Candaş ÖzerKöşe YazılarıManşet

Candaş Özer Yolcu: Gurbet, gudubet ve ihanet!

İlaç bulamamaktan, tedavi olamamaktan, gıda pahalılığından, benzin fiyatlarından, ev kirasını ödeyememekten, geçimden şikayetçi olan bir Avrupalı gördünüz mü hiç?

işsizlikten ve açlıktan, adaletsizlikten kurtulmak için, doğuya, müslüman ülkelerine göç eden bir Avrupalı veya Amerikalı tanır mısınız?

Ben tanımadım, bilmem de.

Ama geleceğini kurtarmak uğruna Avrupa veya Amerika’ya giden çoktur.

Hatta bazılarımızın akraba ve kardeşlerinden bazıları Avrupa’da yaşar.

Kendi ülkesinden umudunu kesip ardına bakmadan Avrupa’ya gidip yerleşenlerin. Oradan beri, hariçten gazel okuya durup milliyetçilik türküsü söylemesi de bir başka kara mizah.

Madem memleketin cennet idi!

Madem memleket aşkıyla doluydun? Niye terk ettin cenneti diye sorarlar adama?

Üstelik, semavi dini inançlarda cenneti terk eden yok, kovulan tek çifttir.

Sonra, baya bir sonra, destekledikleri yüzünden terk etmek zorunda kalanların cenazeleri döner memleketlerine.

Buruşmuş yüzleri, solmuş gözleri, tutmaz olmuş elleri, dönmez olmuş dilleri, ermeze düşmüş akılları ve gezemez olmuş ayakları döner gömüleceği memleket toprağına.

Gençlikleri, güçleri, güzellikleri ve kuvvetleri çok uzak bir Avrupa ülkesine kurban gitmiştir. Memleketine kurban olmaya hevesliler tarafından, geçmişi, ekmek uğruna heder edilmiştir.

Memleketinde mağdur olup Avrupa’ya göç ettikten sonra, oradan milliyetçi nutuklar atanların stockohlm sendromuna eşlik eden mazoşist hallerine gülsek mi ağlasak mı bilemedim!?

Madem cennet idi memleketin niye ter eyledin. Hadi terk ettin, bunun müsebbibini şimdi ne diye yeniden yüceltirsin.

Sahi akşın başında ve iyi misin?

Sen hiç gelecek kaygısıyla, savaşlardan ve yokluktan kurtulmak için doğuya göç eden bir yoksul hristiyan, sefil Avrupalı hikayesi bilir misin?

Bunun sebebi sadece dış güçler dediğin güruh mudur? Madem şu sizin dış güçleri yenmedin, alt edemedin gitti!

Ne diye bu sefer olacak yalanı söylersin?!

Doğuya, müslüman ülkelere merak edip gezmeye. Tayin alıp elçilikte iş görmeye. Ya da toplum içinde yazar/çizer ressam tiplemesinde dolaşıp bilgi devşirmeye gelir batılı.

Doğulu da onların topraklarına karnını doyurmaya gider.

Dünyanın ve ülkelerin doğusunda yaşayan batıya özenir yokluktan. Avrupa’da Amerika’da yaşamak ister.

Avrupalıyla veya Amerikalıyla konuşursun doğunun yalınlığında, mistiminde, sadeliğinde, spiritüel yaşamayı hayal eder, meraktan.

Hangi değer daha faydalıdır, mistimi olgular mı? Maddi rahatlık mı?

Kumral saç koyu renge boyanır. Düz olan dalgalı, dalgalı olan kıvırcık, kıvırcıksa düzleştirmek için uğraşır.

Teni esmer olan güneşe çıkmaz kararmasın diye. Ak benizli olan güneşin altına yatar sere serpe bronzlaşsın diye.

Bu tezatlığın temelinde insanın memnuniyetsizliği veya kaşif tarafının açlığı yatar.

Amma ve lakin Avrupa’ya göç edip orada ehil olmuş kaç insandan söz edebiliriz.

Aslında islamın şartlarını, kelime-i şahadet hariç gavur dedikleri ülkeler yerine getiriyorlar.

Mesela çevreye ve toplumsal temizlikleri çok özenli.

Hele bizim Kıbrıs, avrupai geçinip, öyle yaşadığını sansa da. İslami de değil avrupai de değil.

Doğru düzgün Türkçe konuşup yazamayanlar en ala yönetici, seçmen konumundalar.

İşin erbabı esaslı uzmanlar işsizlikten yakınırlar.

Ve doğru düzgün Türkçe kullanılanamayan Avrupa’nın arafta kalmış keyifleri gıcır Ortadoğuluları Anadolu’da ve Kuzey Kıbrıs çilehanesinde yaşayanların geleceğini etkileyecekler öyle mi?

Bir toplumda, bir diğerinin yarım yamalı, yamak İngilizcesini eleştirmesi ne menem bir trajik ironiyse.

Hariçten siyasi ahkam ve racon kesmeleri de o denli gayrı ahlakidir.

Bu, ne biçim çelişkiler teranesidir.

Başımızdaki gudubet dönemin sıkıntılarından uzak beyzadeler, Avrupai ortanda Ortadoğu zihniyetleriyle sorunuma da, seçimime de müdahil olmasınlar.

Gurbet acıdır, evet bu doğru. Fakat uğursuz gudubetliğin ihaneti hepsinden beter.

Diğer Haberler

Başa dön tuşu