Candaş ÖzerKöşe Yazıları

Candaş Özer Yolcu: Kuyruk acısı, deve kini, kedi nankörlüğü

Kuyruk acısı, deve kini, kedi nankörlüğü.

Bir kaç aşktan dul, bir sürü ilişkiden mağdur

bir dolu dostluktan, mahmur. Hayli arkadaşlıktan vakur.  

Her şeye rağmen mamur ve mağrur. 

Henüz güftelenmemiş mahur beste gibiyim.

Az dur, okumaya devam et ki bu satırları neden yazdığımı daha iyi anlayasın. 

Sen aşk tasvirimi eleştirip küçük gördükçe yücelteceğim aşkı sevdayı. 

Hiç şaşmaz, ilk seven ve sevdiğini hissettirip söyleyen sensen, bil ki, sevdiğin, senin kadar derinden ve yoğun sevmeyecektir seni. 

Sevdiğini belli ettiğin anda, sevdiğin, seviyor gibi görünüp, senin onu sevdiğin kadar, canhıraş bir telaşla, senin onu sevdiğinden daha da büyük bir aşkla bir başkasını sevmeye ihtiyaç duyacaktır. 

Sen onun aşk kapısında beklerken, o da bir başkasının perdeleri sıkı sıkıya örtük aşk penceresini gözetleyecektir hep.. 

Neden mi mutsuzdur sevenler?

Sen onun aşk kapısında amade iken, 

o da seni sever gibi görünüp, meczup ve müptezel bir haleti ruhiye ile bir başkasının aşk kapısı eşiğinde, kapının aralanmasını bekleyecektir hep.. 

Senin kapılarda bekletildiğin asla ciddiyetle umursanmayacak. O kapı hep kındırık kalacak, 

ne kapatılacak ne de tam olarak açılacak. 

Ufak kırıntılarla avunmak zorunda bırakılacak, ne tam olarak ona sahip olabilecek, ne de vazgeçebileceksin. 

Sevdiğinin gözlemlediği bir başkasına ait pencere perdesi hiç açılmayacak. 

O pencere perdelerinin tüllerini uçuşturacak herhangi bir iç oda rüzgarına dair umudu da hiç bitmeyecek. 

Pencerenin perdesinin arkasındaki ise bir başka aşk kulübesinin bacasının sönmesini bekleyecek. 

Aşk kulübesinde yaşayansa, 

kulübesindekine değil, başka birine beslediği aşk ateşinin hiç sönmemesi için. Y

azdığı günlük defterini, üzerine duygularını ve şiirler yazdığı kağıtları, kağıtlara çizdiği resimleri, hatta umutlarını yazdığı mektupları şömineye atıp yakacak.. 

Ve aşk bacayı hep saracak, 

dumanı tütecek.

Fakat, tüten dumanın, gökyüzüne savrulup, bulutlara karışıp, yitip giderken hangimizin kül olup yanan duyguları olduğu anlaşılamayacak. 

Tüten hüzünlü bacalar, kimin can küllerini savurduğu, hangi yüreği yananın aşkına ait olduğu hiç bilinmeyecek.. 

Saçmalıyorsun sevgili yazar, ben evli olduğum insanla aşkla evlendim. Yıllardır birbirimizi sever ve hürmet ederiz. 

Evet, ilk aşık olduğum insanla evlenmemiş olabilirim. 

Ama eşimle severek evlendim. Sense bizim yaşadıklarımızın aksini iddia etmeye çalışıyorsun? Evet saçmalıyorsun ve yanılıyorsun? Dediğini biliyorum. 

Aaaah, sevgili okuyucu, ben yanılıyor olabilirim? 

Peki, diğer yandan sen yanılıyor olamaz mısın? 

Ben seninle hangimiz haklı haksız yarışında değilim ki? 

Etrafına şöyle bir bak, kaç kişi ilk aşkıyla evlenmiş ki? 

Yoksa:

İlk aşkının kapısında beklemekten usanıp, ilk sevdiği aşkına en çok benzeyen ve onu çok sevdiğini bildiği biriyle mi evlenmiş? 

Etrafına iyi bak? 

Kaç kişi unutabilmiş ilk aşkını?

Şöyle bir gözlem yap, 

ilk aşık olduğu kişi, kendi aşık olduğu kişiye kavuşmuş mu? Onunla evlenmiş mi? 

Bir şekilde becerip evlenmiş ise, evliliğini bu güne getirebilmiş mi bir bak? 

İhtiraslı büyük aşklarla evlenenlerin çoğu, aşk iktidarı hırsıyla evliliğine son verir; 

ey söyleneni anlamaz okurum!! 

Öyle ki; 

benim neredeyse tüm aşklarımın hepsi yarım yamalak, yayan yapıldak galibiyetsiz savaşlardılar. 

Her biri ayrı cephede mağlubiyetsiz, fakat unutulmamış yaralı kahramanlardırlar. 

Ve evet, 

benim aşklarımın her biri sunucunda barışa ulaşılmamış, tarafları uzlaşmaya varamamış savaşlardılar. 

Sahi, sen hangi savaşın samimi ve gerçekçi bir barışa ulaştığını gördün ki? 

Şunu unutma ey okuyucu, 

her aşk, her savaş gibi bir yılanın kuyruk acısı, bir deve öcü, bir kedi nankörlüğü, bir köpek sadakati pişmanlığı, bir insan hadsizliği duygusu taşır. 

                Candaş Özer Yolcu

Diğer Haberler

Başa dön tuşu