Ediz TuncelKöşe YazılarıManşet

Ediz Tunçel: Gazze ve timsah gözyaşları

İnsanlık bir kez daha zor bir sınavdan geçiyor.

Hamas’ın zırcahil, kanlı katillerinin 6 Ekim’de durduk yerde ve hangi akla hizmettir bilinmez, çocuk çoluk demeden İsrailli masum insanları katlederek başlattıkları dehşet misliyle kendilerine dönmüş durumda.

Hamas’ın kudurmuş çapulcuları sadece İsrail askerlerini hedef alsalardı, belki de İsrail böylesine şiddetli bir karşı saldırı gerçekleştirmeyecekti, dünya da İsrail’in dehşetengiz saldırılarına bu kadar arka çıkmayacak, seyirci kalmayacaktı.

Yıllardır Filistinlileri esir alan, kurdukları silahlı ve acımasız, mafyatik dikta yönetimiyle Filistin halkını sömüren Hamas çapulcuları yaptıkları katliama karşılık İsrail’in çok daha şiddetli bir tepkiyle karşılık vereceğini bilmiyorlar mıydı!!!

Bal gibi biliyorlardı ve gerçekleştirdikleri katliamı da sonucunun ne olacağını, İsrail’in girişeceği misillemede hiçbir şeyden haberi olmayan masum çocukların da arada katledileceğini bile bile yaptılar…

Muhtemelen kendilerine bir yerlerden güvence verildi, ortalığı karıştırın da gerisini bize bırakın dendi, ama ellerini kana buladıklarıyla ve tek başlarına kaldıklarıyla kalakaldılar, ceremesini de masum Filistinlilere, özellikle savunmasız çocuklara ve kadınlara çektiriyorlar.

Yıllardır iki taraf arasında hiçbir belirgin sıkıntı ve çatışma olmamasına rağmen, Hamas’ın çapulcuları önce vahşilikte sınır tanımayan bir katliamla 1400den fazla masum insanı durduk yerde parçaladılar, kurşuna dizdiler, ufacık çocukları yataklarında delik deşik ettiler, boğazladılar, yine yaşlı kadınları, ufacık çocukları kaçırdılar, tavuk kümeslerine kapatıp, filmlerini çekip, dünyaya servis ettiler, insanlıkla alay ettiler, sonra da Gazze’nin altında yarattıkları 500 kilometrelik tünellerde filmler çekip, İsrail’e meydan okudular, gelin sizi cehenneme bekliyoruz dediler.

Göz göre göre, bile isteye, en ölümcül şekilde tahrik de ederek, İsrail’i çoğunlukla masumların, kendini savunamayan insanların katledileceği dehşetli bir savaşa çektiler.

İsrail de gitti, hem de öyle bir gidiş gitti ki, hem Hamas çapulcularının hem de ne olup bittiğini anlamayan masum Filistinlilerin, özellikle de kadınların ve çocukların, analarından emdiği süt burunlarından geldi.

İsrail özellikle Hamas’la bir şekilde ilişkili olduğuna inandığı insanların ve Hamas çapulcularının ailelerinin, akrabalarının bulunduğu binaları tahrip gücü çok yüksek bombalarla vurdu, vurulan binalar anında yerle bir olurken yakın çevrelerindeki binalar da ağır hasarlar alarak kullanılamaz hale geldiler.

Bu arada, gördük ki, mülteci kampı dedikleri Gazze gayet modern binalarla doluymuş ve sokaklarda lüks arabadan da geçilmiyormuş, nasıl bir mülteci kampıysa bu Gazze!!!

İsrail vururken hedef de gözetmedi, ölenler çocukmuş, kadınmış, masummuş hiç önemsemedi, siz benim çocuklarımı, kadınlarımı, masum insanlarımı durduk yerde katlederseniz ben de sizinkileri misliyle katlederim mesajı verdi.

