KıbrısManşet

Esendağlı: En büyük sorun, kamu kurumlarının değişime ve yeniliğe direnmesidir

Kıbrıs Türk Barolar Birliği Başkanı Hasan Esendağlı ülkede artan suç oranına dikkat çekerek, devletler arası ikili anlaşmaların olmasından dolayı ülkemizde suç işleyen yabancı uyruklu suçluların cezasını mevzuat gereği ülkemizde çektiğini söyledi.

Esendağlı, yargıç sayısının dava sayısına yetecek noktada olmadığını savunarak, ‘’Bina ve fiziksel imkanlar yeterli olmadığı için yargıç sayısı arttırılamıyor. Yüksek Mahkeme yargıç sayısını anayasa ile sınırlandırılmıştır. Yüksek Mahkemede çok büyük bir tıkanıklık ve iş birikmesi vardır’’ dedi.

Adalete erişim noktasında aksama ve yavaşlamanın olduğuna dikkat çeken Esendağlı, yaşanan sıkıntıları paylaştı.

İsias Otel Davasına da değinen Esendağlı, dosyada tahkikatın devam ettiğini ve Barolar Birliği olarak bu konuda ciddi çaba sarfettiklerini kaydetti.

‘’EN BÜYÜK SORUN, KAMU KURUMLARININ DEĞİŞİME VE YENİLİĞE DİRENMESİDİR’’

Röportaj/Söyleşi: Deniz GÜRGÖZE – Redaksiyon: Növber GÜRTAY

 “Suçlu iadesine ilişkin farklı uygulamalar gerçekleştirilebilir”

Ülkemizdeki suç oranları arttı ve cezaevlerimizin kapasitesi yetmiyor. Yabancı uyruklular neden cezasını çekmek için ülkesine gönderilmiyor?

“Egemenlik iddiası olan bütün devletlerin yöntemi böyledir. Bu devletler ülkesinde işlenen suçu kendi yargı sisteminde yargılıyor. Belirlenen cezayı çektiğini gördükten sonra ülkesine gönderiyor. Dünyanın hiçbir yerinde suç işleyen kişilerin yargılanmadan, ceza almadan kendi ülkesine gönderilmesi gibi bir uygulama yoktur. Ancak devletler arasında yapılan ikili antlaşma çerçevesinde suçlu iadesine ilişkin farklı uygulamalar gerçekleştirilebilir. Ülkemiz ve Türkiye arasında olan ikili antlaşma gibi istisnai durumlar örnek gösterilebilir.’’

“Hak ve suç ihlallerinin önlenmesi üzerine de konuşulması gerekiyor”

‘’Ülkemizdeki cezaevlerinin kapasitesi bellidir. Kapasite arttırıldı, tekrar arttırılsa da yine yetmeyecektir. Çünkü devlet suçun işlenmesi ile ilgili önleyici tedbirlerin alınmasından imtina ediyor. Konuyla ile ilgili maalesef görevlerini yapmıyor. Özellikle yabancı kişilerden bahsediyoruz ama KKTC vatandaşları suç işlemiyor gibi bir düşünceye de sahip değiliz. Ülkemizin vatandaşları da suç işleyebilir ve mevzuat ihlal edebilirler. Vatandaşlar ile ilgili ortaya çıkan hak ve suç ihlallerinin önlenmesi üzerine de konuşulması gerekiyor.’’

“Devlet vatandaşlarının ülkedeki güvenliğini sağlama konusundaki asli görevini ihmal ediyor”

‘’Yabancılarla ilgili ortaya çıkan suçların engellenmesi vatandaşlara oranla daha kolaydır. Muhaceret denetimlerini daha sıkı tutarak ve göç politikasını net bir şekilde belirleyerek suç işleme potansiyeli olan kişilerin ülkeye girişleri engellenmelidir. Ülkeye belli bir amaçla gelen fakat zaman içerisinde o amaçtan uzaklaşarak başka bir yere yönelen kişiler belirlenmelidir. Örneğin, okula gitmek amacıyla gelen fakat hiç okula gitmeyen kişileri tespit edip suç işlemeden ülkeden gönderilmelidir. Böylelikle yabancı suçluluğu denilen sorunu bu uygulamalarla çözmüş oluruz. Devletin bunu yapmadığını ve ülkede ciddi bir nüfusun var olduğunu görüyoruz. Devlet vatandaşlarının ülkedeki güvenliğini sağlama konusundaki asli görevini ihmal ediyor.”

