Deniz GürgözeKöşe YazılarıManşet

Deniz Gürgöze: Polis Teşkilatı bir an önce güçlendirilmelidir

Deniz Gürgöze’nin kaleminden…

Ülkemizin en önemli ve en güvenilir kurumlarından biri olan polis teşkilatı son zamanlarda sosyal medyadan acımasızca eleştirilere maruz kalıyor. Eleştiriler haklı yönde mi haksız yönde mi onu tartışmaya açacak değiliz, fakat polis teşkilatının acilen güçlendirilmesi gerektiğine inanıyorum.

Öncelikle belirtmek isterim ki, geçtiğimiz akşam yol kenarında yanarak kül olan tırın olduğu bölgeye iki dakikalık mesafeye, yarım saat sonra gelen polisi eleştirirken tarafsız davrandık. İnönü kavşağında yarım saatten fazla yanarak küle dönen mal yüklü tırın olduğu bölgeye en yakın polis karakolu Dörtyol Polis Karakolu’ydu. Polisin olay yerine varması yarım saatten fazla zaman aldı. Bu olay yaşanırken polisin hangi koşullarda olduğu ya da yetersiz polis sayısı bizi ilgilendiren bir durum değildir. Çünkü cayır cayır yanan bir tır ve tırın yanından kontrolsüzce geçen araçlar polisin olay yerine geç gelmesi ile büyük risk yaşadı. Yanan tır her an patlama tehlikesi içerisindeyken, oradan geçen araçlar da ayni tehlike içerisinde kaldı. Kimseye bir şey olmaması tamamen bir şanstır. Orada ölümle sonuçlanan bir trafik kazası da olabilirdi. Polis olay yerine zamanında gelmek zorundadır. Biz vatandaş olarak bunu bekliyoruz. Polis sayısındaki azlığı veya nerede görevde olduğu bizi ‘’o an’’ pek de ilgilendiren bir konu değildir. Ama suçun polislerde olmadığı ve tamamen sistemin yarattığı, siyasi çıkarların sonuçlarından kaynaklandığı da herkes tarafından net şekilde bilinmektedir.

Gelelim polisin son dönemlerde yaşadığı sıkıntılara…

Polis teşkilatının yapısının nasıl işlediğini hemen hemen herkes çok iyi bilir. Tek sorun bu yapının rantabl çalışması için yeterli polis sayısının sağlanamamasıdır. Bugün mecvut yapının, polis sayısındaki yetersizlikle sürdürülmesi elbette mümkün değildir. Birinci öncelik, polis sayısının artırılarak büyük bir eksikliğin giderilmesidir. Bu ülkenin can ve mal güvenliğini sağlayan polisimizin zaman zaman can ve mal güvenliğinin sağlanmasında da sorun yaşadığını görüyoruz. Ülkenin genel yapısına baktığımız zaman artık eski yapının da olmadığı aşikardır. Ülkemizin gerçek nüfusu yanında, yabancı öğrenci sayısındaki artışın da oldukça ciddiyetle dikkate alınması gerektiğini düşünüyorum. Günden güne artan suç oranlarına bakıldığı zaman ülkemize eğitim almak için gelen fakat bir çok yolsuzluğa ve kirli işlere karışan öğrenci sayısı da oldukça fazladır. Bunların yanı sıra yabancı uyruklu kişilerin, lüks araçlarla ülkemizdeki varlıkları bizleri de düşündürmüyor değil hani. Bunların yanı sıra gençliğin içerisinde bulunduğu uyuşturucu illetinin ülkemizde kol gezdiğini her gün yaptığımız haberlerle ortaya koyuyoruz zaten. Durum ,sadece bunlardan ibaret değildir. Polis haberlerini okurken ülkemizdeki suç oranlarının ciddi boyutlara ulaştığını ve bunların yanında trafik kazalarının da arttığını görmekteyiz. Aslında polisin bin bir yere bölünerek görev sürdürmesi mucize gibi bir şeydir. Bu kadar az sayıda görev yapan polis; trafik kazalarına mı bakacak, yabancı öğrencilerin aykırı partilerini mi basacak, madde satıcılarının peşinden mi koşacak, kavgaları mı ayıracak, küsleri mi barıştıracak, eylemlere mi katılacak, hırsızlık veya kasti hasarlarla mı uğraşacak, sokağa çıkma yasağına uymayanları mı kontrol edecek ya da halktan gelen ıvır zıvır şikayetleri mi değerlendirecek? Saymakla bitmeyen ihlaller…

Bugün polis sayısı 2400…

2013 yılında polis teşkilatının yapısının güçlenmesi için, 350 adet polisin alınması için girişim yapılmış fakat o günlerdeki siyasi çekişmeler ve çıkar kavgaları yüzünden 350 polis alımı yerine devletin çeşitli kadrolarına istihdamlar yapılması uygun görülmüştü. Bu utanç bugüne kadar ayni şekilde devam etmiştir. Şimdi yıllardan beri artan nufusu da göz önünde bulundurduğumuz zaman polis sayısının uzun yıllar fazla değişime uğramaması en güvenilir yapıyı zayıflatarak güçsüzleşmesine neden olmuştur.

Çok zorlu bir pandemi dönemi yaşadık. En büyük fedakarlığı sağlık çalışanları yanında polis teşkilatımız yapmıştır. Herkes polisin sokaklarda kamp kurarak sabahlara kadar beklemek zorunda kaldığını da görmüş, gereken özveriyi verdiklerine şahit olmuştur. Sadece bunlarla da kalınmamıştır. Polis ülke genelinde sokağa çıkma yasağı olmasına rağmen suç unsuru olan her alanda varlığını hissettirmiştir. Ülkenin belirli dönemlerde kapalı olması suç oranlarının azalmasına değil tam aksine artmasına neden olmuştur. Bu zorlu süreçlerde bazı polislerimiz yollarda iken bazı polislerimiz ise içeride görev almıştır. Aslında devlet dairelerinde fazla memur sayısı varken, neden polise destek bu memurlarımız kitabet işleri için aktarılmıyor? Sonuçta polis teşkilatının merkez binalarında kitabet, sekreter ve buna benzer bir çok işleri yürütebilecek üniformasız memurlar yer alabilir.  İşte sorun da tam da budur. Devletin çeşitli kadrolarında görev alan memurlarımızın bazıları polise aktarılabilir. Bu düşünülmelidir.

Son zamanlarda yaş haddinden dolayı emekliye ayrılanlar oldu. Bir kaç yıl sonra emekli sayısındaki artış polis sayısında ciddi oranda azalmaya neden olacak ve bu azalma sorunlara yol açacaktır. Bugünkü polis sayısı artırılmak istense de ilerleyen yıllar yine yeteri kadar istihdam yapılmadığı takdirde bir şey ifade etmeyecektir.

İşin özü;

Devlet kadroları siyasi rantlar uğruna şişirileceğine polis teşkilatının yapısını güçlendirmek için çaba harcanırsa polisimiz eski gücüne kavuşacak ve bundan sonraki süreçte olay yerine varma konusunda hiçbir sıkıntı yaşanmayacaktır.

Diğer Haberler

Başa dön tuşu