Hasan KüçükKöşe Yazıları

Hasan Küçük yazdı: Yüksek Öğretim Devlet Politikası Olmalıdır

 “Yüksek Öğretim Eylem Planı hazırlanmalı ve KKTC Meclisi’nde ivedilikle oybirlği  ile onaylanmalıdır.”     Yaklaşık bir yıl oluyor, ülke gündemi Covid-19 Pandemisinin sağlık, ekonomik ve sosyal yönden etkileri tüm dünya ülkelerinde olduğu gibi ülkemizde de tartışılmaktadır. Belirsiz bir süreç yaşandı ve belirsizlik ortadan kalkmaya başladı.       Pandemi gibi evrensel bir krizde, devlet gelirlerinin halkın tabanından başlayarak adeletli bir şekilde genele yayılmasını sağlayabilecek politikalara ihtiyaç vardır. Tam bu noktada aklıma gelen bir söz: “Ekonomik sistemlerin başarı ve başarısızlıkları en yoksul yurttaşların durumunu ne ölçüde iyileştirdiğiyle ölçülmelidir” (Adam Smith). Bunun tersi olan toplumlarda sosyal ayrışmaların artma riski çok yüksektir. Bunun sonucuda ekonomik çöküntünün derinleşmesidir. Çünkü sosyal ayrışmanın sonucu toplum içinde kurumlara karşı güvensizlık artar, güvensiliğin sonucu toplumda mutsuzluk olur ve ülkede iç huzursuzluk başlar.   Özellikle devlet gelirlerinin önemli bir kısmını oluşturan “Yüksek Öğretim” alanının tüm yönleriyle faaliyette olması, ülkedeki ekonomik faaliyetleri duran birçok işletmenin ticari faaliyetleri ve ülkede kaybolan sosyal güven algısının yeniden olumlu yonde gelişmesi açısından çok önemlidir.     Yüksek öğretim alanının  yüzyüze eğitime başlaması ile devletin- vergi, KDV, gümrük ve  döviz gelirlerinin artması, üretimden ithalata yaklaşık 50 alt sektörün de ekonomik fayda sağladığı bilinmektedir. İşte bu süreçte, devlet gelirlerinin artması ve işletmelerin ekonomik faaliyetlere başlaması ile halkın tabanından genele ekonomik iyileşmeler başlayacaktır.      Adalet duygusunu kaybeden toplumlar, tüketen toplum olarak kabul edilir. Öncelikli olarak ekonomik katma değer sağlayan yüksek öğretim alanına öncelik tanımalıyız. Devlet gelirlerini direk etkileyen ve bu gelirlerin halkın geneline adaletli dağılım yapılabilecek olması açısından öncelik verilmelidir. Yüksek öğretim alanı gibi turizm alanı da tam bu düşünceyle öncellikli alanlardandır.      21 Üniversitenin bulunduğu ülkemizde mukayese üstünlüğümüzü dikkate alarak “Yüksek Öğretim Eylem Planlaması” hazırlanmalıdır. Yüksek öğretim devlet politikası olmalıdır. Çünkü, devletimizdeki siyasi istikrarsızlığın sonucu olarak 100 000 öğrenci ve 20 000 çalışanın geleceği siyasette yaşanan ve alışkanlık olan üstünlük çekişmesi sonuçunun kurbanı olmamalıdır.      Duygularımızı ve geçmişde yaşanılan siyasi çekişmeleri bir kenara bırakmalıyız. Zaten halk gereğini yapacaktır. Yılların yatırımları, uluslararası antlaşmalar, araştırmalar ve emekleri sonucu bilgi, ilim ve bilim merkezi olan üniversitelerimizin yüz yüze eğitime başlayabilmesi şart olmuştur. Aksi durumda yıllardır savunduğumuz 100 000 öğrenci ile yüksek öğrenim adası söylemi siyasi söylemden başka olmayacaktır. Maalesef zor şartlarda faaliyetlerini yürüten üniversiterin karşına pandemi ile birlikte yaşanılan sistem değişikliği ve bir de dikkatinizi çekmek istediğim Güney Rum kesiminin planlı yürüttüğü siyasal lobilerle 3.ülkelerden öğrenci gelişini de engeleme girişimleri artmıştır.     KKTC Milli Eğitim ve Kültür Bakanlığı’nın hedef koyduğu yüz yüze eğitime başlama hedefinin gerçekleşmesi toplumsal hedef haline dönüşmelidir. Özellikle, aşılama konusunda öğretim üyelerine, idari kadrolara, hizmet görevlilerine, öğrenci yurt idari kadro ile görevlilere ve  ülkemizdeki öğrencilere öncelik verilmelidir. Bu yaklaşım özellikle pandemi dönemindeki uluslararası OECD ve Dünya Bankası raporlarında belirtilen üniversitelerin sağlık koşullarını iyileştirmesinin önemi bakımından ve güvenli öğrenci dostu üniversiteler olması açısından hayati önem taşımaktadır.     Yeni normal ekonomik düzende özellikle nitellikli insan kaynağına sahip,  ARGE ve inovasyon çalışmalarına önem veren, digitalleşme ve yazılım alanında ekonomik politikalar hazırlayan ülkeler ekonomik gelişim ve kalkınmada avantajlı olacağının bilinciyle; ülkemizdeki birçok üniversitenin özellikle sağlık, mühendislik, endüstri, tarım, teknoloji, sanat,  dil eğitimi ve turizm alanlarında uluslararası başarısı ve akredite bölümler olduğu bilinmektedir.      Önerim, yukarıda belirtilen bölümler ile ülkemiz sektör-iş dünyasının birlikte ARGE çalışmaları yapması ve toplumsal sorunlara bilimsel temelde çözüm önerilerinin bulunması ve gelişim sağlanmasıdır.Bu planlama ile yeni iş olanaklarıda sağlanmış olunacaktır.  Sağlık turizm, güvenli gıda üretimi ve paketleme, deniz altı tarımı, kamu ve özel sektöre yazılım geliştirme, teknolojik ara yüzler ve sarf malzeme üretimi, 3 boyutlu sanal sanat müzeleri ve sanat merkezlerinin kurulması, farklı dillerde uluslararası beceri ve okuryazarlık gelişimi yönünde  eğitim teknolojileri öğretim araç ve materyal hazırlanması, uluslararası yabancı dil eğitim kampları ve pazarlaması yapılması sonucunda ülkenin ekonomik gelişiminee katkı sağlanacaktır.  Hedef, ARGE üretim odaklı katma değer sağlayan  ekonomik planlama yapılmasıdır.     Covid-19 Pandemisi gibi pandemiler tekrar yaşayabiliriz, ancak ekonomik çöküntüyü bir daha yaşamak istemiyoruz. Bunun için yüksek öğretimde devlet politikası şarttır. Hasan Küçük

Diğer Haberler

Başa dön tuşu