Kıbrıs

ŞAFAKLI: YAKLAŞAN SEÇİM İLE İLGİLİ SADECE MERAK EDİYORUM “TATAR, BİRİNCİ YOLCU MU?”

Ekonomist Okan Veli Şafaklı siyasi gündemi değerlendirdi.

İşte Şafaklı’nın açıklaması…

Kıbrıs sorununa çözüm yaklaşımları itibariyle liderler için Uluslararası İlişkiler uzmanı Prof. Dr. Mehmet Hasgüler tarafından liderler için yapılan kavramlaştırmayı herkes bilmeyebilir. Hasgüler’e göre KKTC’nin tanınmasını, iki devletliliği veya konfederasyonu savunanlar Birinci Yolcu olarak isimlendirilmektedir. Bu kategoride olanların en önemli temsilcileri Rauf Denktaş ve Dr. Derviş Eroğlu idi. Kıbrıs sorununa çözüm yaklaşımı itibariyle İkinci yolcular katıksız olarak Federasyondan başka çözüm alternatifi görmeyenlerden oluşmaktadır. Bu yaklaşım için ise Mehmet Ali Talat ve halen Cumhurbaşkanı olan Mustafa Akıncı sayılabilir. Üçüncü yolcular ise federasyon alternatifini dışlamadan alternatif çözüm yollarını masada tutan liderlerdir. Maalesef bu yol için bir lider örneği gösteremiyorum. Yukarıdaki tanımlamalara rağmen birinci yolu savunup ikinci yolcu kimliğine kerhen bürünerek federatif bir çerçevede çözüm belgesine imza atan liderlerin varlığını da hatırlatmakta yarar vardır. Tahmin ettiğiniz gibi bu lider Dr. Derviş Eroğlu’dur. Sayın Eroğlu halen daha KKTC’ye sahip çıkmadan ve konfederatif bir yapıdan bahsederken tek devlet, tek kimlik, tek egemenlik ve tek bir birleşik Kıbrıs vatandaşlığı vurgusu yapan 11 Şubat 2014 Ortak Belgesini imzalamak durumunda kaldı. Ancak, tekrar seçime giderken yine birinci yolcu kimliğine sarılarak bahse konu belgeye sahip çıkmadı.

İŞTE BU OLGU KIBRIS TÜRKÜ ZİHNİNDE YER ALAN GENEL BİR ALGIYI PEKİŞTİRMİŞTİR. BU ALGI VEYA ÖN KABUL “KİM CUMHURBAŞKANI OLSURSA FARKETMEZ” ŞEKLİNDE ÖZETLENEBİLİR.

2020 Nisanında yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçiminin ise federasyoncular ile konfederasyoncular veya iki devletçiler arasında geçeceği izlenimi yaratılmaktadır. Gezicinin bu çerçevede yaptığı ankete itibar edecek sağ aday ise büyük olasılıkla birinci yolcu sıfatıyla seçmenden oy isteyecektir. Şöyle ki, Gezici anketine göre “Bağımsız iki devlet isteyen Cumhurbaşkanı’nı destekleyen seçmen oranı %53.1 iken “iki ayrı devletli çözüm” isteyen seçmen oranı %81.3’dür. Gezicinin anketini de dikkate alan UBP Cumhurbaşkanı adayı Ersin Tatar’ın tamamen birinci yolcu kimliğiyle seçmene gidebileceği tahmin edilmektedir. Bunu değerlendirmek için ise

UBP-HP koalisyon hükümetinde Kıbrıs sorununa yönelik program hedeflerini ve Ersin Tatar’ın Cumhurbaşkanlığı adaylığı bildirgesini dikkate almak yeterli olacaktır.

HÜKÜMET PROGRAMINA GÖRE TATAR HANGİ YOLCUDUR?

Halen yürürlükte olan UBP-HP koalisyon hükümet programına göre Kıbrıs sorununa bakış aşağıdaki gibidir: “Yarım asrı aşkın bir süredir devam eden sonu gelmez müzakere süreçleri, esasen yönetimi ve zenginliği paylaşmaya dayalı federal ortaklık modelinin tüketildiğini ve mevcut şartlarda federasyonun gerçekçi bir çözüm modeli olmadığını ortaya çıkarmıştır. Gelinen noktada Kıbrıs Rum liderliğinin, Kıbrıs Türk Halkıyla yönetimi ve zenginliği paylaşmak istemediği gün gibi açıktır. Taraflar arasında zemin bağlamında ortak bir vizyon olmadığı gibi Kıbrıs Rum liderliğinin sahip olduğu zihniyet değişmediği sürece yakın gelecekte paylaşmaya dayalı federal bir ortaklık da mümkün görünmemektedir. Bu nedenle parmağımızın arkasına saklanmadan ve müzakere edilmiş bir çözüm perspektifi ile barışçıl tutumumuzu muhafaza ederek bir yandan işbirliğine dayalı farklı ortaklık modelleri ile diğer yandan AB içinde iki devlet de dahil çok daha gerçekçi ve Kıbrıs’ın mevcut şartlarında gerçekleştirilebilir yeni fikirlerin artık masaya gelmesi gerekmektedir. Hükümetimiz yeni dönemde bu doğrultuda fikirlerin altını çizecek bir dış politikayı takip edecek ve Başbakan Yardımcılığı ve Dışişleri Bakanı da bu çerçevede her tür diplomatik girişimi yapacaktır” Sayın Özersay ve Tatar açısından bağlayıcı olan hükümet programına göre federasyon seçeneği tüketilmiştir ve işbirliğine dayalı farklı ortaklık modelleri ile diğer yandan AB içinde iki devlet de dahil çok daha gerçekçi ve Kıbrıs’ın mevcut şartlarında gerçekleştirilebilir yeni fikirlerin artık masaya gelmesi savunulmaktadır. Yani, federasyon yerine KKTC’nin tanınması ve/veya konfederal bir model savunulmaktadır.

BAŞKA BİR İFADE İLE HÜKÜMET PROGRAMINA GÖRE HEM TATAR HEM DE ÖZERSAY BİRİNCİ YOLCUDUR. PEKİ, TATAR TARAFINDAN AÇIKLANAN CUMHURBAŞKANLIĞI ADAYLIK BİLDİRGESİNE GÖRE TATAR HANGİ YOLCUDUR?

Tatar’ın seçim bildirgesinde dikkati çeken ve daha da netleştirilmesi gereken ifadeler aşağıdaki gibi sıralanabilir: • Ulusal Birlik Partisi, Kıbrıs konusunun görüşmeler yoluyla varılacak bir anlaşmayla sonuca bağlanmasından yanadır. Ancak, Crans Montana’da kalınan yerden görüşmelerin devamı mümkün değildir. İlk önce Rum tarafı ile ortak bir vizyon olup olmadığı belirlenmeli, Rum tarafında gerçek bir zihniyet değişikliği olup olmadığı saptanmalı, uygulamada zihniyet değişikliğinin bir ifadesi olarak ilk aşamada hidrokarbon aramalarında eşit mal sahipliği zemininde işbirliği yapılması için geçici bir komite kurulmalı ve çalışmalarına başlamalıdır. • Önümüzdeki yeni dönemde, Rum tarafında bir zihniyet değişikliğinin ortaya çıkması, ortak bir vizyonda buluşulması ve hidrokarbon aramaları konusunda işbirliği yapılması çalışmalarını yürütecek olan geçici özel komitenin çalışmalarında somut ilerleme sağlaması halinde, öngörülebilir, gerçekçi, sonuç odaklı, ucu açık olmayan yeni bir sürecin başlatılması mümkündür. • Bu süreçte iki devletli çözüm dahil tüm çözüm alternatiflerinin masada olması UBP için esastır. • Rum tarafı bizimle bir anlaşma istiyorsa, Türkiye’nin etkin ve fiili garantörlüğünün devamının Kıbrıs Türk Halkı için olmazsa olmaz olduğunu bilmelidir. • Kıbrıs’ta bir çözüm olacaksa bu egemen eşitlik temelinde olmalıdır. Tatar’ın yukarıdaki ifadelerinden gerçekten iki devletliliği veya konfederasyonu savunan birinci yolcu mu? Yoksa nabza şerbet vererek solun oylarına da göz koyan ve dolayısıyla federasyonu da görüşebilecek üçüncü yolcu mu olduğu tam olarak anlaşılmamaktadır. Bunun için Tatar’ın aşağıdaki sorulara neT yanıt vermesi gerekmektedir. 1. “Bu süreçte iki devletli çözüm dahil tüm çözüm alternatiflerinin masada olması UBP için esastır” ifadesi ile Tatar federasyon temelinde bir çözümü de görüşecek mi? Yani tüm çözüm alternatifleri masada olabilir denirken egemen eşitlik içermeyen alternatifler de masada olacaksa bu bildirge çelişkiler yumağı haline gelmiyor mu? 2. Rum’un zihniyet değişikliği olmadığı/olmayacağı ve Akıncı’nın teklif ettiği geçici komiteyi kabul etmediğine göre Tatar görüşme masasına oturmayacak mı? 3. BM parametrelerine göre masada halen sadece Federasyon görüşülebileceğine göre bu çerçeve aynı kaldığı sürece Tatar masaya oturup federasyon görüşmeyecek mi? Görüşecek ise bu sadece göstermelik mi olacak? 4. Egemen eşitlik Tatar’ın olmazsa olması olduğuna göre KKTC’yi tanıtma temel hedefi olacak mı? 5. BM parametreleri yanında ve 25 Kasım Berlin Bildirisinde açıklanan Federasyonun tek seçenek olduğu olgusu Tatar tarafından nasıl tek egemenlik temeline taşınacak? Eğer egemen eşit temeline taşıyamazsa masadan kalkacak mı? 6. Tatar için siyasi eşitlik sağlansa da egemen eşitlik içermediği için federatif bir çözüme imza atmayacak mı? 7. Tatar referans şartlarında bahsedilen yeni bir garanti ve ittifak modelini kesinlikle reddedecek mi? Kısacası, Tatar yukarıdaki sorulara net yanıt vermezse hangi yolcu olduğunu anlamak mümkün olmayacak ve seçmeni kontrpiyede bırakabilecektir.

TATAR’IN SÖYLEM VE EYLEMLERİ ÖRTÜŞMELİ

Tatar adaylık bildirgesinde Cumhurbaşkanlığı makamı icra makamı olmamasına rağmen birçok heyet, kurul ve konsey kuracağını vaat etmektedir. Ancak, Tatar’ı naçizane uyarmak isterim ki icra mevkiinde olduğu ve hükümet programında hedef olarak koyduğu Ekonomik Koordinasyon Kurulu, Sanayi Sektörünü Geliştirme ve Yönlendirme Kurulu, Enerji Dairesi ve/veya Enerji Düzenleyici Kurulu gibi yapıları halen daha aktif hale getirmiş değildir. Bu çerçevede, inandırıcı olmak için söylem ve eylemlerin örtüşmesi zaruretini Tatar’ın bildirgesini yazan danışmanların da dikkate alması gerekirdi.

Diğer Haberler

Başa dön tuşu