KıbrısManşet

Orçan: Yönetme erki belediyelerde olmalı

KIBRIS ARENA-ÖZEL HABER

Ropörtaj: Deniz Gürgöze

Tatlısu Belediye Başkanı Hayri Orçan yerel yönetimlerde reformun, belediyelerin yetkilerinin artırılmasını içermesi gerektiğini söyledi.

“YAKINLAR KOLAY UZAKLAR ZOR YÖNETİLİR”

  • “Eğer sorun sadece belediyelerin sayısı ise 1980 yılına kadar 12 belediye vardı. Sonra bu rakam artırıldı. Eğer cesaretleri varsa yine eskiye dönsünler ve 12 belediye yapsınlar ve sorunu çözsünler.”

 Tatlısu Belediye Başkanı Hayri Orçan belediyelerin sayısının azaltılarak reform yapılamayacağı görüşünde. Eğer bir çalışma yapılacaksa bunun seçimlerden sonra ortak kararla hayata geçirilmesi gerektiği görüşünü dile getiren Orçan, birleştirmede belediyelerin kapasitelerinin göz ardı edilmemesi gerektiğini söylüyor. 

“SİYASİLER REFORMDAN SÖZ EDER AMA ADINI KOYMAZLAR”

Belediyeler Yasası ile ilgili görüşlerinizi paylaşır mısınız?

“Söz konusu yasa 1995 yılında çıkarılmış ve şu anda güncel uygulamalarda kullandığımız yasadır. O günkü koşullara göre gerçekten çağdaş bir yasaydı ama bugün güncelliğini yitirmiştir çünkü aradan onlarca yıl geçti. Bu bağlamda değişen ve gelişen süreçte mevcut yasa belediyelerin halka hizmet anlamında güncelliğini yitirmiştir ve ünün koşullarına uyarlanması gerekir.”

“YÖNETME ERKİ BELEDİYELERDE OLMALI”

 “2010 yılından beridir bu yasanın değişmesi gerektiğini söylüyoruz. O günden bugüne kadar kaç tane bakan görev aldıysa hepsiyle bu konu çalışılmıştır. Siyasilerimiz her seçim sürecinde yerel yönetimlerin reforma ihtiyacı olduğunu söylerler ama bu reformu ne olduğunu söylemezler. Ben gerçekten yerel yönetimler reformuna ihtiyaç olduğunu düşünüyorum.  Reform denildiğinde akla gelen sadece belediyelerin sayısını azaltmaktır. Reform çağdaş yönetim anlayışı içinde yerel yönetimlerin yetki ve sorumluluklarının artırılmasıdır. Reform yerinden yönetim ilkesiyle yönetme erkinin belediyelere devridir. Yakınlar kolay uzaklar zor yönetilir gerçeği göz ardı edilmemelidir. Yani Lefkoşa’dan Tatlısu’yu veya Karpaz’ı yönetemezsiniz. Devletin üç ana bacağı vardır. Bunlardan bir tanesi merkezi hükümet, ikincisi de yerel yönetimlerdir. Üçüncüsü de yargıdır. Burada yerel yönetimlerin kurulmasındaki amaç bölgedeki insanların hizmeti daha kolay, daha hızlı ve daha ekonomik bir şekilde almasına yöneliktir. Bir yerde yerel yönetimler demokrasinin beşiğidir çünkü halk tarafından denetlenmeleri ve sorgulanmaları daha kolaydır. Dünyada yerel yönetimler kurulurken bu mantık üzerinden kurulmuştur. Bizde eksik olan Avrupa’nın gıpta ile baktığımız o gelişmiş ülkelerdeki yerel yönetim anlayışının olmamasıdır ki biz bunu talep ediyoruz.”

“İmar yetkisinin belediyede olmaması bir ayıptır”

Reform ile sadece vergilerin arttırılacağı algısı var değil mi?

“Belediyeler yasasının değiştirilmesi ile algılanan yasa değişecek ve belediyelerin alacağı vergiler artacak. Ama burada sadece vergiler artırılacak değildir.  Ancak hizmetlerin devamlılığı için vergiler de olması gereken noktada olmalıdır. Yani vergi hem vatandaşın ödeyeceği noktada, hem de hizmetin karşılığı olmalıdır. 21’inci yüzyılda hala imar ile ilgili yetkinin belediyede olmaması komik bir olay. Bu durum bugüne kadar gelmiş geçmiş bütün hükümetlerin ayıbıdır. Düşünün ki neredeyse bir yasasında bile belediyelerin yetkisi yoktur. Bir bölgenin nasıl gelişeceğini en iyi yerel yönetimler bilir. Eğer yerel yönetimler siyasi davranmakla suçlanıyorsa merkezdekiler daha fazla siyasi davranıyor derim. Merkezdekiler daha akıllıdır da yereldekilerin aklı daha mı azdır diye sormadan edemiyorum. Herkesin aklı kendi bölgesinin gelişimi için daha iyi çalışır. Altını çizerek söylüyorum: “Devletin çıkardığı yasalara hükümetler uymuyor. Bu ülkede Allah aşkına söyleyin denetim mi var?”

“Merkezi hükümetin denetim yapması lazım”

Belediyeler denetleniyor mu, hangi değişiklikleri istiyorsunuz?

2010 yılından beridir denetlenmiyor. Biz Belediyeler Birliği olarak yasada öngördük, talep ettik.  Yeminli murakıp muhasipler tarafından denetlenmek istedik. Çünkü Sayıştay’ın hem devleti hem de kurum ve kuruluşları bu hali ile denetlemesi mümkün değildir. Çünkü yeteri kadar personeli yoktur. Biz işlerimizi doğru yapalım, hata yapmayalım diyoruz ve bize yetki verin yeminli muhasip, murakıplar tarafından kendimizi denetleyelim. Yasaya konulmasını istediğimiz önemli değişikliklerden bir tanesi de budur. Bir diğer konu da Belediyelerin en önemli sorunlarından olan iyi yönetim anlayışıdır. Yani Merkezi Hükümet yasa çıkarır ama denetim kısmı eksiktir. Yani idari denetimler de mali denetimler gibi eksiktir.  Mesela kırsal belediyelerde personel gideri yerel gelirlerin yüzde 55’ini; kentlerde yüzde ellisini geçemez diye bir değişiklik yapıldı ama denetleyen var mı hayır. Mesela bizim bu konudaki oranımız yüzde 43’tür yani dünya standartlarındayız.”

“BELEDİYELERİN DE DENETLENMEMEDEN KAYNAKLI YANLIŞLARI VAR”

 “Belediyeler denetlenmiyor, sonra mali yönden sıkıntı içindedir diyorlar ve çözümü sayıyı azaltmada buluyorlar. Maalesef bazı arkadaşlarımız da buna destek veriyor. Ben onları sağduyulu davranmaya davet ediyorum. Bu şekilde düşünen belediye başkanları varsa ve belediyelerini yönetemediklerine inanıyorlarsa yasa gayet açıktır. Hükümeti beklemeye gerek yoktur. Belediye Meclislerinden bir karar alırlar ve en yakın belediyeye bağlanarak kurtulurlar.”

“VERİLEN HİZMETİN KARŞILIĞI OLMALI”

“Bu arada yerel yönetimlerle ilgili çalışma yapılırken bizimle bir şey paylaşılmadı. Sayıların azaltılacağı söyleniyor ama nedeni üzerinde durulmuyor. Ortaya atılan mali, ekonomik yönden sürdürülebilir gerekçesinin arkasına saklanıyorlar. 2010 yılından beridir talep edilen yasal değişiklikler yapılmadı ama mali yapılar bozuk deniliyor. Şu anda kırsalda hane başı çöp toplamanın yıllık maliyeti 300 TL’nin üzerindedir. Biz en fazla 180 TL alıyoruz ve aradaki farkı diğer gelirlerden karşılamaya çalışıyoruz. Yani, temizlikte verdiğimiz hizmetin karşılığını alamıyoruz. Emlak vergisi dâhil diğer gelirlerimizde de aynı şey söz konusudur. Devletten almamız gereken pay uluslararası normların çok altındadır. Yani hükümet bunları düzeltmeden yapıların bozukluğundan söz ediyor.”

 Ancak bu noktada biz belediye başkanlarının, belediye idarelerinin de suçu vardır. Bizlerin denetlenmemeden kaynaklı yanlışlarımız var. Tatlısu Belediyesi sürdürülebilir yapıya sahip, gelir gider dengesi olan bir belediyedir ama bütün belediyeler bu noktada değildir. Hem belediyelerin hem de hükümetin kendini sorgulaması gerekir. Önce belediyelerin önü açılmalı, yetki ve sorumlulukları artırılmalı, gelir artırıcı kalem sayısı fazlalaştırılmalı, denetimler artırılmalıdır. Bunlar olduktan sonra eksik ve aksaklıklar devam ediyorsa işte o zaman belediyelerin sayıları değerlendirilmeye alınmalıdır.

“CESARETLERİ VARSA 12 BELEDİYEYE GERİ DÖNSÜNLER”

Siz belediyelerin sayılarının azaltılmasına karşı mısınız?

“Asalında sayıdan çok belediyelerin nitelikleri üzerinde durulmalıdır. 1980 yılında belediyeler oluşturulurken hükümetler hangi kriterleri temel aldı diye soruyorum. O günkü yanlışı yapanlar bugün düzeltmeye mi çalışıyorlar? 1980 yılına kadar 12 belediye vardı. Cesaretleri varsa o 12 belediyeye geri dönsünler. Çünkü sayıyı artırarak yanlış yapanlar hükümetlerdir. Bazı belediyeler siyasi amaçlı oluşturulmuştur ve bunu siyasiler yaptı.  Amaç sayıyı azaltmaksa 1980’den sonraki belediyeleri kapatsınlar sorun da kalmasın. Ama belki de yeni belediyeler oluşturulmalıdır. Yani ülkenin fiziki ve coğrafi durumu göz önüne alınarak yeni bir revizyona gidilmelidir denirse bunu anlarım.

Ama bir çalışma olması gerekir. Bugün ülke koşulları düşünüldüğünde en fazla gelişme gösteren belki de üç belediyeden bir tanesi Tatlısu’dur. Bu gerçek ortadayken eksiltme olacaksa neye göre Tatlısu’yu başka bir belediyeye bağlamayı düşünüyorlar? Tatlısu’da bir otorite olmazsa buradaki gelişmeyi nasıl kontrol edecekler? İşte bundan dolayı çok iyi bir etüde ihtiyaç vardır. Bu yapılmadan seçimi bir yıl erteleyelim gibi bir yaklaşım doğru değildir ve anayasaya da aykırıdır. Bu durum anayasa değişikliği ister. Eğer mecliste üçte iki çoğunluğu sağlayıp anayasa değişikliğini yaparlar ve konuyu referanduma götürürler ve halk onay verirse seçimler bir yıl sonraya ertelenebilir. Bu bana göre şu anki duruma göre imkânsız gibi görünüyor. Bence bu konu Türkiye ile imzalanan protokolden çıkarılarak seçimlerden sonra herkesin birlikte çalışarak doğru bir sonuca varması gerekir.

Siyasi düşüncelerle hareket edilmemesi gerekir. Bazı köyleri siyasi amaçlarla bazı belediyelere bağladılar. Mesela 2008 yılında Mersinlik köyünü hemen bizim dibimizde olmasına rağmen Büyükkonuk’a bağladılar ama belediye oraya giremedi. Çünkü insanlar buna karşı çıktı. Şu anda bu köyde beledi hiçbir hizmet yoktur. Sayıyı azaltmakla soruna çözüm bulunmaz. Mali sıkıntı içindeki büyük belediyeler var. Demek ki büyüklükle sorun çözümlenmiyor.

