Ediz TuncelKöşe Yazıları

Ediz Tuncel: Fazla naz aşık usandırır!

Fazla naz aşık usandırır!

Boşu boşuna yapılmış ve sonuç değiştirmeyecek bir seçimi geride bıraktık ve seçimden önce olacağını öngördüğümüz maskaralıklarla, rezaletlerle bir kez daha yüzleşmeye başladık.

Mevcut garabet, ve hatta rezilliğin daniskası seçim sistemi  yüzünden küçük partiler  ve dolayısıyla azınlık büyük partileri ve dolayısıyla da halkın çoğunluğunu yine esir aldı, yine devletin ve milletin geleceği küçük zümrelerin ve hatta şahısların rant çarklarına endekslenmeye çalışılıyor.

Seçimden önce bir UBP-CTP koalisyonu rahatlıkla kurulabilirdi, CTP yine bildik federasyon, adaletli yönetim falan filan gibi konularda görüş farklılıkları hikayelerini okuyarak yan çizdi ve olası bir erken genel seçimde tek başına iktidara gelebileceğinin hayalini kurdu, 3 vekil TDP’den, 3 vekil de HP’den çalmasına rağmen yine ikincilikte kaldı, HP’den kaçan oylar UBP’ye 3 vekil hediye etti ve UBP’yi açık ara birinci parti çıkardı.

Bir seçimde ikinci gelmek, başarı filan değildir, düpedüz başarısızlıktır.

UBP 21 vekille yerinde saysaydı, geçmişte CTP’den kaçıp da HP’ye giden oyların tümü CTP’ye gelseydi, CTP 21 vekil çıkarıp UBP’ye yetişseydi, bu bile bir başarı sayılmazdı, kaybettiğini geri almış olurdu.

Şu anda CTP’nin vekil sayısını 18 çıkarıp da kendisini başarılı görmesi tamamen bir züğürt tesellisidir.

Hükümete girmeme ısrarı ve “güçlü muhalefet” iddiası da tamamen boşboğazlıktır, tamamen bir iradesizlik göstergesidir, kendine güvenin yerlerde süründüğünün göstergesidir, kaçak dövüşmekten medet ummanın göstergesidir.

Eğer CTP’yi yönetenler sanıyorsa ki muhalefette oturup eleştiri adına havanda su dövecekler, havanda su sövdükleri ve eleştiri adına sırf laf ebeliği yaptıkları için halk da sırf bu yüzden gelecek seçimde CTP’ye daha fazla oy verecek, feci halde yanılgı içindedirler, çuvallayacaklar!!!

Liderler zor zamanlarda ortaya çıkarlar.

Kolay zamanlarda herkes kümesin horozu rolüne soyunup, rol kesebilir.

Ancak kimse kolay zamanların rol kesenlerine bakmaz, tarih de onları kısa sürede çöplüğüne gömer.

Zor zamanlar iki tür lideri ortaya çıkarır; biri kelleyi koltuğa alıp, halk için, devlet için ölümüne mücadele edendir, bu uğurda mücadele etmek için kendisine verilmeyen fırsatı talep edendir, söke söke alandır, tarih bunları hatırlar, çünkü enderdirler, özeldirler.  

Diğeri de laf ebeliği yapan, havanda su söven, altını dolduramadığı eleştirilerle at gözlüğü takmış olan marjinallere hoş görünmeye çalışan “siyaset artistidir”, tarih bunların bir tanesini bile hatırlamaz, çünkü tarihin çöplüğü bunlarla tıka basa doludur…

Zor zamanlarda piyon değil, oyun kurucu olan ön plana çıkar.

Eğer oyun kurucu olan sen olmazsan, ensesinden lingiri oynanan, boza pişirilen sen olursun.

Ha, oyun kurucu olamadın, ensende boza pişirildi diye yapacağın eleştiriyi de güçlü muhalefet sayarsan, hade ordan!!!

Yürü git mahalleye, boşuna devletin kasasından bir kendine bir de partine çifte maaş çekme,  o kadar muhalefeti nenem de yapar!!!

Tekrar açıklıkla ifade edeyim, eğer CTP’yi yönetenler böyle bir zamanda yan çizerek, ellerini taşın altına koymayarak, Meclis’te oturup da sırf muhalefet adı altında laf ebeliği yaparak bu süreci götüreceklerini sanıyorlarsa, çok büyük yanılgı içindedirler.

Ülke çok zor bir dönemden geçmektedir ve bu halk, öyle ya da böyle, iki büyük partiye destek vermiştir.

İster görüşleriniz uyuşsun, isterse uyuşmasın, halkın verdiği tepki size şunu söylemektedir; asgari müşterekte buluşun ve her ikiniz de sorunlara gücünüz yettiğince çözüm üretmeye odaklanın!!!

Haspası çıkası federasyon zırvası sizin gücünüzün tamamen dışında bir olaydır.

Doğu Akdeniz’i şekillendiren süper güçlerin satranç politikalarının tahtasında CTP veya UBP olarak Kıbrıs sorununun çözümünde zurnanın değil son deliği, zırt deliği bile değilsiniz, bir kuruşluk bile değeriniz yoktur.

