KıbrısManşet

Kuzey Tarık: Yarı profesyonel sanat yapıyorsanız, yarı profesyonel değer bulursunuz

KIBRIS ARENA-ÖZEL HABER

Ülkemizin gözde sanatçılarından Kuzey Tarık, ülke sanatçılarına verilen değeri değerlendirerek, ülkemizde profesyonel sanat yapabilmenin zor olduğuna vurgu yaptı.

“Müzik yaşantım rüya ile başlar”

Müzikle tanışmanız nasıl oldu?

“Müzikle tanışmam 11 yaşında gördüğüm harika bir rüya ile başladı. Hayatımın akışına yön verecek olan harika bir rüya… Uyandığımda şahane hissediyordum. O gece gördüğüm rüyaya kadar hiç aklımdan geçmemişti. Rüyamda saatlerce davul çalmıştım, uyandığımda hissettiğim o muhteşem his hala aynı. Müzikle tanışmam böyle oldu.”

“Hep müzikle devam ettik, ediyoruz”

Peki sonra nasıl gelişti olaylar? Ne oldu o günden sonra?

“Hayatımın akışı değişti bir gecede davul çalmaya başladım. Hemen. Dayımın kızının düğünde davulu boş buldum ve oturdum. O gece ilk defa baget tuttum, zillere, kicke, trampete vurdum ve düğünü grupla çalarak ben bitirdim. İşte o gece müziğe aşık oldum. Üstelik müzik veya davul hiç küsmez bana. Bunu fark ettim. Hatalarımla, sevgiyle kabul edebiliyor beni. İlahi aşk gibi. 12 yaşında davulum oldu. 13 yaşında, şuan Hamitköy çemberindeki Özok olan yerde  Durmuş Aile Gazinosu vardı, orda çalmaya başladım. Lise birde Jasmine Court Hotel de o yıl açılmıştı. Lise 2 ve Lise 3’te Dome Hotel’de davul çaldım. Ressam Mustafa Hastürk ve Özden Selenge’den resim dersleri alıyordum. Daha sonra dereceyle Hacetepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’ni kazandım ve Ankara’ya okumaya gittim. Resim ve Müzik sonsuz aşklarımdır benim. Hacettepe’deyken ev arkadaşım sevgili abim Tufan Erhürman’ dı. Ondan da fakülteden de çok şeyler öğrendim. Üniversitenin ilk yaz tatilinde Aşka Özlem’i kurmuştuk. Fırat Derat, Veli Yalçın ve Burak Beşir ile. ‘’Sır’’ isimli şarkımız Top5’te haftalarca 1 numara olmuştu. Sonra Akşamlar, Dostum, Gelmeyeceğim, Maraz ve diğerleri. Haluk Levent ve Erkin Koray şarkılarımızı yorumlamak istediler. Haluk abi daha genç diye onunla çalışmayı tercih ettik. Şarkılarımızı söyledi. Bize albüm yaptı ama depremler, develüasyon, ekonomi, aşk acıları ve başka bir sürü saçma insansı davranışlar yüzünden grup 1995-1996 yıllarında dağıldı. Ben Fırat ve Burak hep müzikle devam ettik, ediyoruz. Diğerleri başka başka işlere girdiler”.

“Yarı profesyonel sanat yapıyorsanız, yarı profesyonel değer bulursunuz”

Ülke sanatçısına verilen değer yeterli mi? Bu konu hakkındaki düşünceleriniz nedir?

“Bu ülke yarı profesyonel müzik yapabileceğiniz bir ülke, maalesef. Sporcusunun sadece sporunu ve müzisyenin sadece müziğini yaparak geçinemediği bir ülke. Dünyadan izole bir yaşam. İzole olmak da var olanı veya ürettiğinizi paylaşamamak veyahut bunları belli sınırlar içinde paylaşabilmek demektir. Eğer üretimini belli sınırlar dâhilinde paylaşabiliyorsan sana verilen değer de maalesef belli sınırlar içerisinde kalıyor. Kısacası yarı profesyonel sanat yapıyorsanız, yarı profesyonel değer bulursunuz.”

Şarkı sözü yazmak nasıl bir ortam ve süreç gerektirir anlatır mısınız?

“Her sanatçının ilham açmak veya odaklanmak için kendine has ritüelleri olabilir. Veyahut her şarkının bir iniş serüveni. Ancak ille de böyle olacaktır demez herhalde.  Yüce ilham divanı. Gelecek olan şarkı yolda araba sürerken da gelir ansızın. Kağıdınızın kaleminizin olmadığı bir anda mesela.”

Piyasada farklı tarzda şarkı söyleyen sanatçılar var. Birçoğu eğitimden geçmiyor. Sizce bu işi yaparken eğitim alınmalı mı?