“Ülkemizde adalet hizmetlerinde aksama ve yavaşlama söz konusudur”

Bugün raflarda bekleyen ve çözümlenmesi yıllar süren dosyalar vardır. Sizce bunun esas sebebi nedir?

“Kamu hizmetinin görülmesinde aksama varsa burada görevi olan herkesin sorumluluğu vardır. Ülkemizde adalet hizmetlerinde aksama ve yavaşlama söz konusudur. Bunun birçok sebebi vardır. Bu sebepler, yıllardır dile getirilerek konuşuluyor. Adalete, mahkemeye ve yargıya ayrılan bütçe yeterli değildir. Dolayısıyla imkanlar, teknolojik donanımlar ile takviye edilemiyor. Teknolojiden yeteri kadar faydalanılmıyor. Bu konudaki gelişmeler yavaş yavaşta olsa ortaya çıkmasına rağmen yeteri hıza gelemiyor. Personelde aynı şekilde sorunlar yaşanıyor.

Yargıç sayısı, dava sayılarına yetecek noktada değildir. Bina ve fiziksel imkanlar yeterli olmadığı için yargıç sayısı arttırılamıyor. Yüksek Mahkeme yargıç sayısını anayasa ile sınırlandırılmıştır. Yüksek Mahkemede çok büyük bir tıkanıklık ve iş birikmesi vardır.

2020 yılında reddedilen referandum ile oradaki artışın sağlanması fırsatı kaçırıldı. Mahkemede iyileşmenin olmasını istemeyen bazı kişilerin ciddi şekilde propagandası ve dezenformasyonu olduğu için referandum reddedildi. Refendum fırsatı kaçtığı için Yüksek Mahkemedeki yargıç sayısı arttırılamadı. Dolayısıyla Alt Mahkemelerdeki yargıç sayısının kendi başına fazla bir anlamı olayacaktır.’’

 “Kamu kurumlarının ülkenin bütününde olduğu gibi değişime ve yeniliğe direnmesi en büyük sorunumuzdur”

’Mağusa Kaza Mahkemesi’nde yıllardır yargıç sorunu yaşanıyor. Bundan dolayı Mağusa Ağır Ceza Mahkemesi bu yıl İskele’deki boş bir salona taşınacaktır. Böylelikle Mağusa Kaza Mahkemesi’nde boşalan odaya yargıç alınacaktır. KKTC mahkemeleri ve yargı sistemi maalesef kötü haldedir. Burada en büyük sorun bina değildir. En büyük sorun, kamu kurumlarının ülkenin bütününde olduğu gibi değişime ve yeniliğe direnmesidir. Bina eksikliği, personel eksiliği ve teçhizat eksikliği içinde bulunduğumuz durumun gerekçelerindendir.”

“Yaptığımız takiplerde dosyada tahkikatın devam ettiğini gözlemliyoruz”

Barolar Birliği olarak İsias Otel Davasını gönüllü takip ediyorsunuz. Dava sürecini değerlendirir misiniz?

“Yıl sonuna kadar iddianamenin hazırlanacağı yönünde Türkiye’deki meslektaşlarımızın bize vermiş olduğu bilgi vardır. İddianame dosyalandıktan sonra yargılama ve duruşmalar başlayacaktır. Dosyadaki 7-8 şüphelinin 5 tanesi tutuklu ve diğerleri adli kontrolle kısıtlanmıştır. Yaptığımız takiplerde dosyada tahkikatın devam ettiğini gözlemliyoruz. Özellikle şuan da bilirkişi raporlarının beklendiği ve bunun neticesinde iddianamenin oluşmaya başlayacağı şeklinde beklentimiz vardır. Türkiye’deki diğer dosyaları bu kadar yakın takip edemiyoruz. Bizim dosyamızın yakından takip edilmesi için ciddi bir çaba gösteriyoruz.”

Ülkemizde birçok mazbata mağduru vardır. Trafik suçu işledikten sonra ödemek için paranız yoksa hapis cezası alıyorsunuz ve çıktığınızda bu cezayı yine ödemek durumunda kalıyorsunuz. Sizce burada bir tezatlık söz konusu değil midir? Bu konu ile ilgili düşünceleriniz nedir?

