KıbrısManşet

Tuygun Töre: “Yaptığımız iş doğanın korunmasına katkı sağlayan bir iştir”

KIBRIS ARENA-Deniz Gürgöze

Torex Trading Direktörü Tuygun Töre, yaklaşık üç yıl önce kurduğu poşet fabrikası ile başarılı işlere imza atarken, devletin sanayicilere yeteri kadar önem vermediğine değiniyor.

“YAPTIĞIMIZ İŞ DOĞANIN KORUNMASINA KATKI SAĞLAYAN BİR İŞTİR”

Günümüzde poşetlerin kaldırılmasına ilişkin yasayı değerlendiren Töre, bu çalışmanın uzun süreye yayılması gerektiğini, bir çok sanayicinin bu alanda yatırımları olduğuna vurgu yaptı.

Töre: ‘’Kamuoyuna poşet üretimini bitireceğiz ya da azaltacağız diyorsunuz ama diğer taraftan da yurtdışından başka bir firmadan ülkeye giren plastik ve naylon gelişini de açık bırakıyorsunuz. Bu tamamen çelişkili bir durumdur. Yurtdışından gelen plastik ürünlerinin yasaklanması gerekmektedir. Buradaki poşet üreticileri her türlü ürünü yapabilecek kapasiteye sahiptir.’’

“Kamu hizmeti yapıyoruz”

Ambalaj ve Ambalaj Atıklarının Yönetim (Değişiklik) Tüzüğünde yapılan değişiklikle saplı plastik poşet satışı veya ücretsiz verilmesinin 29 Mayıs itibarıyla yasak olacak. Bugün poşet üretimi yapan bir firma olarak alınan bu karardan ne kadar etkileneceksiniz? Bu konuda düşünceleriniz nedir?

“Ben, bu sektörün içerisinde 9 temsilciden birisiyim. Ben geri dönüşüm bacağındayım. Bu plastik ve naylon atıkları oluştuktan sonra bunları topluyoruz. Bunların kirlilik yaratmasını ve doğayı kirletmesini bir şekilde engelliyor ve önlüyoruz. Kamu hizmeti yapıyoruz. Bu alınan karar beni direkt olarak etkilemiyor. Çünkü ben market poşeti üreticisi değilim. Ben çöp poşeti üreticisiyim. Ancak Kıbrıs Türk Sanayi Odası’nda temsilciler meclisinde plastik poşet üreticilerinin temsilcisiyim. Konuya çok vakıfım. Sürekli olarak diğer temsilci arkadaşlarla temas halindeyiz. Ve bu konunun takipçisiyiz.”

“Alınan kararı şu an için çok da doğru bulmuyorum”

Bu alınan karar doğru mudur?

“Olaya sadece çevre kirliliğini engelleyeceğiz diye bakamayız. Dünyada da bu yapılıyor. Bu sektörün içerisinde olan insanlar vardır. Kesinlikle biz buna kaşı değiliz ama bu verilen sürenin çok kısa olduğunu düşünüyorum. Neden mi? Çünkü Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde bu sektörde yaklaşık 50 milyon dolarlık yatırım vardır. Bu işi yapan işletmelerin de yaklaşık 250-300 civarı çalışan personeli vardır. Dolayısıyla onlara bir gelecek şansı, işyerinin dönüştürme şansı tanınması gerekmektedir. Belki de bir yıllık ham madde stoğu olan firmalarımız vardır. Bunları ellerinde bu stoğu tüketmeden böyle bir karar alınması doğru değildir.

Çevre kirliliği oranına baktığımız zaman çöp poşeti gibi materyallerin etkisi yüzde 2’dir. Kaldı ki bu yüzde 2’nin de bizim gibi geri dönüşüm sektöründe olan 12 firma vardır. Yüzde 2’lik olan bu naylon atığını zaten çevreden topluyoruz ve geri dönüştürüyoruz. Geri dönüştürülebilen tek materyal plastiktir. Tabi soruluyor, niye geriye kalan yüzde 98’den başlanmadı. Bunun içerisinde demir, karton, kâğıt, pil, akü, moloz yığını gibi çevre kirliliği yaratan materyaller de vardır. Keşke ilk önce bunlardan başlansaydı. Daha sonra geri dönüşümü olan ürüne geçiş yapılsaydı. Daha makul ve kabul edilebilir olacaktı. İşin bir de şu yanı vardır. Bu işi yapan firmalar bu ülkedeki gerek devlet bankalarından gerek özel bankalardan borçlanmış durumdadırlar. İnsanlar bu borçları çalışıp ödeyemezse ne olacak. Bu bankaları da zora sokacaktır. Dolayısıyla alınan kararı şu an için çok da doğru bulmuyorum.“

“Yurtdışından gelen plastik ürünlerinin yasaklanması gerekmektedir”

Bugün baktığımızda yurtdışından gelen poşet markaları görüyoruz. Bununla ilgili bir tepki verdiniz mi? Yerli üretim poşetler iç piyasaya yetmiyor mu?

“İşin bir diğer çelişkili tarafı da budur. Marketlere satışı olan çöp poşetlerinin bir çoğu yurtdışından geliyor. Bunu yaparak ülkede poşet üreten üreticilerin ayağına kurşun sıkıyorsunuz. Kamuoyuna poşet üretimini bitireceğiz ya da azaltacağız diyorsunuz ama diğer taraftan da yurtdışından başka bir firmadan ülkeye giren plastik ve naylon gelişini de açık bırakıyorsunuz. Bu tamamen çelişkili bir durumdur. Yurt dışından gelen plastik ürünlerinin yasaklanması gerekmektedir. Buradaki poşet üreticileri her türlü ürünü yapabilecek kapasiteye sahiptir.’’

“Yaptığımız iş çevreye çok duyarlı, doğanın korunmasına katkı sağlayan bir iştir”

Su borularının geri dönüşümünü yapıyorsunuz. Bu su boruları sizin tarafınızdan mı toplanıyor yoksa tarladan söktüğü boruları size mi getiriyorlar?

“Ben bu sektöre girdiğimde plastik su boruların toplanıp geri dönüşümde kullanılabileceğini hiç kimse bilmiyordu. Zaman içeresinde tarla sahipleriyle görüştük. Kimisi sırf bu işi yapıyor, tarlalardan su borularını topluyorlar ve gelip bize satıyorlar. Aynı şekilde sera naylonları da öyle. Küçük de olsa bir geri kazancını sağlıyorlar. Bunu yapmazsa ya yakmak ya da toprağın altına gömmek zorunda kalacak. Yaptığımız iş çevreye çok duyarlı, doğanın korunmasına katkı sağlayan bir iştir.”

Markanız kaç yıldır var? Bu süre zarfında aldığınız ivme tatmin edici mi?

“Şirektimi kuralı yaklaşık üç yıl oldu. Talihsizliğimiz pandemi dönemine denk gelmiş olmamızdır. 2020 ve 2021 ölü bir dönemdi. Alım gücü düştü, insanlar gıda ve hijyene daha çok yoğunlaştı. Bizim için zor bir süreç oldu. Bugüne kadar gelebilmek için büyük badireler atlattık. Hatta bu fabrikayı 2022’de açmışım gibi hissediyorum. Ekonomiye ve siyasete güvenmek gerekmektedir. Bu güven de tamamen siyasetçilerden geçer. Artık E-devlete geçmeliyiz. Siyasilerimiz yurtdışından sürekli yatırımcı çağırmaktadır. Bu yanlıştır. Bu ülkenin yatırımcısına sahip çıkılmalıdır. Bizlerin, özellikle sanayicilerin ayakta kalabilmesi için en azından Türkiye’deki şartları buradakilere sağlayabilmeleri gerekmektedir. Teşvikimiz de yok. Mesela başımızda KIB-TEK denen bir kurum var ve ben 1 buçuk yıldır güneş enerjisi için bekliyorum ve izin vermiyorlar. Çünkü bizim Alayköy Sanayisi’nin yanına, Mağusa Bölgesi’nin bir oteli için zamanında 1.5 megavatlık izin verilmiş. O da gelip kurulumu yaptı ve bütün trafo sistemini de doldurmuş oldu. Alayköy Sanayisi’ndeki hiçbir üretici ve sanayici güneş enerjisi sistemi kuramıyor. Bunun bedelini de ne yazık ki ülkenin sanayicisi ve üreticisi ödüyor. Bunun nedeni de tamamen kendine çalışan siyasi yapıdır, bürokrasidir. Bunun zararı da bizim gibi üreticiyi etkiliyor. Bunun bir an önce düzeltilmesi gerekmektedir. “

Diğer Haberler

Başa dön tuşu