“Atatürk ne demiş; “Herkes doktor olabilir, mühendis olabilir, mimar olabilir ancak herkes sanatçı olamaz.” Sadece müzik için değil hayatta ne yapasanız yapın, başarılı olmak için o şey hakkında bir şekilde derinlemesine bilgi edinmeniz gerekir. Ancak ruh lazım, duygu lazım ve eğer bilgiyi ruhlamazsanız eğitim bir işe yaramaz.”

Çaresize düet yapmak kimin fikriydi? Neden eski bir şarkı? Bu şarkının özellikle seçilmesinin bir sebebi var mı?

“Bir his bir sezgi belki, kalpten duyulan bir ses, iç ses. Ya da bir bir şeyi canınızın çok çekmesi gibi bir şey. Öncelikle belirtmeliyim ki söylediğim şarkıları hayatımın akışına uygun seçerim. Bana hayat hikâyeme inandıklarıma uymayan sözleri de kendime göre düzeltirim. Yeni mi eski mi diye bakmam. Beni anlatır mı ben o şarkıyı söyleyince içimi döker rahatlarım mıyım ona bakarım.

Çaresizin sözü müziği Cemal Özgürsel’e ait. Ülkemizin en ünlü gruplarından Gazi Setin 80lerde meşhur ettiği bir şarkı. Yıllar önce ilk duyduğumda çok beğenmiştim. Bir gün mutlaka yorumlama istemişimdir. Geçenlerde karma bir konser vardı ve ben de Aşka Özlem grubunu temsilen Sır şarkımızı söylemek için provalarra gittim. Benden önceki isim Gazi Seti temsilen solist pek kıymetli abim Hüseyin Yücelten’di. Şarkıyı duyunca tüylerim ürperdi yine. Hüseyin abiye bu şakıya bayılırım birlikte bir düet yapabilir miyiz diye sordum, o da ‘’tabii seve seve’’ dedi. Hazır lafı gelmişken, Gazi Set’ten Cemal Özgürsel, Hüseyin Yücelten, Kazım Özalpa, Kıbrıs Müzik Yolcuları’ndan Nazım Ced’e, SOS’ten Ahmet Cem Günal’a ve Selçuk Orakçı ile Örge Volkan’a bana bu şarkıda eşlik ettikleri için çok teşekkür ederim.”

Ülkemiz sanatçıları Türkiyede neden kendilerini duyuramıyor?

“Aslında böyle bir ihtiyaç var mı emin değilim. Olmamalı. Her insan öncelikle kendi ülkesine hitap eder. Ülkesinde üretir ve ülkesinde tanınır. İstanbul Hollywood gibidir. Türkiye’de tanınmak için oraya yerleşmeniz gerekir. Oradaki müzik dünyasına, piyasasına girmeniz oralarda uğraşmanız gerekir. Çeşitli dönemlerde Kıbrıs’tan çıkan gruplar sanatçılar İstanbul’dan geçmiş ve dönemlerine göre isimlerini duymuştur. Nil Burak, Sıla 4, Gazi Set, Feridun Işıman, Ziya Sencer, SOS, Aşka Özlem, Hüseyin Köroğlu, Derviş Zaim ve şimdilerde İbrahim Şevki, Buray, Fikri Karayel, önceleri Ziynet, Isın Karaca… Daha da sayabiliriz.”

“Sınırlara takılmadan, özgür üretebilmeleri gerekir”

Genç sanatçılara öneriniz nelerdir?

“Sanat yapmak hayatı öğrenmeyi gerektirir. Sanatçının hayatı sindirip onu yansıtması lazım. Kazanılacak parayı düşünmeden, baskılara, sınırlara takılmadan, özgür üretebilmeleri gerekir. Ben genç sanatçılara olanları oldukları gibi kabul etmelerini öneririm. Soruların cevaplarının kendilerinde olduğunu bilmelerini söylemek isterim.”

Sanatçılar seslerinden fazla sahne şovunu ön plana çıkararak şöhret olmaya çalışıyorlar. Bu olaya nasıl bakıyorsunuz?

“Sanat sadece şarkı söylemekten ibraret değil tabii. Bunu düzletmek isterim. Ses sanatçıları için konuşacak olursak, ses, yorum, tarz, fark, sound, sahne ve ışık gibi mevzuların samimi bir ruhla karışması, bütünleşmesi gerekir. Hepsinin dengede olması gerekir.”

Sanatçı hak ettiği parayı kazanıyor mu?

“Kıbrıs’ta yarı profesyönel sanat yapabiliyoruz. Şu kadarını söyleyim, parayı düşünmeden, üretmek için sanat yapanlar için burada hayat zordur.”

Kostümlerinizi özel olarak mı buradan mı yoksa yurtdışından alıyorsunuz?

“Erol Büyükburç gibi öyle yüzlerce kostümüm hiç olmadı benim. Sahne için özel kıyafetlerim oldu veya sırf sahne için kıyafet aldığım oldu. Ancak artık yaşlandıkça sadeleşiyorum sanırım. Sade ve tanıdık olmasını istiyorum. Moda uymam, kaçarım.”

Diğer Haberler

Başa dön tuşu