Kıbrıs

KTİMB 16. OLAĞAN GENEL KURULU YAPILDI

Başbakan Ersin Tatar, ekonomiyle ilgili ikinci paketin pazartesi açıklanacağını, maaş kesintilerinin de duracağını belirterek ayrıca, şu ana kadar yapılan maaş kesintilerinin Haziran, Temmuz ve Ağustos aylarında geri ödeneceğini söyledi.

Kıbrıs Türk İnşaat Müteahhitler Birliği 16. Olağan Genel Kurulu yapıldı.

Başkanlığa tek aday halen bu görevi sürdüren Cafer Gürcafer. Yönetim Kurulu için ise seçime gidildi.

Genel Kurula, Başbakan Ersin Tatar, Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Kudret Özersay, ana muhalefet CTP Genel Başkanı Tufan Erhürman, İçişleri Bakanı Ayşegül Baybars, Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanı Tolga Atakan, Ekonomi ve Enerji Bakanı Hasan Taçoy, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faiz Sucuoğlu, DP Genel Başkanı Fikri Ataoğlu, TDP Genel Başkanı Cemal Özyiğit ve birlik üyeleri ile yöneticileri katıldı.

Genel Kurul’da ilk olarak divan oluşturuldu. Divan başkanlığına Fuat Kutlu seçildi. Saygı duruşunun ardından konuşmalara geçildi. Faaliyet raporunun sunulması ve görüşülmesinin ardından mali rapor sunuldu ve aklandı.
Başkan, Yönetim Kurulu, Denetleme Kurulu ve Onur Kurulu seçiminin ardından genel kurul, dilek ve temenniler kısmı ile sona erdi.

İlk konuşmayı yapan Kıbrıs Türk İnşaat Müteahhitleri Birliği Başkanı Cafer Gürcafer, kimsenin hazırlıklı olmadığı ve bilmediği bir süreçten geçildiğini kaydetti.

Hem şanslı hem de iyi yönetilen bir süreç yaşandığını dile getiren Gürcafer, dünya tarafından bilinen bir başarı elde edildiğini bu başarının devamının olması gerektiğini ve şu andan itibarense bir sınav beklendiğini kaydetti.

Ekonomiyi ayağa kaldırmak için bir şeyler yapılması gerektiğini yoksa elde edilen başarının bir anlamı olmayacağını söyleyen Özcafer, “Sağlık olmadan ekonomi olmaz; ekonomi olmadan sağlık da olmaz” ifadelerini kullandı.

Kısa vadede ekonomik modelleme yapılması gerektiğinin de altını çizen Gürcafer, hem sağlıklı olmayı hem de ekonominin çarklarının döndürülmesi gerektiğini belirtti.

Çok keskin işsizliklerin yaşanacağını, bunun yaşanmaması için de birşeyler yapılması gerektiğini dile getiren Özcafer, yeni dönemde yapısal sorunların farkına vararak ve bu sorunlarla artık yüzleşerek uzaklaşılması gerektiğini kaydetti.

Müteahhitler Birliği Başkan Cafer Gürcafer, ülkede adalet sorunu olduğunu savunarak Gürcafer, mevzuatlarda uygunluk olmasının adalette uygunluk olması anlamına gelmediğini kaydetti.

Adaletli olunmadığı zaman hiçbir şey yapılamayacağını da dile getiren Gürcafer, kamu ihale sisteminde çok büyük adaletsizlikler olduğunu ve bunların bir an önce düzeltilmesi gerektiğini vurguladı.

TDP Genel Başkanı Cemal Özyiğit konuşmasında, başarılı bir pandemi süreci geçirildiğini ve sonunda toplum olarak kararlı duruş nedeniyle sağlık açısından iyi bir sınav verildiğini söyledi.

1 Temmuz’dan sonraki sürece yani ikinci dalgaya hazır olunmadığını belirten Özyiğit, halen bir pandemi hastanesinin tamamlanmadığı ve bundan da endişe duyduğunu kaydetti.

Ekonomik tedbirler yönünde de ülkenin hazır olup olmadığını soran Özyiğit, Türkiye ile imzalanan protokolün, kamu çalışanlarını ödemeye yönelik değil ihtiyaca göre imzalanması gerektiğini kaydetti.

TDP Genel Başkanı Özyiğit, yeni döneme girileceğini ve hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağının bilindiğini söyleyerek, yerli istihdam ve yerli işgücünün önemsenmesi ve desteklenmesi gerektiğini kaydetti.

