Kıbrıs

VURANA: “DÜZENLİ DENETİMLER YAPILMAKTADIR”

Hayvancılık Dairesi Müdürü Gönen Vurana KIBRIS ARENA’ya  hayvancılık sektörünün içerisinde bulunduğu durumu değerlendirerek, daire tarafından  yapılan çalışmalar hakkında bilgi verdi.

KIBRIS ARENA -ÖZEL

Kıbrıs`ın kuzeyindeki küçükbaş hayvan varlığımız ülkenin kuzeyinin  et ve süt ihtiyacını karşılayacak boyutta olmadığını dile getiren Gönen Vurana, İşletme sayısı olarak fazla görülmesine rağmen hayvan sayısının az oluşu işletmelerin mikro ölçekli olduğunu gösterdiğini dile getirdi.

Yem fabrikalarının denetimi düzenli olarak Hayvancılık Dairesi tarafından  yapıldığını aktaran Vurana,  şunları kaydetti: ‘’Kasım 2019 tarihinden itibaren de her ay basınla paylaşılmaktadır. Buradaki esas problem hayvanların ihtiyaçlarının karşılanması için toplam rasyonun değerleridir. Yani konuyu açacak olursak bir hayvanın bir gün içinde tükettiği yemin besin değerleri. Bu hesaplama her hayvancı için farklıdır. Bu farkı da otlatma ve kaba yem dediğimiz sano, bala gibi ürünler oluşturmaktadır. Bu durumda her hayvancının ne yedirdiğini bilmemiz mümkün değildir.‘’

‘’Küçükbaş hayvan varlığımız ülkenin ihtiyacını karşılayacak boyutta değildir’’

  1. Ülkemizde ki ağılların mevcut durumları nedir?  Geniş bir çerçevede bilgi verir misiniz?

Geniş ve düz arazilere sahip olan ülkemiz, bu coğrafi yapısı ile küçükbaş hayvancılık için çok uygun olmasına rağmen küçükbaş hayvan varlığımız ülkenin et ve süt ihtiyacını karşılayacak boyutta değildir. İşletme sayısı olarak fazla görülmesine rağmen hayvan sayısının az oluşu işletmelerin mikro ölçekli olduğunu göstermektedir. Ekonomik olarak yürütülecek bir işletmenin en az 150 küçükbaş hayvana sahip olması gerekmektedir. Oysa bizde işletmelerin büyük bölümü bu rakamın altındadır.

Bu durum; işletmelerin daha çok hobi amaçlı ve ek gelir sağlanması için kurulduğunu göstermektedir. Yeterli gelir elde edemeyen bu işletmelerin yatırım yapmadıkları ve altyapı eksiklikleri olduğu yapılan işletme ziyaretlerinde görülmektedir.  Kayıt tutmayan ve gerek iş gücü eksikliği gerekse süt verimi yönünden düşük verimli hayvanlar ile çalışan hayvancılar yeterli para kazanamadığından işlerini geliştirememiş ve bir sonraki kuşağa da işlerini sevdirememişlerdir. Tüm bu zorluklar içerisinde uğraşan küçükbaş yetiştiricisi yılın büyük bir bölümünde meraya çıkamadığından hazır yemlerle beslenmeye çalışılmış ve de maliyetler yükselmiştir.

Birçok ülkede meralarda serbestçe gezen hayvanlar buralarda konaklamakta bizde ise dört duvar arasına hapsedilmektedir. Birçok işletmede doğum bölmeleri olmadığından ya da yetersiz olduğundan ilk ay kuzu ve oğlak ölümleri oldukça yüksektir.

Sonuç olarak işletmelerin hayvan sağlığı ve hayvan refahı için tüm gereklilikleri karşılaması, kayıt tutması ve programlı bir şekilde sürü yönetimi uygulaması gerekir ki gelirlerini artırsınlar ayrıca sorunların da ne olduğunun farkına varsınlar.

‘’Dairemiz tarafından düzenli denetimler yapılmaktadır’’

  • Hayvan yem tahlilleriyle ilgili kontroller yapılıyor mu? Yapılan kontroller gerçeğe ne kadar yakındır?

