KıbrısManşet

Savcılık Fotokopi Evrağı Sundurmaya Çalıştı, Mahkeme Reddetti

(Kamalı Haber) – Turizm Bakanlığı eski Turizm Planlama Müdürü Turgut Muslu (Sanık 1) ve İş insanı Tekin Arhun’un (Sanık 2) Lefkoşa Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüşülen davasına bugün de devam edildi.

Savcılık dosyanın ilk tahkikat memuru polis Umut Kulle’yi dinletti

Davanın Savcısı Mustafa İldeniz, davanın tahkikat aşamasının ilk kısmını yürüten eski polis (şu an öğretmen) Umut Kulle’yi tanık olarak dinletti. Kulle Mahkemede, 12 Mart 2014 tarihinde Kaskon LTD sahibi İsmail Sergen’den ilk şikâyet ifadesini aldığını, aynı gün Turizm Planlama Dairesi’ne giderek, Sekreter Goncagül Özsoy’dan ifade aldığını anlattı.

Özsoy’un ifadesinde; Tekin Arhun’un 5 Aralık 2013 tarihinde randevu alarak Turgut Muslu ile görüşmeye geldiğini ve Muslu’nun da kendisine davaya konu evrakı bir gün süreyle verdiğini söylediğini aktaran Kulle, ayrıca dönemin Turizm Bakanlığı Müsteşarı Şahap Aşıkoğlu ile de görüştüğünü ve ilgili raporun orijinali olduğu söylenen evrakın “resmi evrak” olduğu bilgisini aldığını belirtti.

Kulle daha sonra da ilgili projenin Bakanlar Kurulu kararıyla sabit koordinatörü olan EBİ firmasına gittiğini ve burada da direktör Fahri Kaya ile görüştüğünü belirtti. Kulle buradan aldığı orijinal olduğu söylenen raporla, hukuk davasında sunulan ve sahte olduğu söylenen raporu karşılaştırıp farklıları belirlediğini söyledi ve 17 Mart 2014’de de sanıkları teminat duruşmasına çıkardığını belirtti. Kulle bu sırada Emare 1 ve Emare 3 olarak kaydedilen iki rapor arasında gördüğü farklılıkları Mahkemeye aktardı.

Savcılığın fotokopi evrakı emare yapma talebi daha reddedildi

Savcılık, daha önce de emare olarak sunulmak istenen ancak savunmanın itirazı sonrası Mahkemenin “fotokopi bir evrak ve orijinali yoktur” diyerek emare yapılmasını reddettiği, Sekreter Goncagül Özsoy’a ait olduğu ve üzerine Tekin Arhun’la Turgut Muslu’nun 5 Aralık’ta görüştüğüne dair delil olduğu iddia edilen not bulunan masa takviminin fotokopisini gösterdi.

Savcı İldeniz Kulle’ye kâğıt üzerindeki “aslı gibidir” notunun ve imzasının kendisine ait olup olmadığını sordu, Kulle bunların kendisine ait olduğunu söyledi. Savcılık ilgili fotokopi kâğıdı bir kez daha emare yapmak istedi ancak savunma yine itiraz etti ve Mahkeme itirazı haklı bularak emare yapılmasını reddetti.

Savcı, Kulle’ye, neden ilgili fotokopi kâğıdın orijinalini almadığını sordu, Kulle bunun üzerine Sekreter Özsoy’un kendisine, “Üzerinde notlarım var, aktif olarak kullanıyorum” dediğini aktardı. Kulle, 19 Mart 2014 tarihinde de raporların incelenip (parmak izi) rapor çıkarılması için yazı yazdığını söyledi ancak uzman raporlarının kendisine gelmediğini çünkü 24 Mart 2014 tarihinde dosyaya başka bir tahkikat memurunun atandığını anlattı.

Savcılık sorgulamasının ardından tanık Umut Kulle’yi savunma avukatlarından Süleyman Dolmacı sorguladı ve Kulle’ye, inceleme talebinden sonra hazırlanan sonuç raporlarını görüp görmediğini sordu, Kulle bunları görmediğini çünkü o sırada tahkikatın artık başka bir polise devredildiğini belirtti. Dolmacı Kulle’nin yalan söylediğini çünkü Kaskon LTD yetkilisi İsmail Sergen’in polise ilk gidişinde şikayetçi olmadığını ve sadece evrakın araştırılmasını istediğini söylemesi üzerine Kulle, bunun kendileri için fark etmediğini, gelen kişinin sonuçta bir talepte bulunduğunu söyledi. Dolmacı, “Bu şekilde ifade alamazsınız, bu bir suçtur. İlgili kişi ‘Ben şikâyet etmedim’ diyor” dedi, Kulle ise hukuk davasında sunulan bir evrakla ilgili olduğu için bunu bir şikâyet olarak anladığını kaydetti.

“Muslu bir mimar, bu terimlerin nasıl yazılacağını bilir”

Kulle’nin, biri orijinal diğeri sahte olduğu söylenen iki rapor arasındaki farklılıkları açıklarken, “’metreküp’ yazılması gerekenler ‘m3’ şeklinde yazıldı, ‘betonarme’ yazılması gerekenler de ‘betonerme’ yazıldı” sözlerini hatırlatan Dolmacı Kulle’ye, Turgut Muslu’nun mesleğinin ne olduğunu bilip bilmediğini sordu.

Kulle bu soruya, “Turizm Bakanlığı’nda Daire Müdürü olarak biliyorum” cevabını verdi. Muslu’nun bir mimar olduğunu söyleyen Dolmacı, Muslu’nun bu terimlerin nasıl yazılıp yazılmayacağını bilen biri olduğunu kaydetti.

PI’da bunları anlatmadınız çünkü bilginiz yoktu”

Kulle’nin PI duruşmasında (Ağır Ceza’ya havale edilip edilmeyeceğinin belirlendiği duruşma aşaması) verdiği şahadetinde, bugün Mahkemede anlattıklarının hiçbirini anlatmadığını söyleyen Dolmacı, ilgili iki raporu inceleyip incelemediğini sordu. Kulle, iki raporu daha önce bu kadar detayı incelemediğini söyledi. Dolmacı Kulle’nin, PI’da bu derece bilgisinin olmadığını söyledi, Kulle ise bugün gördüğü farklılıkları o günde gördüğünü savundu ancak PI’da neden bu kadar detaylı anlatmadığını, “Bu kadar detaylı sorulmamıştı” olarak yanıtladı.

Tahkikat sonunda dava aşamasına gelindiğinde Kulle’nin bugünkü bilgilerine sahip olmadığını söyleyen Dolmacı’nın sözleri üzerine Kulle; Fahri Kaya’dan raporu aldığında henüz hukuk davasında Mahkemeye sunulan ve sahte olduğu ileri sürülen raporu almadığını ve aldıktan sonra da Fahri Kaya ile bir kez daha görüşmediğini söyledi. Kulle Fahri Kaya’nın kendisine verdiği raporun “orijinal” olduğunu söylediğini belirtti.

“Tarihin en hızlı tahkikatını yaptınız”

Dolmacı Kulle’ye, “Neden EBİ’ye gidip Fahri Kaya ile görüştüğün halde oradaki bilgisayarları ve printeri emare olarak alıp inceletmedin?” sorusunu yöneltti. Kulle bu soruya, “Bilgisayarların alınması konuşuldu ama tahkikatın amiri böyle bir emir vermedi” cevabını verdi.

“Tarihin en hızlı tahkikatını yaptınız. 12 Mart 2014’de şikâyet geldi, aynı gün ifade almaya gittiniz. 13 Mart’ta da Fahri Kaya’dan ifade aldınız. İki tane de evraka bakıp birkaç farklılık görüp ‘sahtekârlık var’ diyerek dava okudunuz öyle mi?” diye soran Dolmacı, bu şekilde tahkikatın nasıl olur da tamamlanıp dava okunduğunu sordu.

Kulle, tahkikatın tamamlanmadığını, kendisinin tahkikat memuru olduğu sürede bunları yaptığını söyledi. Bunun üzerine Dolmacı Kulle’nin 17 Mart 2014 tarihinde Mahkemeye “Soruşturma tamamlandı” şeklinde şahadet verdiğini hatırlattı ve soruşturma tamamlanmadıysa neden bunu söylediğini sordu.

Kulle, “Soruşturmanın safhaları var, benim yaptığım ilk safhasıydı. Bu şekilde ifade vermiş olabilirim, hatırlamıyorum. Öyle dememeliydim” dedi.

“Bu kadar kısa sürede suçun oluştuğuna nasıl kanaat getirdiniz?”

Dolmacı Kulle’ye, Turgut Muslu’ya 14 Mart’ta dava okumasının ve bu kadar kısa sürede suçun oluştuğuna kanaat getirmesinin nedenini sordu, Kulle dava okumak, arama yapmak ya da tutuklamak gibi şeylere bir polisin karar vermediğini buna tahkikat amirliğinin karar verip talimat verdiğini söyledi. Dolmacı bu kez Kulle’ye, “Sen tahkikat polisi olarak tahkikatını yapıp suç oluştuğuna kanaat getirmezsen ve yine de tahkikat amirliği sana ‘tutukla’, ‘dava oku’ derse ne olur?” sorusunu yöneltti. Kulle, “Bazı aramalar ve araştırmalar tutuklama sonrası yapılır. Benim 13 yıllık polislik hayatımda hep böyle oldu. Ben iki rapor arasındaki farkları buldum” dedi.

“2 günde bunu nasıl tespit ettin?”

Dolmacı Kulle’nin suçun nasıl işlendiğini bulup bulmadığını sordu ve bunu anlatmasını istedi, Kulle ise sadece 12 günlük bir tahkikat yaptığını ve sonrasını bilmediğini belirtti.

Fahri Kaya’ya gidip orijinal denilen raporu aldıktan sonra herhangi bir parmak izi incelemesi talep edip etmediğini soran Dolmacı, suçun nasıl ve neyle işlendiği sorusunu bir kez daha yöneltti, “2 günde bunu nasıl tespit ettin?” diye sordu.

