KıbrısManşet

Kaya: Meclis benim namusumdur, şerefimdir

KIBRIS ARENA-ÖZEL HABER

Demokrat Parti (DP) Gazimağusa Milletvekili 2. Sıra Adayı Mücahit Kaya, ‘’yeni iyidir’’ sloganı ile çıktığı bu yolda eskilerin de tecrübesi olduğunu, yeniler ile birlikte hareket etmenin ülkeye çok şey kazandıracağını ifade etti.

KAYA: ‘’VATANDAŞIN DA SİYASETİN İÇERİSİNDE SÖZ HAKKI OLMALI’’

KKTC Meclisini ülkenin namusu diye nitelendiren Kaya, meclisin kurulmasında yaşanan zorlukları hatırlatarak ‘’Bu meclisin kurulması için Dr. Küçük ve R.R Denktaş’ın verdiği mücadele rastgele bir sandık mücadelesi değildir. O mücadele toplumun şeref ve haysiyet mücadelesidir’’ ifadelerini kullandı.

‘’MEVCUT SİYASİ YOL HARİTASI TOPLUM NEZDİNDE RAHATSIZLIK YARATMAYA BAŞLADI’’

‘’Yeni iyidir’’ sloganı ile bu yola çıktınız? Tecrübeli siyasetçilere ihtiyaç yok mu? Nedir buradaki ‘’yeni iyidir’’ felsefesi?

‘’Bu yola çıkarken ekonomi, eğitim, sağlık ve buna benzer alanlardaki sıkıntıları gördükçe vatandaşın da ayni sloganla olması gerektiğine inandım. Hayatımıza bir yenilik girmesini düşünerek hep ‘’yeni iyidir’’ mottosunu kullandım. Bu eskinin kötü olduğu anlamında değildir. Yeni; hayatımızın daha güzel, daha farklı bir enerji ile daha farklı bir yol haritası çizmemize neden olur. Mevcut siyasi yol haritası bu toplumun nezdinde artık rahatsızlık yaratmaya başladı. Sistem eskimeye başladı. Bunu bir araba olarak düşünecek olursak, önce bir araba alırsınız ve bir süre kullanırsınız. Daha sonra zamanla servisini yaparsınız ki yenilenip sorun çıkarmasın. Ekonomik yapısı iyi olan kişiler de arabasını yenilemek ister. Arabanın kahrını çekmek yerine bildiği güvendiği bir araç markasına gider. Kısacası herkes kendi ekonomik yapısına uygun bir araç temin etmeye çalışır. Siyaset de böyle bir şeydir. Kıbrıs’ta siyaset bu şekilde evrilmeye başlandı. Yıllarca Kıbrıs sorunu üzerine yapılan siyaset topluma ne ekonomik, ne de iş hayatı anlamında bir yarar sağlamadı. 47 yıldır bu mücadeleninn fayda sağlamadığını gördük. Şimdi artık bu mücadelenin seyri değişti ve dünyanın karşısına iki egemen, iki eşit devlet misyonu ile çıktık. Bunu uluslararası arenada anlatmaya çalıştık. Her türlü mecrada 47 yıldır verdiğimiz mücadelenin karşılığını alamadık. Hem ülke hem siyasi hem de bireysel anlamda bunlar bizi geriye itti.

Siyasilerimiz de ekonomiyi Kıbrıs sorununun gerisinde bıraktılar. Bu sefer şu yapı ortaya çıkmış oldu; ‘’Biz zaten finanse ediliyoruz, finanse edildiğimiz için mevcut düzeni koruyalım’’ dediler. Fakat Kıbrıs’ın da dünya gibi değiştiğini düşünmediler. Kısacası dünyaya ayak uydurmamız gerektiğini hiç düşünemedik. Pandemi süreci ile yeni normaller hayatımıza girince, yenileri hayatımıza sokmamız gerektiğini kabul ettik. 2018 yılında halk bunu fark ederek tabanı, örgütü ve hiç bir zemini olmayan bir partiye oy vererek, ‘’ben değişim istiyorum’’ dedi. Ve bu partiye halk güvendi. Tabi zamanla halk, hayal kırıklığına uğradı. Siyasi yapıda bir sıkıntı olduğu ortaya çıktığı görüldü. Örgütlü ya da örgütsüz yapılar ya da siyasi bir amblem altında oy vermenin faydası olmadığı görüldü.  %35 karmayı konuşmaya başladık. İnsanlar mevcut düzenin içerisindeki eskimişlik ve köhnemişlikten usandıkları için yeni arayışına girerek, karma oy kullanmaya başladılar.’’

