Ediz TuncelKıbrısKöşe YazılarıManşet

Ediz Tuncel yazdı: “Psikopat bücürüğün marifetleri”

Vallahi bu psikopat bücürük virüs zararlı mararlı ama çok da marifetli ve hesaplı.

Bizim hükümet zaten 2021 bütçesinin kevgirden süzgeç olduğunu açıklamıştı, hükümet-virüs işbirliği sayesinde 5 bin liranın üzerindeki kamu maaşlarında yüzde 10,65 kesintiye gidildi, hükümet bütçeyi denkleştirme konusunda rahat bir nefes aldı, zaman kazandı, işi kitabına uydurdu.

Körün istediği bir göz, Allah verdi iki virüs.

Bizim hükümet yakalayabilse, virüsle işbirliği protokolü bile yapacak, ama bizim psikopat virüs köşe bucak kaçıyor, köşe kapmaca oynuyor, bir ordan fırlayıp öpüyor, bir burdan fırlayıp tepiyor.

Bu arada, muhalefetteki CTP’nin söyleyecek sözü kalmadı, memlekette kapanmaya gidecekse, bunun gerekçelerini izah edecek bilimsel veri istiyormuş!

CTP her iktidara geldiğinde memleketi bilimsel verilerle yönetti da her taraf güllük gülüstanlık oldu ya, psikopat virüsün verisi eksik kaldıydı, bari istediği verileri bilimsel olarak değil de filmsel olarak verin da kapanmaya tamam desin!!!

Hem dizinin gelecek bölümlerinin senaryosunu ve fragmanını da verin bari, eksik kalmasın!

Bakın canlarım benim, bir daha tane tane anlatayım.

Sizin kafalarınız bir türlü durumun vahimiyetini basmıyor, bu kadarını anladık, çünkü bu bela ortaya çıktı çıkalı kafa ütülemekten, siyasi rant uğruna toplum için aslında virüsten çok daha büyük bir tehlike arz ettiğinizi ispatlama yarışına girmekten başka bir halt etmediniz.

Lakin, gözünüzün içine içine giren detayları fena halde kaçırdınız ve kaçırmaya da devam ediyorsunuz, zaten kafası devekuşu gibi kuma gömülmüş, kumdan çıktığında da uyur gezer vaziyetteki ahaliyi uyandırmak ve durumun vahimiyetinin farkına vardırmak için de kılınızı bile kıpırdatmıyorsunuz, sadece siyasi rant uğruna hamaset yapıyorsunuz.

Bu virüs öyle durduk yerde icat edilmedi, bari bunu ahalinin kafasına vura vura anlatın.

Anlatın ki bizim geri zekalının önde gideni olduğunu ispatlama gayreti içinde onlarca kişiyle doğum günü şenliği yapan, tüm sülalesiyle dünürcülüğe giden, evlerde gizli gizli toplanıp da kafa çeken, sabah akşam masörlere orasını burasını yumuşturan, hala fosur fosur sigara içen, alkol tüketen ahalinin aklına virüsün aslında tam da bu tür aptallıklardan beslenip çoğaldığını sokun…

Bu virüs aslında heykeli dikilecek bir virüs!

Bu virüs aslında çok hesaplı kitaplı, ekonomik bir virüs!

Bakın size ne güzel dersler veriyor, faydalar sağlıyor.

Sayesinde el yıkamayı öğrendiniz, sabun üretimi arttı.

Fazla abartmadan öldürüyor, yüz kişiyi öpüyor, ortalama beş tanesini öldürüyor, dünya nüfusunu hafiften dengeliyor.

Bu bücürük sayesinde doğmak için 9 ay bekliyorsunuz ama ölmek için iki, bilemedin üç hafta yetiyor.

Sayesinde bir sene dolmadan ölü sayısı resmi verilere göre iki milyonu, gayrı resmi verilere göre de üç milyonu geçti.

Yine sayesinde, hastanelerin doğumhaneleri boş kaldı, millet can korkusundan “büzüldü”, yatağa girdiğinde hem ekonomik endişeden, hem de sağlık endişesinden popolar dönük yatıyor, psikolojik travma yoluyla nüfus Kontrol sağlanıyor.

Eskiden sadece çocuklara aşı yaptırıyorduk, şimdi 7’den 70’e herkese onlarca yıl boyunca her sene yapacağız, aşı üreten aşı şirketleri bizim bücürük sayesinde daha şimdiden trilyonlarca doları garantiledi bile.

Diğer taraftan bu bücürük virüs sayesinde cebimiz de bayram ediyor, Çin’den eskiden 10 dolara sipariş verdiğimiz malları şimdi bir bakıyoruz ki Çin firmaları 5 dolara indirmiş, yani dünya pazarını artık öyle ya da böyle ele geçirmiş olan Çin fiyatları yarıya çekmiş.

E, şimdi bizim bücürük virüsten şikayet eden nankördür!

Bücürük resmen bizimle Çin’e karşı ekonomik komplo kurmuş, daha en şikayet edelim.

Herkes car car virüsten şikayetçi ama külliyen palavra canım!

İş çevreleri bös bös zarar ediyor diye bağırıyor!

Utanmazlar!

Arlanmazlar!

Gizli virüs ittifakçıları!

Memlekete TL ile bile gelen giden bütün malları dövize endeksleyen benim, değil mi!!!

Dün 5 liraya aldığımız sabunu bugün 10 liraya satan benim, değil mi!!!

Virüsle gündüz kavga edip gece sokağa çıkma yasağından sonra hırsızlığa beraber çıkan benim, değil mi!!!

Bütün kabahat bende!!!

Sizi gidi sizi!!!

Ah, pardon!

Beni gidi beni diyecektim!

Ha, bir da asgari ücrete karşı dökülen sahte timsah gözyaşlarınız var ya, vallahi hem Nil’in hem da Amazon’un timsahları bu gidişle sizden telif ücreti isteyecek artık…

Neymiş efendim, memleket batmışmış, ekonomi bitmişmiş!!!

Hade yahu ordan!

Millet borçlandıkça borçlanıyor, harçlandıkça harçlanıyor, yine alacağını alıyor, yapacağını yapıyor, gezmesini, tozmasını eksik etmiyor.

Diğer tarftan, kumarhane patronu çıkıyor, diyor ki iki ay kapalı kaldık, memleket 600 milyon Euro zarar etti!!!

Duyan da sanacak ki kumarhanelerin cebine giden 600 milyon Eurocuk sanki da halkın, devletin cebine gittiydi!!!

Yani patron diyor ki, ben iki ayda senin devletinin bütçesinin yarısını kazanıyorum canikom!

Anladık canikom, biz de dilimiz sürçe desek ki, memleketteki kırk tane kumarhane kazandığının onda birini devlete vergi olarak verse, bu memleketin bütçesi elliye katlanır, bir senede Akdeniz’in Singapur’u filan olur, Rum tarafına ve Türkiye’ye ihtiyaç durumunda kredi verir…

Diğer patron çıkıp diyor ki “ayıp yahu, kumarhaneleri günah keçisi ilan ettiniz, sanki da virüs kumarhanelerden yayıldı, halbuki memleketin ekonomisini, turizmini biz ayakta tutuyoruz…”

Geçmiştekiler de sanki şöyle birşey mi demişti; kesin lafazanlığı, milletvekili transfer ücretlerinizi bile biz ödüyoruz…!!!

Külahıma anlatın bu hikayeleri, da çok heyecanlı oluyor, hem de çok!

Üç günlüğüne aylarca memleketi hiçbir teste tabi tutulmadan ayrıcalıklı kumarhane turistleri ile dolduran, ortalığı patlatan bendim, değil mi!!!

