Ediz Tuncel

Ediz Tunçel: Çekiç-Balyoz, Tilki-Bekçi Köpeği taktiği

Başlığı okuduğunuzda diyeceksiniz ki böyle bir taktik mi var!

Evet var, bu taktiği ruhu ve beyni kokuşmuş teröristler ve bu kokuşmuş ruhlu insan müsveddelerini kendi amaçları için piyon olarak kullanan iktidarlar kullanır, ama adını koymazlar, adını da ben koymuş olayım.

Şimdi bu taktiğin nasıl işlediğini anlatayım.

Denklem çok basittir; senin gücün güçlü bir düşmanı yenmek için yeterli değildir ama bunu bile bile hedefe aldığın güçlü düşmanı tahrik etmek için kanlı, ölümcül bir darbe indirirsin, o da  karşılık olarak sana daha ölümcül bir darbe ile karşılık verir, ama sen o darbenin geleceğini bildiğin için darbe gelmeden ortadan toz olursun,  düşmandan gelecek darbeyi yemek üzere masumları ortada bırakırsın, masumları öne sürersin, düşman misilleme olarak saldırdığında hedef gözetmez, böylece megalomanyak terörist müsveddelerinin ve destekçilerinin yaptığının bedelini hiçbir şeyden haberi olmayan masumlar öder, masumlar katledilir, sonra da düşman masumları katletti diye yaygarayı basarsın, düşmanı haksız çıkarmaya uğraşırsın, kendini alemin akıllısı, gerisini de alemin ahmağı sanırsın.

Kısacası, çekiçle vurduğun darbe, balyozla geriye döner, ama balyoz çekici kullananın başına değil, masumların başına iner!

Faşizmin kitabını yazmış olan Nazilerin ta 1920li yılların sonunda kuruluşunda başrol oynadığı, İkinci Dünya Savaşı’nda Hitler’in makamında ağırlandığı, İngilizlerin ve Fransızların da kendi amaçları için kullanmaya çalıştığı, sonra da bizim yerli ve milli iktidarımız AKP-MHP ikilisinin ve destekçilerinin (hangi akla hizmettir bilinmez) sahip çıkmaya çalıştığı, adına Müslüman Kardeşler denen megalomanyak katiller sürüsünün bugünkü artığı olan  ve İran tarafından her şekilde desteklenen, İran tarafından kendilerine aleni şekilde para ve silah sağlanan, adına Hamas denen megalomanyak katiller sürüsü durduk yerde deliklerinden çıkarak İsrail’e saldırdıklarında ve büyük çoğunluğu çocuk, kadın, erkek ve bir kısmı da asker olan 1400’den fazla insanı durduk yerde vahşice katlettiğinde, karşılık olarak İsrail’in acımasızca misillemeye girişeceğini ve suratına yediği çekice karşılık balyozla karşılık vereceğini, bunun sonucunda da, başta çocuklar olmak üzere, birçok masum Filistinlinin hedef gözetilmeden katledileceğini bilmiyorlar mıydı?

Bal gibi biliyorlardı.

Din sömürüsüne karşı çıkan masum insanları çatır çatır katleden İran’daki molla iktidarı, içte sıkışınca, hedef şaşırtmak için adına Hamas dedikleri ve herbiri katıksız bir megaloman, kana susamış bir katil olan terörist beslemelerini kışkırtarak, durduk yerde İsrail’e saldırı düzenletti ve 1400den fazla masum insanı katlettirdi, çoğunluğu çocuk ve yaşlı olmak üzere en az 200 İsrailliyi de esir aldırttı.

Dünyanın dikkati bir anda bu noktaya döndü, herkes Ukrayna’da olanları, İran’da olanları bir anda unuttu!!!

Bu megalomanyakça saldırı ve sonucunda yaşanan katliamlar, sadece İran’daki molla rejiminin ve Filistin’deki diktatör artıklarının işine yaramadı,  koltuktan bir türlü kalkmak istemeyen, devleti de demir bir yumrukla yönetmek isteyen, bu doğrultuda yasal mevzuatı da değiştirmek isteyen, bu yüzden de ülke içinde sert protestolarla karşılaşan Netanyahu iktidarının da ekmeğine yağ ve bal sürdü.

Manzaraya ve sonuçlarına baktığınızda, İran’daki diktatör bozuntusu mollalar ve İsrail’de diktatörlüğe soyunan Netanyahu iktidarının koltuklarını kollamak için işbirliği yaptığından hiçbir şüpheniz olmaz!!!

Sözde düşmanlar adeta birbirlerinin ekmeğine yağ sürmektedirler, birbirlerinin kötülüğünden beslenmektedirler, birbirlerinin kötülüğüne kötülük katmaktadırlar, birbirlerinin çıkarlarına kol kanat germektedirler ve karşılıklı çıkarlarını kollamaktadırlar,  bu arada da bedeli her iki taraftan da masum canlar, özellikle de çocuklar ödemektedir.

Adeta tilki ile kurt anlaşmışlar, tilki kümese dalıp, kümesteki savunmasız hayvanları parçalamakta, sonra da tabana kuvvet kaçmakta, bekçi köpeği ise  tilkiyi kovalarken önüne çıkan her türlü masum hayvanı parçalamaktadır.

Sonuçta ise hem çekici indiren tilki ayaktadır, hem de balyozu indiren bekçi köpeği ayaktadır, ancak darbelerden etkilenenler masumlardır, katledilenler de masum canlardır…

Tilki yapacağını yaptıktan sonra kaçıp deliğine saklanmıştır, bekçi köpeği ise yapacağını yapmış, ama daha fazlasını yapmak ve sözde tilkiyi de temizlemek için hazırlık yapmaktadır.

Anlayacağınız, tavşana kaç tilkiye tut oyunu format değiştirmiş, bu durum tam bir tilkiye kaç, köpeğe de tut oyununa dönüşmüştür.

İsrail’in artık Gazze’yi silip süpüreceği kesindir, bu işi en az zayiatla yapmanın planlarını yapmaktadır.

İsrail’in Gazze’ye yapacağı operasyon çok az zayiatla atlatılırsa, Netanyahu iktidarı koltuğu sağlamlaştıracaktır, Hamas’ın megalomanyak, gözüne kan bürümüş katiller ordusundan oluşan çapulcuları yaptıkları kanlı katliamla Netanyahu’ya istediği kozu artık birtamam vermiştir.

İsrail bu operasyonu yaparken, arada arkadan başka bir darbe yemesin, “işini” yaparken arkası güzelce kollansın diye de Amerika’nın en güçlü gemileri bölgeye intikal etmiştir, Gazze operasyonu süresince ve sonrasındaki gelişmelerde İsrail’e ihtiyacı olan koruma kalkanını sağlayacaklar.

İsrail Gazze’yi temizledikten sonra da sıra Lübnan’daki İran destekli Hizbullah çapulcularına gelecek, okkalı bir darbe de onlar yiyecekler.

Anlayacağınız, temizlik sırayla yapılacak, İsrail bazı bölgeleri işgal ederek, kendi çevresinde “güvenli bölge” oluşturacak.

İran’daki molla rejimi kılını kıpırdatır da İsrail’e veya bölgeye gelen Amerikan güçlerine karşı silah kullanmaya kalkarsa, seyredin siz alemi, nükler füzeler yağmur gibi İran’ın üzerine yağacak, İran haritadan silinecek.

Amma ve lakin, ortalığın kan gölüne çevrilmesinde başrolü oynayan İran’daki molla rejimi yeterince akıllıdır, şansını sonuna kadar zorlar ama nihayetinde balyozu kafasına yiyeceğini anladığında hemen çark eder, daha fazla belaya bulaşmamaya bakar.

Nitekim, Gazze bölgesinde onca felaket yaşanırken, diğer Arap devletlerinden tık çıkmadı!