Aksini iddia ediyorsanız, sadece kendinizi kandırırsınız, o kadar.

Bütün Kıbrıslı Türkler bir araya gelse ve bir yerlerini yırtıp başına giyse, FEDERASSSSYOOONNNNN!!!! diye bağırsa, kimse sesinizi duymaz,çünkü kimsenin umurunda değiliz, sadece Doğu Akdeniz coğrafyasındaki süper güçlerin entrikalarının kurbanlarıyız ve mevcut statükoda öyle olmaya da devam edeceğiz.

İster kabullenin, isterse kabullenmeyin, Rum tarafı federasyon defterini çoktan kapatmış durumdadır, aksi olsaydı bu ülkede çoktan iki toplum günahları için birbirlerinden özür diler ve ortak bir devlet kurardı.

Olmadı, görünüşe göre kısa vadede olması da imkansız.

Ancak bunların hiçbiri kendi evimizin içini elbirliğiyle temizlememize engel değildir, evimizin içinde ne halt edeceğimiz tamamen bize bağlıdır.

Diğer taraftan, Tufan Erhürman’a “böyle devam et, bir sonraki Cumhurbaşkanlığı seçiminde kesin Cumhurbaşkanı sensin” diyerek gaz verenler var.

Tamamen züğürt tesellisi!!!

Zihniyet olarak 95 model Windows işletim sisteminde inat ederek bu işi ancak bu kadar götürebilirsiniz, dünya gerçeklerinden kopar gidersiniz, ki koptunuz da…

Bu ülkede Cumhurbaşkanı olabilmek için ya arkadan güçlü bir kitle partisi olacak, ya da kendini lider olarak ispatlamış veya en azından öyle bir algı yaratmış olman gerekir.

Algı yaratma işi bitmiştir, Akıncı da bunun en güzel örneğidir.

Lider olmadan liderlik taslayarak, birilerini de arkasına alarak seçildi ama sonucunda fena halde çuvalladı, faturayı da Türkiye’ye kesmeye kalktı, sırf bunu yaptığı için faturayı ödeyen kendisi oldu.

Türkiye’deki iktidarlarla istediğiniz kadar kavga edebilirsiniz, ters düşebilirsiniz, ama iş Türkiye düşmanlığı pompalayarak siyasi rant elde etmeye geldiğinde Kıbrıs Türkünün büyük çoğunluğu bu tavrı ve tarzı takınana sandıkta “nah sana” der, işi bitirir.

Diğer taraftan, şu anda CTP’nin bir başkanı var ama ne tüm CTP tabanı tarafından kabullenilen, ne de halk tarafından kabullenilen bir lideri yoktur, ister beğenin, ister beğenmeyin, durum budur.

Aksini düşünürseniz, kendi kendinizi kandırmaya devam edersiniz. 

UBP’nin ise hem bir başkanı var, hem de yeni bir lideri var, üstelik de kararsız seçmenin tam olarak yarısının desteklediği bir lideri vardır.

UBP’nin liderinin durumunun ne olacağını bundan sonra atacağı adımlar belirleyecek, akıllıca davranırsa kısa süre içinde Kuzey Kıbrıs’ta UBP tekel olarak siyaseti eline geçirir.

Diğer taraftan, UBP liderliği CTP ile makul zeminde buluşup, uzun ömürlü bir koalisyon kurmaya da hazırdır ve bunu laf ola söylemiyorlar, gerçekten de istiyorlar.

Ancak CTP’de aynı irade ve istek görülmemektedir, bunun tek sebebi de enkaza dönen ülkeyi düze çıkarmak için elini taşın altına koymama inadıdır.

Bunun bedelini bu halk CTP’ye fena halde ödetir, böyle giderse ilk genel seçimde UBP tek başına iktidar olur, bir daha da tek başına iktidardan inmez.

Haziran’daki belediye seçimlerinde de UBP ortalığı süpürür, işi bitirir.

CTP de ilelebet havanda su döverek “güçlü muhalefet”  yapar, haybeden vekilleri maaş alır, oturduğu yerde oturur.

Bu sonucun da tek sorumlusu CTP olur.

Hayallerle değil, gerçeklerle yüzleşme zamanı çoktan geldi de geçti.

Bu saatten sonra kimse laf ebeliğine prim vermez, haddini bilip, sorumluluğunu yerine getirene, oyunu halk faydasına, ülke faydasına kurmak için elini taşın altına koyana prim verir.

Ya oyun kurucu olursun, ya da olmayacak duaya amin diyerek, federasyon denen platonik aşkın uğruna havanda su dövmeye devam edersin, bu kadar basit…

CTP artık 95 model Windows işletim sisteminden çıkmalı, 2022 model işletim sistemine geçmelidir!

Bugünkü statükoyu belirleyen algoritmaları ya anlayıp gümümüze uyarlarsınız, ya da onlar sizi istedikleri gibi uyarlarlar.

Hepimiz aynı gemideyiz, dolayısıyla “ben” değil, “hepimiz” demek zorundasınız.

Diğer Haberler

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu