KıbrısManşet

“METE ADANIR’I GENÇ KUŞAKLARA ANLATMAK VE ONU ANMAK İSTİYORUZ…”

BRTK ekranlarından tanıdığımız, yıllarını sanata ve kültürümüze adamış, program yapımcısı, yazar, Mete Adanır Vakfı Mütevelli Heyeti Üyesi Eralp Adanır vakfın çalışmalarını anlatarak, sanata bakış açısını paylaştı.

“METE ADANIR’I GENÇ KUŞAKLARA ANLATMAK VE ONU ANMAK İSTİYORUZ…”

Mete Adanır Vakfı hakkında bilgi verir misiniz?

“Vakıf 1989 yılında aile vakfı olarak kuruldu. Bakanlar Kurulu kararı ile ‘’Hayır Kurumu’’ olarak ilan edildi. 20 Ocak 1989 yılında Mete Adanır’ı zamansız kaybettikten sonra, her yıl kabri başında anıyoruz. 1990’lı yıllarda federasyon tarafından adına düzenlenen turnuvalar vardı. Ne yazık ki zaman içerisinde bu etkinlikler giderek kayboldu. Bizler ailesi olarak onun adına, bazı okullarımıza yardımlar yapıyoruz. Kulüplerimizin bazılarında bulunan çocuk takımlarına ayakkabı, forma gibi malzemeleri bağışlayarak katkılarda bulunuyoruz. Tabi zamanla bu çalışmalarımızı daha da geliştirerek, yayın yapmaya başladık.  İlk yayınımızı da vakıf çatısı altında Mete Adanır isimli kitapla yaptık. Kitap Mete Adanır’ın biyografisini içeriyordu. Böylece Mete Adanır Vakfı yayınları da hayat bulmaya başladı. O günden bugüne 7 kitabımız yayımlandı. Hepsinin özü, Kıbrıs kültürünü yansıtıyordu. Sonrasında bir gazete yayımlamaya başladık. Bu yayımımızı da 3 yıl süre ile bülten şeklinde okuyucusu ile buluşturduk. Çalışmalarımıza dergi yayımcılığı ile devam ettik. Kıbrıs Türk Spor Tarih Dergisi başlığı altında araştırma, röportaj ve belgelere dayayan 3 ayda bir yayınlanan bir periyodu vardı. 2016 yılında başlayıp, 2019 yılına kadar devam ettik. Maalesef maddi imkansızlıklardan dolayı bu yayınımızı da sonlandırmak zorunda kaldık. Etkinliklerimiz şuan devam ediyor. Her yıl Mete Adanır’ın anması yanında son yıllarda Çetinkaya Spor Kulübü’nün akademisindeki hocamızın organize ettiği iki veya üç takımlı bir Mete Adanır Kupası maçı yapıyoruz.”

“Vakfın amacı Mete Adanır’ı genç kuşaklara anlatmak ve onu anmaktır”

Vakfın kuruluş amacından bahseder misiniz?

“Mete Adanır Vakıfı; merhum babamız Alpay Adanır tarafından kuruldu Mütevelli heyetimiz aileden oluşuyordu. Mütevelli heyetinde ben, annem, amcam, eniştem, babam ve dayım vardı. Babam, annem ve dayım vefat edince eşim ve amcamın oğlu heyete dahil oldu. Vakfın amacı; Mete Adanır’ı genç kuşaklara anlatmak ve onu anmaktır. Bunu yaparken de Mete Adanır’ın ismini yaşatmaktır. Vakıfların maddi olarak herhangi bir geliri yoktur. Babam başından beri kendi imkanları ile bütçesini oluşturuyordu. Ayrıca sponsorlarımızın katkıları ile etkinliklerimizi organize edebiliyoruz. Varlığımızı ailemizin katkısı ile devam ediyor. Spora katkımızın yanında eğitime de katkı sağlamaya çalışıyoruz. En son Oğuz Veli Ortaokulu’na bir kütüphane açtık. Babamın vefatından sonra bu kütüphaneyi içerisinde masası ve sandalyeleri dahil olmak üzere tam donanımlı bir şekilde hayata geçirdik. Kütüphaneye, Alpay Raşit Adanır Kütüphanesi ismini verdik. Babamın birikimi vardı ve faizi biriktiği zaman kütüphaneyi meydana getirdik. Mete Adanır Vakfı’nın katkıları ile yapmış olduk.”