Havadan çekilen görüntülerde Gazze altındaki tüneller tahrip gücü yüksek patlayıcılarla havaya uçurulurken, bombaların yarattığı basınçla, yeryüzünde tünellerin bağlantılı olduğu binalar da ya havaya uçuyordu, ya da binaların büyük hasar aldığı, kullanılamaz hale geldiği görülüyordu, hatta yer yer, bir mahalledeki binaların tümünün birden patlamanın şiddetiyle darmadağın olduğu görülüyordu, ki bunlara hastaneler ve okullar da dahil…

Hamasın zırcahil çapulcuları İsrail’i “cehenneme hoş geldiniz” diyerek tünel savaşına davet ediyordu ama zırcahil katillerin evdeki hesabı çarşıya uymadı, sayelerinde hem masum insanlar katlediliyor, hem de o çok güvendikleri tünelleri başlarına yıkılıyor, lağım fareleri gibi saklandıkları yerde yok ediliyorlar, kaçacak delik arıyorlar, tünelleri ölüm tuzağına dönüştü…

Hamasın çapulcuları için silahsız kadınları, çocukları, erkekleri kurşuna dizmek, paramparça etmek kolaydı, ama karşılarına silahlı ve savaşmayı bilen, üstelik de intikam peşinde koşan askerler çıkınca, kaçacak delik aradılar, kendileri lağım fareleri gibi saklanırken, sivil halkı ortada bıraktılar, hedef gözetmeden atılan İsrail bombaları kadınları, çocukları öldürdüğü zaman dünyanın kendilerine hak vereceğini sandılar, İsviçre bankalarında milyarlarca dolar biriktiren çakma özgürlük savaşçısı Arafat gibi, öldürülen çocukların üzerinden bir duygu savaşı yürütebileceklerini sandılar, boşu boşuna binlerce çocuğun katledilmesine sebep oldular.

İsrail’in ufacık yapısına rağmen dünyanın en güçlü birkaç devletinden biri olduğunu, Amerika dahil, dünyanın en güçlü devletlerini finans ve siyaset yönünden kendine kopmaz bağlarla bağladığını hesaba katmadılar.

Zırcahilin önde gideni, beşiğindeki çocukları katledecek kadar gözü dönmüş sapık katillerin elbette bunlara aklı ermezdi, ermedi de…

Dört bir taraftan İsrail tarafından ablukaya alınan Gazze’de ne kadar saklanırlarsa saklansınlar, ne yaparlarsa yapsınlar, eninde sonunda İsrail bunları tek tek avlayacak ve yok edecek, kimse de İsrail’i durdurmayacak.

Hamaslılar şanslıysalar hemen öldürülürler, değillerse esir düşerler ve İsrail hapishanelerinde sürüne sürüne çürürler.

Farkında mısınız bilmem ama, Filistin tarafından haberlere hep sivil kayıplar bildiriliyor, sadece İsrail kaybettiği asker sayısını bildiriyor, İsrail’in etkisiz hale getirdiği Hamas çapulcularından haber yok, muhtemelen bir tanesinin bile ölüsünü ortada bırakmıyorlar, paramparça edip yok ediyorlar, ya da mezarları belli olmasın ve sonradan şehit muamelesi görüp, mezarı sembolik hale gelmesin diye isimsiz mezarlara gömüyorlar.

Filistin çevresindeki bir tek Arap ülkesi bile ne Hamas’ı sahiplendi, ne de Filistinlileri, onları kaderleriyle baş başa bıraktılar, sadece göstermelik birkaç laf ettiler, İsrail’in saldırılarını kınadılar, ama bir teki bile kapılarını Filistinlilere açmadı, kendiniz ettiniz kendiniz buldunuz, elinizle ettiniz, boynunuzla çekin moduna girdiler.

Bir tek İran, ki Hamas’ın baş destekçisi ve ateşe sürenidir,  ilk günlerde esti gürledi, arkasından da sus pus oldu, gıkı bile çıkmadı.

