Köşe YazılarıŞafak Yolcu

Şafak Yolcu yazdı: Astral Projeksiyon ve Ayahuasca Çayı

Dilediğimiz zaman astral seyahat yapabilmek, farklı bir boyuta gidebilmek, uzaktaki sevdiklerimizi görebilmek, o hafiflik ve o özgürlük duygusunu yaşayabilmek ne cazip bir düşünce değil mi? Bu, doğal ve harika bir yolculuk ve her insan için eşsiz bir deneyimdir. Birçok insan bunun zor olduğunu düşünür. Oysa bunu hepimiz yapabiliriz ama biz yetişkinler birçok yeteneğimizi olduğu gibi bu yeteneğimizi de köreltmiş bulunuyoruz. Aslında her uykuya daldığınızda astral bedeninizin fiziksel bedeninizden çıkması muhtemeldir. Ancak bunun tam olarak farkında olmayabilirsiniz. Bilinçli bir astral projeksiyon için eğitim alınması halinde bu eşsiz deneyimi er veya geç, herkes yaşayabilir.

Çocukken eminim birçoğunuz uykusunda uçmuştur. Gökyüzünde bir tüy gibi süzülürken aşağıda akan dereleri, yüksek dağları, ovaları ve köyleri izlemiştir. Şahsen ben bunları yapabildiğimi gayet net hatırlıyorum. Bazen oturur bazen de yüzü koyun bir pozisyonda her şeye tepeden baktığım anlar dün gibi aklımdadır. Ancak zaman içerisinde herkes gibi ben de sadece et ve kemikten ibaret olduğum düşüncesiyle fiziksel dünyaya dalmaya ve ruhsal bir varlık olduğumu unutmaya başlamıştım. Tabi bu süreçte uykuda yaşadığım bu deneyimler de giderek azalmıştı. Ta ki aldığım astral projeksiyon eğitimine dek…

Astral projeksiyonun ne olduğuna kısaca değinecek olursak; beynimiz uygun bir frekansa girdiğinde astral bedenin (astral madde olarak da adlandırılır) fiziksel bedenden yükselerek farklı bir boyuta yani astral düzleme gitmesi ve bilinçli beş duyumuzun ötesinde bir deneyim yaşaması diyebiliriz. Astral projeksiyonun güvenli olmadığını ve bedenlerine tekrar geri dönemeyeceklerini düşünenler için; Astral projeksiyonda kaba astral maddenin sadece bir kısmı fiziksel bedenden ayrılmakta olup, bu ayrılan kısım, bedende kalan kaba astral maddemize eterik bir kordonla bağlı kalmaktadır. Yani isteseniz de istemeseniz de sonunda fiziksel bedeninize dönersiniz.

Astral projeksiyonda astral maddeyi fiziksel bedenden çıkarmak için taç çakra, üçüncü göz yani alın çakrası veya solar pleksus çakradan yararlanılabilir. Benim aldığım eğitimde astral maddeyi solar pleksus çakradan çıkarmaya odaklanıyorduk. Elbette bu projeksiyon öncesinde rahatlama, gevşeme, tüm çakraların açık olması ve bedenimizde yeterince enerji olması vb. gibi detaylar söz konusu. Ben burada bu detaylara girmeyeceğim çünkü bir yazıda anlatılacak kadar kısa bir mevzu değil. 

Astral projeksiyondan bahsetmişken ayahuasca çayından bahsetmemek olmaz. Bu çayı duyanlar kadar mutlaka duymayanlarınız da vardır. Ayahuasca çayı Banisteriopsis Caapi bitkisinin dal ve yapraklarının kaynatılmasıyla elde edilen ve içerdiği dimetiltriptamin (DMT) nedeniyle insanın ruhsal dünyayla bağlantıya geçmesini, içsel bir yolculuk yapmasını sağlayan bir içecektir. Diğer bir deyişle astral projeksiyonda farklı bir boyuta yaptığımız ruhsal yolculuğu, bu çay sayesinde de yapmak mümkün. En azından bu deneyimi yaşayanlar böyle anlatmakta. DMT nedir diye soracak olursanız, DMT epifiz bezi tarafından uyuduğumuz esnada salgılanan hormonlardan biridir. DMT’nin aynı zamanda meditasyon, ibadet ve zikir sırasında da salgılandığı bilinmektedir. Bu hormon sayesinde kişi huşu haline erer ve üst bilince ulaşır. Şamanlar bu çayı ritüellerinde içip, kehanetlerde bulunmaktalar. Ayahuasca, farklı boyutlarla iletişime geçmek, ölüm korkusunu yenmek, evrenin gizemlerini anlamak isteyenlerin ilgi odağı haline gelmiş durumda. Öyle ki artık dünyanın bir ucundan kalkıp Amazon’un derinliklerine, şamanlar eşliğinde sırf bu deneyimi yaşamak için gidiyorlar.

Hatta İstanbul’da spiritüel eğitimler veren bir grup eğitimci, ruhsal inziva, meditasyon, şamanik ayinler yaptıkları kamplar düzenlemekte ve üstadlar nezaretinde dileyen katılımcılara ayahuasca deneyimi yaşatmaktalar. Ben henüz bu çayı deneyimlemedim ama ilk fırsatta deneyimlemek istediğimi söyleyebilirim.

Bu yazının amacına uyması nedeniyle, Astral projeksiyon eğitiminde yaşadığım ilk deneyimimi, ilk egzersizimi sizlerle paylaşmak istiyorum. Astral projeksiyon yapmadan önce, bedenimizdeki astral maddenin sadece bir kısmını uzaklara göndermemiz gereken bir egzersiz vardı. Bu egzersize göre daha önce hiç görmediğimiz bir yere, bir arkadaşımızın yanına astral maddemizin bir kısmını “gözlemci” olarak göndermemiz gerekiyordu. Sonrasında ise gözlemcinin gördüklerinin doğruluğunu teyit etmek için o arkadaşımızı aramak… Tıpkı eğitimde anlatıldığı şekilde gözlemciyi, uzakta yaşayan bir arkadaşımın yanına gönderdim ve otuz dakika sonra geri dönmesini söyledim. Otuz dakika sonra gözlemci geri geldiğinde onu yeniden solar pleksus çakramdan absorbe edip, gözlemlerini zihnime aktarmasını bekledim. Bu aktarımda zihnime gelen vizyonlar; dantel işlemeli perdeler ve zemini sarı-siyah çizgili olan bir mekandı. Bu vizyonlara bir anlam verememekle birlikte arkadaşımı aradım. Kendisine  bir gözlemci gönderdiğimi söyledim ve bana gelen vizyonları anlattım. Arkadaşımın bana söylediği; çalıştığı fabrikanın zemininde siyah üzerine sarı şeritler olduğuydu. Gözlemcinin ona gittiği dakikalarda arkadaşım o zemin üzerinde yürümekteydi. Üstelik personel mutfağındaki pencerelerde dantelli perdeler asılıydı! Tam da o dakikalarda arkadaşım mutfağa çay içmeye gitmişti!

Arkadaşıma gönderdiğim gözlemci, arkadaşımın gözleriyle, onun gördüklerini görmüş ve bana aktarmıştı. Bunu duyan  arkadaşımın bana şaşkınlık içinde söylediği şey şuydu; “Sen ne yaptın yahu? Desene artık başımızın üzerinde bir dronla yaşayacağız! Artık senden gizli hiç bir şey yapamayacağız!”

Bu egzersizin hedefi elbette insanların özel hayatlarını takibe almak değildi. Sadece bedenimizdeki astral maddeyi dilediğimiz zaman, dilediğimiz yere yönlendirebileceğimizi görmekti ve öyle de oldu.

İçinize buna benzer deneyimler yaşayan varsa hikayelerini dinlemek isterim. Hatta bundan mutluluk duyarım. Bana ulaşmak veya bu eğitimle ilgili bilgi almak isteyenler facebook sayfamı ziyaret edebilirler.

Sevgiyle kalın,

Diğer Haberler

Başa dön tuşu