Ediz TuncelKöşe Yazıları

Ediz Tuncel: Kötü yönetimin tek sebebi!

Kötü yönetimin tek sebebi!

Kendimizi bildik bileli kötü yönetiliyoruz ve hayatımızın her anı kötülüklerle, başıbozukluklarla, sıkıntılarla dolu.

Kötü yönetim kaderimiz olmuş durumda, memleketin ve toplumun tüm maddi ve manevi değerleri kötü yönetim yüzünden eriyip bitmiş durumda.

Bunun da tek bir sebebi var.

Kötü yönetimi kötü insan profili yaratır.

Yönetim kötüyse yönetici kötüdür, yönetici kötüyse onu seçen seçmen kötüdür, seçmen kötüyse toplumun manevi değerleri temelinden sarsılmış demektir.

Artık saymayı bıraktım, kırk bilmem kaçıncı hükümet kuruldu, bu kafayla yakında ellinciyi de görürüz.

Hükümet kurup bozma konusunda dünya rekorunu kimseye kaptırmaya niyetimiz yok, belli ki!

Kötü yönetim konusunda da tartışmasız şekilde dünyanın en kötü yönetilen on ülkesinden biriyizdir.

CTP’nin başını çektiği muhalefete göre, bugün geldiğimiz hallerin tek sorumlusu UBP zihniyetidir.

Evet, UBP zihniyeti arızalarla doludur.

Örneğin, geçen hükümet döneminde, ki ömrü iki ay bile sürmedi, Meclis Başkanı seçiminde UBP’nin tek adayı Zorlu Töre idi, daha ilk turda UBP-DP-YDP’nin oylarını alarak ve gerekli olan 26 oyu toplayarak seçilmesi gereken Zorlu Töre’yi zorlaya zorlaya, kendi kendilerini rezil rüsva ede ede, ancak beşinci turda seçebildiler. 

Elbette muhalefet bütün bu olanlara bir yerleriyle güldü, gülerken haklıydı da, 29 vekilli hükümetin adayı 26’yı bulamamıştı ve koalisyon hükümeti üyeleri adeta kendi kendilerini rezil etme yarışına girmişlerdi.

Hükümet kurulduktan ve Meclis Başkanı seçildikten sonra da sular durulmadı, UBP içinde “eskilerin” yine o bakanlık senin bu bakanlık benim diyerek dolaştırılması, bazı bakanların da “istenmiyorlar” veya “emrivaki isteniyorlar” diye yerlerinden edilmesi, UBP içinde bileti çoktan kesilmiş olan ve adının dahi duyulması istenmeyen Tahsin Ertuğruloğlu’nun da dışardan Dışişleri Bakanlığı’na atanması hem UBP içinde çok büyük tepkilere neden oldu, hem de Faiz Sucuoğlu’ndan beklenen reformist ve yenilikçi bir politika geliştirmesi olasılığının daha başından çuvallamasına neden oldu, kendisinin de etkin ve otoriter bir parti başkanı olma şansını kaybetmesine neden oldu.

Tüm bunlar yetmezmiş gibi, Maliye Bakanlığı’na atanan Sunat Atun’un Kıb-Tek denen bataklığın zararının zaten ekonomik yönden perişan haldeki halkın cebinden ödettirilmesi inadı, hem halkla iktidarı karşı karşıya getirdi, hem de Sunat Atun ile Faiz Sucuoğlu’nu papaz etti, dahası, UBP içinde de Sunat Atun’a karşı çok ciddi tepkiler oluşmaya başladı.

Nihayetinde Faiz Sucuoğlu Sunat Atun’u görevden almaya kalkıştı ama bu kalkışma Saray’da Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’a takıldı, işler daha da sıkıntıya girdi, bunun üzerine Faiz Sucuoğlu restini çekerek tüm hükümetin istifasını sundu, topu tek şutta Tatar’ın kalesinde gole çevirdi, bu kez Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’a karşı hem UBP içinde hem de halk nezdinde çok büyük bir tepki oluştu.

Nihayetinde, Cumhurbaşkanı Tatar hükümetin istifasını onayladı, böylece hem Sunat Atun hem de hükümet gitmiş oldu.

Bu aşamada yapılması gereken UBP ile CTP’nin uzun ömürlü bir mutabakat ve icraat hükümeti kurmasıydı, bazı UBP’li vekiller de ülkenin içine düştüğü bu tarifsiz kaos ortamında en doğru çözümün bu olacağına inanıyordu ama CTP’nin inadı işi başından bitirdi.

Faiz Sucuoğlu da jet hızıyla eski hükümeti yeniden kurdu, tek farkla ki, bu sefer Maliye Bakanlığı koltuğuna memleketin en iyi maliye bakanı olduğunu defalarca ispatlayan Olgun Amcaoğlu’nu koydu.

