KıbrısManşet

Harmancı: Reform için demokratik katılımcılık şart

Lefkoşa Türk Belediyesi Başkanı Mehmet Harmancı belediyelerde reform için siyasetin önce demokrasiyi işletmesi gerektiğini söyledi ve koşulları sıraladı:

KIBRIS ARENA

Ropörtaj: Deniz Gürgöze

REFORM İÇİN DEMOKRATİK KATILIMCILIK ŞART

“Üzerinde iyi çalışılmış, hazırlığı yapılmış ve herkes tarafından özümsenmiş bir birleşme neden olmasın? Ama şu an katılımcılıktan uzak bir süreç yaşanıyor.”

Lefkoşa Türk Belediyesi Başkanı Mehmet Harmancı, belediyelerin birleştirilmesini de kapsayan bir reformun mümkün olduğunu ifade etti. Harmancı bu konuda mutlaka katılımcılığın ön plana çıkması gerektiğini kaydetti. Belediyelerin hayat pahalılığı, döviz ve pandemi kaynaklı harcamalarına ilişkin gereken maddi katkıyı almadan bugünlere geldiğini, bundan dolayı eleştirmek yerine belediyelerin takdir edilmesi gerektiğini söyledi. Başkan Harmancı’ya reformla ilgili sorular yönelttik. 

Belediyeler yasasının değiştirilmesi, bazı belediyelerin birleştirilmesi gündemde. Sizce reform belediyeleri kurtarır mı yoksa işler daha mı kötü olur?

“Uzun zamandır gerek belediye yasasının değişmesi gerekse de bir reforma ihtiyaç duyulduğu merkezi hükümetler tarafından dillendirilmektedir. Dünyanın da benzer tartışmaları dönem dönem yaşadığını biliyoruz ve karşılaşılan gerek çözüm önerileri gerekse de benzerlikler göstermektedir, yani bu sorun sadece bize ait yerel bir problem değildir. Nüfusa paralel veya coğrafyaya paralel birleştirme çalışmalarının sonuçları da süreç içerisinde kendini göstermektedir. Dünya ve Avrupa ile ülkemiz arasındaki temel fark ise reform konusunu ele alış biçimimiz. Bizde ben yaparım olur anlayışı hakimken dünyada demokrasi ve katılımcılık prensipleri önem kazanıyor. Maalesef üzülerek gözlemliyorum ki ülkemizde siyasi katılımcılıktan uzak, gerekli çalışmaların yapılmadığı varılmak istenen siyasi hedefin muğlak ve üstünkörü olarak konuşulduğu, bilimsel yaklaşımları olmayan ve en önemlisi demokratik zafiyet içerisinde ilerliyor süreç.

1950’li yıllardan itibaren Avrupa’nın bazı ülkelerinde belediyeler birleştirildi ve kapsamlı reforma gidildi. Kimi yerlerde etkileri olumlu, kimi yerlerde de olumsuz oldu. Dünyada böylesine önemli ve yurttaşların bireysel hayat kalitelerini ve toplumsal yaşamı toptan etkileyebilecek bir konuyu ülkemiz kadar hafife alan başka bir ülke olmadı. Yani yerinden yönetim, karar alma mekanizmalarına katılım, demokrasi gibi kavramların özümsenmediği çok net olarak gözlemleniyor. Dünya benzer tartışmalarda bilimsel veriler ile yerinden yönetimin en etkin olabileceği ölçeği bulmaya çalışıyor. Yani hangi nüfusa göre hangi coğrafyada hangi yetkilerle donatılmış kaç belediye olmalı? Herkes kendi nüfusuna paralel bir yaklaşım geliştirmiş durumda.  1.700 nüfusa 1 belediye düşen ülkeler de var 150.000 nüfusa bir belediye düşen örnekler de mevcut. Yani her ülke kendi koşullarına ve kendi coğrafyasına göre bir anlayış içerisinde.

Peki ülkemizdeki durumu mukayese ederseniz ne söylersiniz?