Yem fabrikalarının denetimi düzenli olarak Dairemiz tarafından yapılmakta ve Kasım 2019 tarihinden itibaren de her ay basınla paylaşılmaktadır. Buradaki esas problem hayvanların ihtiyaçlarının karşılanması için toplam rasyonun değerleridir. Yani konuyu açacak olursak bir hayvanın bir gün içinde tükettiği yemin besin değerleri. Bu hesaplama her hayvancı için farklıdır. Bu farkı da otlatma ve kaba yem dediğimiz sano, bala gibi ürünler oluşturmaktadır. Bu durumda her hayvancının ne yedirdiğini bilmemiz mümkün değildir.

Genel olarak yemleme sistemini değerlendirecek olursak birçok problemin olduğunu görürüz. Örneğin küçükbaş hayvancılıkta yemleme daha çok meraya dayalı olmalı ki işletme kar elde edebilsin. Meradan kasıt hayvanları otlatmaya çıkardığınız arazilerdir. Bu meraların sınıflandırılmasını yapacak olursak; ortalama 12 Ham Proteinli yem bitkisi sağlayanlar iyi meralar, üzerindekiler çok iyi altındakiler ise kötü meralar olarak değerlendirilir. Peki bizdeki durum nedir? Yaygın olarak arpa hasadı sonrası otlatılan alanlar gelmektedir. Bu alanlar ilk ay iyi çünkü biçerdöver kayıplarının yüksek olduğu bilinmektedir yani hasatta biçerdöverlerin eski ve bakımsız olması arpanın hasat sırasında tarlaya geri dökülmesinden dolayı tane yem olarak zengin. Ne var ki; kaliteli kaba yem olarak değerlendirilemeyecek arpa kalemi yüksek verimli hayvanları beslemekte yetersizdir. Bu durumda fabrika yemleri ile desteklenmesi gerekmektedir.

Ancak yem satın almaya başlandığı zaman karlılık da düşmeye başlar. Yüksek süt verimli hayvanların fabrika yemi ile desteklenmesi gerekli iken düşük süt verimli veya süt vermeyenlerin ek yemle beslenmesine gerek yoktur. Tabi ki burada önemli olan nokta kaba yem olarak hayvanların ne tükettiğidir. Örnek verecek olursak; yaygın olarak vigo samanı kullanılıyor ve bu ürünler incelendiğinde görüyoruz ki aslında kaba yem olarak değerlendirmek yanlış olur. Bunun sebebi; genel olarak 2,5 cm altında öğütülen kaba yemlerin hayvanların geviş getirme olayına teşvik etmemesidir. Peki bu durum ne yapıyor? Bu günlerde aldığımız en yaygın şikayet süt yağının düşmesi. Önemli bir problem ve tamamen besleme hatalarından kaynaklanmakta.

Genellikle karlı bir hayvancılık kaliteli kaba yem ile olur. Peki bu ne demek? Yem bitkilerinin besin madde içerikleri çeşide, bakım koşullarına ve en önemlisi hasat tarihine göre farklılıklar göstermektedir. Örneğin hasat tarihi geçtikçe ürünün protein oranı azalmakta ayrıca başlarda %80’lerde olan sindirim oranı %45’lere düşmektedir.

Sonuç olarak karlı bir hayvancılık için kaliteli kaba yeme ve desteklemek için belirli dönemlerde fabrika yemine ihtiyaç duyulmaktadır. Bu durumda yemin denetimi hayvanı besleyen bakıcısındadır. Biz sadece satışa sunulan yemlerin denetimini yapıyoruz. Depolama koşullarını kontrol ediyoruz. Besleme konusunda hayvancılara bilgi veriyoruz.

‘’Geçen yıl sezonun iyi geçmesiyle arıcının yüzü güldü’’

  • Arıcılıkta gelişme var mı? Son çalışmalar ile ilgili bilgi verir misiniz?

Arıcılık sektör olarak daha çok doğaya bağlı olduğundan yıllara göre değişim göstermektedir. Geçen yıl iyi bir sezon geçti ve bal üretimi ihtiyaçları karşılayacak seviyeye ulaştı. Bu açıdan arıcının yüzünü güldüren bir dönemdi.

