KıbrısManşet

Hasgüler: Maraş, bir rant kapısı değil

 Demokrat Parti (DP) Mağusa Milletvekili Adayı, Akademisyen, Araştırmacı Yazar Prof. Dr. Mehmet Hasgüler, son günlerde sosyal medyada kendisine yapılan saldırılara cevap vererek, “Kimse benim üzerimden siyaset yapmaya kalkmasın! Denktaş sevgimi anavatan Türkiye sevgimi sorgulamaya kalkmasın. Gereken yanıtı diledikleri platformda vermeye hazırım” dedi.

    Özellikle milletvekili seçilmesi halinde “Maraş Yasası” hazırlayarak meclise sunmasıyla ilgili kendisine yapılan eleştirileri yanıtlayan Hasgüler, Kapalı Maraş’la ilgili 2010-2012 yıllarında 3. Cumhurbaşkanı Dr. Derviş Eroğlu’nun danışmanlığını yürüttüğü dönemde Maraş açılımının ilk planlamalarını yapmaya başladığını anımsattı.

    Hasgüler, “Maraş’ı rant kapısı görenlere karşı toplumsal çıkarı koruyabilmenin ilk adımı bu konuyu yasalaştırmaktır. Maraş, üç beş toprak ağasının, arsa spekülatörünün zenginliklerine zenginlik katacakları bir rant kapısı değil, Kıbrıs Türklerinin toplumsal varoluşunda dünyaya açılan bir pencere olacaktır” dedi.

   Mehmet Hasgüler, “Kamuoyuna duyuru” başlığıyla yayınladığı açıklamada şu görüşlere yer verdi:

   “Son günlerde aleyhime ve benim üzerinden kontenjan adayı olduğum Demokrat Parti’ye karşı bir takım çıkar çevrelerinden yayılmaya çalışılan yanlış ve maksatlı iddialara karşı kamuoyunu bilgilendirmeyi görev bilirim.

   Halkımızın egemen iradesinin bir temsilcisi olarak Cumhuriyet Meclisi’nde görev aldığımda ilk yapacağım şeyin bir ‘Maraş Yasası’nı hazırlayarak genel kurula sunmak olduğunu defalarca söyledim. Gördüğüm kadarıyla bu yasa tasarısı, toprak ağalığını meslek edinmiş, yıllardır Kuzey Kıbrıs’ta bir ganimet düzeni kurarak Rumlardan kalma gayrimenkuller üzerinden büyük zenginlik yaratmış rant çevrelerini rahatsız etmiş. Normaldir. Bu çevreler için Maraş toplumumuza iktisadi ve siyasi kazanımlar sağlayacak bir ‘açılım’ değil, büyük rantlar elde etmeği hayal ettikleri bir ‘kapatma’ alanıdır. Bu çevreleri rahatsız edebilmiş olmak, Kıbrıs Türklerinin kamu çıkarlarını korumak için çıktığım yolda daha şimdiden ne kadar büyük kazanımlar elde etmeğe başladığımızın bir delilidir.

   2010-2012 yıllarında 3. Cumhurbaşkanı Dr. Derviş Eroğlu’nun danışmanlığını yürüttüğüm bir dönemde Maraş açılımının ilk planlamalarını yapmaya başlamıştık. Bugün kamuoyunda ‘Maraş açılımı’ olarak bilinen hamleler, o dönemde küçük ancak donanımlı bir ekibin yoğun çalışmaları sayesine ortaya konulmuştur. Aynı dönemde müzakere heyeti üyesi olan Serden Hoca tarafından ise alternatif bir model önerilmiştir. Ancak ekibimiz, Serden Bey’in bu önerilerine ‘ulusal çıkarlardan çok arsa spekülatörlerinin iştahlarını kabartmaya yönelik’ olması hasebiyle şiddetle karşı çıkmıştır. Özü itibarıyla biz, Maraş’ın KKTC egemen toprağı olduğunu, bir bütün olarak Foka Davası ve diğer AİHM içtihatları dahilinde bir bütün olarak açılması gerektiğini ve bunun daha çok bir kamu yönetimi planlaması meselesi olduğu şeklinde bir duruş sergilerken, Serden Hoca ‘ev eve, mahalle mahalle’ açılım gibi bir yaklaşım sunmuştur. Serden Bey’in yaklaşımındaki temel sorun, KKTC Meclisinden çıkartılacak bir yasa dahilinde yapılmayacak bu tür ‘parçalı’ yaklaşımların ilk etapta o arsaların satışından gelir kazanacak arsa spekülatörlerine rant sağlamak dışında kamu yararına hiçbir şey kazandırmayacağı, zamana yayınlan bu tür bir yaklaşımın sonuçta Rum lobisi ve uluslararası camia tarafından karşı koz olarak kullanacağı gerçeklerine dayanmaktadır. Aradan geçen 10 yıl zarfında ‘kamu menfaati’ ile ‘bireysel çıkar’ arasındaki bu uçurum maalesef kapatılamamıştır. Serden Bey’in yakın zamana kadar Maraş konusunda ortaya koyduğu yaklaşımlar dikkate alındığında savunageldiği yaklaşımın kamu menfaatine ne kadar aykırı olduğu herkesin malumudur.

   Kuzey Kıbrıs, on yıllardır ganimet düzeninin kurbanı edilmiştir. Şahıslar akıllara durgunluk veren ölçülerde mal mülk zengini olurken, Kıbrıs Türk toplumu bir bütün olarak zayıflamış, bugünkü ekonomik kriz ortamına kadar gelinmiştir. Maraş, bu eski ganimet düzeni ile bizim savunduğumuz kamu yararına öncelik veren, bireysel değil toplumsal kurtuluşa sahip çıkan geleneğin en son ve en önemli turnusol kâğıdı niteliğindedir. Kıbrıs Türklerinin kamu çıkarını düşünmek, Dr. Küçük ve Rauf Denktaş gibi toplum liderlerimizin yanı sıra, Dr. Burhan Nalbantoğlu, Ziya Rızkı, Naci Talat gibi büyük değerlerimizin ortak vizyonuydu. Ben, Mehmet Hasgüler olarak yıllardır siyasi yolumu bu değerlerin ortak paydası olan Kıbrıs Türk toplumunun yüceltilmesi olarak seçtim. Bu yola yıllardır bireysel çıkarlarını milliyetçi maskeler arkasına saklayanların taş koymaları alışık olduğum bir durumdur. Maraş’ı rant kapısı görenlere karşı toplumsal çıkarı koruyabilmenin ilk adımı bu konuyu yasalaştırmaktır; aksi taktide birileri eskiden olduğu gibi kapı arkalarından yapacakları gizli-saklı anlaşmalarla parça parça Maraş’ı Ruma satar, sonra da milliyetçi naralar eşliğinde ah vah çeker. Rant kapısını Maraş’tan kapatmaya başlayacağız. Maraş, üç beş toprak ağasının, arsa spekülatörünün zenginliklerine zenginlik katacakları bir rant kapısı değil, Kıbrıs Türklerinin toplumsal varoluşunda dünyaya açılan bir pencere olacaktır.

   Hamiş: Kimse benim üzerimden siyaset yapmaya kalkmasın! Denktaş sevgimi anavatan Türkiye sevgimi sorgulamaya kalkmasın. Gereken yanıtı diledikleri platformda vermeye hazırım. Yıllardır perde gerisinde milliyetçilik kisvesi altında bireysel çıkarla ‘kendi’ için çalışan kimse benim üzerimden siyaset yapmaya kalkmasın. Siyaseti rant kapısı olarak kavgayı da ‘Euro mu daha iyi, Türk Lirası mı ödenelim’ şekline çeviren statüko diyalektiğine karşı mücadelemi her şekilde devam ettireceğim ve statüko ağalarını her fırsatta ifşa edeceğim. Yüzü olan varsa öyle arkadan dedikodu ile olmaz! Ayarlayın bir televizyon, tüm bunları kamuoyu önünde tartışalım. Kamuoyuna saygıyla duyurulur.”

Diğer Haberler

Başa dön tuşu