Ediz TuncelKöşe Yazıları

Ediz Tuncel: Adalet size de lüzum olabilir!!!

2020 yılında tam da seçim yasakları içinde Türkiye’den su getiren borularda arıza olmuş, bu arıza giderildikten sonra suyun tekrar akışı siyasi şova dönüştürülmüş, bu şovu naklen yayınlayan BRT’nin müdürü  Meryem Özkurt da YSK kararlarını ihlal ettiği için hedef tahtası haline gelmiş ve YSK kararlarını ihlal ettiği gerekçesiyle kendisine dava okunmuştu.

Davası bugün görüldü ve 2 aylığına hapis cezasına çaptırıldı.

BRT müdürlüğü her zaman siyasi bir mevkidir, yeterli liyakati olsun ya da olmasın, müdür o mevkiye siyasi kararlarla atanır ve atayan da kendisinden sadakat bekler.

Bizim memleketin en büyük sorunlarından bir tanesi de zaten siyasi statüko ve artık fena halde kokuşmuş partizanlıktır, memleketin tüm maddi ve manevi değerlerini batıran da zaten bu zihniyet olmuştur.

Günün sonunda, YSK kararlarını bilerek veya bilmeyerek ihlal ettiği ve bunu da teknik açıdan kabul ettiği için Meryem Özkurt mahkemeye çıktı ve hapis cezasına mahkum edildi, bu durum resmin bir açıdan görünüşü… 

Bu resmin diğer açıdan görünen tarafı şudur; siyasilerin aymazlığı, sorumsuzluğu, bencilliği, hatta daha açık ifade edeyim, sınır tanımaz siyasi voyvodalığı resmen BRT müdürü Meryem Özkurt’un başını yaktı…

Suç sabit olduğunda, üstüne atılı suç da sanık tarafından kabul edildiğinde, hukuk karşısında yapılacak birşey yoktur, ama ceza takdirinde elbette olguların ağırlığı ve niyet de göz önüne alınır…

Mahkeme sözkonusu şahısa bir ihtar da verebilirdi, para cezası da verebilirdi, hapis cezası da verebilirdi, hapis cezası vermeyi tercih etti, ama bu karar birbirinden farklı tepkilerin de doğmasına ve hatta memleketin yargı sisteminin ve yargıçların kendilerinin sanık sandalyesine oturtulmaları için her türlü art niyetli argümanın üretilmesine de sebep ve zemin hazırladı…

Elbette yargının her verdiği karar kılı kırk yaran seviyede adaletli olmayabilir, zaten bazen bazı emsallere baktığınızda yargının da zaman zaman tökezlediğini görürsünüz, ve hatta, birçok alt mahkeme kararı, üst mahkeme tarafından davacı veya davalı lehine de bozulur.

Bu yüzden de bizim adalet sistemi kendi içinde, olabildiğince kendi kendisini de kontrol etmeye, hatalarını, eksiklerini  olabildiğince düzeltmeye odaklı bir sisteme sahiptir.

Yeter mi, bence yetmez, daha iyisi her zaman olabilir.

Ülkenin adalet sisteminin Meryem Hanım konusunda hangi şartlarda karar verdiğini ya da vicdanlarda bıraktığı yarayı filan tartışacak değilim, siyasi atama bir bürokratın gerek siyaseten, gerekse kamu görevi adına yaptığı bir uygulama hukuka uygun değilse ve bunun da cezai bir bedeli varsa, temelinde bilim olan hukuk sistemi bunun ceza seviyesine elindeki olgulara, bulgulara, delillere göre karar verir.

Verilen karar hatalı görülürse, üst mahkemeye taşınır, yine görüşülür, olgular, bulgular, deliller yine tartışılır, mağduriyet varsa giderilir, her ne kadar kendim de akıl almaz mağduriyetler yaşamış olsam da, bizim yargı sisteminin aleni şekilde art niyetli davrandığına veya davranacağına inanmak istemem, istesem de mantığım buna karşı durur…

Bizim adalet sistemi siyasi bir olayda günah keçisi yaratmak üzerine kurulmuş değildir, hele hele de Meryem Özkurt olayında Meryem Hanım’ı günah keçisi yapmak gibi bir niyetleri olduğunu düşünmek, abesle iştigaldir.  

Ancak mahkemenin Meryem Özkurt aleyhine verdiği karara gösterilen tepkiler kasıtlı olarak çığırından çıkarılmış, an itibarıyle tam bir siyasi şova dönüşmüş durumdadır ve ülkenin adalet sistemi bu karar üzerinden bir linç kampanyasına tabi tutulmaktadır, dahası, ülkenin adalet sistemine, mahkemelerine, yargıçlarına karşı tam bir prestij erozyonu kampanyası yürütülmektedir.

Açıklamalara baktığınızda, bazıları gerçekten akıl alır gibi değil.

En akıl almaz olanı da, bu karar üzerinden KKTC adalet sisteminin, mahkemelerin, yargıçların ülkemize su getiren Türkiye’nin düşmanı ilan edilmesidir.

Nerden nereye!!!

E, madem öyle, oldu olacak, her trafik kazası olduğunda ve suçlular mahkemeyi boyladığında, ceza aldığında, memleketin yollarını yaptı ve o yollarda kazalar oluyor diye her trafik cezası kesen yargıcı da Türkiye düşmanı ilan edin…

Türkiye yolları yapmasaydı, kazalar da olmasaydı efendim, değil mi ama!!!

Memlekete elini kolunu sallaya sallaya girip de saniyesinde en adisinden bir suça karışan TC vatandaşını mahkum etti diye yargıçları, mahkemeleri Türkiye düşmanı ilan edin…

E, Rumun mezaliminden bizi Türkiye kurtardı, şimdi kalkmış TC vatandaşını abuk subuk bir suça teşebbüs etti diye mahkum ediyoruz…

E, olur mu canım, hiç olur mu!!!

Abuk subuk bir suça karıştı diye herife bir de madalya vermemiz gerekirken biz kalkıyoruz herifi bir de mahkum ediyoruz, bizim yargı sistemimiz halt ediyor doğrusu!!!

Bizim adalet sisteminin işi gücü yok, tek işi Türkiye düşmanlığı yapmak, hatta ve hatta, memlekete su getirdi diye Türkiye düşmanlığı yapmak!!!

Bizim yargıçlar da bir alemmiş, hem Türkiye’nin adaya getirdiği suyu içiyorlar, hem de Türkiye aleyhine karar alacaklar diye seçimde YSK yasaklarına aykırı davranan bir bürokratı cezalandırıyorlar…

Manzara bu!!!

Öyle mi!!!

Hade canım, başka telden çalın, sazınızın bam teli fazla abartılı ötüyor…

Artık biraz aklınızı başınıza toplayın, tamam, anladık, bizim adalet sistemimiz dört dörtlük değildir, ama dört dörtlük olmasa da, dünyanın birçok yerindeki adalet sistemlerinden daha düzgün işlemektedir ve bu akıl almaz tavırlarınızla memleketin adalet sisteminin değil, aslında kendi ayağınıza kurşun sıkıyorsunuz ve takındığınız tavırla sadece vicdanları değil, ülkenin tek ve son sığınılabilecek limanını bombalıyorsunuz…

Eğer bugün bir bürokrat yasaları ihlal etti diye mahkum ediliyorsa, bu mahkumiyet elbette o bürokratın kendi kabul ettiği hatasından kaynaklanıyordur ama suçun ve sorumluluğun büyüğü bazen hadsizlikte, sorumsuzlukta, şımarıklıkta sınır tanımayan, hatta memlekette yeni bir tür siyasi voyvodalık icat eden siz siyasilerdedir, keşke sistem izin verse de yargılanan siz olsanız…

Eğer yargı da hatalı davranıyorsa, sorumluluk yine siz siyasilerdedir, çünkü memlekette ideal yargı sisteminin oluşturulması için, temiz toplum yaratılması için, temiz ülke yaratılması için, temiz siyaset yaratılması için, temiz devlet yaratılması için, herşeyden önemlisi, temiz bir toplum zihniyeti ve bilinci yaratılması için, insanların vicdanına adalet duygusunun yerleşmesi için, saygı ve sevginin yerleşmesi için bugüne kadar kılınızı bile kıpırdatmadınız, kiminiz sağa çektiniz, kiminiz sola çektiniz, kiminiz işinize geldiği tarafa çekti, günün sonunda tüm maddi ve manevi değerlerimiz de sayenizde yerle bir oldu…

Şimdi ise, gayet organize ve bilinçli şekilde, kullanılan kelimeler de gayet bilinçli şekilde seçilerek, memleketin yargı sistemi birilerini mutlu edecek şekilde hedef tahtası haline getiriliyor, yetmiyor, olabildiğince hasar alacak şekilde sistematik bir bombalamaya tabi tutuluyor…

Elinizden geleni ardınıza koymayın, adaleti adaletsizleştirmeye çalışın, belki başarırsınız da, ama şunu da unutmayın, bugün adaletsizleştirmeye çalıştığınız adaletin zerresi bile gün gelir size de lazım olabilir, işte o gün keşke adaleti adaletsizleştirmeye çalışmasaydım, sığınacağım son limanda bineceğim adalet gemilerini yakmasaydım diyeceğiniz gündür…

Diğer Haberler

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu