Ediz TuncelKöşe Yazıları

Ediz Tuncel: İşgalci Türkiye!!!

İşgalci Türkiye!!!

Manevi varlığına, değerlerine, önderliğine hayran olduğumuz, mirasına ölümüne sahip çıktığımız Atatürk’ün kurduğu Türkiye, Kıbrıs’ta tanıdığımız dostlarımızdan çok daha fazla dostumuzun, can bağımızın  olduğu Türkiye oldu şimdi “işgalci Türkiye”…

Kim tarafından “işgalci” ilan edildi???

Bir zamanların en saygın sosyal demokrat partisini hırsları, harislikleri, bencillikleri sayesinde erite erite mahalle derneği haline getirenler, baraj altı kalmaya zorlayanlar, sosyal demokrasiden solumsu faşizmin en uç noktasına kayanlar, marjinalliği bir halt sananlar, solumsu faşizmin ola ki kendilerine haksızlıktan hak payı sağlayacağını umanlar, aşağılık kompleksinden kıvıl kıvıl kıvrananlar ve nihayetinde Kıbrıs Türkü tarafından siyasi partiler çöplüğüne fırlatıp atılanlar tarafından…

Üstelik de bunu tam da 19 Mayıs arifesinde yaptılar!

Varoluş mücadelesinin kıvılcımının parladığı, başlarında Mustafa Kemal Atatürk ile bir avuç cesur yürekli subayın tarih sahnesinden silinmek üzere olan bir ulusu ve devleti yeniden yaratmak için yola çıktığı, bugün bile dünyayı egemenlikleri altında tutan ve inim inim inleten emperyalistleri diz çöktürmek üzere ayağa kalktıkları, ve nihayetinde kesin zafere ulaştıkları 19 Mayıs’ın arifesinde!!!

19 Mayıs’ta parlayan kıvılcım, Samsun limanına atılan o adım olmasaydı kesinlikle hiçbirimiz olmazdık, olsaydık bile farklı kimliklerde, isimlerde olurduk!

Hele hele Kıbrıslı Türkler hiç olmazdı, bugün Kıbrıslı Türk diye birşey kalmazdı.

Ve o “işgalci Türkiye” pankartlarını açacak kadar özgürlüğünüz ve demokrasiniz de olmazdı…

Zaten var olmayacağınız için de aşağılık komplekslerinizi tatmin etmek gibi bir dürtünüz de olmazdı…

Türkiye’nin gelen giden iktidarlarını beğenmeyebilirsiniz, bu ayrı bir konu, ama Türkiye Atatürk’ün kurduğu ve on milyonlarca onurlu yüreğin Atatürk ilkeleriyle çarptığı, kan bağlarımızın ötesinde can bağlarımızın olduğu tek ülkedir.

Hayatlarımızı kabusa çeviren emperyalistlerin uşakları elbette Türkiye içinde de vardır, geçmişte olmuştur, bugün de vardır, hep de olacaktır, Atatürk ilkeleri ve onurlu insanlar emperyalist uşakları tarafından hep saldırıya da uğrayacaktır, ama Türkiye ve Atatürk yolunda ilerleyen onurlu insanlar hep ayakta durmak zorundadırlar ve duracaklardır da…

Türkiye, son birkaç yüz yıllık tarihte emperyalizmin yıkamadığı, kurucusunun ilkelerini kıramadığı, tam yıkıldı derken küllerinden doğan ve doğarken bugün bile dünyanın en güçlü emperyalist devletlerini dize getirmeyi başaran  ilk ve tek ülkedir, ilk ve tek ulustur.

“işgalci” pankartı mı açmak istiyorsunuz!!!

Açabilirsiniz, açın ama anamızdan emdiğimiz sütü burnumuzdan getiren, hala bugün toplu mezarlarda kemiklerini aradığımız çocuklarımızın, gençlerimizin esas katillerine karşı açın, yaşadığımız coğrafyayı kan gölüne çeviren, doğmamış çocukların bile geleceğini çalan emperyalizme ve PKK, IŞİD, Taliban, Fetoşlar tayfası, onların uzantıları cemaatlar, tarikatlar gibi zırcahillerden oluşan uşaklarına ve bugün varlığımızı borçlu olduğumuz Atatürk’e karşı düşmanlık taslayan ve emperyalist beslemelerinin işini kolaylaştıran haysiyetsizlere karşı açın…

Türkiye’yi var eden manevi değerlere karşı savaşan, Atatürk’ün değerlerini yıkmak için uğraşan haysiyetsizlere, Atatürk lafını duyduğunda aşağılık kompleksinden kıvıl kıvıl kıvranan emperyalist uşaklarına, Kıbrıs Türkünün haysiyetini bir kuruşluk edenlere, Türk ulusunun değerlerini yerle bir etmek için uğraşanlara karşı açın o pankartları…

Hatta birlikte açalım!