Faiz Sucuoğlu’nun üst üste gelen bir hatalar silsilesinde yaptığı en büyük yanlış, en başından Olgun Amcaoğlu’nu devre dışı bırakmasıydı.

Faiz Sucuoğlu Maliye Bakanlığı koltuğunda, hele de böylesi bir kaotik zamanda, Olgun Amcaoğlu’ndan başka birinin başarılı olamayacağını bilmeliydi, bilemedi, biliyorsaydı bile bilmemezlikten geldi, bu da hem kendisine pahalıya mal oldu, hem de ülkede bir hükümetin daha yıkılmasına vesile oldu.

Olgun Amcaoğlu, kim ne derse desin, UBP’nin gerek halk, gerekse muhalefet nezdinde saygı gören yüzleri arasında en önde gelenidir, devlet maliyesini de en iyi bileni ve yönetenidir, nokta!

Daha Maliye Bakanlığı koltuğuna gelir gelmez kaçak dövüşmedi, parmağının da arkasına saklanmadı,  ortaya Kıb-Tek ile ilgili veriler ortaya koydu, ki bu veriler dudak uçuklatmaya yeterdi, daha düne kadar avazı çıktığı kadar bağıranlar sus pus oldu…

Meğerse Kıb-Tek geçen sene maliyet ihtiyacının iki katını tahsil etmiş, iki milyarın üzerinde gelir elde etmiş, ama AKSA’ya olan bir milyarlık borcunu ödeyememiş, yakıt alamaz hale gelmiş, onca gelirine rağmen her nasılsa hala bataktaymış!!!

Amcaoğlu’nun açıklamalarına karşılık kimseden de tıs yok!!!

Tıs yok, çünkü Olgun Amcaoğlu laf ebesi değildir, lafla peynir gemisini yürütmez, işin kolayına da kaçmaz, verilerle konuşur, söylediğinin de arkasında durur, kabadayılığa da pabuç bırakmaz.

Bu yüzden de muhalefet bile kendisine karşı saygılı davranır, zaten olması gereken de budur.

Kısacası, UBP’nin ve tüm ülkenin şu anda tek kurtuluş umudu Olgun Amcaoğlu’nun izleyeceği mali politika taktiklerindedir.

Ülke ekonomisinin yüzde yetmişi kayıt dışıdır ve bu yıllardan beridir süregelen bir problemdir, ayrıca ülkedeki kumarhaneler Merkez Bankası’ndan çok daha fazla para basmaktadırlar ve gelirleri de kayıt dışıdır, kimse kumarhanelere ne girdiğini, ne çıktığını bilmez.

Sadece bu iki konuda gereken tedbirler alınsa, ülke ekonomisi ve devlet maliyesi jet hızıyla düzlüğe çıkar, Kuzey Kıbrıs bir iki sene içinde Akdeniz’in Singapuru olur, varlık içinde yokluk yaşama hikayesi de anında biter.

Hatta ve hatta, Kuzey Kıbrıs Türkiye’den para dilenen değil, Türkiye’ye para yardımı yapan ülke haline bile gelir.

Amma ve lakin, bütün bunlar sadece Olgun Amcaoğlu’nun ve UBP’nin özel gayretleriyle olacak iş değildir.

Eğer bu ülke ayağa kalkacaksa ve üzerindeki ölü toprağını üzerinden atacaksa, bu ülkenin en büyük partileri konumunda olan UBP ve CTP’nin işbirliği sayesinde olacaktır.

Yok, eğer CTP “Kıbrıs sorunu konusunda UBP ile vizyonumuz ters” lafazanlığına devam edecek, ülkedeki kötü yönetimden kaynaklanan sorunları Kıbrıs sorununun arkasına koyacaksa ve işine geldiği gibi kaçak dövüşmeye devam edecekse, bilsin ki ilelebet muhalefette kalıp, havanda su dövmeye devam edecektir, seçilen vekilleri de boşu boşuna devletten maaş çekecektir.

Evet, son aylarda UBP’deki gidişat tam bir maskaralıktır, ama muhalefet olarak CTP’nin tutumu da başka türlü bir maskaralıktır ve iki maskaralık bir doğru edecek diye bir kural da yoktur.

Ya iktidara gelir ve rüştünüzü ispat edersiniz, ya da sayenizde topluca maskaralıkları seyretmeye devam ederiz.

Eğer bu ülkede kötü yönetim varsa, muhalefet olarak bunun sebeplerini biraz da kendinizde, kötü muhalefet siyasetinizde ve tekniklerinizde arayın!

Diğer Haberler

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu