Ediz TuncelKöşe Yazıları

Ediz Tuncel: Büyük resimde 3. Dünya Savaşı

Son iki yıldır 3. Dünya Savaşı başlamış durumda ama görünen o ki kimse büyük resmin farkında değil.

Savaşı başlatan da Amerika’dır, başka kimse değil.

Nasıl mı?

Önce 2000’de dünyanın en büyük ekonomileri arasına en alttan giren ve 2018’de dünya ihracatında Amerika ve Almanya’yı geçen, dünya piyasasındaki doların da üçte ikisini kendi piyasasına çeken Çin’de bir virüs peydahlandı, bütün dünyaya yayıldı, dünya Çin’e kapılarını kapattı, Çin on dolara sattığı malı beş dolara satamaz hale geldi, ama yine de yıkılmadı, sadece ekonomisi, dolayısıyla da geliri ve askeri gücündeki gelişme bir durağanlık sürecine girdi ve süreç halen de aynen öyle devam ediyor.

Amerika’ya ve avanesine en büyük ekonomik ve askeri tehditlerden bir tanesinin ana gelir kaynakları tıkandı, tek kurşun atılmadan Çin’in ilerlemesi durduruldu.

Ta 2010lardan beridir, Arap Baharı ile eş zamanlı başlayan Doğu Avrupa’yı Rusya’dan koparma ve Amerikan nükler gücünü Rusya’nın burnunun dibine sokma projesi, ki resmen adını duymadık ama mutlaka bir kod adı vardır, Amerika ve avanesinin Ukrayna’nın başına 5 milyar dolar harcayarak bir kuklayı seçtirmesiyle önemli bir adım atmış oldu.

Sözüm ona, dünyaya adalet, insan hakları, hak, hukuk dağıtma havarisi görünen Amerika, Avrupa’nın gelmiş geçmiş en rezil fanatiklerinden ve faşistlerinden oluşan, hatta Hitler’in nazilerini bile solda sıfır bırakan Ukraynalı neo-nazilerin de bir numaralı destekçisi oldular.

Bugünkü Ukraynalı neo-nazi bozuntularının dedeleri 2. Dünya Savaşı sırasında Ukrayna Direniş Ordusu diye bir ordu kurdu, gözüne kan bürümüş katiller sürüsünden oluşan bu ordunun direnişle filan hiç alakası yoktu, tek yaptıkları şey sivilleri hedef almaktı.

Bu katiller sürüsü sayısı yüzbini bulan Polonyalı köylüyü çocuk çoluk demeden katlettiler, hem de paramparça ederek, canlı canlı uzuvlarını kopararak, kafalarını baltalarla parçalayarak, cayır cayır canlı canlı yakarak.

Bu katiller sürüsü önce Hitler’in nazileriyle Rusya’ya karşı işbirliği yaptılar, ama naziler bile bunların nasıl bir vahşiler sürüsü olduğunu görünce ürperdiler, zaman zaman bunları durdurmaya bile kalkıştılar.

Savaşın bitimine doğru baktılar gördüler ki bir taraftan Amerika ve avanesi geliyor, diğer taraftan Ruslar geliyor, iki arada tost olacaklar, hemen Rusya tarafına geçtiler, bu kez Ruslar adına Almanları tertiplemeye başladılar, hatta Stalin’in emriyle Katyn ormanında 20 binden fazla Polonyalı subayın öldürülmesini bizzat bunların tertiplediği de iddia edilir, ancak o karanlık günlerde kimin elinin kimin cebinde olduğu pek anlaşılamadığı için bu iddia net değildir.

1942’den  1956’ya kadar resmen varlıklarını silahlı bir paramiliter grup olarak sürdürdüler, sayıları hiçbir zaman tam net olarak anlaşılamadı, ama 20 binden 100 binlere kadar çıktıkları, hatta 2. Dünya Savaşı sonrasındaki soğuk savaş döneminde 200 binlere dayandığı da iddia edildi ama bu iddia çok da gerçekçi değildir, çünkü o dönemde Stalin bunlara güvenmediği ve tehdit olarak gördüğü için sayılarının fazla artmasına muhtemelen izin vermezdi.

Nitekim, Varşova Paktı yıkılana kadar aktif olarak varlıklarını sürdürdüler, ancak bu tarihten sonra taraf değiştirdiler ve Amerika’nın kontrolüne doğru geçmeye başladılar.

Kendilerine yeni-naziler diyorlardı, aşırı fanatiklerden oluşmuş ve Rus düşmanı bir güruhtular, doğrudan Amerika ve avanesinden destek alıyorlardı, bunları destekleyenler de doğrudan Amerikan himayesinde korunan Ukraynalı işbirlikçi para babalarıydı.

Demokrasi ve insan hakları havarisi Amerika ve avaneleri çıkarları gereği Avrupa’nın en fanatik faşistleriyle işbirliği halindeydi ve bu katiller ordusu varlıklarını doğrudan Amerika’ya borçluydular.

Rusya burnunun dibinde olan biteni yıllar yılı dikkatle seyretti, zaman zaman uyarılarda bulundu, burnumun dibinde çizmeyi aşarsanız burnunuzu kırarım, kıçınıza tekmeyi basarım dedi, ama akıllarınca kendilerine gaz veren Amerika ve avanesine güvendikleri için geri durmadılar, aksine tahriklerini ve düşmanca tavırlarını artırdılar, Avrupa’nın göbeğinde birkaç katliam yaptılar, Rus düşmanı Ukrayna iktidarı da bunları sadece seyretmekle yetindi.

Artık iyice cesaretlenip de Ukrayna’yı Rusya ve Avrupa-NATO arasında kalan bir tampon bölge olmaktan çıkarıp, NATO’ya sokmaya, dolayısıyla da Amerika’ya bağlamaya yeltendikleri anda Rusya bunlara bodoslama girişti.

Aslında Amerika ve avanesi Rusya’nın bu tahrikler karşısında Ukrayna’ya girişeceğini pek iyi biliyordu, hatta istedikleri de tam olarak buydu.

Rusya Ukrayna’ya girişmeliydi ki Çin’den sonra Rusya’ya karşı da demokrasi ve insan hakları ayaklarıyla ellerinden geldiğince müdahalede bulunsunlar, Rusya’yı da Çin’den sonra ekonomik ve politik yönden köşeye sıkıştırsınlar.

İşin doğrusu, Amerika ve avanesinin askeri güçleri ne Rusya’ya, ne de Çin’e yeter, hele de Rusya ve Çin birlikte davranırlarsa, Amerika ve avanesini çiğ çiğ yerler.

Ama istedikleri bir nükler savaş veya Rusya ile doğrudan savaşmak değil, Rusya ile kaçak dövüşmektir.

Ancak karşılarında Putin gibi şeytana külahını tersine giydirecek yeteneklere ve savaş hünerlerine sahip bir Rus dehası vardır.

Amerika ve avanesinin Ukrayna’da yıllar yılıdır yedikleri haltları, kurdukları tezgahı milimi milimine takip etti ve tek bir kez uyardıktan sonra tekme tokat dövmeye başladı.

Bugün Ukrayna’nın tüm büyük şehirleri, Kiev dahil, kuşatılmış ve baskı altına alınmış durumdadır.

Rus ordusunu yendik diye palavra sallayanlar, iki dakika sonra bittik tükendik, yardım gönderin diye kendilerine gaz veren Amerika ve avanesine yalvarıyorlar.

Rus harekatı başladı başlayalı toplamda ölen sivil vatandaş sayısı sadece bir günde Türkiye’de ve hatta Ukrayna’da kovidden ölen insan sayısını da geçemedi.

Rus kuvvetleri sivillere zarar vermemek için şaşırtıcı şekilde azami dikkat gösteriyorlar, çünkü hedeflerinde siviller yok, sadece Amerika ve avanesinin destekçileri ve neo-nazi bozuntuları var.

Hatta, siviller yollara çıkıp tankların önünde durduklarında tanklar da duruyor, Rus personel ve Ukraynalı siviller karşılıklı atışıyorlar, ama Ruslar şiddete başvurmuyorlar, işi alttan alıyorlar.

Medyaya birçok fotoğraf servis ediliyor ve Rusların füzelerle evleri, arabaları vurdukları iddia ediliyor ama yanan araçlarda bırakın füze ile paramparça olmuş olmayı,  tek bir mermi izi bile görülmüyor, molotof kokteylleriyle kundaklama usülü yakıldıkları her hallerinden belli oluyor.

Birileri fırsat bu fırsat deyip, kundaklamaları yapıp, Rusların üzerine atıyor.

Zaten neo-naziler gibi paramiliter fanatiklerden oluşan katiller sürüsünün varlı sebebi ve en iyi becerdikleri iş de budur.

Eğer Rusya isteseydi Ukrayna’yı bir saat içinde hava saldırısıyla yerle bir ederdi, iki gün içinde de karadan girmedik delik bırakmazdı, yarım aklıyla Rusya’yı arkadan vurup da Amerika’ya yaranma planları yapan komedyeni de paramparça ederlerdi.

Ancak, belli ki Putin aşırı sertlikle değil, hafif hafif döverek hizaya getirmeye ve mesaj vermeye çalışıyor.

