KıbrısManşet

Maviş: “Din Kültürü dersiyle Sünni İslam inancının öğretiminden vazgeçilmesi gerek”

Kıbrıs Türk Öğretmenler Sendikası Genel Sekreteri Burak Maviş, “Din Kültürü” dersiyle Sünni İslam inancının öğretiminden vazgeçilmesi gerektiğini, dersin içeriği, dersin başlığının çağrıştırdığı şekilde dinler tarihi ve kültürünü kapsayacak şekilde seçmeli ders anlayışı ile yeniden düzenlenmesini istediklerini açıkladı.

Maviş, tüm bunlar yapılamıyorsa, Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi dersinin eğitimin tüm kademelerinde zorunlu değil, seçmeli ders olması için gerekli adımlar atılarak, ilgili kitapların okullarda kullanılmaması gerektiğini belirtti.

Maviş yaptığı yazılı açıklamada, geçen yıl din kitaplarında yaşanan sorunların bu yıl din kitaplarının değiştirilmesi ve güncellenmesiyle derinleştiğini savunarak, “bunun yanında çocukta olumsuz izler bırakacak manipülasyon, yönlendirme, ihmal ve duygusal istismar içeren görseller kitaplara eklenmiş, eğitim/kültür bilgisi açısından ise yerellik, çocuğa görelik, uzaktan yakına ilkesi dikkate alınmamış; yansızlık, ayrımcılık, din ve vicdan hürriyeti ile ilgili yasal mevzuat ile sorunlar oluştuğunu” ileri sürdü.

Yeni din kitaplarıyla Kıbrıslı Türk toplumunun din algısına, toplumsal yaşama kültürel bir müdahalenin söz konusu olduğunu öne süren Maviş, eski kitaplar ile yeni kitaplar arasındaki farklardan örnekler verdi.

Kitaplarda yönlendirme ve manipülasyon yapıldığını, duygusal istismar içeren görseller ve dogmatik bilgilerin kitaplara yerleştirildiğini, din kültürü ve ahlak bilgisinde sınırlı kapsamda olan diğer dinlerin  kitaplardan çıkarıldığını savunan Maviş, güncellenen kitaplarda evrensel ilkelere ve Anayasa’ya aykırılık olduğunu savundu.

Maviş açıklamasında şu ifadelere yer verdi:

“Güncellenen kitapların Anayasa’nın Eşitlik (Madde 8 ), Temel Hakların Niteliği ve Korunması (Madde 10), Vicdan ve Din Özgürlüğü (Madde 23), Öğrenim ve Eğitim Hakkı (Madde 59)’na ters düştüğü gibi, İnsan Hakları Evrensel Bildirisi’ne, Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Sözleşmesi’ne ve Avrupa Konseyi Demokratik Yurttaşlık ve İnsan Hakları Eğitimi Bildirgesi ile uyuşmazlıkta vardır.”

Her türlü eğitimin, insan kişiliğinin tam geliştirilmesine, insan haklarına ve temel özgürlüklere saygıyı güçlendirmeye yönelik olması gerektiğine işaret eden Maviş, eğitimin, bütün uluslar, ırklar ve dinsel gruplar arasında anlayış, hoşgörü ve dostluğu yerleştirmesi gerektiğini vurguladı.

Somut işlemler döneminde olan çocukların soyut ifadeler içeren bilgilerle buluşmasının çocuk pedagojisine aykırı olduğuna dikkat çeken Maviş, bu dönemde soyut ifadelerden kaçınılması ve korku, şiddet, kaygı içeren birçok ifadeden uzak durulması gerektiğini kaydetti.

İnançların bilimsel bilgi gibi aktarılması ve felsefe dersi ile birlikte verilmesinin çocuğun ‘sorgulama’ yeteneğini geliştireceğini ifade eden Maviş, açıklamasında şu ifadelere yer verdi:

“Çeşitli türden dinsel ya da dinsel olmayan inançların bilgi gibi aktarılmasından kaçınılmalıdır. Verilecek din eğitimi inançlar ve kültürler arası anlayışın geliştirilmesine ön ayak olmalıdır.

Farklı dini topluluklara birbirlerini tanımaları ve uyum içinde yaşamaları, korku ve önyargılardan kurtulmaları konusunda destek vermelidir.”

Maviş Dönemin Yüksek Denetim Denetçisi Emine Dizdarlı, “Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi” dersi ile ilgili yayımladığı rapora da dikkat çekerek, Dizdarlı’nın raporunda, müfredatın Anayasa’ya aykırı olduğunu ortaya koyduğunu anımsattı.

Maviş açıklamasını şöyle sürdürdü:

“Eğitim Sistemi, soyut işlemler dönemindeki çocukların seçme özgürlüklerine saygı göstermeli ve çocukların kendi inançları doğrultusunda ahlak ve din eğitimi görmelerini sağlamayı üstlenmelidir.

Okullarda okutulmak istenen Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Derslerinin dinler hakkında tarafsız bilgi vererek ahlaki değerleri benimsetmesi gerekirken, hazırlanan kitapların Sünni mezhebinin öğretileri olduğu saptanmıştır. ‘Din kültürü’ dersiyle Sünni İslam inancının öğretiminden vazgeçilmeli, dersin içeriği, dersin başlığının çağrıştırdığı şekilde dinler tarihi ve kültürünü kapsayacak şekilde seçmeli ders anlayışı ile yeniden düzenlenmelidir.

Tüm bunlar yapılamıyorsa, Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi dersinin eğitimin tüm kademelerinde zorunlu değil seçmeli ders olması için gerekli adımlar atılmalı, ilgili kitaplar okullarda kullanılmamalıdır.”

Diğer Haberler

Başa dön tuşu