“TATLISU BELEDİYESİ’NİN MALİ SIKINTISI YOKTUR”

Belediyeye şu anda gelir getirici neler vardır? Bir de Açık Hava Müzesi Minia Kıbrıs hangi amaçla hayata geçirildi?

“Önce Açık Hava Müzesi Minia Kıbrıs’tan başlayacak olursak bizim amacımız bu çalışmada gelir elde etmek değil, turizm potansiyelini geliştirmektir. Bir yerde oraya gelen insanlar bölge ekonomisine katkı sağlıyor. Biz oraya şimdi oradan elde edilen gelirle yeni yatırımlar yapıyoruz. Bu tip yerlerde amacımız belediye bütçesinden para aktarmadan kendi kendini idame ettiren ve yeni yatırımları da kendisi karşılayan bir durum yaratmaktır.  Örneğin Zambak Tatilköyü de aynı anlayışla devam ediyor. Biliyorsunuz Cumhuriyet Caddesi yenileme projemiz var. Burada amaç bazı kentlerde olduğu gibi turizmi hareketlendirmektir. Bölgenin turizm potansiyelini daha da artırma adına ana cadde üzerindeki 34 binanın dış cephe restorasyonlarını orijinalliği korunarak yaptık. Bu Eko Turizmin bir parçasıdır ve devamı gelecek. Ana cadde üzerindeki bakımsız binaların tamamı bu amaç için düzenlenecek. Bunun yanında 300-400 yıllık bir değirmeni restore ettik. Üzerine cam bir teras koyduk ve ciddi bir ilgi odağı oldu. Yıllık 5-6 bin ziyaretçisi var. 150 yıllık bir başka değirmenimiz var onun da restorasyonunu tamamladık. Yani Tatlısu artık bir çekim merkezi haline geliyor. Bu bölgedeki kafelerin, restoranların, marketlerin, kasapların iş potansiyelinin artması demektir.  Ülkenin en büyük lavanta tarlası da bizdedir. Bu bizim iç turizmimizi hareketlendirecektir. Konuyu şuna getireceğim belediyelerin artı değer getiren yatırımlara yönelmesi lazım ki biz bunu yaptık.”

Belediyenin öz kaynakları ile hayata geçirmek istediği veya geçirdiği projeleri var mı?

“Biz birçok projemizi kendi öz kaynaklarımız ile yapıyoruz. Kaldırım çalışmalarımız veya yağ değirmenimiz gündemdedir, biz bunları kendi öz kaynaklarımızla hayata geçiriyoruz. Geçen yıl bölgenin en büyük güneş enerji santralini biz kurduk ve bunu kendi kaynaklarımızla yaptık. Kurduğumuz bu sistemle Zambak Tatilköyü ve neredeyse belediyenin tüm birimlerinin enerji ihtiyacını yeşil enerjiden karşılıyoruz. Belediyelerin fazla personel istihdamı nedeniyle batırıldıkları söylenir. Ben belediyeyi 2002 yılında 5 çalışan ile devraldım. Bugün belediyenin 50 çalışanı var. Yani 10 kat arttı ama hiçbir mali sorunumuz yoktur. Çalışanların sosyal haklarının hiçbir geriliği yoktur. Hiçbir yere borcumuz yoktur. Çünkü çalışanlarımızı da ekonomik ve doğru yerde kullanıyoruz. İşe göre adam alıyoruz, adama göre iş yaratmıyoruz. Bizim başarımızın sırrı budur. Asfalt hariç bütün projelerimizi kendi personelimiz ile gerçekleştiriyoruz. Biz Tatlısu Belediyesi olarak 67 kilometre karelik bir alana sahibiz. Dipkarpaz’dan sonra idari sınırları en geniş olan belediyeyiz. Şu anda her yerde irili ufaklı yatırımlar var. Buradaki bütün içme suyu alt yapısını tamamen kendi öz kaynaklarımızla yaptık.”

Diğer Haberler

Başa dön tuşu