Güneye giden işçileri ile ilgili de konuşan Özyiğit, “Eğer bu tarafta bir iş gücü ihtiyacı varsa bu kişilerin neden burada çalışması sağlanmadı?” sorusunu sordu.

DP Genel Başkanı Fikri Ataoğlu, yaşanan sıkıntıların sonucundan ders çıkarılması ve içeriye dönük adımların belirlenmesi gerektiğini söyledi.

Ekonominin kendi ayakları üzerinde durur pozisyona getirilmesi için Müteahhitleri Birliği ve hükümetin ortak oluşumu ile çalışmalar yapılması gerektiğini söyleyen Ataoğlu, ülkeye dışardan yatırım yapılmasının teşvik edilmesi gerektiğini de kaydetti.

Ataoğlu ayrıca, tüm siyasi parti ve toplumun elini taşın altına koyarak hep birlikte ileriye adım atılmasının sağlaması gerektiğini belirtti.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faiz Sucuoğlu, virüsle yaşamayı öğrenmek gerektiğini dile getirerek izolasyon nedeniyle ekonomik daralma içerisinde olunduğunu fakat hükümetin gerekli çalışmaları yaptığını kaydetti.

Gerekli ekonomik tedbirlerin alınması için hükümet olarak çalışmaların yapılacağını söyleyen Sucuoğlu, inşaat sektörünün rakamlara bakıldığında ülkenin aktif prim yatıran sektörler arasında ikinci sırada olduğunu belirtti.

İnsanların önünü açmaya yönelik çalışmalar yaptıklarını ve az da olsa katkı vermeye çalıştıklarını söyleyen Sucuoğlu, bu süreçte yaklaşık 75 milyon TL katkı sağlandıklarını kaydetti.

Sucuoğlu, İhtiyat Sandığı’ndan yararlanmak isteyenlere ödemelerin devam ettiğini de belirtti. Sosyal yardım ödemelerine de başlanacağını söyleyen Sucuoğlu, işveren ve işçilere verilen katkılarla yardımlar yapılmaya çalıştıklarını söyledi.

Özel sektör olmadan ülke ekonomisinin olamayacağını, devleti ve hükümetleri etkileyeceğinin görüldüğünü dile getiren Sucuoğlu, inşaat sektörünün birçok sektörü etkilediğinin de bilindiğini kaydetti.

Ekonomi ve Enerji Bakanı Hasan Taçoy da, çok zorlu bir dönemden geçildiğini söyleyerek, hükümetin birlik ve dayanışma içerisinde en iyi şekilde çalıştığını kaydetti.

Sağlık açısından elde edilen başarının ekonomide de taçlandırılması gerektiğini dile getiren Taçoy, inşaat müteahhitleri sektörünün hareketinin diğer sektörleri de hareketlendirmesinin büyük önem taşıdığını belirtti.

Anavatan Türkiye Cumhuriyeti’nin katkı ve destekleriyle yolda kalınmayacağını da söylen Bakan Taçoy, Türkiye Cumhuriyeti’nden gelen katkıların ülkedeki zorluları azaltacağını da söyledi.

Ekonomi ve Enerji Bakanı Hasan Taçoy, ekonominin turizm ve eğitim çarklarının çalışmasında yapılacak tek şeyin ekonomiye para akıtma gerektirdiğini de belirterek ekonomik paketin ikincisinin de hazır olduğunu ve yakında açıklanacağını kaydetti.

Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanı Tolga Atakan, ülkenin kalkınması anlamda inşaat sektörünün dişlisinin olduğunu dile getirerek, sektörün derlenmesi ve toparlanması anlamında Müteahhitler Birliği’nin önemine vurgu yaptı.

Atakan, içinde bulunulan sürecin kriz gibi düşünülse de fırsata çevrilebileceğini düşündüğünü dile getirdi.

İçişleri Bakanı Ayşegül Baybars da, birliğe, Mart ayından itibaren verilen mücadelede gösterdikleri dayanışma ve yardım için teşekkür etti.

Salgının ekonomik kriz yarattığını ve tüm dünyada sıkıntılar olduğu gibi inşaat sektöründe de ciddi sıkıntılar yaşandığına dikkat çeken Baybars, konut ve inşaat sektörünün Birliğin çabasıyla bir yerlere geldiğini kaydetti.

İnşaat sektörünün aynı zamanda 200’e yakın alt sektöre de itici güç olduğunun bilindiğini dile getiren Baybars, inşaat sektörünün canlanmasıyla ekonominin de canlanacağını anlattı.

Kamu yatırımlarına önem verilmesi ve kamı özel sektörün projelerinin hayata geçirilmesinin önemine de vurgu yapan Baybars, konut sektörünün turizmle entegre olması ve yabancılarla ilgili konseptin hayata geçirilmesi çalışmalarının yapıldığını belirtti.
Yabancı yatırımın sağlanması için de gerekli girişimlerin yapıldığını söyleyen Baybars, sadece konut yapmanın yeterli olmadığını, kalite standartlarının da artırılması gerektiğini kaydetti.

Bakan Baybars, yapı denetim çalışmalarının yeni yönetimle süreceğine inanç belirterek, enerji verimliliğini ve kalite standartlarını artırıp bu pazarı dünyayla rekabet edebilir hale getirmek gerektiğini vurguladı.

Marka şehirler yaratıp cazibe merkezleri yaratmak gerektiğini ifade eden İçişleri Bakanı Ayşegül Baybars, sürdürülebilir çevre ve yaşanabilir kentlerin önemine işaret etti.

CTP Genel Başkanı Tufan Erhürman da, sıkıntıların halen hem sağlıkta hem de ekonomide devam ettiğini kaydetti.

İnşaat sektörü açısından herkesin bir umut taşıdığını ve yaşanan süreçte vaka ve ölüm sayısında iyi durumda olunmasının ümit verdiğini dile getiren Erhürman, insanların geçmişe değil önlerine bakacaklarını ve acaba ileriye dönük hangi önlemler alındığı sorusunu soracaklarını kaydetti.

Birçok ülkenin turizm ve inşaat sektöründe kampanyalarına başladığını fakat tümünün geçmişe dönük değil geleceğe dönük mesajlarla reklamlar yapıldığını dile getiren Erhürman, kampanyaların içerisinde ülkeye gelindiğinde kişilerin nasıl korunduğunu veya olası bir salgındaki sağlık tedbirlerinin anlatılarak güvenli mesajlar verildiğini belirtti.

Ülkede gelinen nokta halen bir pandemi hastanesi yapılmadığını kaydeden Erhürman, önlemlerin alındığı mesajının halen verilmediğini, kendilerinin tüm söylediklerine rağmen halen pandemi hastanesi için ihaleye bile çıkılmadığını kaydetti.

CTP Genel Başkanı Tufan Erhürman, sonbaharda ikinci dalga beklentisi bulunduğuna işaret ederek kötü senaryolara hazır olmak durumunda olunması gerektiğini vurguladı. Erhürman, dünyaya turizm ve inşaat sektörü için ‘KKTC’ye gel’ denildiğinde önlemlerin sorgulanacağını kaydetti ve “Nerelerde hazırız, nerelerde değiliz bunları net olarak ortaya koymamız gerekiyor” şeklinde konuştu.

1 Temmuz’dan itibaren ülkeye girişlerden önce yapılacak PCR testlerinin nerelerde yapılacağının netleştirilip netleştirilmediğini soran Erhürman, “Hiç rehavete kapılmayalım. Sağlık geride kaldı, şimdi ekonomi demek doğru değil. Sağlık ve ekonomiyi birlikte ele alalım” dedi.

Ekonomide maliyeci bakıştan kurtulmak gerektiğini dile getiren Erhürman, “Maliyeci bakış sürdüğü müddetçe biz bu ülkede ekonomiden bahsetmiyoruz” dedi. Erhürman, böyle bir dönemde Türkiye Cumhuriyeti ile imzalanan anlaşmada bel kemiği olan katkının öngörülmemiş cari bütçe açığını kapatmaya katkı olarak kullanılmasının kabul edilemeyeceğini kaydetti.

CTP Genel Başkanı Tufan Erhürman, gelecek 1 milyar 150 milyon TL’lik paranın ana diliminin memur maaşına gidecek olmasından dolayı Maliye’nin nispeten rahatlayacağını fakat ekonomiye ileriye dönük ne tür katkısı olacağının bilinmediğini kaydetti.

Reel sektörden gelir gelmediği sürece maliyenin geliri olmayacağını dile getiren Erhürman, öngörülebilirlik sağlanmazsa hiçbir şeyin başarılı olamayacağını kaydetti.

Erhürman, insanlara ihtiyat sandığı parası vermenin devletin bir katkısı olmadığını, çalışanların kendi parası olduğunu ifade etti.

Ülkede iş ve yatırım yapmanın kolaylaştırılması gerektiğini vurgulayan Tufan Erhürman, hükümetin öngörüsüzlüğü yüzünden yaşanan sıkıntılara çeklerle ilgili 4 defa yasa gücünde kararnamenin değiştirilmesini örnek gösterdi.

