Ediz TuncelKöşe Yazıları

Ediz Tuncel yazdı: Can, bal, börek, kebap!

Sayın hükümetimiz, cansınız cannnnn!!!

Sayın muhalefetimiz, balsınız balllll!!!

Sayın ahalimiz, böreksiniz, börekkkk!!!

Sayın sendikalarımız, kebapsınız, kebapppp!!!

Sizden iyisi, can sağlığı…

Ah, pardon, sizden iyisi virüs diyecektim!!!

Ama o da bu aralar nasıl greve giderim derdinde…

Can, bal, börek, kebap!

Hep beraber virüse sevap!

Daha ne olsun, bundan iyisi mi olur!

Virüs bile bu dörtlünün hızına yetişemiyor, artık nerdeyse greve gidecek.

Virüs diyor ki, “o kadar yalaşık ve bulaşıksınız ki artık sizin hızınıza ben de yetişemiyorum, yeter artık, bu gidişe bir çüş deyin be!!!”

Memlekette bir senede en az beş tanesi yakın tanıdık 57 ölü, sayı da her geçen gün artıyor!

Yurt dışındaki yakın tanıdık ve akrabaları da sayarsak sadece benim yakın çevremden akraba-tanıdık en az 10 kayıp var.

Sayın canımız, yani hükümetimiz, yani ciğerimiz dört ucundan koyvermiş, herşey UBP’nin kurultayına endekslenmiş, gerisi hak getire…

Sayın balımız, yani muhalefetimiz, başta HP-CTP-TDP üçlüsü, özellikle de HP tayfası, daha birkaç sene önce hükümette oldukları dönemde memleketi nasıl lağım çukuruna çevirdiklerini, ellerini attıkları herşeyi kafalarına nasıl giydiklerini, yedikleri haltları unutmuşlar, milleti balık hafızalı sandıkları için palavradan kim ölmüş yarışında zirveyi kimselere kaptırmama derdine düşmüşler…

Sayın böreğimizin, yani üstüne bal döküldüğünde kör yiyicilerin ağzına düşen ahalimizin, en az yüzde sekseni o kadar bencilleşmiş, sorumsuzlaşmış, terbiyesizleşmiş ki, ufak bir azınlık haricinde hiç kimse memleketin ve toplumun ne maddi ne de manevi değerlerini umursamaz olmuş, ortalık sayın ahalimiz eliyle resmen lağım çukuruna dönmüş durumda.

Sayın kebaplarımız, yani boşişler kurumu sendikalarımız, varsa yoksa kendi çıkarının derdinde, hepbana, hupbana, happana diye hala bös bös bağırıyorlar, hükümetten ne koparırsak avantadır zihniyetini halen terk edemiyorlar,  ama asgari ücret yerlerde sürünüyor, asgari ücretli aldığı parayla bir hafta yaşıyor, üç hafta ağzı kokar bir şekilde sürüm sürüm sürünüyor, borçtan harçtan kafasını kaldıramıyor.

Markette bir kavanozdaki bir avuç zeytin olmuş 30 lira, kilosu en az yüz lira, üç tane hıyar 10 lira, beş tane erimiş, kokmuş domates 10 lira, içine ne koyuyorlarsa aldığının ertesi günü yarısını bile yiyemeden gökkuşağı renkleriyle küflenen ve çöpe giden ekmek 10 lira, öyle ki, karıncaların önüne attığımda bile çevresinden dolanıyorlar, dokunmuyorlar…  

Ekmeğe bile hile hurda karıştıran ahlaksızlar, Allah belanızı versin, cehennemin en dibine gidin, o ekmeği çocuğumuza, çoluğumuza yediriyoruz diyeceğim, ama biliyorum ki cehennem zebanileri bile böyle ahlaksız hileci hurdacıları cehennem kapısından içeri sokmaz, cehennemliklerin bile ahlağının daha fazla bozulmasına izin vermez…

Haberlerde günlük fiks menümüzde hergün tespit edilen vaka sayısı ve ölümler, ki artık bu rakamlara da kimse inanmıyor, fikslenmiş bir sayıyla verilen vakalar artık hiçbir şekilde inadırıcı değil; UBP’nin bitmez tükenmez entrikaları, kurultay ve koltuk derdi; polisin ele geçirdiği uyuşturucu miktarları; hem muhalefetin hem de iktidarın sanki da yiyecek başka haltları kalmamış gibi şamar oğlanına çevirdiği Erhan Arıklı’ya hergün bel altı vuruşlar, küfürler, aşağılamalar, günah keçisi ilan etme gayretleri;  kurulduğu günden beri batakta olan ama bir türlü batıp bitemeyen, ancak cebimizi batırdığı bir yana, Rum’a da milyarlarca Euro borç takan Kıb-Tek’in zırlamaları; ne kendine ne de başkasına zerre zırnık hayırı olmayan birkaç sendikanın gündelik sosyal medya şovları, veeeeee…Bugünkü kaos ortamında bal gibi suç ortağı ve memleketteki her çürümüşlükte sağlamından payı olan muhalefetin laf olsun torba dolsun derdiyle sosyal medyadaki kıyılardan, köşelerden salladığı gündelik palavraları, gündemde kalma gayretleri…

Ha, unutmadan, Cumhurbaşkanı Sn. Tatar’a da artık birileri şunu söylesin; Sırf basında gündem olmak için hergün farklı bir hikaye okumaya, biryerlerde gezip tozmaya, artık duymaktan usandığımız ve kimseye zerre zırnık faydası olmayan hamaset dolu boş laflarla gündem doldurmaya, hergün Türkiye’ye methiyeler düzmeye hiç gerek yok, bir defa da söyleseniz, milyon defa da söyleseniz, Türkiye’nin bizim için değeri belli, artabileceği kadar artmış olan bu değer bu saatten sonra ne daha fazla artar, ne de azalır,  hani derler ya, bazı durumlarda söz gümüşse, sükut altındır, hatırlatayım dedim.

Bugünkü durumda, memleket ve toplum tam anlamıyla batağa gömülmüş durumdadır, bu saatten sonra memleketi kurtaracak, ahalinin üzerindeki ölü toprağını kaldıracak, önderlik edecek kahramanlara ihtiyaç var, artık duymak bile istemediğimiz hamaset dolu laflara, yalancı kahramanlara değil!

Son iki yılda üniversite ve turizm kapılarından kayıplarımız en az 3 milyar dolardır ve pandemi yüzünden içine girdiğimiz karanlık tünelin ucu şu an için görünmemektedir.

Üniversite öğrencilerinin ve turistlerin bu ülkeye gelmeleri için öncelikle güven duyacakları bir ortama ihtiyaç var, ama mevcut şartlarda bu ülkede hiç kimse güvende değil, her an herkes hastalık ve ölüm tehlikesiyle karşı karşıya.

Günde tespit edilen 150-200 arası vaka ve bu vakaların test sayısına oranı, ortalıkta tespit edilmemiş ama hem bulaşmış hem de bulaştırıcı konumunda olan binlerce insanın kontrol dışı varlığına açık şekilde işaret ediyor.

Adına Sağlık Üst Kurulu denen aldığı kararlarla bırakın memleketteki durumu iyileştirmeyi, beş beter eden, herkesi sözde kontrollü bir şekilde sokağa salarken çocuklarımızı iki senedir eve hapseden, eğitim haklarını katleden boşişler kurulunun aldığı kararlara, bırakın vatandaşın uymasını, siyasilerin kendileri bile uymuyor.

Toplumun her kesimi o kadar aymazlaşmış ki maddi ve manevi yönden resmen katlediliyoruz, yaşlılarımızı da korkunç bir ölüm riski altına soktuk, bazılarının da sürüne sürüne ölümlerine seyirci kaldık.

Bu şartlarda muhalefetin iktidara tek söylediği şey; BECEREMİYORSUNUZ, BIRAKIN GİDİN!

İktidar ise zerre zırnık muhalefeti sallamıyor bile, hatta eminim bir yerleriyle gülüyorlardır ve böyle muhalefet olursa, halk da böylesine duyarsız olursa, biz daha kırk sene kesin iktidarız diyorlardır, ki durum da gerçekten öyledir.

Bugün seçim olsa, UBP toplam oyların yüzde kırkını alacak, CTP yüzde yirmisini alacak, YDP yüzde onunu alacak, HP, DP ve TDP yüzde beşini alacak, gerisi de sandığa gitmeyecek…

Hasbelkader UBP veya YDP beklediklerinden bir veya iki fazla vekil çıkarırlarsa, yani ikisi toplamda 26-27 vekili bulurlarsa, koalisyonu kuracaklar ve yollarına devam edecekler, gerisi de lafla peynir gemisini yürütmeye devam edecek.

Bu arada, bu gidişatla memleket mecburen kapanmış olacak, herkes yine kendi eliyle kazdığı çukura gömülecek!!!

Çok değil, sadece bir ay herkes kendi payına düşen dikkati gösterse memlekette pandemi mandemi kalmayacak ama nerdeeee…

Beton duvar, sağır sultan dediğimizi duyar da akıl tutulmasında en dibi görmüş olan bu toplumun geneli yine duymaz.

Diğer Haberler

Başa dön tuşu