Ediz TuncelKöşe Yazıları

Ediz Tuncel: Taşlar yerli yerine oturuyor

Türkiye resmen mükemmel şekilde hazırlanmış bir planın temelinde yatan organize bir saldırı altında ve iktidar bunun farkında değil, farkındaysa da farkında olmama ayaklarına yatıyor.

Son on yılda özellikle Arap Baharı denen çapulculuklar, vahşet ve rezillikler sürecinin batağına halen saplanmış halde olan Türkiye, bu  kez daha da uzaktan gelen organize bir tehditle karşı karşıya.

Ta Afganistan’dan sürülerle adam gelip mülteci adı altında Türkiye’ye giriyor.

Bunların tümü de “sakalı traşlı” tipler!

Hepsi de genç, eli silah tutabilen tipler!

Amerika birliklerini geri çekince, sözde Taliban’dan korkarak kaçıyorlar!

Çevrelerindeki onca ülkeye gitmiyorlar, ama İran’ı geçip, daha doğrusu İran’dan geçirilip, doğruca Türkiye’ye geliyorlar.

Sözde bunlar mülteci!

Yersen, yutarsan!

Gruplar halinde basına yansıyan görüntülerde aralarında yaşlı, kadın, çocuk filan yok.

Afganistan’da Taliban üyesi olsun veya olmasın, genelde tüm erkeklerin saçları uzundur ve sakallıdırlar.

Türkiye’ye akın akın gelenlerin tümü de sakal traşlı, en fazla bıyıklı tipler, aralarında bir tane bile sakallı bir tip yok, hepsi de genç, sağlıklı tipler.

Hepsi traşını, kılığını kıyafetini gideceği ortama göre ayarlamış!

Peki niye Türkiye’ye geliyorlar da başka yere gitmiyorlar?

İşte bu sorunun cevabını bulmak için önce Afganistan’da Taliban’ın rolüne bakalım.

Taliban’ı Rusya’ya karşı yaratan, silahlandıran, besleyen, sonra da ta İkiz Kuleler saldırılarından sorumlu tutup (palavranın daniskası), o bahaneyle o zamanki Sovyetlere, şimdiki Rusya ve Çin’e sınırı olan tüm Orta Asya ülkelerine yayılan, askeri üsler kuran, Orta Asya’daki enerji kaynaklarını ve en büyük iki düşmanı olan Rusya ve Çin’I yakın markaja alan kimdi?

Elbette cevabı bildiniz, cevap ABD!

Böylece ABD Taliban çapulcuları sayesinde bir taşla iki kuş vurmuş oldu; hem bu çapulcuları kullanarak Rusya’ya dert çıkardı, hem de bunlarla savaşma bahanesiyle Orta Asya’da üsler kurarak en büyük iki düşmanını ve oralardaki enerji kaynaklarını yakın markaja aldı.

Peki ama bu Taliban denen, sözde dindar geçinen, kadını ve çocukları, özellikle de kız çocuklarını en değersiz pislikmiş gibi gören, beş-altı yaşında çocuğu eş olarak alıp ırzına geçmeyi mübah sayan,  okuma yazmayı ve okur yazarları en büyük düşman olarak gören, yediği her haltı Allah ve İslam adına yaptığını iddia eden, yaşam tarzı olarak en ilkel ve vahşi hayvandan farkı olmayan,  zırcahillikte ve vahşette sınır tanımayan çapulcular sürüsünün gelir kaynağı nedir?

Patates, domates, hıyar, kavun, karpuz ekerek mi kendilerine gelir kaynağı yaratıyorlar?

Hayvancılık mı yapıyorlar, tahıl mı ekip biçiyorlar?

Bankerlik mi yapıyorlar, ekonomik yatırımlar mı yapıyorlar, petrol, doğalgaz gibi enerji kaynakları mı var?

Cevap hiçbiri!

Bu zırcahil vahşi çapulcular sürüsünün tek ve en büyük gelir kaynağı uyuşturucu ticaretidir.

Bütün Orta Asya’da esrar ve eroinin en büyük üreticisi ve satıcısı bu çapulculardır.