“Ülkemizde tablo şu: 28 belediyenin sadece 3 tanesinin nüfusu 30.000’den fazladır. 7 tanesi 10.000 ile 30.000 arasında; 6 tanesi 5.000 ile 10.000 arasında; 5 tanesi 3.000 ile 5.000 arasında ; 6 tanesi 1.000 ile 3.000 arasında, 1 tane 1.000 kişiden az belediye var, o da Akıncılar. Bu durumda doğru sorunun hangi yönetsel mekanizmalarla, hangi donanımlarla ve hangi ölçeğe kadar mevcut belediyelerimizin var olan güçleri en optimum noktada kapsamlı hizmet verebilir? Peki biz bu konularla ilgili bir kapsamlı çalışma okuduk mu? Böyle bir siyaset belgesi hazırlandı mı? Bizimle paylaşılmış herhangi bir kapsamlı çalışma yok. Bir kaç tane basit durum analizi dışında herhangi bir çalışma yapılmış değil, yapılmışsa da kamuoyu ile paylaşılmış değil. 

DANİMARKA ÖRNEĞİ

“Örneğin en son belediye reformu yapılan Danimarka’da ilk olarak bir komisyon oluşturuldu. Bu komisyon 1 yıl çalıştı ve 3 etaptan oluşan yönetim mekanizmasını 2’ye indirecek, merkez ve yerel arasında bizde de yaşandığı gibi iç içe geçmiş olan yetkilerin haritasını çıkardılar. Bu çalışmada karar alma süreçlerinde hangi yetkilerin belediyelere devredileceği, örneğin merkezdeki sosyal hizmetlerin görev tanımlarında bir azaltmaya giderek bunların yerele kaydırılması mı daha sağlıklıdır gibi çalışmalar ele alındı. Yine örneğin eğitimle ilgili olarak kreşlerin, sağlıkla ilgili olarak önleyici sağlık hizmetlerinin ve ilk basamak sağlık hizmetlerinin yerel yönetimlere devredilmesinin ve buna paralele olarak da yerel bütçeden aktarılacak miktarlarla vergi sistemi üzerinde yerel yönetimlerin rolleri kapsamlı olarak çalışıldı.

Danimarka’da bu çalışma yapılırken, parlamentodaki siyasi partilere de konuyla ilgili bir sunum yapıldı. Siyasi partiler de 3 ay içinde konuyla ilgili kendi görüşlerini ortaya koydu ve parlamento da yerel yönetimler reformu onaylandı. Çalışmayla bütün birleşmelerle ilgili bir yıllık takvim ortaya çıktı. Burada Danimarka zorunlu ve gönüllü birleşmeyi birlikte ele alan karma bir model geliştirdi. Her belediye meclisnin birleşme sözleşmelerini onaylama veya reddetme yetkisi vardı. Ancak bunun bir takvim süresi vardı ve birleşme konusunda hükümetin ortaya koyduğu bütçe ve artacak olan hizmet kalitesi sadece birleşmeyi onaylayan belediyeler için geçerli kılındı. Bu da aslında bir nevi birleşmeyi zorunlu hale getirdi. Böylece ağrılıklı olarak belediyelerin önemli bir kısmı birleşme yönünde kararlar aldı. 

Bu aşamada KKTC ile Danimarka arasında bir mukayese yapsanız nelere dikkat çekersiniz?

“Bizde muhalefet de iktidar da “yerel yönetimlerde reform şarttır” diyor. Demek ki bu konuda bir uzlaşı var. Fakat belirttikleri bu reformun içeriğini konuşan kimse yok. “Benim belediyem, senin belediyen; benim bölgem, senin bölgen” dışında maalesef belediyelerin görev yetki sorumluluk ve ekonomilerini masaya yatıran bir siyaset ortaya konmadı.

Belediyelerin gelirlerini etkiyecek, hizmetlerini daha da tabana yayabilecek hiçbir siyasi önerme duymadım. Bu hükümet ve muhalefet için de çok büyük bir hayal kırıklığıdır.”