Çünkü hepsi de Amerikan kuklasıdır ve gık diyemezler, dedikleri anda defterleri dürülür, yerlerine başka kuklalar gelir!

Bu arada, kıçındaki Ukrayna pisliğini temizleyemeyen ve Ukrayna’da fena halde çuvallayan, sonra da sırf laf olsun torba dolsun diye Gazze’de yaşananlar konusunda Amerika’yı suçlayan  Rusya ne mi yapacak!

Hiç, kocaman bir hiç!

Putin bu vakitten sonra ancak laf salatası yapar, kılını bile kıpırdatamaz, anca Hamas’ın, Hizbullah’ın ve desteçileri İran’ın kafalarının balyozla ezilmesini seyreder, ki fanatik kanlı katillerden oluşan dinci çapulcuların kafalarının ezilmesi aslında Putin’in ve Rusya’nın hiç de umurunda değildir.

İran’ın elinde uzun menzilli füzeler olması ve kendini savunma kapasitesi olmasına gelince, kısa süre önce füze sanarak vurdukları yolcu uçağını hatırlarsak, elinde ne olursa olsun, İran’daki savunma sistemi tam bir zırcahiller tayfası tarafından yönetilmektedir!!!

İran’da din ve namus argümanını kadınların, kızların bacak arasında, saçında başında arayan zırcahillerin gücü ancak masum kız çocuklarını saçı başı göründü diye döve döve öldürmeye yeter!!!

Daha aylar önce Türkiye’de yaşanan tarifsiz dehşetteki depremde kaybedilen yüzbinlerce canı kılını bile kıpırdatmadan seyreden, tarihin her döneminde, bugün de dahil olmak üzere, Türkiye düşmanlarıyla kucak kucağa giren, Türkiye’ye karşı her türlü kötülüğü yapan,  PKK’yı bile eğitip donatan, Azerbaycan’da Azerileri katleden Ermenilere her türlü desteği sağlayan, son yüz yılda Türk askerini, Türk insanını, Türkiye vatandaşını öldüren her bir kurşunda, her bir bombada doğrudan veya dolaylı olarak eli olan Araplara destek olsun diye  yas ilan edip, bayrakları yarıya indirten AKP-MHP iktidarına ve din sömürüsünden medet umacak diye zırvalayan, çevresinde olan bitenden bihaber, burnunun ucunu bile görmekten aciz muhalefete gelince!

Eğer iktidarıyla, muhalefetiyle Türkiye’deki muhteremler akıllarını başlarına hemen bugün toplamazlarsa, İsrail’in Amerika, Amerika’nın da İsrail demek olduğunu, kendilerinin varoluş  sebebinin de bu ikili güç ortaklığı olduğunu derhal anlamazlarsa, günün sonunda karşılarındaki gücün ne büyük bir güç olduğunu ve kendilerini de tereddütsüz silip süpüreceğini, bedeli de tüm Türkiye’ye ödeteceklerini çok acı bir şekilde anlayacaklar ve hem milletin hem de Türkiye’nin mahvına sebep olacaklar.

Daha dün Amerika’nın höt demesiyle Rahip Bronson’u kuzu kuzu teslim edenler, “Onların doları varsa bizim de Allahımız var” deyip, memleketi batırdıktan sonra kapı kapı dolaşıp, dolar dilenenler bugün Amerika’ya veya İsrail’e meydan okuyamazlar!!!

Devlerin güç çatışmasında ölen masumlar, çocuklar da hiç kimsenin umurunda bile değil…

Ortadoğu bölgesinde Amerika’nın kuklası olan diğer iktidarlara gelince, onların da yerine hemen başkası bulunur, zaten kuklaların da her zaman alternatifleri hazırdır!!!

Türkiye’nin her bir köşesini örümcek ağı gibi sarıp sarmalamış, bir elleri yağda, bir elleri balda yaşayan, ülkenin ve milletin kanını emen tarikat-cemaat bozuntularının, din sömürüsünden beslenen hacı hoca kılıklı sahtekarların Mehmetçik-Türk polisi Gazze’ye naralarına da hiç bakmayın…

Din sömürüsünden, zırcehaletten beslenen, ülkenin ve milletin kanını iliklerine kadar emerek akla hayale gelmeyecek bir lüks içinde yaşayıp, cihat çağrıları yapan bu asalak sürüsünün canları çok kıymetlidir,  bunlara hadi siz gidin Gazze’ye de İsrail askeriyle çarpışın derseniz asla kıllarını bile kıpırdatmazlar, kendi yerlerine ölecek enayi ararlar…

Bu zırcahil ve ahlaksız güruhunun aklı ancak “tahareti kıçınızdan gırç gırç sesi gelene kadar yapmazsanız taharetiniz taharet olmaz” diyecek kadar çalışır, güçleri de savunmasız insanların kafasını Allahuekber çığlıkları atarak kesmeye yeter…

İşte İran’daki mollaların da yaptığı, tam da budur, zırcahiller ve megalomanyaklardan oluşan katiller sürüsünü kullandılar,  İsrailli masum insanların üzerine sürdüler ve sonucunda yaşanacakları bile bile 1400den fazla insanı durduk yerde katlettirdiler, sırf hedef şaşırtsınlar ve kendi koltuklarını kollasınlar, koltuk ömürlerini uzatsınlar diye…

Bu arada, işler sarpa sarınca da, Filistin devlet başkanı geçinen ve nerdeyse 20 yıldır seçim yapmayıp, koltukta oturan ve köşeye sıkışınca piyasaya çıkıp “Hamas’ın yaptıkları bizi bağlamaz deyiveren, bugün 87 yaşında olan ve ölene kadar da koltukta çakılı kalmaya niyetli olan Mahmud Abbas denen diktatör bozuntusunu da unutmayalım!!!

Bunların çapı, adamlığı, insanlığı, insanlık onuru işte bu kadar; işlerine geldiğinde aynı kaba işerler, işlerine gelmediğinde ve köşeye sıkıştıklarında işedikleri kabı birbirlerinin kafasına boca ederler!!!

Yaptıklarından dolayı yaşananlar ve katledilen masum canlar bunlar gibilerin zerre zırnık umurunda değildir, varsa yoksa onlar için önemli olan koltuklarıdır.

Hayatını kaybeden masum canlar onlar için koltuklarının garantisidir!

Hatırlayın, öldüğünde İsviçre bankalarında tam 6,5 milyar doları çıkan ve dünyanın en zengin insanları arasında başı çeken, sözde Filistin kurtuluşu için savaşan, ama kendisi dolar milyarderiyken liderliğini yaptığı halk sürüm sürüm sürünen Yaser Arafat, Filistin-İsrail çatışmalarında ölen çocuklar için ne demişti!!!…Onlar benim küçük mücahitlerimdir, mücadelemiz onların şahadetleri üzerinde yükselecektir!!!

Ala da güzel yükseldi!

Okulda arkadaşlarıyla ders çalışması, oynaması gereken, insanca bir hayatı yaşamayı hak eden çocuklar sırf bu megalomanyakların birbiri ardına hüküm sürdüğü topraklarda doğdular diye halen katledilmeye, dehşeti, vahşeti yaşamaya devam ediyorlar.

Emin olun, bugün Hamas’ın lider kadrosu da Gazze’de filan değildir, yedi sülaleleriyle birlikte başta Katar olmak üzere diğer Arap ülkelerinde lüks ve şatafat içinde yaşamakta, olan biteni uzaktan seyretmekte, yaşanan katliamlardan kendilerine pay çıkarmaktadırlar, katliamları sürdürdükleri şatafatlı hayatın garantisi olarak görmektedirler.

Peki, şimdi ne mi olacak?

Olan zaten oluyor, her iki taraftan da masum insanlar, özellikle de çocuklar katlediliyor, hem de acımasızca.

Her iki taraftan diktatör bozuntuları da koltuklarını sağlamlaştırıyor, iktidarlarının garantisini kanla, vahşetle, dehşetle sağlıyor.

Ancak günün sonunda masumların katledilmesi bitince, sıra bu katliamı başlatanlara gelecek…

Eğer 70 yıldan daha uzun bir süredir  Ortadoğu’da masumların katline sebep olan, cehaletten, ahlaksızlıktan ve din sömürüsünden beslenen katil sürüleri tamamen ortadan kaldırılmazsa, Araplar din sömürüsü baskısından kurtulmazsa, asgari düzeyde de olsa insan haklarına kavuşmazsa,  değil yedinci Arap-İsrail savaşını, yetmişyedinci Arap-İsrail savaşını da göreceğiz.

Elbette biz değil, torunlarımızın torunları da görecek.

Tarihin her döneminde bize düşman olmuş Arapların başına gelenleri ve gelecek olanları biz engelleyemeyiz, durduramayız, ancak doğrudan ve dolaylı olarak olacaklardan kendimizi koruyabiliriz.

O da ancak akılcı olursak ve Türkiye’yi kuran atalarımızın, başta Atatürk olmak üzere, bıraktığı mirasa ve öğretisine sadık kalırsak…

Şunu da belirtmeden geçmeyelim; Yanıbaşımızdaki en büyük düşman, Türkiye’ye ve Türk milletine karşı hiçbir zaman düşmanca bir tavır takınmayan, herhangi bir kötülüğü olmayan İsrail değildir, bir numarada İran vardır!

Afganları sürüler halinde Afganistan’dan Türkiye sınırına kadar taşıyıp, Türkiye içine boca eden, Türkiye’de bugüne kadar korunabilmiş laik rejimi ve anayasayı kendisine karşı en büyük tehdit olarak gören, Türkiye içindeki gericileri, irticacıları, tarikatları, cemaatları var gücüyle destekleyen, tüm bölgede bunlar gibi oluşumları koruyup kollayan, bunları kendi rejiminin garantisi ve bekası olarak gören İran ve molla rejimi, bugün Türkiye’nin en büyük düşmanıdır…

İran’daki molla rejimi ancak Türkiye’deki laik ve demokratik düzen yıkılır ve şeriat düzeni gelirse, şeriatçıları da kendi egemenliği altına alırsa rahatlar, kendisine bir müttefik bulur, daha doğrusu egemenliği ve emri altına alacağı bir müttefik bulur.

İkincisi de, Türkiye’yi bölüp parçalamak, Türkiye topraklarında birbirine düşman ama tümü de kendisine itaatkar olacak, kendisine sorgusuz sualsiz bağlı olacak kukla rejimler oluşturmak isteyen, İran’da da molla rejimi yerine kendisine bağlı ılımlı bir rejimi tercih eden, ama bölgedeki tüm terör örgütlerinin de oluşumunda parmağı olan ABD’dir.

Böylece, eğer Türkiye parçalanıp dağılırsa,  Türk Kurtuluş Savaşı neticesinde gerçekleşen tarihteki ilk ve son emperyalist yenilgisinin de intikamını almış olacaktır!

Anlayacağınız, kana susamış katiller sürüsünden oluşan megalomanyakların koltuk kavgası ve o megalomanyakları kendi emperyalist emelleri uğruna yaratan, kullanan, sonra da işi bitince harcayan, yerlerine başka kuklalar getiren “üst akıl” arasında sıkışıp kalmış durumdayız…

Bu gidişle kendini akıllı sanan ama paçalarından zırcehalet ve ahlaksızlık dökülen tilkiyle ısırmak için bahane arayan, bulduğunda da ısırmakla kalmayıp, parçalayan bekçi köpeğinin kavgasında çekiç ve balyoz daha çok inip kalkacak, arada masumlar ve özellikle çocuklar harcanacak, bize de katledilen, perişan olan çocukların ve doğduk doğalı bir tek günümüzü bile huzurla geçirememenin azabı kalacak…

 

 

 

 

 

 

Diğer Haberler

Başa dön tuşu