Köşe YazılarıÖzge Hulusiağa Bayramoğlu

Özge Hulusiağa: Mükemmel Çocuk

Son yıllarda ülkemizde ve dünya da oluşan kusursuz görünme isteği, tüm toplumu etkilemiş durumda. Genç yaşlı tüm gruplarda oluşan iyi görünme algısı, insanlarda bu düzene uyum sağlama kaygısı gibi süreçleri başlatıyor.

                Haliyle bu süreç küçük çocuklara da yansıyor. Çocuk etrafında ki yetişkinleri izliyor, kafasında, doğru ve yanlış şemalarını oluşturmaya başlıyor.

Gelecek nesilleri bu durum nasıl etkiliyor?

Toplumda uzun süredir, çokça üzerinde durulan, özellikle sosyal medya ve magazin gündeminde olan kusursuz bedenli ünlülerinde etkisinin olduğu “beden” imajı var. “Genç kalmak, zayıf olmak, mükemmel ölçülere sahip erkek ve kadın olmak beğenilmek için şarttır” mesajı tüm sosyal medyada ve TV’lerde kendini hatırlatıyor.

                Bu yaratılmış sistemin içinde, bu mesajlarla büyüyen çocuğun, bu sistemi ve mesajı benimseyeceğini düşünebiliriz. Bunu benimseyen çocuk, ileride toplumsal sistemin içinde yer alacaktır. Bunu da yabana atmamak lazım. Neden mi? Çünkü; bireyden toplumsal sisteme kadar etki ediyor.

                Birey bu mesajı içselleştirdiğinde toplum da içselleştiriyor demektir. Bunun devamın da toplumun desteklediği bu kavramlar bireyin sahip olmak zorunda olduğu ve sahip olursa onaylandığı birer kişilik özelliğiymiş gibi algılanabilir. Bu da, kendimizle ilişkimize ve başkalarıyla olan ilişkilerimize yansıyacaktır.  Kendimizle ilişkimize bakarsak, inancımız: zayıf olursak, güzel oluruz haline gelebilir. Bu inanç, kişide eğer temelde bazı psikolojik sıkıntılar varsa ve bu sıkıntılarla birleşirse, bozuk beden algısına ve farklı yeme bozukluklarına dönüşebilir. Bu kriterlere sahip olmayan kişilerde depresyona, düşük benlik algısına sebep olma ihtimali bile var.

Okul öncesi süreçte gözlemlenmeye başlayan bu “kusursuz görünme algısı” yaratıcıları özetle şöyle; daha güzel olunması gerektiği photoshop’un, daha zayıf olunması gerektiği diyetlerin, yemeği reddetme ve genç kalma gerekliliği manken ve modellerin, kusurlu yerlerin ortaya çıkması ise estetik ameliyatların artmasıyla kendini gün yüzüne çıkardı.

Kusursuz güzellik bize yanında ne getirecek?          

Kusursuz güzelliğe erişmekle, kusursuz mutluluğa erişileceği hatta neredeyse kusursuz kişiliğe erişileceği umudunu besliyoruz fark etmeden bilinçaltında.

Barbie gibi olursa güzel olacağını öğreniyor çocukluktan itibaren çocuk da haliyle. Oysa üretim firmaları normal sıradan bebeklerde üretmeli, illa saçları sarı, gözleri mavi, vücut ölçüleri mükemmel, hatları kıvrımları olan değil de, bebeğin güzelliğine büyülenmeyip sadece oyun kurmak ve oynamak için almasını sağlamak en mantıklısı. Tabi firmalara da tamamen yüklenemeyiz, burada devreye çocuk psikologları pedagogları girmeli, çocukların psikolojik algısını olumlu geliştirecek oyuncakları desteklemeli ki ailelerde ona yönelsin ve firmalarda üretebilsin. Anne babanın seçimi hep güzele, dış görünüşe göreyse çocuğunda gördüğü doğru da bu olur.

Özge Hulusiağa

Diğer Haberler

Başa dön tuşu