“SADECE NÜFUS VEYA SADECE HARİTA TEMELLİ BİR BİRLEŞTİRME SORUNLARI ÇÖZEMEZ”

“Bu konu neredeyse 6 yıldır tartışılıyor ve hala bir adım limandan ayrılabilmiş değiliz. Gizli kapalı odalarda yapılan çalışmaların sadece harita üzerinde adeta bilgisayar oyunu gibi yapıldığı ortadadır. Hizmetin etkinleştirilmesi temelli olmadığı açıktır. Belediyelerin bugün yaşadığı problemleri sadece harita temelli veya salt nüfusu dikkate alarak bir birleştirmenin çözmesini beklemek imkânsızdır.

Belediyelerin ek gelir kaynakları ne olacak, devlet kendi üstüne düşen görevlerin hangilerini yerele kaydıracak, bütçeden belediyelere ayrılan pay ne olacak gibi konularda hiç tartışma yapılmıyor.

Başbakan son açıklamasında ne olduğunu söylemediği birtakım teşviklerden bahsetti. Lakin içi dolu çalışmış bir siyaset belgesi konuşulmadı. Zorunlu ya da gönüllü birleşme hiç fark etmez reform yapmak isteyen merkezi hükümetler, siyasi hedeflerini net olarak ortaya koymak zorundadır. Hangi problemleri gidereceklerini, kuralları, kriterleri veya istisna addedilecek olanları başından belirlemek zorundadırlar. Aksi durumda çok ses çıkaran belediye ayrı kalacak veya bölgecilik yapılarak bilimsel olmayan yapılar ortaya çıkacak.

HÜKÜMETLERİ KİMİNLE BİRLEŞTİRELİM?

Peki Güney Kıbrıs’ta bu durum nasıl oldu?

“Evet yanı başımızda bir Güney örneği var. Orada da hükümet bizdeki gibi reform yapacağını söyledi. Avrupa Konseyi Yerel Yönetimler Kongresi ile de konu ele alındı ve reforma ilişkin bir yaklaşım belirlendi. Uzlaşı ‘bizim yasal düzenlemeleri yapmak için iki buçuk yıla ihtiyacımız vardır. İki buçuk yıldan sonra 30 belediyeyi 17 belediyeye düşüreceğiz ve gerekli finansı da sağlayacağız’ şeklindeydi. Sadece hazırlık aşaması için yaklaşık 81 Milyon Euro bütçe ayrıldığı iddia ediliyor. Bunun içinde uzmanlara, belediyelere verilecek teşvikler gibi ödenekler var.

Bizde ise yaklaşım, belediyeler bu işi yürütemiyor, bazılarını kapatıp birleştirelim sorunlar kendiliğinden çözülür. O zaman ben de sorarım, biz niye hükümet oluşturuyoruz? Belediyelerden daha borçludurlar, belediyelerden daha kötü yönetiyorlar. Finansman olarak bizden daha dışa bağımlıdırlar. O zaman onları kiminle birleştireceğiz? diye soruyorum. Yani bize yeterli finansman, kredi olanağı sağlanmayacak, gelirlerimizi artıracak düzenleme yapılmayacak ve biz sadece belediyelerin coğrafi birleştirilmesini konuşacağız.  Bu hem yerele bakış açısını hem de demokrasi kültürünü içselleştirmediğimizi gösterir.”

“YENİ BİR YAPILANMA GEREKLİDİR”

Birleştirmeyi gerekli görüyor musunuz?

“Dünyadaki hemen hemen bütün örnekleri inceledim. İyi çalışılmış bilimsel temellere dayanan bir reform ve yeni bir yapılanma gereklidir. Ama bunun için içerisinde uzmanların da yer aldığı çalışma grubu derhal oluşturulmalıdır. Bunun için yeterli bir zaman dilimine ihtiyaç vardır. Siyaset önce bu zaman dilimini ve niyetini ortaya koyacak sonra demokrasiyi işletecek. Yerel katılımcılığı artıracak, insanları bu sürece dâhil edecek.  Bunun için iktidar ve muhalefet anlaşarak belli bir zaman diliminde reform yapma kararı alırsa neden olmasın? İşte o zaman siyasetin buna gerçekten niyeti olduğu da ortaya çıkar. Yoksa kısa dönemli partisel kazanımlar dışında reformun hiçbir anlamı olmaz.”