Kulle bu soruya da sadece 12 günlük bir soruşturma yaptığı, sonrasında neler olduğunu bilmediği cevabını verdi. Savunma avukatı Süleyman Dolmacı Kulle’ye, orijinal denilen raporu EBİ’de kimlerin hazırladığını bilip bilmediğini sordu ve EBİ’de birçok çalışan olduğunu hatırlattı.

Kulle EBİ’nin tüzel kişilik olduğunu, birçok kişinin verdiği bilgilerle hazırlanan bir rapor olduğunu, raporun nereden alınıp kendisine verildiğini de görmediğini belirtti.

Dolmacı Kulle’ye, “Bu raporu Turgut Muslu Mahkemeye nasıl sundu, kim için geldi, kendisinden mi istendi, kendisi mi verdi, hangi şartlarda verdi biliyor musun?” diye sordu. Kulle ise Mahkeme zabıtlarını o dönem okuduğunu ancak şu an hatırlamadığını söyledi. Bunun üzerine Dolmacı Kulle’ye bunları bilmediğini, bilseydi tahkikat aşamasında düşüncelerinin daha farklı olacağını ve bu nedenle de eksik tahkikat yaptığını söyledi. Kulle bunu kabul etmedi, kendisi için evrakın sahte olup olmadığının önemli olduğunu belirtti.

“Raporlardan birinin orijinal diğerinin sahte olduğuna nasıl karar verdiniz?”

Dolmacı Kulle’ye, iki rapordan birinin orijinal diğerinin sahte olduğuna nasıl kanaat getirdiğini sordu, Kulle ise buna; “Turizm Bakanlığı’da yaptığım soruşturmada resmi evrak denildi. Ben de o evrakın daireden dışarı çıkarıldığını öğrendim. Sekreterden aldığımız ifadelerle de buna kanaat getirdim” dedi.

Turgut Muslu’nun, Tekin Arhun’la organize şekilde evrak sahtelemek için ne gibi bir menfaati olabileceğini soran Dolmacı Kulle’ye, Muslu’nun banka hesaplarının incelenip incelenmediğini de sordu.

Kulle menfaat elde edip etmediğini bilmediğini, banka hesaplarına bakılmadığını belirtti.

Bunun üzerine Dolmacı, Fahri Kaya’nın banka hesaplarına bakılıp bakılmadığını sordu, Kulle buna da “hayır” cevabını verdi.

“Turgut Muslu’nun hiç parmak izi yok dersem, ne dersiniz?”

Dolmacı, sağlıklı olan tahkikatın, bir menfaat olup olmadığını anlamak için bu araştırmaları yapmak olduğunu söylemesi üzerine Kulle, EBİ’den aldığı raporu orijinal ve doğru kabul ettiğini ve diğer raporla farkları tespit ettiği için de bu kanaate vardığını kaydetti.

Dolmacı Kulle’ye, ilgili raporda 32 yerde parmak izi tespit edildiğini ve Turgut Muslu’nun parmak izlerinin hiçbir yerde tespit edilmediğini söylerse buna ne diyeceğini sordu, Kulle “Yorum yapamam” cevabını verdi.

“Resmi evrak olduğuna nasıl karar verdiniz?”

Savunma avukatı Süleyman Dolmacı, tanık Umut Kulle’ye EBİ’den alınan raporun “resmi evrak” olduğu kanaatine nereden vardığını sordu. Kulle de Bakanlar Kurulu kararında EBİ’nin resmi koordinatör şirket olmasını gerekçe gösterdi.

Dolmacı, “Bunun resmi evrak olduğuna sen nasıl karar verdin? Sana biri mi söyledi?” diye sordu. Kulle, “Turizm Planlama Müdürü Şahap Aşıkoğlu önce ‘Resmi evraktır’ dedi ancak daha sonra ‘Resmi evraktır diyemem’ dedi. Ben de Mahkemede zaten ‘resmi evrak’ ifadesini kullanmadım” dedi.

“İmza yok, mühür yok, tarih yok, nasıl resmi evrak?”

“İmza yok, mühür yok, tarih yok, hangi tarih aralığına ait olduğu yok, nasıl resmi evrak olur?” diye soran Dolmacı, bu evrakın Bakanlıkta arşive girip girmediğini de sorguladı.

Kulle, Muslu’nun ifadesine göre evrakın arşive girmediğini, bir evrakın resmi evrak olması için sadece imza ve mühür aramadığını söyledi. Kulle Dolmacı’nın, “Sanıkları çağırıp, iki evrakı da önlerine koyup, karşılaştırma yaptırdınız mı?” sorusuna da “Hatırlamıyorum” cevabını verdi.

Duruşmaya 15 Mayıs 2024 tarihinde savunmanın Umut Kulle’yi sorgulamaya devam etmesiyle devam edilecek.

 

 

 

 

 

 

 

Diğer Haberler

Başa dön tuşu