KıbrısManşet

Erhürman: Kıbrıs’ta sağcısından solcusuna herkes çözüm istiyor

Ana muhalefet Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Genel Başkanı Tufan Erhürman, “Kıbrıs’ta sağcısından solcusuna fark etmeksizin herkesin çözüm istediğini” savundu.

Erhürman, Kıbrıs sorununun çözümünde şu anda farklı bir yola girildiğini, bu farklı yolun hiçbir sonuç getirmeyeceğini ve bunun da hemen hemen tüm kesimlerce kabul edildiğini belirterek, CTP’nin çözüm istediğini ve çözümün nasıl olacağını bildiklerini kaydetti.

CTP’nin 50 yıllık ömrünün büyük bir kısmını Kıbrıs sorununun çözüm politikalarıyla geçirdiğini belirten Erhürman, bu konuda bilgi yarıştırmanın doğru olmadığını, 50 yıldır CTP’nin neler yaptığını halkın bildiğini ifade etti.

Parti tarafından yapılan yazılı açıklamaya göre, CTP lideri Erhürman, BRT’de yayınlanan “Siyaset Üstü” programına katılarak soruları yanıtladı. Erhürman, partisinin tüm ilçelerde yaktığı barış ateşlerinin geleneksel bir tarafları olduğunu ifade ederek, yakılan barış ateşlerinin belli bir tarihe referans verdiğine işaret etti.

Erhürman, Kıbrıs’ta sağcı solcu fark etmeksizin çözüm istediğini belirterek, çözümün yöntemleriyle ilgili farklı yöntemlerin olduğunu, partisinin de 50 yıllık bir deneyimi olduğunu söyledi.

“ÇÖZÜM, BARIŞA CİDDİ KATKI KOYACAK”

CTP lideri Turfan Erhürman, şu anki koşulların içeride ve dışarıda “sürdürülebilir olmadığını” ifade ederek, “Sürdürüldükçe de bize çok şeyler kaybettiriyor” dedi.

Kıbrıslı Rumların da “fena halde çözüme ihtiyacı olduğunu” savunan Erhürman, “Hem Kıbrıslı Rumların, hem Kıbrıslı Türklerin, aslında Doğu Akdeniz’in çözüme ihtiyacı var. Çözüm, barış dediğimiz sürece ciddi katkı koyacak” dedi.

Erhürman, Cumhurbaşkanlığı seçiminin; adayların Kıbrıs sorununa ilişkin çözüm formülleri üzerinden halkın yaptığı tercihler ile gerçekleştirilmiş bir seçim olmadığını ileri sürerek, seçim ortamının bir cepheleşme ortamı olduğunu, Cumhurbaşkanı Tatar’ın seçimi kazanmasının nedeninin de “iki devletlilik söylemleri” olmadığını söyledi.

“ANNAN PLANI’NDAN BU YANA FEDERASYON SAMİMİYETLE GÖRÜŞÜLDÜ”

Erhürman, Cumhurbaşkanı Tatar’ın bu göreve geldiği ilk zamanlarda, “muhataplarla konuşuluyor ve bizi anlıyorlar” havası yaratıldığına işaret ederek, şöyle konuştu:

“Cenevre’ye beş kala, şu an itibariyle Rusya’yı, Fransa’yı, İngiltere’yi, Amerika’yı, BM’yi, AB’yi duyduk, Yunanistan’ı ve Rum tarafını zaten biliyoruz. Bunların arasında bir tane bile ‘iki devletli ve eşit egemenliğe dayalı formül de görüşülebilir. Bu da bir ortak çözüm platformu olabilir’ diyen birini duymadım. BM Güvenlik Konseyi üyelerini saydım, AB üyelerini saydım çıkmadı.”

Kıbrıs Rum Yönetimi Başkanı Anastasiadis’in Crans Montana’da “masayı deviren kendisi değilmiş gibi, sonraki dönemde ortalıkta gezinmeye devam ettiğini” söyleyen Erhürman, Annan Planı’ndan bu yana federasyonun “samimiyetle” görüşüldüğünü, Annan Planı’nda da Kıbrıslı Rumların reddeden taraf olduğunu hatırlattı. Erhürman, “Kıbrıslı Rum lider Anastasiadis’in hiçbir zaman iki devletlilik istemediğini de savunarak, “o söylemlerin zaman kazanmak için söylenen bir yalan olduğunu” ileri sürdü.

“BM GÜVENLİK KONSEYİ KARARLARININ TAMAMEN DIŞINDA BİR POZİSYON ORTAYA KOYDUK”

CTP lideri Erhürman, Kıbrıslı Türklerin masaya iki devletlilik ve eşit egemenlik gibi tezleri koyduğunu ifade ederek, “‘Eşit egemenliğe dayanan, iki devletli çözüm’ dediniz. Bu çözüme müzakereler yoluyla ulaşacağınızı da söylediniz. Muhatabınız başta olmak üzere ve onun dışındaki bütün etken faktörlerin, en azından bir kısmının sizin tezinize sıcak bakması lazım” diye konuştu.

Erhürman açıklamalarına şöyle devam etti:

“Bizim odaklanmamız gereken şey, siyasi eşitlik konusunda Anastasiadis’in ayak sürdüğünü, bütün ilgili kesimlere anlatıp masada sıkıştırılmasını sağlamaktır. Uluslararası toplum mesaisini bizi ikna etmeye ayırdı, çünkü biz BM Güvenlik Konseyi kararlarının tamamen dışında bir pozisyon ortaya koyduk. Hem Annan Planı’nda, hem Crans Montana’da Kıbrıslı Türkler olarak çözümü isteyen taraf konumundayken, bizi o konumdan çıkarıp, hiç hak etmediği halde Anastasiadis’i o konuma sokacağı bir duruma gidilecek… Anastasiadis’e altın tepsi ile, çözümü BM Güvenlik Konseyi kararları çerçevesinde isteyen taraf statüsünün sunulacağı bir pozisyona hiçbir şekilde benim olur demem mümkün değil.”

“İKİ DEVLETLİ ÇÖZÜMÜN NASIL GERÇEKLEŞEBİLECEĞİNİ HİÇ KİMSE ANLATAMIYOR”

Erhürman, egemen eşitlik temelinde, müzakereler yoluyla iki devletli çözümün nasıl gerçekleşebileceğini hiç kimsenin anlatmadığını ifade ederek, “biz ne konuştuğumuzu bilmek zorundayız” dedi.

Erhürman, önemli olanın; Kıbrıs Türk halkının ekonomik yaşayabilirliği olduğu, “ekonomik hayatın sürdürülemeyeceği bir mekân yaratarak sözde devlet olunamayacağını” savundu.

Erhürman, Kıbrıs Türk tarafının adada toprağın azınlığına sahip olduğunu, ancak kıyıların çoğunluğuna sahip olduğuna işaret ederek, “Kıyıların çoğunluğuna sahip olmak size turizmi, balıkçılığı getirir. Size Dünya ile ticaret yapma olanağı sağlar. Siz bir federasyonun içinde, bu olanaklara sahip olduğunuz oranda ekonomik olarak diğer kurucu devletle yarışabilirsiniz ve rekabet edebilirsiniz. Aksi takdirde rekabet sizi bitirir” dedi.

Federasyonu istemeyen Anastasiadis’in, iki devletliliği nasıl kabul edeceğini de soran Erhürman, CTP’nin sonuç odaklı, takvimi olacak olan bir süreçte müzakere masasına oturmayı savunduklarını hatırlattı ve ekledi:

“Müzakerelerin de ömrü belli olacak. O müzakereden de sonuç alınmadığı takdirde, ne olacağını da BM ile konuşacağız. Her şeyi bileceğiz. Bunların hepsini de BM Genel Sekreteri Guterres söylemişti” dedi.

“ŞU ANDA MÜZAKERE İÇİN ORTAK ZEMİN ARANIYOR”

Erhürman, iki devletlilikte ısrar edilmesine ilişkin, “Hem iki devlet istediğimizi, hem de Güney’den çıkan hidrokarbonda bizim de payımız olduğunu söylüyoruz. Nasıl olacak bu iş? Senin münhasır ekonomik bölgen Kuzey’de olacak, onunki de Güney’de olacak. Ben bugünden sonra Kıbrıs Türk halkının Güney’den çıkan hidrokarbon hakkından feragat mı edeceğim? Asla etmem” dedi.

Erhüman, şu anda müzakere için ortak bir zemin arandığını belirterek, ortak zeminin konfederasyona gidemeyeceğini, çünkü konfederasyonun da iki tanınmış devletin belli konularda anlaşma imzalayarak işbirliği yapması olduğunu vurguladı.

“ANASTASİADİS CENEVRE’YE KOŞTURA KOŞTURA GİDECEK”

Tufan Erhürman, Anastasiadis’in yerinde kendisi olsa, Cenevre’ye “koştura koştura gideceğini” söyleyerek şöyle konuştu:

“Anastasiadis 2004’ü ve Crans Montana’yı temize çekeceği bir yer olarak görüyor Cenevre’yi. Uluslararası toplumun önünde ‘Benim BM Güvenlik Konseyi kararları içerisinde olan. Benim çözüm isteyen. Kıbrıs Türk tarafıdır çözüm istemeyen’ deyip, dönerim Güney Kıbrıs’a. Anastasiadis gökte ararken, yerde buldu bu şansı.”

Erhürman, Cenevre’den sonra müteakip bir gayriresmi toplantı olma ihtimali bulunduğuna işaret ederek, Cenevre’den sonra tam bir çöküş beklemediğini de söyledi.

Diğer Haberler

Başa dön tuşu