Bu memleketin ekonomisini ayakta tutan ne kumar turistidir, ne  kumarhanelerdir, ne de normal turizmdir.

Bu memleketi ayakta tutan tek sektör üniversite sektörüdür, ekonominin lokomotifi üniversitelerdir, gerisi vagonlardır, bu kadar basit.

Onu da bizim milletin aymazlığı sayesinde kör topal hale getirdik.

Nitelikli, düzenli bir öğrenci en az 20 nitelikli turiste bedeldir ve ülkeye sürdürülebilir katkısı vardır, gerisi hikayedir, gündeliktir, göstermeliktir.

Ah ulan psikopat virüs, ah ulan yerden bitme bücüroğlu bücür, sende ne kerametler varmış, bir bilsen…

Millet öttürdükçe öttürüyorsun, döktürdükçe döktürüyorsun…

Bakın şimdi, bücürüğün marifetlerine kaldığımız yerden devam edelim.

Bizim hesaplı kitaplı bücürük önce Çin’i halletti, sayesinde bir taraftan Çin’in piyasası yarı yarıya ucuzladı, artık Çin cebimizdeki dolarcıkların yarısını alabilecek, diğer taraftan dünya Çin’e kapılarını kapattı.

Yetmedi, bütün dünya sınırlarını “istemediklerine” de kapattı, artık öyle ipini koparan mülteci kılığında filan istediği yere yelken açamayacak.

Çin’in Amerika ve Almanya’yı aşan ekonomik gücüne karşı alternatif politikalar geliştirebilmek için Amerika ve müttefiklerinin önünde artık onlarca yıllık bir süreç var.

Çok değil, önümüzdeki beş yıl içinde dedef coğrafyalarda bizim bücürükle mücadele edemeyen, ekonomik olarak çöken, daha doğrusu çökmeye mahkum olan iktidarların yerine yeni dizayn kapitalist dünyayı yöneten üst akılın tercih ettiği temsilciler gelecek, böylece bizim hesaplı, kitaplı, kapitalist ve psikopat virüs dünya nüfusunu taksit taksit öldürürken, en hafifinden süründürürken, dünya siyasetinin dizayn edilmesine de çare olacak.

Bizim bücürük sayesinde yeni dünya dizayn edilirken gelişmiş teknolojileri kullanmayan herkes “out” olacak, kullanan herkes de “in” olacak.

Temasın minimuma indiği bu zamanlarda sevgilinizi bile cep telefonunda “cup” edip öpeceksiniz.

işinizi, gücünüzü oturduğunuz yerden bilgisayarınızın başında halledeceksiniz, böylece işe gidip gelirken kullandığınız arabanın egsozundan çıkan gazdan atmosferi ve doğayı kurtaracaksınız, cebinizden çıkan petrol ücreti de en azından kısmen cebinizde kalacak.

Bu da enerji şirketlerini kızdıracak, bir süre sonra “hade yeter bu kadar, ilaç şirketlerinin cebi doldu, şimdi sıra bizde” diyecekler ve yine bölgesel enerji savaşlarına şahit olacağız, savaşla birlikte silah tüccarları da sıralarını savmış olacaklar, iş yine bizim psikopat virüse kalacak, belki de sahneye ikiz kardeşi, yeğeni filan çıkacak…

Bugüne kadar kör gelip, topal gitmeyi marifet bilen cahil toplumlar önümüzdeki 20 yıl boyunca ve sonrasında iyice eriyip bitecek, sürüne sürüne yok olacaklar.

Geriye kalanlar da üst akılın kendilerine sunduğu zoraki yaşam şartlarına koyun gibi biat edecek, üst akılın tutsağı olacak, biat etmeyenler mezbahanın yolunu tutacak, nasılsa toprakta çukurlar tükenmez, lüzumsuz yaratıklar üst üste de gömülebilirler.

Artık bir bücürüğün tüm dünyayı kapattığı, camileri ve kiliseleri de sıfırladığı bir dünyada Allah’a yalvarmak da kurtarmaz, bu dünyanın ilahları en az 200 yıldır bugünler için hazırlandılar ve tam da şimdi dünya tarihinde, ne zaman kapanacağına, yenisinin ise ne zaman açılacağına sadece kendilerinin karar vereceği yeni bir sayfa açıyorlar…

Ve son söz, bu da size kapak olsun ki kimle dansettiğinizi artık iyice anlayın;

Alman bilim adamları tamamen felçli fareleri ayağa kaldırdı, iki hafta içinde yürütmeyi başardı.

Haber alıntısını aynen aktarıyorum; “Almanya’daki Bochum Ruhr Üniversitesi’nden bilim insanları, belden aşağısı felçli olan  farelerin yeniden yürümesini sağlayan  bir çalışmaya imza attı. Sinir hücrelerinin birbirleriyle iletişimini sağlayan sitokin proteinlerini genetik olarak yeniden kodlayan araştırmacılar, farelerin hasar görmüş omurilik sinirlerini uyardı. 

Bilim insanları yaptıkları çalışma kapsamında , farelerin motor-duyu korteksindeki sinir hücrelerini hiper-interlökin-6 üretmeye teşvik etti. Sitokin proteinin üretim planını belirli sinir hücrelerine ulaştırmak için genetik olarak tasarlanmış virüsler hayvanlara enjekte edildi ve virüsler hasarlı hücrelere tamirat için gerekli sitokin hücrelerini gerekli noktalara taşıdı…”

Ve devamına bakalım;

“Bununla birlikte araştırmacılar, hiper-interlökin-6’nın (hIL-6) hücre sinyallemesinde önemli olan bir sitokin olduğunu, ancak  doğada bulunmadığını ve yalnızca genetik mühendisliği kullanılarak üretilebileceğini açıkladı. 

Motonöronlar olarak bilinen sinir hücrelerine rehberlik edecek proteini yapmak için kodlanan virüsler, ayrıca gen terapisi için özelleştirildi. Motonöronlar, yürüme ve koşma gibi hareket süreçleri için önemli olan diğer beyin bölgelerindeki diğer sinir hücrelerine aksonal yan dallar yoluyla bağlanıyor. Ancak, hiper-interlökin-6 daha önce bu hücrelere taşınamıyordu.

Genetik olarak kodlanan virüsler sayesinde  hiper-interlökin-6 motonöron hücrelerine taşındı ve kontrollü bir serbest bırakıldı. Bilim insanları, belden aşağısı felçli olan farelere gen tedavisinin uygulanmasının iki ile üç hafta ardından hayvanların yürümeye başladığını duyurdu…

Sonra da bu muhteşem işi başarmış olan bilim insanları dedi ki, “vallahi biz da sonuca şaşırdık, bu kadarını beklemiyorduk…”

Buradan iki net sonuç çıkarın;

Birincisi, tıp alanında o kadar ileri gidildi ki, artık tıbben imkansız diye birşey neredeyse yok.

İkincisi, dünyayı idare eden ve teknolojileri finanse eden “üst akıl”, artık beğenmediği, istemediği herkesi ve herşeyi, tek bir kurşun bile atmadan yok etme gücüne sahiptir.

Yeni dünyaya hoş geldiniz, ama sefalar getirmediniz…

Artık ya bu diyarın yeni kurallarına uyarsınız, ya da bu diyardan paşa paşa gidersiniz…

Girmezseniz de götürmesini bilirler…

Ama önce, sözüm meclisten dışarı olmak kaydıyla, elinizi yıkamayı, suratsız suratlarınızdan çıkardığınız maskeleri ortalığa atmamayı öğrenseniz, artık mahlukat değil de birazcık insan olduğunuzu da hatılamaya çalışsanız diyorum…

Diğer Haberler

Başa dön tuşu