“GİDERLERİMİZ SÜREKLİ YÜKSELİRKEN GELİRLERİMİZİ ARTIRAMIYORUZ, BU DA HALKA HİZMET KAPASİTEMİZİN DÜŞMESİNE NEDEN OLUYOR”

 “Belediyelerin bugünkü duruma gelmesinde kötü yönetilmelerinin payları olmakla birlikte 2018-2022 yılları arasında büyük ekonomik kriz içinde gelirleri limitlenmiş tek kurum belediyelerdir. Belediyelerden başka limitli geliri olan kurum yoktur. Borçlanacaksanız borç yönetim komitesinden onay almak zorundasınız. Yasa izin vermediği için belediye hizmetlerine zam yapamazsınız. Sadece su kanalizasyona zam yapabilirsiniz. Üç yıldır hiçbir belediye bir iki örnek dışında bu alanda da zam yapmadı.

2018’de başlayan döviz krizi, ardından pandeminin getirdiği ciddi ekonomik daralma ve bir kez daha döviz krizi ve enflasyon ile birlikte belediyeyeler neredeyse nefessiz kaldı.

“TÜM ZORLUKLARA KARŞIN AYAKTA KALAN BELEDİYELER TAKDİR EDİLMELİ”

“Hükümet yerel yönetimlerin 2021’deki katkı payını artırmadı. %0.5 artış komiktir o yüzden artırmadı diyorum. Şimdi karşımıza geçip bu belediyeler iyi yönetilmiyor diyorlar. Buraya kadar tüm zorluluklara rağmen ayakta kalmış, pandeminin başından beri toplumun her ihtiyacına cevap vermiş, merkezi hükümet yetkilileri kilitlenmişken sahada bir fiil aktif bir şekilde çalışan belediyeler takdir edilmesi gerekir. Son 3 yılın her zorluğuna rağmen kendi kendine yeten belediyeler son 3 yıl ise bunu hiçbir şekilde başaramayan hükûmetler vardır. Bize hakkımızı verseler bu yıl içinde sorunsuz bir şekilde kendimizi idama ettirebileceğiz ama maalesef kendi yarattıkları tahribatın sorumlusu olarak belediyeleri gösteriyorlar ve hiçbir olanak sağlamıyorlar.”

BÜTÇESİ OLUŞTURULMAMIŞ, HEDEFİ BELLİ OLMAYAN, YEREL YÖNETİMLERLE İLGİLİ NE MURAT ETTİKLERİNİN BİLİNMEDİĞİ BİR REFORM, REFORM OLMAZ.

Belediyelerin kolay finansmana ulaşması için ne yapılmalıdır?

“Türkiye’deki belediyeler bizden kat ve kat borçludur. Ama finansmana erişim kolaylıkları var. Yani yatırım için rahatlıkla borçlanabiliyorlar çünkü katma değer yaratan yatırımların krediyi ödeme gücü vardır. Biz de ise neredeyse bireysel borçlanma ile kamu borçlanması arasında neredeyse herhangi bir fark yoktur. Faizlerin yüksekliği nedeniyle bunun altından kalkmak zor. Bu örneğin eşi benzeri dünyada yoktur. Peki, Kalkınma Bankası kredilere kimlere gidiyor? Her iki yılda bir %60 batık kredi olduğu açıklanıyor. Demek ki siyasi popülizm uğruna kredi dağıtılıyor ve geri toplanmıyor. Biz bu kredilerin belediyelere açılmasını istiyoruz. Aynı faizle ve devlet garantisiyle bizim yararlandırılmamız gerekir ki biz de yatırımlarımızı çeşitlendirebilelim. Maalesef yıllardır görmüyorlar, duymuyorlar.

Tekrar ediyorum reform için yeterli bir zaman dilimi içerisinde demokrasi işletilirse yerinden yönetim ilkeleri çalıştırılırsa halk zaten buna kendisi karar verecektir. Bunun yanında birleştirilmelerin de teşvik edilmesi gerekir. Ama bütçesi oluşturulmamış, hedefi belli olmayan, yerel yönetimlerle ilgili ne murat ettiklerinin bilinmediği bir reform, reform olmaz. Bunun adı ben yaparım olurdur.”

Diğer Haberler

Başa dön tuşu