KıbrısManşet

Erhürman: “Takvimlendirilmiş, sonuç odaklı bir sürece ihtiyacımız var”

Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Genel Başkanı Tufan Erhürman, parti olarak artık “sırf müzakere etmek için müzakere edilmesine” karşı olduklarını, takvimlendirilmiş ve sonuç odaklı müzakere süreci talep ettiklerini vurguladı.

CTP Basın Bürosu’ndan yapılan açıklamaya göre, Erhürman, “Sol ve Kıbrıs Sorunu – Beşinci Yıllık Konferans: Kıbrıs Solu’nun Ortak Eylemi” konulu konferansta konuşma yaptı.

Ara bölgede bulunan Dayanışma Evi’nde düzenlenen konferansta, AKEL Genel Sekreteri Stefanos Stefanu ile açılış konuşması yapan Erhürman, Ortadoğu’da yaşanan insanlık dramına değindi. Hamas’ın saldırıları sonucu İsrail’de sivillerin hayatını kaybettiğini dile getiren Erhürman, “Şu anda da Gazze’de çocukların öldürüldüğü bir dönemi görüyoruz. Yüreklerimiz şu an öldürülmeye çalışılan çocuklarla birliktedir. Büyük bir acı yaşıyoruz. Bu acı ancak sol düşünceye gerçekten yürekten inanan insanların yüreklerinde hissedebildikleri bir acıdır” dedi.

-“Siyasi eşitlik pazarlık konusu yapılamaz”

Kıbrıs müzakerelerinde yaşanan çıkmaza işaret eden CTP Genel Başkanı Tufan Erhürman, Rum lider Hristodulidis’in siyasi eşitlik ilkesini “BM Genel Kurulu kararlarında tanımlandığı” şeklinde ifade ettiğini ancak iki bölgelilik ve iki kesimlilikle ilgili böyle bir ibare kullanmadığını, bunun da samimiyetten uzak olduğunu vurguladı.

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın “iki devletli çözüm” diyerek federasyondan nasıl uzağa düştüyse, Hristodulidis’in de “siyasi eşitlik ilkesini pazarlık konusu haline getirmeye çalışarak” aynı ölçüde uzağa düştüğünü ifade eden Erhürman, “Bunu net ve samimi bir şekilde ortaya koymadığımız müddetçe samimi olamayız. İki toplumluluk, iki bölgelilik bu çözümün özüdür. Bunları dile getirirken neden ‘BMGK kararlarında tanımlandığı şekilde’ ifadesini kullanmıyor da siyasi eşitlikte kullanıyor?” sorusunu sordu.

-“Aynı şeyi konuştuğumuzdan emin olmamız gerekir”

“Federasyon” denilen şeyin tüm dünyada aynı tanıma sahip olmadığını belirten Erhürman, “Kıbrısta’ki federasyon, federasyon tanımı içine girmesinin en önemli koşulu siyasi eşitliktir. Bunu kabul etmediğiniz müddetçe Kıbrıs’taki federasyonu reddediyorsunuz demektir” dedi.

Kıbrıs’taki federasyonun iki toplumlu bir federasyon olacağının altını çizen Erhürman, “Aynı şeyi konuştuğumuzdan emin olmamız gerekir” dedi.

AKEL Genel Sekreteri Stefanos Stefanu ve heyetiyle bir araya geldiklerini anımsatan Erhürman, AKEL heyetiyle de aynı fikirde olduklarını düşündüklerini söyledi.

-“Yurttaşlık konusu tartışmaya açık bir konu değil”

Karma evliliklerden doğan çocukların Kıbrıs Cumhuriyeti kimliği alamamasına ilişkin değerlendirmelerde de bulunan Erhürman, bu konunun tartışmaya açık bir konu olmadığını ve tamamen insan hakkı meselesi olduğunu ifade etti. Kendisinin bir kız kardeşi olduğunu ve kardeşinin İzmirli birisiyle evlendiğini aktaran Erhürman, şu ifadeleri kullandı:

“Kardeşimin iki çocuğu var. Benim hayatta sadece 2 yeğenim, bir de oğlum var. Benim oğlum Kıbrıs Cumhuriyeti kimliğini babasının ve dedesinin ve onun dedesinin bu topraklardaki macerası üzerinden elde etme hakkına sahiptir. Çünkü benim eşim de ailesi Kıbrıs kökenli olan bir kadındır. Benim kız kardeşim İzmirli biriyle evlendi diye benim yeğenlerim benim oğlumun haklarına sahip olamıyor. Çünkü kız kardeşim bir İzmirliyle evlenerek suç işledi demek ki.”

Bu konunun mahkemeye dava açma veya Güven Yaratıcı Önlemlerle alakalı olmadığını kaydeden Erhürman, konunun sadece insan hakkı olduğunu vurguladı. Bu konuyu tartışmaya açanların eşitlik, insanlık ve hatta Filistin’de yaşanan olaylar üstüne konuşma hakkı olmayacağını ifade eden Erhürman, ”Çok samimi olmamız gerekiyor. Mesele günlük yaşam içinde sol düşüncenin, sosyalist düşüncenin pratiğidir. Bu Sayın Hristodulidis’in Kıbrıslı Türklere bir lütfu da değil” şeklinde konuştu.

-Akansoy: “Barış ve federal kültür noktasında sol güçler öncü olmalı”

Cumhuriyetçi Türk Partisi Genel Sekreteri Asım Akansoy da, barış ve federal kültür noktasında Kıbrıs’ın “kuzey ve güneyindeki” sol güçlerin öncü olmaları gerektiğini kaydetti.

Akansoy da, konferansa katılarak, konuşma yaptı. Kıbrıs Türk ve Kıbrıs Rum solunun yeni bir paradigma yaratmak isterse, kendi toplumu kadar bir diğer toplumun beklentilerini gözetmesi gerektiğini ifade eden Akansoy, bunu karşılayan bir ortak sorumluluk anlayışı inşa edilmesi ve toplum temsiliyetinin genişletilmesi gerektiğini vurguladı. Akansoy, konuşmasında 10 maddeden oluşan öneriler listesini de konferansta dile getirdi. Akansoy’un sunduğu öneriler şu şekilde:

“Kıbrıs solu, varılan mutabakatlar çerçevesinde, iki bölgeli, iki toplumlu, siyasi eşitliğe dayalı federasyon noktasından hareket etmeli, varılan mutabakatları korumalıdır.

Yeni sıfırdan bir müzakere sürecine kesinlikle karşı çıkılmalıdır.

Müzakere sürecinin, sonuç odaklı yani referanduma bağlanacak şekilde ve belli bir zaman diliminde tamamlanacak çerçevede başlaması ortak görüş olarak ifade edilmelidir.

Varılan mutabakatlar çerçevesinde, siyasi eşitliğin kabul edildiği ve bunun bir tartışma konusu değil, temel bir parametre olduğu kabul edilmeli. Bunun kabul edilmesinin, toplumların sürdürülebilir ve güven sağlayan bir ortama kavuşması için olmazsa olmaz olduğu yüksek sesle vurgulanmalıdır.

Tek egemenlik vurgusu çok önemlidir. Sürdürülebilir bir yeni yapının oluşması, olası provokasyonları dışlaması ve kendini ayrılıkçı unsurlardan koruması bağlamında tek egemenlik olmazsa olmazdır.

BM Genel Sekreteri Antonio Guterres ile yakın iş birliği içerisinde çalışarak her iki toplum adına, beklentiler, görüşler kendisine “doğrudan” anlatılmalı. Konunun aciliyetinin altı çizilmelidir.

Avrupa Birliği, Kıbrıslı Türk toplumu ile çok yönlü, tatmin edici ilişki kurmalı.  Kıbrıs’ın kuzeyi eğer Avrupa Birliği toprağı ise, sorumluluğu sadece “egemen Kıbrıslı Rum temsilciler”in siyasetini uygulamak olmamalıdır. Bu konu her düzeyde dile getirilmelidir. Bunun öncülüğünü, Kıbrıs Rum solu yapmalı, Kıbrıslı Türklere bu yönde açık mesaj vermelidir.

Türkiye ve Yunanistan’daki demokratik kamuoyu ile temas kurulmalı ve bu temas sürekli kılınmalıdır.

Uluslararası tüm sol ve demokrasi güçlerinin sürekli olarak bilgilendirilmesine özel önem verilmeli.

Barış kültürü, federal kültür noktasında sol güçler öncü olmalı, yarından tezi yok siyasi, çalışmalara paralel ortaklaşma ve birlikte üretim adına bu kültür ortamını yaratmalıdır.”

Diğer Haberler

Başa dön tuşu