KıbrısManşet

Yönlüer: Din İşleri Başkanlığı’na Kıbrıs’ın kültürünü, yapısını ve inanç sistemini bilen biri getirilmelidir

Eski Din İşleri Başkanı Ahmet Yönlüer, Kıbrıs Arena Genel Yayın Yönetmeni Gazeteci Deniz Gürgöze ile gerçekleştirdiği söyleşide, dini değerler konusundaki görüşlerini paylaştı.

Okullarda verilen din derslerini değerlendiren Ahmet Yönlüer, din derslerinin profesyonel noktada verebilecek yetkili öğretmenlerin ülkede bulunmamasının en büyük eksiklik olduğunu söyledi.

Yönlüer, Din İşleri Başkanlığı’na Kıbrıs’ın kültürünü, yapısını ve inanç sistemini bilen bir din görevlisinin getirilmesi gerektiğini vurguladı.

 “DİN İŞLERİ BAŞKANLIĞI’NA KIBRIS’IN KÜLTÜRÜNÜ, YAPISINI VE İNANÇ SİSTEMİNİ BİLEN BİRİ GETİRİLMELİDİR”

Röportaj/Söyleşi: Deniz GÜRGÖZE – Redaksiyon: Növber GÜRTAY

“Din dersi insanın yaşamına yön verecek ve etkileyecek bir faktördür”

Okullarımızdaki din derslerinin veriliş şekline ilişkin görüşleriniz nelerdir? Din dersleri konusunda bir sıkıntı yaşanıyor mu?

“Okullarda din derslerini profesyonel olarak verebilecek yetkili öğretmenlerin olmaması en büyük sorundur. Din dersi, aslında herkesin düşündüğü gibi ‘’verilse de olur verilmese de olur’’ anlayışıyla basite indirgenecek bir ders değildir. Din dersi insanın yaşamına yön verecek ve etkileyecek bir faktördür. İnanç ise zamanla kazanılan bir olgudur. İnsanlar yaratılışı gereği bir şeye inanmak isterler. Din İşleri Başkanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığı koordineli bir şekilde çalışmalıdır. Hurafelerden ve gericilikten uzak olmak şartıyla, yetkili kurullar ve resmi daireler için müfredat hazırlanmalıdır. Hazırlanan müfredat gereğince de toplumumuza dini değerlerimiz öğretilmelidir. Çünkü din konusunda bilgili ve bilgisiz herkes bir yorum yapıyor. Bundan dolayı insanlarımızın kafası karışıyor.”

 “Allah inancını doğru bir şekilde aşılayabilecek öğretmenler yok denecek kadar azdır”

‘’Dini gerçek mecrasından çıkarıp Budizm gibi mistik ve cazip hale getiren tarikat gibi yapılar, insanların gerçek dini öğrenmesine engel olmaktadır. Kıbrıs’ta insanların doğru dürüst dini bilgiye ulaşması imkansız bir notkadadır. Okullarda seçmeli veya zorunlu ders olarak verilmesi farketmeksizin bu dersi verebilecek ihtisas sahibi, dini bilen, gerçek kaynağından öğrenmiş ve çocuklara Allah inancını doğru bir şekilde aşılayabilecek öğretmenler yok denecek kadar azdır. Örneğin bir okulda farklı branştan bir öğretmen çocuklara din dersini vermekle mükellef olduğunu ancak kendisini ateist olarak tanımladığını ve Allah’a inanmadığını ifade ediyor. Din vicdan meselesidir. Allah ile kul arasındadır. Allah bizi yaratırken seçme özgürlüğü vermiştir. Müslüman, dindar, ateist veya deist olabilirsiniz. Kıbrıs’ı ve Türkiye’yi baz alarak konuşmak gerekirse bunların arasında en yaygın olanı deizimdir. Deistler, bir yaratıcının olduğuna inanmakla birlikte Kur’an-ı Kerim’e, peygamberlere, meleklere inanmayarak inanç kavramını reddetmektedir. Ve bu düşünce çok tehlikelidir.”

“Din korkulacak bir şey değildir”

 Farklı inançlar insanlar için sizce tehlike arz eder mi?