Türkiye’deki AKP-MHP iktidarı da İsrail’e karşı esti gürledi, sonra manşetlere bunların İsrail ile yaptığı ticaret miktarı ortaya döküldü, şimdilerde sesleri kesilmeye başladı.

Neymiş mesele, insanoğlunun dini imanı paraymış, çocukları katleden katil sıktığı merminin malzemesinin, kıçındaki donun parasını ödeyince, o mermi, o don ekmek gibi, su gibi o katile satılabiliyormuş, savaşta kazanılan para da savaş vurguncularına analarının sütü gibi helalmiş, bu da bir kez daha ortaya çıktı!

İsrail Hamas ve Gazze ile işini bitirince, yüzünü ilk döndüreceği ve dünya yüzündeki gücünü hesap sormak için sonuna kadar kullanacağı ülke, daha doğrusu iktidar, AKP-MHP iktidarı olurdu, normal şartlarda!!!

Amma ve lakin, ortaya çıktı ki, AKP-MHP iktidarıyla İsrail arasında gündüz kavga et, gece hırsızlığa beraber çık politikası uygulanıyor, İsrail’in ihtiyaçları gemilere doldurulup, gönderiliyor, hem de bu operasyon büyük başarıyla uygulanıyor! Yani, palavradan kim ölmüş diye sorası geliyor insanın…Sorunca da cevap basit; İsrailli ve Filistinli masum çocuklar ve siviller ölmüş, olan budur!!!

Arapların bu bilhassa çocuklar açısından yüzyıllardır süregelen tarifsiz derecede korkunç süreçteki  genel tutumuna gelince, Arapların son 1200 yıllık tarihi incelendiğinde, özellikle de son 400 yıllık tarihte, tüm Arapların tek ortak düşmanının Türkler olduğunu çok açık şekilde görürsünüz, Arapların genel olarak Türklere karşı duyduğu nefret her şeyin önündedir ve daha dün İsraillilere yaptıklarını geçmişte sayısız defalar Türklere karşı da çoluk çocuk demeden yapmışlardır.

Ermeni-Azeri çatışmasında olduğu üzere, Türk düşmanı olan herkesi de desteklemişlerdir, Türklere karşı yapılan katliamlara tek bir kez bile ağızlarını açıp da “din kardeşlerimize ne yapıyorsunuz” diye sormamışlardır, aksine alkışlamışlardır, çünkü katledilenler Türktür.

Ortak düşman olarak Türkleri görürler, amma ve lakin, Arapların ikinci düşmanı da yine Araplardır, bir Arap inlerken öteki Arap ya seyirci kalır, ya da elinden gelirse inleyen Araba, muhterem din kardeşine, bir tekme de o vurur.

Bugün Gazze’deki Filistin Araplarına diğer komşu Arapların yaptığı tam da budur.

Yani, bir Arap düşmanlık taslayacağı bir Türk bulamazsa, onun yerine bir Arap bulur.

Araplar için ve din sömürüsünden beslenenler için “din kardeşliği” hikayesi tam bir sahtekarlık, düşmanlık, vicdansızlık, ahlaksızlık düzenini temsil eder…

Araplar asla birbirlerinin dostu değildirler ama Türklerin de en acımasız düşmanları olduklarını tarihte sayısız kez ispatlamışlardır, özellikle, bizim çakma tarih ve tarihçilerimiz pek yazmaz ama, 8. ve 10. Yüzyıllar arasında Arapların Türklere karşı yaptığı tarifsiz dehşetteki katliamların haddi hesabı yoktur, Osmanlı döneminde de, özellikle hilafet hikayesinde, kuyruk acıları çoktur ve bu kuyruk acısı, Türk düşmanlığı hiç bitmez…

Örneğin Kıbrıs’ta 1963-1974 arasında Türklere karşı soykırım uygulamaya kalkışan Rum-Yunan ikilisine karşı en büyük desteği açık ara Filistinliler vermiştir, hani şu din kardeşlerimiz dedikleri…

FKÖ nerde bir Türk kanı akıtılacaksa, orada hazır ve nazır bulunmuştur.

Emperyalizmin Ortadoğu uşaklığında şampiyonluğu kimselere kaptırmayan PKK’ya en büyük desteği önce FKÖ, sonra da Hamas vermiştir, Türk askerine kurşun sıkan ilk teröristler FKÖ denilen çapulcuların kamplarında eğitilmişlerdir, donatılmışlardır, Türk askerine nasıl kurşun sıkacaklarını öğrenmişlerdir, sonra da sırayı Suriye, Irak ve İran almıştır, nasılsa hepsinin ortak düşmanı yeryüzündeki tek Müslüman ama laik, demokratik devlet olan Türkiye Cumhuriyeti!!!

Amerika PKK ve İŞİD dahil, Ortadoğu’daki tüm terör örgütlerinin yaratıcısı,eğiticisi, donatıcısı ve kollayıcısıdır ama buna çanak tutan da cehaletten, ahlaksızlıktan, din sömürüsünden ve belki de hepsinden önemlisi, Türk düşmanlığından beslenen Arapların ta kendisidir.

Bugün FKÖnün artıklarına ve Hamas’ın çapulcularına sahip çıkan AKP-MHP ve “yeminli muhalefetçi” CHP-İyi Parti tayfası hiç kusura bakmasınlar, kör gözlerini açıp da her ikisinin birden nasıl Türk düşmanı olduğunu, aleni şekilde PKK’yı desteklediğini görsünler ve şunu iyice anlasınlar: Türk’ün Türk’ten başka dostu yoktur, Türkiye’nin de Türkiye’den başka dostu yoktur, tarihi gerçekler apaçık ortada durmaktadır.

Savaşı tüm dehşetiyle yaşayan bir nesilin çocuklarından olan ve savaşı da bizzat yaşamış ve üzerimize yağan bombalardan ve kurşunlardan kılpayı kurtulmuş olan, Türkiye’nin 74 müdahalesi olmasaydı da muhtemelen bugün hayatta olmayacak olan ben, savaşın bir çocuk üzerinde nasıl bir tahribat bıraktığını yaşayarak öğrenenlerdenim.

Kendi canımızdan çok, babamızın, annemizin canından korkardık, onlara bir kötülük gelmesinden korkardık, çocuklar olarak ölüm bilincimiz ve korkumuz yoktu, ama babamızın, annemizin ölmesi düşüncesi bizi dehşete düşürüyordu.

Araplar o dönemde Rumları desteklerken ve bize karşı orantısız bir saldırı yapılırken bize tek destek Libya lideri Kaddafi’den gelmişti, ki katledilirken onu da biz yalnız bıraktık…

Sadece, arada büyük bir fark vardı, biz Hamas’ın yaptığı gibi savaşı kışkırtan ve çıkacak savaştan medet uman, çocuklarımızı göz göre göre düşmana katlettiren taraf değildik, hep savunmadaydık, ve bizi destekleyen bir tek Türkiye vardı, bir de Libya lideri Kaddafi, diğer din kardeşlerimizin bir teki bile yanımızda yoktu, hemen hepsi de ya düşmanlarımızın yanındaydılar ya da seyirciydiler, bugün hala da öyleler…

Bugün din kardeşlerimize hadi “KKTC’yi tanıyın” deseniz, alacağınız cevap “NAH TANIRIZ”dır…

Çünkü hepsi de parlamentosunun ve ticaretinin büyük bir bölümünü İsrail’in elinde tuttuğu Amerika’nın uşağıdırlar…Yani, bakmayın İsrail’e karşı laf ola torba dola cart curt ettiklerine, dolaylı olarak İsrail’in de uşağıdırlar, ama en önemlisi, tarihten tescilli Türk düşmanıdırlar ve tüm Türk düşmanları onların sorgusuz sualsiz dostudur.

Ne 1974 ve öncesinde Kıbrıslı Türk çocuklar ve siviller Rum çapulcular tarafından katledilerek toplu mezarlara doldurulurken, ne de 40 yıldan fazladır süren PKK teröründe katledilen Türk askeri ve sivilleri için tek bir kez bile üzüntülerini dile getirmemişlerdir, aksine keyiften dört köşe olmuşlardır!

Üstelik de onların ahlaksızlıklarını, sahtekarlıklarını en iyi bilenlerden biri olduğu ve Arap kültürünü Türkiye’den kesip attığı, Türk milletini özüne döndürdüğü, Türk kültürünü ön plana çıkardığı ve Türkiye’de milli ve çağdaş bir devlet ve millet yarattığı, ve keza Arap dünyasının çapulcu, sahtekar, din sömürüsünden beslenen diktatörlerine karşı kötü bir örnek oluşturduğu için Atatürk adını duyduklarında kuduruyorlar, salyalarını saçarak Atatürk’e saldırıyorlar…

Şimdi bunu Türkiye içindeki din sömürüsünden, sahtekarlıktan, ahlaksızlıktan beslenen, vatan hainliğinde ve ihanette sınır tanımayan beslemelerinin ağzıyla da yapıyorlar…

Kısacası, Arapların ve beslemelerinin genel olarak tek birleştikleri şey, Türk düşmanlığı ve Türklüğü temsil eden herşeydir!!!

Elbette biz onların çocukları katledilirken aynı vicdansızlığı göstermiyoruz, oh olsun size diyemiyoruz, tam aksine, özellikle çocuklar için yüreğimiz kan ağlıyor, çünkü biz insan evladıyız, vicdan sahibiyiz, evlat sahibiyiz, çocuğa değer veririz, çocuklarımız için canımızı bile gözümüzü kırpmadan veririz…Çünkü biz zırcahilin, ahlaksızın, sahtekarın, din sömürgeninin önde gideni değiliz, sadece insan evladı olan ve Tanrı’nın yarattığı her yaratığın yaşam hakkına saygı duyan insan evladıyız…

Çünkü biz de cehaletin, sahtekarlığın, vicdansızlığın, ahlaksızlığın acısını doğduk doğalı çekenlerdeniz, bedelini en dehşetli şekilde ödeyenlerdeniz…

Şimdi, neticeye gelin ve sahte göz yaşlarını, timsah gözyaşlarını bir kenara bırakın da, yıkılan Gazze’deki inşaat sektörünün rantını kimin yiyeceğine bakın, İsrail gazının Avrupa’ya ulaşması için hangi ulaşım hatlarının kullanılacağına bakın,  o zaman bu savaşı kimin çıkardığını ve desteklediğini, din kardeşliğinin bir palavradan ibaret olduğunu ve aslolanın cebe dolacak mangırlar olduğunu da anlarsınız…

Ha, sözü bitirmeden, şu Türkiye içinde her köşe başında türeyen ve oraya buraya saldıran, restorantlarda, kafelerde kabadayılık yapan çapulcu sürüsünden bozma çakma din kardeşlerine de bir çift lafımız olsun;

Birinci madde; Gözünüz yiyorsa, kola şişeleriyle, kahve bardaklarıyla kavga etmeyi bırakın da Gazze’ye gidip İsrail ordusuna kaç paralık ciğeriniz olduğunu bir gösterin de biz de görelim bakalım ciğeriniz kaç kuruşluk, hadi hodri meydan!

İkinci madde; O din kardeşi dediğiniz çapulcuların oluşturduğu terör örgütleri PKK’yı destekleyip Türk askerini, polisini, sivilini katlettirirken, Ermeniler Azerbaycan’da, Hocalı’da, Karabağ’da daha düne kadar Azeri Türklerini paramparça ederken aklınız nerdeydi, yoksa onlar Türk müydü ve yardımlarına İsrail yetişti diye mi sesinizi çıkarmadınız, bir İlham Aliyev kadar olamadınız!!!

Diğer Haberler

Başa dön tuşu