Aksi takdirde, çakma sosyal demokratlığı, çakma solculuğu, çakma insan hakları havariliğini Türkiye düşmanlığı ile harmanlandığınızda gideceğiniz tek yer, tarihin kokuşmuş çöplüğüdür, ki bunu da sonuna kadar hakediyorsunuz…

Dahası, özellikle yakın tarihte tavırlarıyla yarattıkları sonuçlara baktığımızda, çakma sosyal demokratlık, çakma solculuk, çakma insan hakları havariliği en kinder dindardan, en cani faşistten, en kötü emperyalistten bile daha büyük bir kötülüktür…

Daha büyük kötülüktür, çünkü yolunu şaşırmıştır!

Yolunu şaşırmış sosyal demokrat, yolunu şaşırmış insan hakları havarisi, yolunu şaşırmış solcu en zehirli yılandan çok daha zehirli ve tehlikelidir, hatta o kadar tehlikelidir ve aşağılık kompleksleri o kadar tavan yapmıştır ki, en yakınındaki yoldaş bile her an ötekileştirilme ve sokulma tehlikesiyle karşı karşıyadır.

Dahası, emperyalistlerin en kolay yarattıkları,  tavladıkları, kullandıkları ve gözlerini bile kıprmadan harcadıkları iki insan türünden biri de bu türdür.

Dindar geçinen kindar sapıklar ve solumsu faşistler…

Her ikisi de emperyalizmin vazgeçilmez ürünüdür.

Aralarında tek bir fark vardır; solumsu faşistler birbirlerini kolaylıkla harcarken kindar ve sapık dindarlar birbirlerini kollarlar…

Ne yazık ki her ikisi de emperyalizmin has uşakları olarak aramızda var olmaya devam edecekler, ta ki ulusun büyük çoğunluğu kuruluş değerlerinin önemini anlayana, ulusu ulus yapan Cumhuriyet ayarlarının önemini yeni baştan kavrayana, özümseyene kadar…

Ha, derdiniz Rum tarafıyla anlaşmak, işbirliği yapmak ve bu şekilde refahı da artırmaksa, onun da kolayı var, Rum tarafı Kıbrıs Türkünü kendisiyle eşit gördüğü ve Kıbrıs “ortak vatandır” dediği zaman, gereğini yaparız…

Bunun için tam 60 sene bekledik, belki bir 60 sene veya 600 sene daha bekleriz, kimbilir…

Amma ve lakin, o vakite kadar, Türkiye Kıbrıs’ta işgalci filan değil, Kıbrıs Türkünün varlığını koruyan koruyucudur ve bunu da uluslar arası anlaşmalardan doğan hakları neticesinde yapmaktadır, öyle de kalacaktır.

Diğer taraftan, sapla samanı karıştırarak, hedef şaşırarak saldırdığınız Türkiye yerine esas derdiniz olan AKP iktidarına gelince; Türkiye Cumhuriyeti kalıcıdır, AKP dahil, ondan öncekiler gibi, ondan sonra gelecek olan iktidarlar da gidicidir.

Türkiye Cumhuriyeti kimsenin, hiçbir iktidarın tapulu malı değildir, olmayacaktır da…

Aynı şekilde, Kıbrıs Türkünün her türlü maddi ve manevi değerinin içine edenler de kalıcı değildir, er ya da geç gidicidirler, ve dahası, mezara girerken hepsi de donsuz girecektir…

Bu, Türkiye’yi bugünkü hale getirenler için de geçerlidir.

Ne yaparsanız yapın, bu dünyadan giderken donsuz gidiyorsunuz, dolayısıyla da tarihin gelmiş geçmiş tüm kralları en sonunda çıplaktırlar…

Kefenin cebi de yoktur…

Kısacası, Türkiye handır, gelen giden iktidarların tümü de yolcudur, Türkiye ile birlikte kalıcı olan 19 Mayıs’ta parlayan kıvılcımdır, öldüğü gün sonsuza kadar ölümsüzleşen, cenazesi önünde yedi düvelin baş eğdiği Atatürk’tür, yok edilmeye çalışıldıkça daha da güçlenen Atatürk değerleridir, Atatürk çocuklarıdır, Atatürk Türkiyesi’dir…

Gerisi vız gelir, tırıs gider, tarihin çöplüğünü doldurur…

Diğer Haberler

Başa dön tuşu