KıbrısManşet

Öksüzoğlu: Kadınlar mutlaka ekonomiye kazandırılmalıdır

UBP Girne Milletvekili adayı Türel Özer Öksüzoğlu, ataerkil toplum yapısı nedeni ile kadının siyaseten de tercih edilmemesinin büyük bir kayıp olduğunu söyledi.

“KADINLAR MUTLAKA EKONOMİYE KAZANDIRILMALIDIR”

Röportaj: Efdal Keser

  • “Ülkeyi pandemiden önce ve pandemiden sonra diye ikiye ayırmak lazım. Pandemi gösterdi ki bizim veri eksikliğimiz var. Bundan dolayı bir tıkanma yaşadık.”

 Ulusal Birlik Partisi (UBP) Girne Milletvekili adayı İstatistik Kurumu Başkanı Türel Özer Öksüzoğlu, yaptığımız özel röportajda ekonomi ile ilgili soruya yanıt verirken bu konunun pandemi öncesi ve sonrası diye ikiye ayrılmasında yarar gördüğünü belirtti.

MEKÂNSAL VE ADRESE DAYALI KAYIT SİSTEMLERİ ÇOK ÖNEMLİ”

 “Pandemi bize sizin veri sıkıntınız var dedi. Özellikle dijitalleşmenin olmaması bizi büyük sıkıntıya soktu. Çünkü ülkenin fiziki alt yapısı tamam değil. İşte bu noktada UBP, manifestosuna Mekânsal Adres Kayıt Sistemi’nin hayata geçirilmesini koydu. Bu sistemle tüm haneler ve yeni girecek olanlar da dijitalleşip belirlenmiş olacak. Bunun devamında da Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi olacak. Bu, ülkede eksik olan dijitalleşmenin devamını sağlayacak” diyen Öksüzoğlu böylece halkın kamudan hizmet alırken kamu binalarının önünde bekleşmeyeceğine dikkat çekti.

 Bu iki sistemin hayata geçmesinin ardından Ulusal Kayıt Sistemi’nin devreye sokulacağını aktaran Türel Özer Öksüzoğlu, “Bir ülkenin verisini dijitalleştirmek ve aynı zamanda standarda sokmak, uluslararası standartlarla eşleştirmek çok önemli bir olaydır. Ulusal Kayıt Sistemi bunu sağlayacak. Sizin ihtiyacınız olan verileriniz yoksa ve bunları kullanamıyorsanız, karar alma noktasında sıkıntıya girersiniz. Çünkü ekonomik veriler karar alıcıların kılavuzudur. O nedenle bu sistemin kurulmasıyla, hizmet halkın ayağına götürülmüş olacak, aynı zamanda bürokrasi azalacak” dedi.

 Bu unsurların ülke adına önemli alt yapı çalışmaları olduğunu vurgulayan UBP Milletvekili adayı Türel Özer Öksüzoğlu, şu anda bir sistemin olmayışından dolayı pandemiyle birlikte ülkede bir tıkanma yaşandığının altını çizdi.

“ENFLASYON İLE MÜCADELEDE ÜRETİM ŞART”

 Bir soru üzerine Öksüzoğlu, kamuya ait bazı kurumlarda mevcut personel sayısının eksik, bazılarında ise fazla olduğuna dikkat çekti. Teknik personellerin işlerini daha iyi yapabilmeleri için kırtasiyeciliğin kaldırılması gerektiğini, böylece bu kişilerin Devletin daha teknik işlere yönelmesinin önünün açılacağını anlatan Türel Özer Öksüzoğlu, hayat pahalılığıyla ilgili soru üzerine ise dövizin TL karşısında değer kazanmasıyla enflasyonun da körüklendiğine dikkat çekti. Öksüzoğlu “Enflasyondan olabildiğince az etkilenmek için üretim yapılması ve küçük imalatçıların artırılması gerekir. Ülke ihracatı artırılarak ithalatçı ülke olmaktan hızlı bir şekilde çıkmalıyız. İthalat ve ihracat rakamları arasında bir uçurum var. O nedenle dış ticareti mutlaka bir dengeye getirmeliyiz. Bunun yolu da üretmekten geçer” diye konuştu.

DIŞA BAĞIMLILIKTAN KURTULMALIYIZ

 Yükseköğretim ve turizm ile inşaat sektörünün üç önemli hizmet sektörü olduğunu kaydeden Türel Özer Öksüzoğlu, bu üç sektöre gereken desteğin verilmesinin önemine işaret etti ve “Ancak bununla da yetinmemek lazım. Bu üç sektörün yanı sıra farklı sektörlere açılım yapılmalıdır. Özellikle yazılım ve imalat sanayii ağırlıklı sektörlere yönelik lazım. Böylece üretilenlerin ülke dışına daha fazla oranda satılması da sağlanmış olacak. Ülkemiz işte bunlar olursa enflasyondan daha az etkilenecek. Şimdi biz dışa bağımlı olduğumuz için tüm ithalatımız dövize endekslidir. Bundan dolayı da döviz yükseldiği zaman enflasyon da artar” diyerek konuşmasını detaylandırdı.

ÜRETEREK MAL SATMAK ZORUNDAYIZ”

 UBP Milletvekili adayı Türel Özer Öksüzoğlu, “Paramızın değerli olması için üretmek ve mal satmak zorundayız. Güçlü olmamız içteki üretimle ilgilidir. Bir ürüne ihtiyacınız varsa ve siz üretiyorsanız onu döviz ile satın almayacaksınız. Bu çok önemli bir noktadır. Dışa bağımlı olmazsanız dövize de bağımlı olmazsınız. İthalat ve ihracat arasında bu kadar çok fark varsa biz üretmiyoruz demektir. Israrla vurguluyorum ve diyorum ki üretimi her alanda yaparak içte kendi ihtiyacımızı karşılarsak enflasyondan bu kadar çok etkilenmeyeceğiz.” dedi.

KENDİMİZE YETEBİLECEK DURUMA GELMELİYİZ”

 Türel Özer Öksüzoğlu, turizm ve yükseköğrenim sektörlerini 70 farklı alt sektörün desteklediğine dikkat çektiği açıklamasında söz konusu 70 sektörün üretiminin artırılabileceğini veya rakamın daha da yukarılara çekilebileceğini ifade etti ve “Biz kendimize yetebilmeyi öğrenmek zorundayız” vurgusunu yaptı.

 Aralık ayı hayat pahalılığı oranının 15.16 ‘lık oran ileson 44 yılın en yüksek hayat pahalılığı olduğuna işaret eden Özksüzoğlu, yıllık hayat pahalılığının ise 46.9’a ulaştığını anımsatırken bu oranın doğrudan dövizi ile bağlantısına dikkat çekti.

“DÖVİZ DÜŞTÜ RAFLARDAKİ FİYATLAR DÜŞMEDİ”

 Öksüzoğlu “Bu büyük bir rakamdır. Bu aynı zamanda son 19 yılın en yüksek rakamıdır. Halk İstatistik Kurumu’nun alandaki rakamları çok iyi izlediğini gördü. 7 bin 881 mal ve hizmetten fiyat alıyoruz. Şunu açıklıkla söyleyebilirim ki raflardaki malların fiyatları dövizin düşmesine rağmen düşmedi.” dedi.  

  Bundan dolayı Aralık ayında pahalılığın çok arttığını, dövizin düşmesine rağmen piyasanın ucuzlamadığını söyleyen Türel Özer Öksüzoğlu, “Serbest piyasa olması lazım, ekonomi arz ve talep ile kendini dengelemelidir ama karteller oluşmasına da izin verilmemelidir.  Yapılacak denetimlerle raftaki ürünün fiyatının sistemdeki fiyat ile aynı olup olmadığı kontrol edilmelidir. Kontrolün ardından ürünün faturasında alış fiyatı ile kâr oranından sonraki fiyatının raftaki fiyat olup olmadığına bakılmalıdır. Piyasa ancak bu şekilde kontrol edilebilir. Bir adım sonrası ise ürünleri fahiş fiyatlarla satanlara büyük cezaların kesilmesi olmalıdır. “ diyerek görüşlerini paylaştı.