Putin komedyeni de öldürme niyetinde değil, süründüre süründüre dövme, sonra da kıçına bir tekme atıp, Ukrayna dışına atma, arkasından gelecek olanlara da “ya aklınızı başınıza toplarsınız ya da komedyen gibi olursunuz” diyerek, göz dağı verme niyetinde…

Komedyeni tertiplemek isteselerdi, her saniyesini takip ettikleri cep telefonlarının sinyal gönderdiği noktalara birkaç güdümlü füze göndermeleriyle komedyen ve avanesi toz duman olurdu.

Durum buyken, Amerika ve avanesi ise gerçek anlamda Rusya’ya hiçbir etkisi olmayacak yaptırımlar uygulamaya çalışıyor, bulanık suda balık avlamaya çalışıyorlar.

Rusya bugün, soğuk savaş döneminde olduğu  gibi, tamamen kendi içine kapansa bile, kendi kendisine en ufak bir zorlukla karşılaşmadan yüz yıldan fazla yetecek kadar envai tür kaynağa sahiptir, kimseye de göbekten bağımlı değildir, aksine, Avrupa’nın bir kısmı özellikle enerji bakımından Rusya’ya göbekten bağımlıdır.

Rusya’nın askeri harekatına karşı ciyak ciyak bağırsalar da, bugün hiçbir Avrupa devleti Rusya’ya karşı tek bir kurşun sıkacak cesarete sahip değildir, kaldı ki bunu dile de getiriyorlar.

Tek yapabildikleri, Ukrayna’ya kısıtlı sayıda hafif silah yardımı yapmaktır, o da şu anda artık Ukrayna sınırları içine girebilecek durumda değildir, Rusya sınırları da kontrol altına almış durumdadır. 

Amerika’nın planı ise, Rusya’yı olabildiğince çok hedef tahtasında tutmak ve uygulayabildiği kadar uluslar arası baskı uygulatmaktır, Putin’i kendi ulusu nezdinde köşeye sıkıştırmak ve başarısız göstermeye çalışmaktır.

Ancak Putin bunların hepsini çoktan hesaplamıştır, dünya liderleri arasında şu anda en otoriter ve kendi halkından en çok desteği alan liderdir, blöflere pabuç bırakacak adam da değildir.

Arada olan, burunlarının dibinde dönen dolapların farkında olmayan sıradan sivil halka ve çocuklara oluyor, çocuklar asla yaşamamaları gereken savaşın dehşetini yaşıyorlar.

Keşke Putin Amerikan işbirlikçilerini tertiplerken sivil halka da yardım elini uzatsa, özellikle çocuğu, çoluğu ezdirmese, ama uluslar arası bir savaş ortamında bunu düşünmek, uygulamak, kendi ulusunun ve devletinin geleceğine önem veren bir liderin öncelikleri arasında yer almaz.

Evet, nükler füzelerle sınanmaya henüz başlamamış olsa da, dünya artık net şekilde 3. Dünya Savaşı ile tanışmış durumda ve bu savaş kah yerel savaşlarla, kah biyolojik savaşlarla devam edecek.

Malesef ki, daha en kötüsünü görmedik, daha kötüleri de gelecek ve biz bütün bunlara zerre zırnık hazırlıklı değiliz,  kendi ülkeciklerimizi bile yönetemiyoruz, başımıza yönetici diye seçtiklerimiz değil bir devleti, bir bakkal dükkanını bile idare edebilecek kapasiteden bile malesef yoksunlar.

Bir tarafta Amerika ve avanesiyle karşı karşıya güç dengesi yarışına girmiş Rusya ve Çin, diğer tarafta delice artan bir dünya nüfusu…

Yüzbin yılda beş milyara ulaşan nüfus, son yirmi yılda nerdeyse ikiye katlandı ve sekiz milyara ulaştı, nüfus patlamaları da zırcahillikte tavan yapmış ve geri kalmış ülkelerde yaşanıyor, buralardaki fazlalık nüfus da gelişmiş ülkelere doğru kaçarak, kendilerine bir çıkar yol arıyor.

Gelişmiş ülkeler ise kendi imkanlarını sınırlarına çalakapı gelen zırcahiller ordusuna yedirtmek niyetinde değil, bu yüzden de temizlik şart.

Bu temizliğin birinci aşaması, son otuz yıldır laboratuar ortamlarında envai türü geliştirilen kovid idi, ikinci aşaması çok daha korkunç ve acımasız olacak, cehaletten anormal üremenin ve dünya kaynaklarını tüketmenin önüne geçmenin başka yolu yok.

Tek care, bir taraftan insan hakları ve demokrasi havarisi kesilmek, diğer taraftan da hedef şaşırtarak, hedef kitleyi düşman cephesinden yapıldığı hissiyatını uyandıran atışlarla vurmak ve bir taşla birden çok kuşu indirmektir.

Tıpkı virüsün Çin’de yenen yarasa çorbasından yayıldığının iddiası gibi…

Yerseniz!!!

Diğer Haberler

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu