Kıbrıs

Fileleftheros: BM Mührü ile B Planı…

Fileleftheros, Türkiye’nin Kıbrıs sorunundaki gelişmeler arifesinde, hedeflerini BM prosedürü aracılığıyla başarmak için bir yol haritası belirlediği yolunda edindiği bilgiyi okurlarına “BM Mührü ile B Planı… Ankara Beşli Konferansta Çıkmaz ve Çözüm Şeklinde Değişiklik İstiyor”  başlıklı manşet haberiyle bildirdi.

Gazete edindiği “bilgilere” dayanarak, Türkiye’nin gayriresmî Beşli Konferans’tan yana ve gerçekleştirilmesinde ısrarlı göründüğünü, “hedefinin ise Beşli Konferans’taki görüşmeleri çıkmaza sürüklemek olduğunu” iddia etti.

Beşli Konferans’ta bir çıkmazın, müdahillerin yıllardan beridir yürütmekte olduğu çözüm şekliyle ilgili görüşmelerin de çıkmaza girmesi anlamına geleceğini yönündeki “Türk anlatısını aktaran” gazete, konferansta birbirine zıt iki yaklaşım ortaya konulacağını, Türk tarafının “Ada’nın tamamını kontrol etmek için gerçekte konfederasyon istese de iki devlette ısrar ettiği” görüşünü belirtti.

BM’nin, yıllarca müzakerelerde edinilen “kazanımların” korunması gerektiğini ve bunun müdahiller tarafından da beyan edilmesi gerektiğini ilettiği ancak bunun, -Guterres’in de dediği gibi- taraflardan birinin başka meseleleri de gündeme getirmesini dışlamadığı kaydedilen haberde şu ifadelere de yer verildi:

İNGİLİZ ASKERÎ ÜSLERİNİN VARLIĞI ETKİLENMESİN DİYE…

“Ancak edindiğimiz bilgilere göre perde gerisinin başrol oyuncusu İngilizler bundan sonra atılacak adımlara dair kendi plan tatbikatlarını yaptılar. Ada’daki askerî üslerinin varlığı etkilenmesin diye çözüm modeli açısından hareket edebilecekleri sınırları didik didik ettiler. Yapılmakta olan iç tartışmalardan, ortaya konulan görüşlerden, iki devlet çözümünün amaçlarına hizmet etmediği açıkça anlaşılıyor. Ancak federasyon diye adlandırılabilecek net konfederal unsurları olan, yani gevşek federasyon ile konfederasyon arasında bir model amaçlarına hizmet eder.”

Rum yönetiminin, suçlanmamak için, gayrı resmî Beşli Konferans’a katılmak dışında bir planı olmadığına dikkat çekilen haberde, Rum yönetiminin konferansa katılmasının, Türkiye’nin “yayılmacı eylemlerini donduracağı” kanaatinde olduğu belirtildi ancak bu kanaatinin doğrulanacak gibi görünmediğine dikkat çekildi.

Haberin “Lahey, Kosova ve Sahte Devletin Tanınmaması” başlığıyla ayrılan bölümde ise sözde “Kıbrıs Cumhuriyeti tarafından tanınmaz ise KKTC’nin uluslararasında tanınamayacağı” görüşü ortaya konularak gerekçeleri şu şekilde aktarıldı:

“KIBRIS CUMHURİYETİ TANIMAZSA KKTC TANINAMAZ”

“Kıbrıs Cumhuriyeti, Kosova’nın Lahey Adalet Divanı’na başvurusuna (2020), Kıbrıs ile Kosova’nın birbirinden farklı durumlar olduğunu vurgulamak üzere müdahil oldu. Kosova ile ilgili bilirkişi görüşünün 81’inci paragrafında şiddet, işgal, savaş gibi güç kullanımı sonucunda meydana gelen yasadışı oluşumlar tanınamazlar deniliyor. Bu ifadede de Kıbrıs Cumhuriyeti’ne, Rodezya’ya ve Bosna Sırp Cumhuriyeti’ne ismen atıf yapılıyor.”

Haravgi ise gayriresmî Beşli Konferans’ın usule değil esasa ilişkin olacağı görüşünde birleşen eski Rum Dışişleri Bakanları Yoannis Kasulidis ve müzakere heyeti üyesi Erato Kozaku Markulli ile eski müzakere heyeti üyesi ve AKEL Kıbrıs Masası Şefi Tumazos Çelebis’in açıklamalarını “Usule Değil Esasa İlişkin Beşli Konferans” başlığıyla manşete çekti.

KASULİDİS, MARKULLİ VE ÇELEBİS

Rum Sözcü Nikos Hristodulidis’in, gayrı resmî Beşli Konferans’ta esasa değil usule ilişkin konularla ilgilenileceği görüşünü ortaya koyması üzerine Kasulidis, Markulli ve Çelebis’in “Kıbrıs sorununun çözüm zeminiyle meşgul olunacak bir konferans usul değil esas konferansı olur” görüşünde birleştiğine dikkat çekti.

Habere göre Kasulidis böyle bir konferanstan çıkabilecek sonucun, BM Genel Sekreteri’nin güçlenerek, işitecekleri ile özellikle referans şartları ile ilgili tezlerin üzerine köprü kurabilmesi ve uluslararası toplum ile AB’nin, temsilcileri ile katılmaları gerektiği izlenimi edinmeleri olacağı görüşünü ortaya koydu.

Markulli böyle bir konferansta Kıbrıslı Türklerin Kıbrıs sorununun çözüm zemininin değiştirilmesi konusunu gündeme getirmesi halinde, bunun usule ilişkin bir konu olmayacağına, hayati öneme de sahip esas konusu olacağına işaret etti. Bugüne kadar Kıbrıs sorununun çözüm zemininde anlaşma için değil dış yönlerinin çözümü için katılım gösteren garantörlerin böyle bir konferansta rollerinin ne olacağını sordu.

Çelebis, Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’in desantralizasyon önerisine dikkat çekerek “Öncelikle tehlikede olan federal çözümün kurtarılması, federasyonun ne kadar merkezî ne kadar desantralize olabileceği detaylarına sonra geçmeliyiz. Şu ana kadar hükümet hangi yetkileri desantralize etmek istediğini izah etmiş değil” dedi.

Çözüm şekli konusunda ise Çelebis, yurt dışında ortak temsiliyet, içte ise özlü merkezî yetkiler olmayacağına dair bir söylenti dolaşıyor. Bu, konfederasyon, yani aralarında gevşek iş birliği bulunan iki ayrı devlet demektir. Böyle bir düzenlemenin AKEL tarafından kabulü söz konusu değil” ifadelerini kullandı.

Diğer Haberler

Başa dön tuşu