Denetim için gerekli yasal mevzuatların tamamlanmasının yanı sıra Belediyelerin de devrede olması gerektiğini vurgulayan Öksüzoğlu, bundan dolayı Yerel Yönetimlerle ilgili yasanın tüm bunların düşünülerek ele alınmasının ve Devletin denetim yapması için gerekirse ayrı bir mekanizma oluşturulmasının önemine dikkat çekti.

“NE YAZIK Kİ YANLIŞ BİR ŞEKİLDE SİYASİ ERK KADINI TERCİH ETMİYOR”

 Kadınların Meclis’te temsil edilmeleriyle ilgili bir soruyu detaylandırırken Türel Özer Öksüzoğlu, ülke geneline bakıldığında çalışma hayatında kadının yüzde 36 gibi bir oranla yer aldığını ve bunun çok düşük olduğun söyledi. Öksüzoğlu kamuda erkek ve kadının yarı yarıya olmasına rağmen şube amirliklerinde ve müdür muavinliklerinde sınav ile yapılan atamalarda, kadının daha başarılı olmasına rağmen üst düzey atamalarda kadınların yüzde 30 oranında yer aldığına dikkat çekti.

 “Yani siyasi erk de kadını tercih etmiyor. Seçimlere bakacak olursak yüzde 30’luk bir cinsiyet kotası var. Tüm siyasi partiler en az 15 kadını aday gösterdi. 2018 seçimlerinde yüzde 30’luk kotaya rağmen 105 kadın adaydan ancak dokuzu Meclis’e girebildi. Bugün yüzün üzerinde kadınımız yine aday. Kadınların kazanabilmesi için öncelikli olarak Partilerin Genel Başkanlarının ve o siyasi partinin mensuplarının gerçek anlamda kadının hak ettiği oranda Meclis’te temsil edilmesini misyon kabul etmesi gerekir” diyen UBP Milletvekili adayı Öksüzoğlu, aksi halde ataerkil diye nitelediği Kıbrıs Türk toplumunda bakış açısının değişmeyeceğine işaret etti.

KADINLAR DA HAK ETTİKLERİNİ ALMAK İÇİN ZORLAYICI OLMALI”

 Kadınların da bu konuda zorlayıcı olması gerektiğinin altını çizen Öksüzoğlu “Biz de bugün adaysak bu anlayışın yerleşmesi için buradayız. Toplum siyaseti erkeklerin işi olarak görüyor. Ben bu yıl farklı bir değişimin yaşanacağına inanıyorum. Gittiğimiz her yerde kadınların destekleneceğine ilişkin büyük bir geri bildirim alıyorum.  Alanlardaki söylemler sandığa yansırsa galiba bu seçimlerde bir şeyler değişecek. Tekrar ediyorum, kendi partim de dahil her partinin bunu istemesi lazım. Ancak alandaki istem ve siyasi partilerin arzusu birleşirse bir başarı yakalanabilir diye düşünüyorum” şeklinde konuştu.

KADIN EKONOMİ İÇİN ALTIN BİR SERMAYEDİR”

 “KKTC’nin kadını ve erkeği, her alanda birlikte çalışırken aslında birbirinden farklı değildir. Sadece tercihlerde üzülerek görüyoruz ki kadınlar ikinci planda kalıyor. Bu ülkede altın sermaye olan kadınımızın kullanılmaması ekonomide büyük bir kayıp yaratıyor. Fert başına düşen milli gelir şu anda 10 bin 55 dolarken bilimsel verilere göre kadın ve gençlerin ekonomiye katılmaları halinde bu rakam iki katına çıkacak” diyerek konuşmasına devam eden Türel Özer Öksüzoğlu, ülke adına kadının her yerde olması gerektiğini sonuna kadar savunmaya devam edeceğini vurguladı.

“Ekonomi dar boğazdayken neden kullanılmayan bir sermaye atıl duruyor diye soruyorum. Kadın profili güçlü bir sermayedir. Kadının analık özelliklerinin yanı sıra olaylara farklı bakış açıları da var. Kadınlar çözüm üretme konusunda da başarılıdır” diyen Öksüzoğlu yaşamın her alanında yer alan kadının siyasette de hak ettiği şekilde yer bulması gerektiğinin altını çizdi.

Diğer Haberler

Başa dön tuşu