Yeşil hat tüzüğü kapsamında olan bal her yıl Avrupa Birliği bağımsız uzmanı tarafından denetlenmektedir. 10 yılı aşkın bir süredir devam eden bu uygulama sayesinde sektörün eksikleri giderilmiş ve Arıcılar Birliği ile birlikte yürütülen faaliyetler ve projeler ile arıcılar bilinçlendirilmiş ve kayıt altına alınmışlardır. Bakanlık olarak arılı kovan başına doğrudan gelir desteği de verilerek arıcıların girdilerine katkıda bulunmaya çalışıyoruz.

Bal; basından da takip ettiğiniz gibi sahteciliğin en çok uygulandığı ürünlerden biridir. Avrupa Birliği uzmanı haricinde bizler de piyasa denetimleri yaparak bu durumun arıcılara zarar vermesini önlemeye ve tüketiciyi korumaya çalışıyoruz. Piyasa denetimlerinde bal numuneleri alınarak tahlilleri yaptırılmakta ayrıca izlenebilirlik açısından etiketleri denetlenmektedir. Geçtiğimiz günlerde de genel bir denetim yapılmış ve ballar analizlerinin yapılması için numuneler alınmıştır.

Ülkemizde 30 bin civarında arı kolonisi ve 300 civarında da arıcı bulunmaktadır. Bal üretimi yapmak ve ticari olarak satış yapabilmek için işletme kaydı açılması zorunludur. Bu sayede balın, arı kovanından tutun da sofraya gelene kadar tüm aşamalarının denetlenmesi mümkün olmaktadır.

Ülkemizde zaman zaman tağşiş bal ürünleri bulunuyor. Sizler bulduğunuz bu ürünleri hangi işlemlere tabii tutuyorsunuz? Bal ürünlerinin tahlilleri ne sıklıkla yapılmaktadır?

Yapılan denetimler sonucunda tağşiş olduğu belirlenen ürünler toplatılıp imha ediliyor. Ayrıca söz konusu tağşiş balı piyasaya süren firma ile ilgili yasal işlem başlatılmaktadır. Ülkemizde başlıca 2 ana hasat dönemi bulunmaktadır. Bunlardan biri mayıs ayında narenciye balı hasadı ki piyasada narenciye balı olarak satılıyor. Diğer hasat ise Ağustos ayında yapılan hasattır ki bu da dağ balı olarak piyasaya sunuluyor. Eylül ayında Avrupa Birliği uzmanı ile birlikte arıcılar arasından rastgele yapılan seçimler sonucu belirlenen işletmeler denetliyor. Yılın ilk çeyreğinde ise market ve otellere bal tedarik eden firmalar denetlenmektedir. Su ürünleri kaynaklarımızdan ekonomik olarak yararlanırken, sürdürülebilir ve stoklarının korunması, yetiştiricilik ile avcılığın düzenlenmesi, hassas türlerin korunması suların kirlenmesinin önlenmesi ve üreticilerin örgütlenmesi konuları, balıkçılık sektörünün temel konularını oluşturmaktadır.

Balıkçılık sektörünün plan hedeflerine uygun olarak gelişmesi amacı doğrultusunda yapılan çalışmalar, 27/2000 sayılı Su Ürünleri Yasası çerçevesinde yürütülmektedir. Yasada; Su ürünleri ile ilgili resmi kontrol ve denetimlerin etkin olarak yapılabilmesi için ilgili kamu kurum ve kuruluşlarının da, belirtilen hizmetlerin etkin bir şekilde yerine getirilebilmesinde Bakanlığa yardımcı olmalarını sağlamak üzere, işbirliği yapmaları amaçlanmıştı.

Fakat gelinen aşamada Yasanın uygulanması sırasında doğan ihtiyaçların karşılanması ve denetimin etkinliğini arttırmak için kurallarda değişiklik yapılması, öncelikli olarak balıkçılık faaliyetlerine yönelik ilave tedbirler ve caydırıcı yaptırımlar getirilmesi ve benzer diğer nedenlerle Su Ürünleri (Değişiklik) Yasa Önerisi hazırlanmıştır. Yasamız bakanlar kurulundan onaylanmış meclise sevk edilmiştir.

Bu yasal değişikliğin altında Mesleki olan veya mesleki olmayan balıkçılık faaliyetlerine ilişkin izin kurallarını belirlemek,

Su ürünleri avcılığında uygulanmak üzere bilimsel, teknik, ekonomik, çevresel ve sosyal konular göz önüne alınarak su ürünleri kaynaklarının korunması,

Sürdürülebilir kullanımının sağlanması için su ürünleri avcılığına (balıkçılık) ilişkin yükümlülük, sınırlama ve yasakları ile uyulması ve uygulanması gerekli kuralları düzenlemek için de Balıkçılık İzinleri ve Balıkçılık Kaynaklarının Sürdürülebilir Kullanımı Tüzüğü dairemiz tarafından çalışılmış ve yasanın meclisten onaylanmasına hitaben tüzüğümüz de bakanlar kuruluna sunularak yürürlüğe girecektir.

BALIKÇI BARINAKLARI ALTYAPI ÇALIŞMALARI:

Bilindiği üzere ülkemizde bulunan balıkçı barınakları 27/2000 Sayılı Su ürünleri Yasasının 17 (2) Maddesi altında çıkartılan ve 30.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren Balıkçı Barınaklarının İşletilmesi ve İdari  Esasları Tüzüğü kapsamında belirlenmiş olup kontrol ve yönetimi Dairemiz tarafından gerçekleştirilmektedir.

Bu bağlamda KKTC genelinde 15 adet balıkçı barınağı ile Girne Marina ve Gazimağusa Limanı içerisinde de balıkçılar barınmaktadır. 2008 yılında yürürlüğe giren Balıkçı Barınaklarının İşletilmesi ve İdari  Esasları Tüzüğü kapsamında ülkemizdeki tüm balıkçı barınaklarının sorunları ele alınmış ve 2009 yılından itibaren Türkiye Cumhuriyeti yardımları ile finanse edilen Balıkçı barınaklarının iyileştirilmesi ve geliştirilmesi Projesi Kapsamında çalışmalar başlatılmıştır.

2012 yılında Dokuz Eylül Üniversitesi ile iş birliği yapılarak “KKTC Balıkçı Barınaklarının Değerlendirilmesi Ve Öngörülen Yeni Balıkçı Barınaklarının Tasarımı Projesi” hazırlanarak ülkemiz genelindeki 14 balıkçı barınağının mevcut durum tespiti yapılmış ve barınaklarda yapılacak iyileştirme, kapasite gelişimi ve yeni barınak yapımı ile ilgili ihtiyaç duyulan veriler elde edilmiştir.

Tüm bu tespitler ışığında barınaklarda imkanların elverdiği şekliyle çalışmalar başlatılmış ve 2019-2020 yılların da da bu çalışmalar devam etmiştir.

Balıkçı Barınaklarının Geliştirilmesi ve iyileştirilmesi Kapsamında;

 Gemikonağı limanını kullanan balıkçıların teknelerini güvenle bağlayabilecekleri toplamda 189 metre rıhtım ve çekek yeri ile tekne bakım ve onarımlarını yapabilecekleri alanlar oluşturulurken 144 metrelik ana mendirek güçlendirilmiştir.

Aynı zamanda  Kayalar Balıkçı barınağı  tadil ve tamir çalışmaları çerçevesinde, açık denize bakmakta olan giriş  ağzı yeniden konumlandırılıyor. Ayrıca, karayla bağlantılı olmayan ana mendirek ise eğim ve taş kompozisyonları dikkate alınarak tadil ediliyor.

 Lapta Balıkçı Barınağı’ndaki tali mendireğin güçlendirilmesi ile ilgili de çalışma başlatıldı. 

2020 yılında ise projesi tamamlanan Mağusa Palm beach bölgesinde bulunan Laguna Balıkçı Barınağının Tadil çalışmalarının başlaması hedeflenmektedir.

Balıkçılılık Sektörünün Desteklenmesi;

Doğrudan Gelir Desteği ödemeleri başlığı, Hayvansal Üretim Destekleri Kısmında Balıkçılığı özendirmek, girişimciliği artırmak ve sosyal güvenlik sistemine dahil etmek amacıyla; 1975 Balıkçı Gemileri Yasası kapsamına giren küçük balıkçı gemileri siciline kayıtlı gemi sahibi mesleki balıkçılara;

  • Bakanlık tarafından %50 oranını geçmeyecek bir sosyal sigorta pirimi desteği ödenmesi,
  •  Şubat – Ekime Aylarını kapsayan 9 aylık mazot desteği,
  • Balon Balığı Desteklemesi yapılmaktadır.

Diğer Haberler

Başa dön tuşu