“Kesinlikle bir tezatlık söz konusu değildir. Çünkü, suç işliyor ve yasayı ihlal ediyorsunuz. Mahkemeye gittiğinizde size bir ceza kesiliyorsa o cezayı ödemeniz gerekiyor. Yasaya göre eğer cezayı ödeme durumunuz yoksa hapse giriyorsunuz. Hapisten çıktıktan borcunuz orada yine duracaktır. Fakat yine aynı borç için ceza almıyorsunuz. Burada söylenilen trafik mazbatası için geçerli değildir. Trafik mazbatası, ceza mahkemesi tarafından verilen bir cezadır. Burada trafik suçundan dolayı para cezası veriliyor. Eğer bu parayı ödeyemiyorsanız diğer seçenek olarak hapise giriyorsunuz. Dolayısıyla, hapse para cezasının alternatifi olarak girildiği için çıktığınızda borcunuz siliniyor. Hukuk mazbatalarında, para cezasını ödemediğiniz için hapse girerseniz çıktığınızda borcunuz silinmez. Çünkü icra sistemimiz sağlıklı bir şekilde çalışmıyor. Çağdışı olduğunu kabul ettiğim şekilde; kişiler mahkeme tarafından belirlenen taksitlerini ödemediği takdirde hapislik cezasıyla karşı karşıya kalıyor. Bu ideal bir düzenleme değildir. İcranın etkin şekilde çalışması bunun tek alternatifidir. İcranin etkin şekilde çalışmamasının sebepleri vardır. Özellikle 2019 yılında Hukuk Muhakemeleri Usul Yasası’nda icranın etkin bir şekilde ilerlemesi için çalışmalar yapıldı. Barolar Birliği yaptığı çalışma neticesinde yasalaşan değişikliğin uygulanamamasının icradaki tıkanıklığın devamına sebebiyet verdiği kanaatine vardı. İcradaki tıkanıklık devam ettiği sürece; taksit, mazbata veya hapis denilen tahsilat yöntemi kalıyor. Kişilerde çağdışı olmasına rağmen taksitlerini ödemediği zaman hapis cezası alıyor. Hukuk mazbatalarında maalesef sistem böyle ilerliyor.”

“Avukatlık çok ciddi hizmetlerin verildiği bir meslektir”

Ülkemizdeki gençlerimizin çoğu hukuk bölümünü tercih ediyor. Bundan kaynaklı ülkede avukat sayısı gün geçtikçe artıyor. Mezun avukat sayısının ülkeye fazla olduğunu düşünüyor musunuz?

“Ülkemizdeki üniversitelerden Hukuk Fakültesinden mezun olan öğrenci sayısı bizim ihtiyacımızın çok üzerindedir. Meslekte bu noktada çok ciddi anlamda bir tıkanıklık yaşanıyor. Bu durum sadece bizim mesleğimiz ile alakalı değildir. Ülkemizdeki yüksek öğrenimle icra edilen tüm mesleklerle ilgili aynı sorun söz konusudur. Temel sebep, ülkede düzgün eğitim planlaması olmamasıdır. Ortaöğretim seviyesindeki çocuklar doğru yönledirilmiyor. Bu çocuklar, hukuk başta olmak üzere üniversitelerde ihtiyaç fazlası bölümleri tercih ediyor. Bölümden mezun olduğunda da avukatlık mesleğinde umduğunu bulamayan ve geçim sıkıntısı yaşayan genç avukat sayısı artıyor. Bu şekilde yoğun mezunların gelmesiyle meslekteki nitelik ve hizmet kalitesi düşüyor. Avukatlık, çok ciddi hizmetlerin verildiği bir meslektir. Dolayısıyla burada hizmet alan insanlar mağdur oluyor. Mesleğin kendi bütünlüğü içerisinde niteliği ve ekonomisi zarar görüyor. Aslında bu durumdan kimse fayda sağlamıyor. Buna yönelik bir tedbir alınması yıllardır söyleniyor. YÖDAK ve hükümet konu ile ilgili hiçbir sorumluluk maalesef almıyor. Yaşanılan bu sorunun bir hükümet politikası olarak belirlenmesi gerekiyor. Üniversitelerin kontenjan kısıtlamasına gitmesi gerekiyor. Üniversitelerde bu kotalar konulmazsa, mesleğe girişte kota uygulaması yapılması daha büyük sorunlara yol açacaktır.

Barolar Birliği’ne kayıtlı avukat sayısı çok yüksektir. Ülkede meslek icra eden avukat sayısı ise bin civarıdır. Bu sayı ülke için çok yüksek bir sayıdadır.”

 

 

Diğer Haberler

Başa dön tuşu