KıbrısManşet

Yücel: Fizyoterapistlerin haklarını savunuyoruz

Kıbrıs Türk Fizyoterapistler Birliği Başkanı Dr. Şahveren Yücel, birliğin çalışmalarından bahsederek sağlıklı yaşam yolundaki önerilerini paylaştı.  

“FİZYOTERAPİSTLERİN HAKLARINI SAVUNUYORUZ”

Kıbrıs Türk Fizyoterapistler Birliği’nde üç dönemdir başkanlık yapan Dr. Şahveren Yücel, Fizyoterapistler Yasası’nın olmadığını fakat yasanın olmamasına rağmen derneğin otokontrol mekanizmasının kurulduğunu belirtti.

 

 

 

 

 

 

 

 

“Fizyoterapistlerin haklarını elimizden geldiğince savunuyoruz”

Kıbrıs Türk Fizyoterapistler Birliği’nin kuruluş amaçlarından ve faaliyetlerinden bahseder misiniz?

“Kıbrıs Türk Fizyoterapistler Birliği’nin kuruluş amacı fizyoterapistlerin meslek haklarını, çalışma koşullarını arttırmak, denetim altına almak ve halk sağlığını koruyucu aktiviteler yapmaktır. Birliğimizin bir yasası yoktur. Meslek yasamız şu anda ilgili merciler tarafından görüşülmektedir. Ancak yasamız olmamasına rağmen derneğimizin otokontrol mekanizması kurulmuştur. Fizyoterapistlerin haklarını elimizden geldiğince savunuyoruz. Faaliyetlerimiz arasında meslek içi eğitimler, halk sağlığını korumaya yönelik programlar, yaşlı bakımını korumaya yönelik çalışmalarımız ve maraton koşularında toparlanma çadırlarında sporculara yönelik rehabilitasyon programlarımız vardır. Birliğimizde 284 üyemiz bulunuyor. Bu yıl iş gücümüz ciddi anlamda arttı. Bazı günlerde yönetim kurulunun aynı anda bulunması gereken 2-3 tane saha içi faaliyetlerimiz mevcuttur.”

“Fizyoterapi branşları ve çalışılan konular spesifikleşmeye başladı”

Fizyoterapistlerin görevlerine değinerek branşlarını anlatır mısınız?

“Geçmişte fizyoterapi doğuştan gelen yaralanma veya sonradan oluşan sakatlanma gibi yaralanma sonrasında kişinin tekrardan sağlıklı haline kavuşturulmasında kullanılan tedavi yöntemi olarak tanımlanıyordu. Günümüzde bu tanım biraz değişti. Fizyoterapistler cinsel sağlık,solunum fizyoterapisti,göğüs hastalıkları,nöroloji,ortopedi ve pediatri gibi alanlarda mesleki alanda kendini kanıtladı. Fizyoterapi branşları ve çalışılan konular spesifikleşmeye başladı. Bu da profesyonelliği ve birbirimize yönlendirmeyi getiriyor. Dolayısıyla fizyoterapistler olarak daha multidisipliner bir çalışma sağlamış oluyoruz.”

Ülkemizde hangi branş daha fazla faaliyet gösteriyor? Neden?

“Ülkemizde en fazla ortopedik ve nörolojik problemler faaliyet gösteriyor. Genelde bel,omuz ve boyun ağrısı ya da nörolojik problemler olan felç, parkinson gibi hasta gruplarına hizmet veriliyor. Bu bizim bilgimizdir. Konu hakkında yapılan özel bir istatiğimiz yoktur. Bunlar dışında saydığım diğer branşlar da özelleşmiş fizyoterapistler tarafından primer olarak kliniklerde veriliyor. Ortopedik ve nörolojik dışında aktif olarak gündemde olan koruyucu programlar vardır. 65 yaş üzerine egzersiz, çocuklara yönelik fiziksel aktivite ve hamileler koruyucu programlar arasında yer alıyor.”

“Avrupa Birliği projesi olmasıyla iş yükümüz, motivasyonumuz ve görünürlüğümüz arttı”

Kıbrıs Türk Fizyoterapistler Birliği olarak toplumsal farkındalığı arttırmak adına sürdürdüğünüz veya tamamlanan projelerden bahseder misiniz?

“Günlük veya uzun süreli olmak üzere birçok projelerde yer alıyoruz. Bizim mesleki olarak görünmeye başladığımız projelerden biri covid döneminde hayata geçti. Bu proje kapsamında karantina süreci boyunca gönüllü fizyoterapistler ile birlikte her gün saat 15:00’da halka fiziksel aktivite yaptırdık. Evde kapalı olmanın kişilere getirdiği inaktivite vardır. İnaktivite, kilo alımına,postür bozukluklarına ve eklem ağrıları gibi sorunlara neden olmaktadır. Bununla birlikte, her gün farklı konu seçerek herkese fiziksel aktivite yapmasını sağladık. Avrupa Birliği’den aldığımız proje kapsamında, derneğimiz ve ilgili kurumlarla işbirliği ile oluşturulan ilkokul çağında çocukların omurga sağlığına yönelik bir projemiz vardır. Bu proje için 6 tane fizyoterapist eğitildi. Avrupa Birliği projemiz iki basamaklıdır. Birinci basamak, ilkokul çocuklarının omurga sağlığına yönelik vücut farkındalığını arttırmaktır. İkinci basamak ise meslek yasasıdır. Yasanın şu anda ilgili merciler tarafından taşınarak sonuçlanmasını bekliyoruz. Avrupa Birliği projesi olmasıyla iş yükümüz, motivasyonumuz ve görünürlüğümüz arttı. Derneğinimiz 1979 yılında kurulmasına rağmen hala daha yasası yoktur. Bu kabul edilebilir bir şey değildir. Çünkü yasamızın olmaması meslek dışı kişilerin mesleğimize el uzatmasını sağlıyor. Bu durum da halk sağlığını tehlikeye atıyor.”

Sağlıklı yaşam yolunda toplumumuza önerileriniz nedir?

“Sağlıklı yaşam için fiziksel aktivite çok önemlidir. Omurgamız çok kırılgan yapıya sahiptir. Bundan dolayı omurgaya yönelik postür düzeltici egzersizler uygulanarak boyun ve bel sağlığı korunmalıdır. Ayrıca, kalp ve akciğer sağlığını korumakta çok önemlidir. Aslında bunlar skolyoz veya kifoz gibi omurga sağlığında oluşan problemlerle bağlantılıdır. Çünkü, kifoz dediğimiz kamburluk tanısı olan bireyin akciğer kapasitesi azalıyor. Aynı şekilde inaktif olacağı için kalp sağlığı da etkilenmektedir. Bunlar fiziksel aktiviteye dayanan önemli noktalardır.”

“Mezun olunca iş imkânı artık çok azaldı”

Ülkemizde fizyoterapistliğe ilgi var mıdır? Mezun olduktan sonra iş bulma sorunu yaşanmakta mıdır?

“Fizyoterapistiğe ilgi yeterli olmasa da vardır. Birçok belediye projelerinde halka kendimizi ve yaptığımızı anlatmak adına yer almaya çalışıyoruz. Kişiler fizyoterapistlerin görevlerini bilmeyebilir. Bunu anlatmak dernek olarak bizim görevimizdir. Fizyoterapistlere başvurmak için bir tanı olmalıdır. Bundan dolayı, genelde hekim yönlendirmeli geliyorlar. Mezun olunca iş imkanı artık çok azaldı. Çünkü, nüfusa oranla birçok meslek grubunda olduğu gibi sayımız çok arttı. Ancak dernek olarak şu anda bir belediye ile anlaşarak çatımız altında iki kişiyi istihdam ettik. Meslektaşlarımızın yolunu açmak için fazlasıyla efor harcıyoruz. Avrupa Birliği projesinde, proje koordinatörü ve asistanımız dernek çatımız altında maaşlı olarak çalışmaya başladılar. Proje kapsamında 6 fizyoterapistin eğitimi dernek tarafından karşılandı. Ayrıca, okullara vereceklere hizmetlerde derneğimiz tarafından ödenecektir. Sadece hastane ve özel hastanelerde fizyoterapistler genel olarak yerleştiler. Bunun yanı sıra bazı meslektaşlarımız kendi kliniklerini de açıyor. Yine biz dernek olarak çok ciddi efor harcıyoruz. Özellikle Avrupa Birliği projesinin gündeme gelmesiyle birlikte derneğimizin görünürlüğü arttı.”

 

Diğer Haberler

Başa dön tuşu