“Üretebilmek için mücadele eder noktadayız”

Kitaplarınızdan ve sanata bakış açınızdan bahseder misiniz?

“Yazarr, sanatçı ve müzisyen olmamdan ötürü ömrüm bu alanda çalışma yürüterek geçti. Kültürümüzün birçok dalı her gün gelişemektedir. Biz bir ada ülkesinde yaşıyoruz. Ada ülkesi olmamız nedeniyle hem eksi yönlere hem de artı yönlere sahibiz. Ada ülkesi olduğumuz için dünyadaki gelişmeleri yakından takip edemiyoruz. Bu ada ülkesinde yaşamanın eksikliğidir. Çoğu kez kendi kendimize (sanat açısından) üretim yapıyoruz gibi oluyor. Nitekim son yaptığım bir araştırmada 1954 yılında bir sanat derneği kuruluyor. Tüm ülke sanatçılarının bir arada olabilmesi için kurulmuş bir dernek. O dönemlerde bunun eksikliği hissedilmiş ve bu oluşuma gitmeye çalışılmış. O günlerden bu günlere halen hep bir arada durma, eksikliklerimizi giderme ve üretebilmek için mücadele eder noktadayız. Toplum olarak üretimimizi yakın komşularımızla mukayese ettiğimiz zaman gerçekten sanat alanında üreten bir toplumuz. Bizim hamurumuzda üretimcilik, sanata düşkünlük var. Ancak ülkemiz maddi imkânsızlık içerisinde. Dolayısı ile sanatsal üretimlerde çok daha düşük noktada olabiliyoruz. Bu sebeple geldiğimiz nokta; yetersizliğimizden dolayı değil bilakis yeterliyiz ama imkansızlıklarımız vardır.  Kendi kapısını aralamış diğer ülkelerde de üretim yapan sanatçı dostlarımız var. Kendi üretimlerini yurtdışında sergileyebiliyorlar. Ülkemiz küçük bir ülke olduğu için herkes genelde birbirini tanıyor. Dolayısı ile yurtdışındaki sanatçıya bakış açısı ile bizim ülkemizdeki sanatçıya bakış açısı aynı noktada değil. Bizde tanınmışlığın verdiği bir sıcaklık ve samimiyet vardır. Örneğin ülkemizde çok fazla kitap çıkarılmasına karşı değilim, elbette ki herkes kitap çıkarabilir. Ancak önemli olan üretmek de olsa çıkan kitabın toplumumuz üzerinde bırakacağı etki de önemlidir. Dolayısı ile nitelikli olması önemlidir. Nitelikli olanlar o üst seviyede kalmaya devam edecektir.”

“Çocuklarımıza okuma alışkanlığı kazandırabilirsek bu sorun da rahatlıkla aşılabilir”

Ülkemizde baktığımızda kitap okuma alışkanlığı teknolojiden kaynaklı azalmış durumdadır. Bu noktada kitap okuma noktasında ailelere ve toplumumuzun geneline tavsiyeniz nedir?

“Teknoloji aslında bizim hem iyiliğimiz hem kötülüğümüz oldu. Benim iki çocuğum var. Oğlum kitaba çok meraklı, kızım ise kitap okumuyor. Ben toplumumuzun gözünde bir kitap yazarı isem ve yazıyor, üretiyorsam, ben kendi evimde bu sistemi tam olarak oturtmam gerekir ama teknoloji öyle bir şey ki çocuklarımızı esir alıyor. Bundan nasıl kopabiliriz sorusuna gelirsek; bu durumdan bu koşullarda kopmamız mümkün değildir. Ailelerin buna program yapıp, bir sınırlama getirmesi gerektiği inancındayım. Çocuklarımıza okuma alışkanlığı kazandırabilirsek bu sorun da rahatlıkla aşılabilir. Aslında kitabın dünyasını keşfedebilmek önemli. Çocuklarımıza kendimizin seçtiği kitabı okutmak yerine çocukların kendi kitabını kendi seçmesini sağlamak gerekiyor. Örneğin ilk kitabımı ben uzaya yönelik olan kitaplardan seçtim. Çünkü o alana ilgim vardı ve okudukça çok daha fazla okuma isteğim oluştu. Böylece de kitap okuma alışkanlığı elde ettim.”

Diğer Haberler

Başa dön tuşu