Tufan Erhürman, sürecin başından beri her türlü katkıya ve siyasi sorumluluğu paylaşmaya hazır olduklarını söylediklerini hatırlatarak hükümetin bu süreçte attığı adımları muhalefetle paylaşmamasından ciddi endişe duyduklarını ifade etti, toplumsal ve kamu yararı gözeten adımların hem siyasilerce hem sektörlerce birlikte atılması gerektiğini söyledi.

Erhürman, karamsar değil uyarıcı bir tablo çizmek istediğini belirttiği konuşmasında bu işi yapabilecek beşeri kaynağa sahip olunduğunu da ifade etti.

Başbakan Yarımcısı ve Dışişleri Bakanı Kudret Özersay da birliğin geçen süre zarfında ve salgın öncesinde de iki temel özelliğinin ön plana çıktığını söyledi.

Bunlardan birinin, sorunların çözümünde olumlu tutum ve somut öneriler ortaya koyması olduğunu dile getiren Özersay, imar planı ile ilgili sıkıntıların olmasına rağmen birlikten eleştiriden çok somut öneri gördüklerini kaydetti.

Özersay, ikinci özellik olarak birliğin, sektörler arasında bağımlılık ilişkisi olduğunu dikkate alarak sektörel değil daha geniş bakış açısı ortaya koymaya çalıştığını da kaydetti.

Kudret Özersay, geçen sürede birlikte sürekli diyalog ve istişare içinde çalıştıklarını belirterek, sorunların çözümünde çözümü için somut ve olumlu bir irade koymaya hazır olduklarını ekledi.

Genel kurulda son konuşmayı yapan Başbakan Ersin Tatar ise pandemi süresinde hükümet olarak çok özerverili çalıştıklarını söyledi ve yiğidin hakkının da verilmesi gerektiğini kaydetti.

Türkiye Cumhuriyeti’nden kaynak gelmesinin ülkeye verdiği güvenin önemini vurgulayan Tatar, ülkedeki ekonomik çarkların dönmesi için her türlü çalışmayı yaptıklarını söyledi.

Yaşanan sürecin çok zor olduğunu ve önlerini dahi göremedikleri günlerde mücadele etmeye devam ettiklerini dile getiren Başbakan Tatar, “Özellikle sağlık çalışanları ve halkın duyarlılığı ile buralara geldik” dedi.

Kendilerinin sürekli ekonominin de düzelerek umut, cesaret ve bu süreçten çıkmayı başarabilecekleri mesajını vermeye çalıştıklarını kaydeden Tatar, Adanın her türlü güzellikleriyle bir cazibe merkezi haline getirilmesi gerektiğini kaydetti.

Tatar, “Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanı Tolga Atakan’dan Planlama ve İnşaat Dairesi’ni dürtmesini” isteyen Başbakan Tatar, şu anda üç hastane projesi olduğunu söyledi.

Pandemi hastanesini yapmak için gerekli hazırlıkların yapıldığını ve en yakın zamanda da üç tane hastane yapımına başlanacağını söyleyen Tatar, Girne, Güzelyurt ve pademi hastanelerinin onayı alındığını ve ihaleye çıkılacağını söyledi. Tatar, “Üç büyük proje müteahhitleri bekliyor. Bürokratik işlemlerin tamamlanması için talimat verdim” diye konuştu.

Sürekli olarak “Pandemi hastanesi yoktur” diye yapılan eleştirilerle dünyaya giden mesajlarla yanlış imaj oluşturulduğunu, memlekete yazık edildiğini belirten Başbakan Tatar, pandemi hastanesi için gerekli kaynağın hazır olduğunu, iki ay içinde bu işin biteceğini belirtti.

Reel sektörü unutmadıklarını ciddi kaynaklar ayrıldığını da dile getiren Tatar, Türkiye’den yapılan katkının bu süreçte maliyenin giderlerinde bir sıkıntı yaşanmaması için verilen büyük bir destek olduğunu ifade etti.

İkinci paketin pazartesi açıklanacağını, maaş kesintilerinin de duracağını belirten Başbakan Ersin Tatar ayrıca, şu ana kadar yapılan maaş kesintilerinin Haziran, Temmuz ve Ağustos aylarında geri ödenmesi için gerekli hazırlıkları yaptıklarını da açıkladı. Başbakan Tatar, ödenecek bu paranın ülke piyasasına gireceğini, böylede piyasada bir döngü yaratılacağını vurguladı.

(BRT/TAK)

Diğer Haberler

Başa dön tuşu