“Bir şeye inanmak, insana mutluluk ve huzur veriyor. Özellikle, ölümden sonra ahireti anlatan bir dine mensubuz. İslam dinini hurafelerden değil Kur’an-ı Kerim’den veya peygamberlerin hayatından öğrenirseniz müthiş bir huzur verir. Dünyada yaşarken insanlar huzur bulmak isterler ve İslam’ı gerçek kaynağından öğrenmek insana huzur verecektir. İnsanlar, özellikle günümüz çocukları hiçbir şeyden tatmin olmuyor. Toplum doyumsuz bir noktaya geldi. Kâinatı bir gücün yarattığını ve bu gücün de Allah olduğunu tek olduğunu çocuklara korkutarak değil de mantıklı, gerçeklere dayanarak antatırsanız çocuk sizi anlayacaktır. Din korkulacak bir şey değildir. Sadece uydurma dinden korkulmalıdır. Alman filozof, bilimsel sosyalizmin kurucusu Karl Marx’ın ‘Din halkın afyonudur’ şeklinde bir sözü vardır. Marx, din aracılığı ile toplumların uyuşturulduğunu anlatmaya çalışmış. Bende iddia ederim ki, tarikatlar ve çarptırılmış din insanları uyuşturuyor ama gerçek din insanları uyuşturmaz uyandırır, toplumu bilinçlendirir. İslam dini, insanın kalbine ve yaradılışına hitap etmektedir. Bundan dolayı bu din olgusunu vermek zorundayız. Çünkü, çocuk bunu bir yerden öğrenecektir. Bende diyorum ki, çocuk bunu resmi kanallardan yani Din İşleri Başkanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığı’ndan öğrenmelidir, fakat ikisinde de yeterli personel yoktur.”

 “Din İşleri Başkanlığı’na Kıbrıs’ın kültürünü, yapısını ve inanç sistemini bilen biri getirilmelidir”

Din İşleri Başkanlığı konumunda olamk ki siz de bir dönem yaptınız, nasıl bir sorumluluk gerektiriyor?

“Kıbrıs kültürünü, buradaki insan yaşamını, yapısını ve inanç sistemini bilmeyen bir kişiye ülkede görevlendirme verilirse Kıbrıs Türkü bunu kabullenmez ve anlayamaz. Bu söylediklerim şu anda görev yapan Din İşleri Başkanı’nın kesinlikle özelinde değildir. Din İşleri Başkanlığı’na Kıbrıs’ın kültürünü, yapısını ve inanç sistemini bilen biri getirilmelidir. Tadil edilen yasaya göre sadece profesör niteliğe haiz olan kişiler Din İşleri Başkanlığına atanabilir. Kıbrıs’ta da bu özelliklerde din görevlisi yoktur. Ancak yine de dışarıdan ithal etmek yerine bizim toplumumuzun gelenek ve göreneklerine vakıf kişiler başkanlığa getirilmelidir. Kıbrıs Türk toplumu, uygulama konusunda eksikleri olsa da müslüman bir toplumdur. Müslümanlığı savunur ve peygamberlere söz söyletmez.”

“İslam dinini yalın bir şekilde anlatabilecek kişiler camilerde göreve getirilmeli”

‘’Din İşleri Başkanı’nın yaptığı açıklamadan dolayı halkın tekisini almıştır ve şu anda çıkıp ‘’Allah birdir’’ dese bile maalesef insanlar tepki koyacaktır. Bu durumu silecek ve ortadan kaldırabilecek bir şeyler yapılabilir ama bunun için ekstra bir emek sarf edilmelidir. Genel itibariyle Kıbrıs Türk toplumunun inanç yapısına uygun kişiler göreve getirilmelidir. Ayrıca bana göre camilerde tarikat üyelerinin bulunmaması gerekiyor. Nakşibendilik, Süleymancılık ve Nurculuk anlayışını benimseyen kişileri değil de İslam dinini yalın bir şekilde anlatabilecek kişiler camilerde göreve getirilmelidir.”

“Dini değerlerimize yeni bir şey eklemeye hiç kimsenin hakkı yoktur”

Tarikatlar hakkındaki düşünceleriniz nedir? Tarikatları onaylıyor musunuz?

“Tarikatları, Allah ve peygamberler onaylamıyor. Peygamberimiz bu dini tebliğ ettiğini söylüyor ve vefat etmeden önce dini anlattığıma şahit misiniz diye soruyor ve onay aldıktan sonra vefat ediyor. Vefatından sonra ne Hz. Ali, ne Hz. Ebubekir, ne Hz. Ömer ne de Hz. Osman tarikat kurmuyor. En yakınları bile tarikat kurmuyorken başkalarının buna yönelmesi yanlıştır.

Dini değerlerimize yeni bir şey eklemeye hiç kimsenin hakkı yoktur. Bu kapıyı açarsak herkes dinimize yeni bir şeyler ekler ve dinimiz din olmaktan çıkar. Bundan dolayıdır ki, bu ülkenin yapısına uygun din adamları bu işi ele almalıdır. Devlet bizim içimizde okuyan ve büyüyen gençleri istihtam etmelidir. Bizim inancımıza göre, kötü doktor insanı canından yanlış din adamı insanı ahirette cennetten mahrum eder. Din dersi muhakkak, dinde uzman olmuş yalın olarak dini anlatacak öğretmenler tarafından verilmelidir. Bunlara ek olarak, bu dersler verilirken okullarda, camilerde ve din dersleri verilen her kurumda denetim mutlaka yapılmalıdır. Bu noktada kılı kırk yarmamız gerekmektedir.’’

“Tüm dinlere saygı duyulmalı ve eğer herhangi bir dine karşı yapılan bir saygısızlık varsa tepki gösterilmelidir”

Sizce kiliselere mescit yapılması şart mıdır?

“Kesinlikle şart değildir ve böyle bir şey yoktur. Apostolos Andreas bir manastırdır ve orada bir papaz vardır. Güney Kıbrıs’ta da Hala Sultan vardır ve orada kilise yapılmak istense Müslümanlar olarak buna nasıl izin vermezsek bir manastırın da mescit yapılması doğru değildir. Gereği de yoktur. Dipkarpaz’dan çıktığınızda Apostolos Andreas’a giderken yol üzerinde mescit göremezsiniz.  Biz beş vakit namaz kılmakla mükellefiz ve temizse kumun üzerinde, çimin üzerinde gerekirse ayakkabı ile bile namaz kılınabilir. Herhangi bir mescit eksikliğini gidermek için Apostolos Andreas Manastırı’nın içerisine değil de manastıra gelmeden bir km gerisinde küçük güzel bir mescit yapılabilir. Eğer böyle birşey yapılsa kimse buna itiraz etmezdi. Apostolos Andreas’a mescit yapılma talebi tamamen tahriktir ve nitekim akıl üstün gelerek yapılmasından vazgeçildi. Bizim içimizde bir kesim vardır ve bu kesim İslam ile ilgili yapılan hatalara tepki koymuyorken geçenlerde Apostolos Andreas Manastır’ında papaza yapılan saygısızlıkta ayağa kalkıyor. Bu kişilerin tepkisini samimi bulmuyorum. Tüm dinlere saygı duymalı ve eğer herhangi bir dine karşı yapılan bir saygısızlık varsa tepki göstermelidir. Bizim içimizde bir kısım insan rumların koyacakları tepkileri göstere göstere koyuyor ve bu da bizim gözümüze batıyor. Bizim derdimiz, hak hukuk neyse ona tepki koymaktır. Kur’anda Allah birdir ve başka ortağı yoktur. İslam birlik dinidir. Allah, Hz. Muhammed’e ‘bırakma onların tanrılarına sövsünler, çünkü onlar da bize sövecektir’ diyor ve ekliyor: ‘Herkes birbirine saygı, iyilik ve güzellikle gitmelidir.’  Şu an da doğru bir din yaşatılmadığı için çocuklarımızın geldiği son nokta dinsizliğin eseridir. Dünya genelinde de gerçek din yaşanmıyor. Biz dünya üzerinde sanal hurafelerin olduğu bir din yaşıyoruz.”

 

Diğer Haberler

Başa dön tuşu