıncı kaybetti…

Seçim sonucu açıklanana kadar “iradeye saygı” diye ortalığı yıktı, seçimi kaybeder kaybetmez de “Hem Tatar’ı hem de bu sonucun çıkmasında rol oynayanları tebrik ederim” deyiverdi… Tabi ki Sn. Akıncı, öncelikle seçim öncesi ve seçim süresi boyunca sosyal medyada ahlaksızlığın, terbiyesizliğin, onursuzluğun, haysiyetsizliğin, tetikçiliğin, bölücülüğün, partizanlığın, ötekileştirmenin, hamasetin kitabını yazan çakma sosyal demokrat taraftarlarınızı tebrik edin, kaybetmenizde en büyük rolü onlar oynadılar, gerisi hiç önemli değil…

Bu terbiyesiz sürüsü size samimiyetle inanan düzgün insanların arasında sadece bir avuçtular, ama rezillikleri ve çapulculukları o kadar ileri gitti ki, iyi niyetle size destek verenlerin iyi niyetini de rezillikleriyle gölgelediler, boşa çıkardılar…

Yularını kontrol edemediğiniz huysuz eşek ilk fırsatta sahibini tekmelermiş! 46 yıllık hamaset edebiyatı da böylece son dönemini kapattı, inşallah bir daha da yeni bir dönemi açılmaz. Etme bulma dünyası derler bu dünyaya…

Şimdi hep birlikte susun ve “iradeye” saygı gösterin, bu kadar rezalet fazlasıyla yeter de artar bile… Sn. Tatar’a gelince, toplam seçmen oyunun üçte birini aldınız, yetmezdi ama bu anormal şartlarda yetmiş oldu…

Omuzlarınıza aldığınız sorumluluk sadece bir toplumun sorumluluğu değil, aynı zamanda tarihi bir sorumluluktur ve şu anda coğrafyamızın tarihinin en çetrefilli dönemlerinden birindeyiz. Sn. Akıncı’nın izlediği yöntem fena halde çuvalladı, bırakın aynı yöntemi izlemeyi, Sn. Akıncı’nın izlediği hamasi yöntemlerin uzağından veya yakınından bile geçerseniz, günün sonunda Sn. Akıncı ile aynı yolun yolcususunuz demektir. Beş yılın sonunda ya havanda su döver ve Sn. Akıncı’nın durumuna düşersiniz, ya da öyle ya da böyle bir adım atar, tarihe iyi ya da kötü bir not düşersiniz, ama en azından düşersiniz… Federasyonsa federasyon, olmazsa konfederasyon, o da olmazsa ayrı devlet… Hadi şimdiden hayırlısı olsun.

Diğer Haberler

Başa dön tuşu