‘’KAPALI KAPILAR ARDINDA BİR SİYASET ÖNGÖRMÜYORUM’’

Nasıl bir siyaset öngörüyorsunuz?  

‘’Kapalı kapılar ardında bir siyaset öngörmüyorum. Hayalim; kapalı kapılar ardında olmayan, vatandaşın da içerisine müdahil olabileceği ve sosyal anlamda eşitliği bir arada toplayabilecek, güçlü yapısı olan komiteler üzerinde çalışılacak bir siyaset. Ekonomi alanında çalışacak olursak bu ülkede muhteşem üniversitelerimiz, akademisyenlerimiz, iş insanlarımız ve bürokratlarımız var. Bunların bir masada oturup, üzerinde çalıştığı, Kıbrıs’a uygun ekonomik bir modeli çıkarabileceğini düşünüyorum. Hatta bunun paydaşlarının da yani sanayicimizin, üreticimizin,esnafımızın ve hatta vatandaşın da dahil olduğu bir yapın kurulması zor değildir. Kapıları açık bir siyaset bu memleketi bir adım ileriye taşıyabilir. Bugün baktığımız zaman tüm planların günü kurtarma adına yapıldığını görüyoruz. Aslında KKTC’de yapılması gereken kısa vadede değil, orta ve uzun vadede bir ekonomik plan yapılmalıdır. Vatandaştan soyutlanmış bir siyasetle başarılı olamazsınız. Tarım dendiği zaman içerisine manav da vatandaş da girebilmelidir. O paydaşın içerisine vatandaşı koymalısınız. Doğru komitelerin kurulması ile başarı sağlayabilirsiniz. Vatandaşın da siyasetin içerisinde söz hakkı olmalı. Maalesef ki bizde vaatler üzerine kurulmuş bir siyaset var. Bu vaatler havada kaldığı zaman neticesinde is e vatandaşın üzerinde hayal kırıklığı oluşuyor. Bunun nedeni de vatandaştan uzaklaşmış bir siyasi yapının olmasıdır. Şimdiki neslin %80’e yakını apolitik kişilerdir. Adaylara baktığımız zaman da tavan da var taban da. Ortada bir scala yaratmalıyız ki siyaset hak ettiği noktaya ulaşsın. Siyasilerin eski siyasi anlayıştan arınması gerektiğine inanıyorum.’’

‘’KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ MECLİSİ NAMUSUN TEMSİL EDİLDİĞİ BİR YERDİR’’

KKTC Meclisi sizin için ne ifade ediyor?

‘’Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti meclisi namusun temsil edildiği bir yerdir. İnsanlar sandıkların arkasında kimseye göstermeden oylarını kullanıyorlar ve bunun neticesinde sizi 50 kişilik meclise gönderiyor. Yani vatandaşın kimseye özelinde göstermediği oyu ile seni meclise taşıyor. Meclis; Kıbrıs Türk halkının namusunun, şerefinin ve haysiyetinin temsil edildiği noktadır. Halk bu temsiliyeti 50 kişiye veriyor ve meclis benim gözümde şeref, namus ve haysiyet bazında çok şey temsil ediyor. Bu meclisin kurulması için Dr. Küçük ve R.R Denktaş’ın verdiği mücadele rastgele bir sandık mücadelesi değildir. O mücadele toplumun şeref ve haysiyet mücadelesidir.  Kişiler oraya girdikten sonra kendisine oy veren vermeyen, destekleyen desteklemeyen insanları temsil ediyor. orada yapılacak bir hata tüm topluma mal olur. Bu yüzden KKTC Meclisi benim için şerefi, haysiyeti ve namusu temsil ediyor.’’

Diğer Haberler

Başa dön tuşu