Altın Hilal denen bölgeden, ki merkezinde Afganistan ve İran vardır, batıya, özellikle de Avrupa’ya yolladıkları uyuşturucunun ana geçiş yolu da Türkiye’dir.

Bu yüzden de Türkiye’de kullanılan ve yakalanan uyuşturucu miktarı bütün Avrupa ülkelerinin açık ara önündedir.

Türkiye’nin en büyük sorunlarından biri uyuşturucudur ve Türkiye’ye giren uyuşturucunun doğu ayağında bu çapulcu tayfası vardır.

Türkiye hem doğudan hem de batıdan gelen uyuşturucuyla büyük bir mücadele içindedir, ancak ne yaparsa yapsın, uyuşturucu tüccarlarını temizlemek veya en azından kontrol altına almak, ağlarına sızmak hiç de kolay bir iş değildir.

Devlet organize suçla mücadele ederken suçlular her zaman devletin bir adım önünde olmanın yollarını ararlar ve bulurlar da!

Şimdi Taliban adım adım Afganistan’ı ele geçirmektedir ve artık devlet yönetiminde fazlasıyla söz sahibi olacağı da kesindir.

Peki, en azından asgari düzeyde de olsa devlet yönetmek için ihtiyaç duyacağı finans kaynağını nereden bulacaktır?

Elbette yine uyuşturucudan elde edecektir.

Mevcut uyuşturucu üretimini kat be kat artıracak, yine Altın Hilal güzergahını kullanacak, İran ve Türkiye üzerinden batıya uyuşturucuyu pazarlamaya çalışacaktır.

Peki, Türkiye uyuşturucuya karşı ciddi bir mücadele verirken Afganistan tarafından artan uyuşturucu üretiminin aracılığını,  pazarlamasını ve ulaşımını kim veya kimler yapacaktır!!!

E, anladınız tabi!!!

Türkiye’deki mevcut sistem ve uyuşturucu ağları zaten kısmen de olsa devletin takibi altındadır, ancak yine de faaldirler, kendi kapalı sistemleri içinde bu çarkı döndürmektedirler.

Talibanın artan uyuşturucu pazarlama-ulaştırma ihtiyacı için özellikle Türkiye ayağında yeni çetelere, yeni uyuşturucu ağlarına ihtiyacı olacaktır, bu ağları da kendine bağlı çeteler yönetmelidir ki zaten var olan ulaştırma-pazarlama sistemi fazla aksamadan yürüsün.

E, peki, bütün bu çakal tezgahının içindeki esas kilit nokta neresidir diye sorsak!

Elbette doğu ile batı arasındaki kesişme noktasındaki Türkiye!

Hatta ve hatta, uyuşturucu tezgahından elde edilen gelirlerin bir kısmıyle Türkiye içinde sinsi sinsi, yeri geldiğinde silaha ve teröre başvuracak, Türkiye’nin düşmanlarıyla işbirliği yapacak, Türkiye’yi içerden vuracak, adı konulmamış bir Taliban örgütlenmesi yapmak da ne güzel olur, değil mi?

Nasılsa terör örgütlerini en iyi yaratan, örgütleyen, son kullanım tarihi gelene kadar kullanan, gündüz onlarla kavga edermiş gibi görünüp gece hırsızlığa bunlarla beraber çıkan belli başlı  istihbarat örgütlerinin ellerini kirletmeden kullandıkları da bunlar gibiler!

Amerika kendi içindeki siyahi toplumu çökertmek için kendi eliyle Orta Amerika’dan uyuşturucuyu getirip, Amerika içinde pazarlamadı mı!

 Clinton’un skandalı sırasında yayınlanan ve CIA başkanının başını yiyen 400 sayfalık rapor başta CIA olmak üzere istihbarat örgütleri tarafından uyuşturucu parasının hedef ülkelerdeki terör örgütlerini beslemek için nasıl kullanıldığını çatır çatır gözler önüne serdi ama raporun açıklanması öyle bir zaman ayarlamasıyla yapıldı ki kimse rapora bakmadı, herkes Clinton’la Monica’nın haşna fişne işlerine odaklandı…

Şimdi ise binlerce taşı sıksa suyunu çıkaracak Afgan, ki hepsinin Afgan olup olmadığı da tartışılır, Afganistan’ın çevresinde Pakistan, Türkmenistan, Tacikistan, İran gibi ülkeler varken hiçbirine gitmiyor,  İran’dan geçirilip, Türkiye sınırından içeri sokuluyorlar!

Kültürlerine çok daha yakın olan Pakistan, Hindistan, İran gibi ülkelere gitmiyorlar, dosdoğru Türkiye’ye geliyorlar!

Hepsi de taşı sıksa suyunu çıkaracak sağlıkta ve yaşta!

Ve elbette İran’ın da yardımıyla geliyorlar!

Türkiye’de tek derdi kendine ucuz işgücü bulmak olan ve akıl tutulmasına uğramış  bazı rantçı çevreler bunları da ucuz işgücü olarak görebilirler, tıpkı Suriyelileri gördükleri gibi…

Ancak, kısa bir süre sonra Afganistan kaynaklı uyuşturucu gelirleriyle çaktırmadan kendi iş ve finans dünyalarını Türkiye içinde yaratmaya başladıklarında ve kendileri gibi Türkiye’ye sözde mülteci olarak giren diğerlerini de ağlarına dahil ettiklerinde, Türkiye’nin karşısına yaratılmasına kendi eliyle izin verdiği ama Türkiye’yi içten içe yıkacak bir güç çıkacak…

Türkiye’ye giren her bir mülteci, bazı istisnalar olsa da,  devlet için ekonomi, sağlık, eğitim, sosyo-kültürel yapı bakımından tam anlamıyla bir külfet ve sürekli tüketen bir gelir kaçağı, sürekli sistemi bozan bir unsur demektir.

Devlet bir süre sonra kaçınılmaz olarak bunları gerek ekonomik, gerek sosyal, gerekse güvenlik açısından bir  tehdit olarak görüp de müdahale ettiğinde, onlar da karşı misillemeye girişecek, yine orman yangınları çıkarılacak, ülke içinde orada burada terör olayları yaşanmaya başlayacak, hele bir de düşmanımın düşmanı dostumdur diyerek, Türkiye içinde tümü de ABD güdümlü olan Taliban-PKK-IŞİD-FETÖ ve laikliğe karşı olan cemaat-tarikatların da çaktırmadan ortak olacağı bir  ortaklık kurulursa, yandı gülüm keten helva!

Seyredin siz Türkiye’nin başına gelecekleri…

Arap Baharı denen rezillikler sürecinin son halkası da Türkiye üzerinde biraz gecikmeli olarak kapanmış olacak!

Dünyada, Türkiye’de olduğu kadar  yabancı istihbarat örgütlerinin ve onların desteklediği terör örgütlerinin Türkiye’yi parçalamak adına cirit oynattığı gibi cirit oynatılan, tezgahlar yapılan bir başka ülke örneği daha olduğunu sanmıyorum.

Eğer Türkiye hemen şimdi içindeki mülteci sorununu sona erdirmek için radikal önlemler almaya başlamazsa, çok değil, on yıl sonra mülteci sorunu başka boyutlara evrilecek,  Türkler Türkiye’de yabancılaşmaya başlayacak, Türkiye’nin sosyo-kültürel-ekonomik-siyasi yapısı geri dönüşü olmayacak şekilde değişecek,  asker sınırlarda dıştan gelecek tehditlerle uğraşırken içte devletin artık baş edemeyeceği bir tehditler kombinasyonu ortaya çıkacaktır.

Bu bir felaket senaryosu mu diyorsunuz!

Son on yılda Türkiye’nin ve bulunduğumuz coğrafyadaki ülkelerin başına gelenlere bakın da nereye doğru gittiğimizi artık görün diyorum…

Taşlar çaktırmadan yerli yerine oturtuluyor, hepsi yerine oturduğunda çok geç olacaktır.

Diğer Haberler

Başa dön tuşu