Ediz TuncelKıbrısManşet

Ediz Tuncel yazdı: Doğum Tarihi: 29 Ekim 1923….Ölüm Tarihi: Ebediyet

Dünya tarihinde eşi benzeri olmayan bir destanla, bir azimle, bir yürekle doğdu…

Adını;

Mavi gözlü, sarışın, dev yürekli, asil ve ölümsüz adamın ardından giden;

Kağnısında taşıdığı cephaneyi korumak için çocuklarını örteceği örtüyle mermileri örten, çocuklarıyla birlikte soğuktan donup ölmeyi göze alarak, yüreğinin çarptığı son saniyeye kadar vatanı için, milleti için uğraşan, kucağında bebeğiyle Anadolu’nun çamurlu yollarında donarak ölen gencecik anneler koydu…

Evinden çıkarken eşiyle, çocuğuyla, atasıyla, anasıyla helalleştikten sonra, rüzgar gibi giden atların üzerinde düşmana son duasını etmeye vakit bırakmadan saldıran yüzlerce Mehmet’in kılıçlarında parlayan güneş koydu…

Çantasında sadece bir parça kuru ekmekle, matarasında bir yudum kuyu suyuyla yüzlerce kilometre boyunca, günde en az 50 kilometre olmak üzere, düşmanı savaşa savaşa İzmir’e kadar kovalayarak İzmir’den denize döken onbinlerce Mehmetlerin destanı, azmi koydu…

Seksenlik ninelerin askerleri için ördüğü çoraplar, dedelerin demir ocaklarında tek tek biledikleri kılıçlar, süngüler, kadınların ve çocukların tezgahlarda tek tek işledikleri, doldurdukları mermiler koydu…

Tüfeklerin, süngülerin, kılıçların, çorapların, mermilerin taşındığı kağnıları anneleriyle birlikte çekip çeviren 7-8 yaşlarındaki Eliflerin, Ayşelerin, Hasanların küçücük yüreklerinde devleşen mücadele koydu…

Şehit düşen her savaşçının silahını eline alıp da Türk askerinin yanında, en ön saflarda düşmana karşı çarpışan, mermisi biten askere mermi yetiştiren, suyu biten askere su yetiştiren, gücü biten askere güç veren, yeri geldiğinde erkek gibi at binen, kılıç kuşanan dev yürekli Türk kadınları koydu…

Türk milletini tam yıkıldı yıkılacak derken küllerinden ayağa kaldıran, ona kim olduğunu, ne olduğunu hatırlatan, ruhunu geri veren, silkindiğinde dünya tarihini yeni baştan yazdıran mavi gözlü dev yürekli adamın azim dolu yüreği, en güçlü düşmanın bile bükemediği bileği koydu…

Adı Cumhuriyet idi…

Doğum tarihi 29 Ekim 1923 idi…

Ölüm tarihi ise “Ebediyet”…

Var edenler ise vatan uğruna öldükleri gün ölümsüzleşen kahramanlardı…

Yok etmeye çalışanlar ise, “Ya İstiklal, ya Ölüm” diyerek, mavi gözlü, sarışın, dev yürekli adamın arkasından koşa koşa giden 7 yaşındaki Eliflerin, 70 yaşındaki Ayşe ninelerin, Hasan dedelerin, herbiri tarifsiz bir kahramanlık destanının sembolü olan Mehmetlerin  azmi karşısında yenilen, paramparça olan, Anadolu ovalarındaki isimsiz mezarlarda yatan zavallı gafillerdi…

Ölümsüz lider Mustafa Kemal’in askerleri ölümsüz kahramanlar olarak her zaman var olacaklar, ebediyete kadar…

Ölümsüz kahramanların Cumhuriyeti’nin içteki ve dıştaki düşmanları da var olacaklar, kaçınılmaz sonlarıyla yüzleşerek, tekrar tekrar paramparça olup da tarihin çöplüğüne atılan kadar…

Ya istiklal, ya ölüm diyerek çıktığı yolda çocuğunu değil de cephaneyi korurken soğuktan kucağında çocuğuyla donarak ölen annenin yüreğiyle temellerini attığı Cumhuriyet’i yıkabileceğini sanan gafillere verilecek tek bir mesaj vardır;

Yıkmayı denedikçe yıkılırsınız, yıkılırsınız, yıkılırsınız ve yine yıkılırsınız…

Mustafa Kemal’in askerleri Elifler, Ayşeler, Hasanlar, Mehmetler, dedeler, nineler, anneler, babalar, çocuklar sizi ve ihanet çemberinizi yıkar, ezer, geçer, tarihin çöplüğüne gömer, Cumhuriyet yoluna devam eder, devam eder, devam eder, ebediyete kadar…

İçteki ve dıştaki Cumhuriyet düşmanı gafillerin ve sefillerin tek çaresi vardır, o da Cumhuriyet’in ve Mustafa Kemal’in askerlerinin yolundan çekilmektir…

Aksi takdirde, tarih tekerrürden ibarettir…

İzmir yerinde durdukça, denize dökülecek düşmanlar sıraya girer, Ege’nin, Akdeniz’in, Doğu Anadolu’nun, Güneydoğu Anadolu’nun, Karadeniz’in, İç Anadolu’nun, Kıbrıs’ın dağlarında, ovalarında Cumhuriyet’i kuran ölümsüz kahramanların çiçekleri açmaya devam eder, sonsuza kadar…

Diğer Haberler

Başa dön tuşu